Kış yeni basliyordu. Hava buz gibiydi.
Öğrencim Tuğbay'ı derse almıştım. Defterini açmış, ders yaptırmamı bekliyordu.
Benimse gözlerim masanın altında incecik coraplarla giyilmiş, yırtık tetkiklerin içinde üşüdüğü çok belli olan o minik ayaklara takılı kalmıştı...
Yüreğim sızladı. Dayanamadım. Fotoğrafını çektim Tuğbay'a belli etmeden ayaklarının...
Önce öğretmen arkadaşlarımla paylaştım durumu. " Kendi aramızda üçer, beşer para toplayıp Tuğbay'a ve Tuğba gibi desteğe ihtiyacı olan bir kaç çocuğumuza ayakkabı, giysi alalım " dedim.
Akşam olup evime geldiğimde o yırtık tetkikleri tweter hesabımda paylaştım yüreğimden kopup gelen cümlelerle o yırtık terlikli bir çift üşüyen ayağı ...
Niyetim kimseden yardım istemek değildi!
Öylesine paylaşmıştım üzüntümü...
Her gün gözümün önünde onlarcası vardı ve benim elimden ufak tefek yardımlardan fazlası gelmiyordu...
Paylaşımıma istinaden mesaj kutuma Zeyno Can rumuzlu bir hesaptan bir mesaj geldi:
Zeynep Hanım'ın mesajının ardı sıra onlarca yardım desteği mesajlarını gözlerim dolu dolu cevaplıyordum...
Yalnızca içimi, hüznümü dökmek için paylaştığım o terlik, tam 200 çocuğun ayakkabı ve mont ihtiyacını karşıladı Zeynep hanım, Bahattin bey, Oğuzhan bey,Belma hanım, Bora bey,Murat bey, Erhan bey, Hakan bey, Fuat bey, Selçuk bey, Naci bey, Batuhan bey, Mert bey, Suat bey,
Atakan bey, Mehmet bey, Zafer bey, Dilek hanım, Derya hanım, İsmail bey, Birol bey, Özlem hanım, Ayla hanım ve daha niceleri Sayesinde...
Minnettarım o çocuklarımın gözlerindeki ışıltı adına. 🙏🙏🙏🙏
Bunları şimdi neden mi anlatıyorum?
İşte o Zeynep kızımız; bir sosyal sorumluluk projesine, #ProjeKitapKulübü ile birlikte hazırladığı engelli bireyleri konu alan #Empati isimli kitaba gencecik ve kocaman bir imza attı...
O harikulade yüreğinden kopup gelen iyilik duygusunu ihtiyaç sahibi çocuklara desteğe dönüştürdü...
Kitapta farklı farklı hikayelerden oluşan, beşer sayfalık bölümler bulunuyor.
Bu değerli kitabın geliri, #KöyOkullarıYardımlaşmaDerneği aracılığı ile okuma imkanı olmayan ihtiyaç sahibi çocuklara bağışlanacak...
Kitaba internetten ulaşarak bu emek dolu projeye destek olmaya ne dersiniz?
Lütfen desteklerimizi esirgemeyelim dostlarım...
🙏🙏🙏🙏
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
TİYATRO OYUNCUSU MEHMET DAĞISTANLI’DAN CUMHURBAŞKANI’NA ÇOK ACI MEKTUP.
Sayın Cumhurbaşkanım!
siz kaç yıldır elektrik faturası ödemiyorsunuz?
Doğalgaz mesela, hiç böyle bir fatura gördünüz mü?
Peki,
hiç arabanızı benzin istasyonuna çekip, kendi benzininizi aldınız mı?
Hem de kendi paranızla.
Mesela siz,
çocuğun bu sene yurt masrafı ne olacak diye düşündünüz mü?Sınava giriş ücretini ödeyemediğiniz için,sınava sokamadığınız evladınız oldu mu?
Doğru söyleyin lütfen,
Emine hanım, pazarda peynirin kilosunun kaç tl olduğunu bilmeyeli kaç sene oldu?
İlk evinizi nasıl aldınız?
Kaç senedir kira ödemiyorsunuz?
Sıfırdan gelip,
kaç mülkünüz oldu?
O milyonluk araçlara sahip olmadan önce, onları ilk ve ancak rüyada görebiliyor olmanızın üstünden kaç sene geçti?
İslam Ülkelerine Kandil kutluyoruz desen,yüzüne bön bön bakarlar..✔️
~~Kandil geceleri: Mevlit, regaip, miraç, berat kandil geceleri Kur’an’da ve sünnette yer almaz. Bu geceler Hz. Peygamberin zamanında ve dört halife döneminde kutlanmamıştır.
Kur’an’da ve sünnette yer almayan uygulamalar din dışıdır.
Kandil geceleri Emevi döneminde kutlanmaya başlanmıştır,
Emevi-Arap adetidir.
Arabın adetini kutsamak, kutlamak Müslümanların işi, görevi değildir.
Kandil geceleri adı altında bazı geceleri kutsal ilan etmek,
o gecelerde edilen tüm duaların veya tövbelerin mutlak kabul göreceği, işlenen tüm günahların af olacağını söylemek,
Kur’an dışı, din dışı inanıştır.
Bu gecelerin kutlanması açık bir bid’adtır. Bid’adlar dinde yozlaşmaya yol açar ve günahtır.
Milasın bir köyünden kadının birisinin kocası ölüyor kadın kocasının ölüsüne bakıp bakıp diyor ki"Baktın hava yağmur havası,ocakta darhana çorbası ne diye ölüvedin gözü kör olası". :))🙂
Hikâye bu ya; soğuk ve karlı bir kış günüdür.
Padişah ve veziri kimseye haber vermeden ava çıkmışlardır. Gezmişler, dolaşmışlar, avlanmışlar akşamı etmişlerdir. Geri döneceklerdir de bir türlü ormandan çıkamamışlardır. Artık karanlık çökmek üzere ve umutların tükendiği bir zamandır ki; bir kulübecik görürler.
Kapıyı çalıp misafir olmak istediklerini söylerler kulübe sakinlerine. Kabul görürler, misafir olurlar haneye.
Ev sahibi erkