🇸🇦Bukra, ene seezhebu ile’l-hammam. (Sami)
🇫🇷Demain, j’irai au bain. (Hint-Avrupa)
Tenkit ve örneklerle devam edelim... Ne kadar zayıf bir dil teorisi olduğunu akademik olarak kanıtlayacağım. Bunun gibi tarihçi müsveddelerinin suratına vurursunuz.
Hint-Avrupa terimi, ilk defa 1813 yılında İsa’nın dualarının çeviri metinlerini karşılaştırarak dünya dilleri arasındaki dil benzerliklerini ortaya koymayı amaçlayan Adelung’un çok ciltli Mithridates’ini gözden geçiren Thomas Young tarafından ortaya atılan bir saçmalıktır...++
Bu terim birçok dilbilimci tarafından benimsendi ve bunu centum-satem dilleri adı altında bir gruplandırma takip etti. Bildiğimiz yüz (100) rakamını centum ve türevleriyle ifade edenlere satem dilleri denildi. August Schleicher’e göre centum Ön-Hint Avrupa dilleri, satem ise +
Hint-Avrupa dilleridir. Schleicher, çeşitli Hint-Avrupa dilleri arasındaki büyük benzerliğin, ancak hepsinin ortak bir dilden doğduğu görüşünden hareket ediyordu. Bir örnekle ifade edecek olursa, 100 rakamının Latincede centum, eski İrlanda dilinde cet, Yunancada hekaton,
Gotçada hund (kunt’tan gelir) gibi k sesi verirken, Hintçede sata, Farsçada satem vesaire gibi s sesi vermektedir. Hint-Avrupa dil ailesi Hindistan’dan başlayıp İran’ı, Anadolu’yu, Rusya’nın ve Avrupa’nın önemli bir kesimini içine alıyordu.Fakat çok geçmeden Thomas Gamkrelidze ve
Vyaçeslav İvanov’un da katıldığı bu dil ve soyağacı taksimine itirazlar yükseldi. Çünkü işaret edilen coğrafi sinirler icinde kalmasına rağmen bu tasnife girmeyen halklar olduğu gibi, tasnif içinde yer alması gereken bazılarının da şema dışında kaldığı görüldü...
Örneğin Germen ve Baltık-Slav dilleri arasında güçlü bir yakınlık olması gerekirken, Baltık-Slav dillerinin Asya dilleriyle daha çok benzeştiği ortaya çıktı. Tasnifi yalnızca sözcükleri esas alan görüş, buna sentaks yani cümlenin söz dizimi benzerliğini de dahil etti...
Problem de zaten burada başladı. Çünkü söz gelimi Farsçanın sentaksı ile Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer alan İngilizce ve Fransızcadaki yahut Rusçadaki sentaks arasında en ufak bir benzerlik yoktur. Ancak Farsçadaki sentaks Türkçe ile aynıdır.
Buna karşılık Hint-Avrupa ve Ural-Altay dil grubu içinde yer almayan Arapçadaki söz dizimi ile Rusça, İngilizce ve Fransızca söz dizimi arasındaki benzerlik neredeyse yüzde yüzdür. Yukarıda örneklerini yazdım. Dileyen bilgiselin ilk tweetlerine tekrar bakabilir. Şimdi...
Görüldüğü gibi dil ailesi sınıflandırması doğru bir uygulama değildir. Yalnızca bazı sözcüklerin benzerliklerinden veya telaffuz yakınlıklarından yahut söz diziminden yola çıkarsanız, bir süre sonra tökezleyip durmak zorunda kalırsınız.
Konuyla ilgili yabancıların yazdıkları kitapları incelediğimizde verilen örnekler, seçilen kelimeler son derece sınırlı ve hepsi aynı. Bu da söz konusu benzeşmenin %1 veya 2’yi geçmeyeceğini göstermektedir.
Hint-Avrupa dil ailesi teorisi öyle zayıf bir teoridir ki, bizim burada yapmış olduğumuz gibi ciddi birkaç tenkitte dağılıvermektedir. Şimdi, antik ve yaşayan dillerden örneklerle konuyu daha derine indirip meseleyi kapatacağım.
Hint-Avrupa dili kabul edilen Hititçede watar su demektir. Ses yönünden watar Rusçadaki voda (vada okunur), Almancadaki wasser, Hintçedeki uda kelimesine yakındır. Diğer Hint-Avrupa dillerinden Latincede akua (aqua), Yunancada hydor su demektir. Son iki örnek kesinlikle “watar”
veya “vada” kelimesini çağrıştırmadığı gibi en ufak bir benzerlik dahi yoktur. Böyle temel bir kelimenin değişme ihtimali yoktur. Kaldı ki, Arapça’da matar yağmur demektir.
Bir başka örnek: Hititcede kastay “kemik” demektir. Rusçadaki kost, Yunancadaki osteon ve Latincedeki os kelimesiyle aşağı yukarı örtüşmektedir. Ama Hint-Avrupa dilleriyle hiç alakası olmayan Japoncada da kosu “kemik” demektir.
Bu kelime de neredeyse Rusça kost, Hititçe kastay ve Yunanca osteun’un aynısı. Peki acaba Japonlar kosu kelimesini Hint-Avrupailerden ödünç almış olabilirler mi? Hint-Avrupa dil ailesine mensup Rusçada gora kelimesi dağ demektir bu Afrika Oromo dilinde de dağ demektir.
Eğer kelime yapısı, telaffuz ve anlam benzerliklerinden yola çıkarsanız bizim Ruslar Afrika’daki Oromolar akraba oluverirler. :)) Aynı coğrafyayı paylaşan komşu halklarda bu mümkün ama birbirleriyle hiç alakası olmayan ayrı kitalarda yaşayan toplulukları nasıl açıklayacaksınız?
Türkçedeki hakan kelimesiyle Amerika’da Dakota dilindeki wakan aynı anlama sahiptir. Hadi buyur. Bu gibi saçmalıkları savunan insanlar sayılardan ve bebeklik dilinden birkaç örnek verip kemküm eden satılık ideolog müsveddeleridir. Görüldüğü gibi Hint-Avrupa terimini kullanan
büyük çoğunluk terimin ve teorinin ne ifade ettiğini, ne büyük tezatlar ve tutarsızlıklarla dolu olduğunu ya bilmiyorlar ya da banka hesaplarına yatan dolarlardan dolayı görmek istemiyorlar.
Batıdan gelen teknoloji ve teknolojik terimler dışındaki terim ve teorilerin çoğu saçmalıklarla doludur. Saçma görüş ve tezlerin arkasından gidenlerse her yerde ve her dönemde olmuştur.
Ben size söyleyim bu teori İngiliz emperyalizminin yayılmasında kılıf olarak kullanılmış bir silahtan başka bir şey değildir. Cahil Hint halkını biz ata yurdumuza geldik burayı kurtarıp düzelteceğiz deyip asırlarca sömürdüler ve oryantalist masallarını anlattılar.
Ama siz, değerli takipçilerim bu masalları yemeyeceksiniz. Hakikatleri her gün birbir bu satılmış heriflerin suratına vuracağız. Her zaman gerçekleri akademik delillerle yazdığımız için bazense bizi bizimkiler vuracak ama dimdik ayakta durmaya devam edeceğiz. Kitapla kalın.📚💜
Kanadalı bir profesör de olsan akademik cevap veremez böyle rezil olursun işte. Engellemen hiçbir şeyi değiştirmez, bugüne dek araştırıp paylaştığım hiçbir şeyi yalanlayamadınız bu da size dert olsun. Korkak herif.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
📌Bugün sizlere Balkan Türklerinin uğradığı korkunç soykırımlardan bahsedeceğim. İnanın okurken kiminiz ağlayacak, kiminizin tüyleri diken diken olacak, kiminizse şaşkınlık içinde kalacaktır. Bu bilgiselin tamamını akademik kaynaklarla yayınlıyorum ve yazı içinde belirteceğim..⤵️
Mısır’ın ünlü şairi Ahmet Şevki katliamları anlattığı şiirinde şu sözlere yer veriyor:
“Yeryüzü yetmedi onlara, dar geldi
Ve gökyüzüne gömdüler şehitlerini...”
İşte bilgisel fikrini bana veren en büyük ilham bu sözdü aslında... Başlayalım...
📌10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu...
📌Flood: Osmanlı İmparatorluğu’nda Soylu evlerinde eşcinsel partiler, gay ilişkiler ve lezbiyenler.
(internette çok dolaşan zincir ilişkinin çevirisiyle birlikte)...⤵️⤵️⤵️
Yavuz Sultan Selim dönemin şeyhülislamı Kemal Paşazade’ye bir seks kitabı yazdırmış. Osmanlı döneminde padişahların gerek yazdırdığı gerek çevirtip okuttuğu bu kitaplara bahname (kamasutra benzeri kitaplar) ismi verilmekte. Bahnamelerde küçük uzuvların nasıl büyüyeceğinden,
gebelik pozisyonlarına kadar farklı konular işlenmekte. Yavuz Sultan Selim’in yazdırdığı bahname bu konuların dışında oğlancılığa dair bir çok minyatür barındırmakta. (elbette diğer bahnamelerde de oğlancılıkla ilgili minyatürker ve metinler bulunmaktadır.)
Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersof’un Abdülhamit’in baskı dönemine yazdığı “İstibdat” şiiri.
Ey kirli baskı ve zulüm dönemi, yıkıldın gittin amma
Milletin kalbinde silinmez bir kirli hatıra bıraktın!
Atalarımız mezarlarından sesleniyor: "Ey sefil oğullar,
Niçin her gelen cellat binlerce suçsuzu öldürürken,
Son bir ümitsiz çırpınışla da olsa, kimseden bir feryat çıkmıyordu?
Otuz milyon insan üç eşkıyanın böyle mahkûmu
Olup hükümet diye böyle bir uğursuz yükü çeksin!
Zulmü yapanla zulme uğrayanı bir tutsalar utanmaz mıydınız?
Siz ey bu dünyanın insanlık yeteneğinden yoksun çocukları!
Aslı esası olmayan bir gölgeyi göklerden de yüksek tuttunuz!
Antik Yunan’da ve Antik Roma’da seksin renkli yaşandığını düşünüyorsanız, Eski Mısırlıları duyana kadar bekleyin...⤵️⤵️
İlişkiler söz konusu olduğunda, Mısırlıların katı kuralları vardı. Zina (çoğu kültürde olduğu gibi) hoş karşılanmazdı. Doğum kontrolünün erken biçimlerinde öncülerdi. Antik Mısır’da Timsah gübresi ve Akasya sakızı hamile kalma ihtimalini azaltmak için kullanılan bazı yöntemlerdi.
Yunan ve Romalıların aksine, evlilik öncesi ilişkiler normaldi. Mısırlılar bekaret konusunda onlar kadar katı değildi. Bekâreti saf ve kutsal olarak gören, yani evlilik de cinsel hayatın büyük bir parçası değildi.
🗽🇹🇷Flood: Osmanlı’da kendi heykelini yaptıran ve hatta New York’ta bulunan Özgürlük Heykelini Mısır için yaptırıp parasını da ödeyen, ilk ve tek heykeli olan padişah Sultan Abdülaziz ve heykellerinin hikayesi...⏬
1867 yılında Fransa’da gerçekleştirilen bir fuara katılan Sultan Abdülaziz, bu ziyaret sonrası batı usulü protokol, mekân düzenlemesi gibi konularda yeniliklere açık olmuş ve desteklemiştir. İlklerin padişahı diyebileceğimiz Sultan Abdülaziz, Avrupa seyahatinden dört yıl sonra
yine bir ilke imza atmıştır. Daha önce birçok padişahın plastik sanatlara ilgisi olmuşsa da heykel sanatı dinî sebeplerle kabul görmemiştir. Sultan Abdülaziz ise 1871 yılında sipariş ile kendi heykelini yaptırmak istemiştir.
1871’te Floransalı sanatçı C. F. Fuller tarafından
Medusa’yı hiç kanatlarıyla gördünüz mü? Şeytanlaştırılan ancak zavallı bir suçsuz olan, sırf güzel ve özel diye tecavüze uğradığı için lanetlenen bir kadın, Medusa. İlk tecavüze uğrayan, bu iğrenç olayın mite dönüşmüş hali. Tüm masum olup dışlanan, suçlanan kadınların sembolü.
Atina'daki Athena tapınağında; Phorkus ve Keto'nun kızları olan Sthenno, Euryale ve Medusa isminde üç kız kardeş yaşardı. Bu üç kız kardeşten sadece Medusa ölümlüydü. Medusa'nın güzelliği yüzünden yeryüzündeki bütün kadınlar onu kıskanırmış. Medusa kendisini tanrılara adamıştı.
Athena evinde yaşayan bu güzel kızı gördüğünde güzelliğinden etkilenmiş ama kendisi kadar güzel ve akıllı görmeyip umursamamış. Poseidon, karısı Athena'nın tapınağındaki Medusa'yı görünce onu arzulamış fakat bir ölümlüye aşık olduğu için küçümsenmekten korkup bunu gizlemiş.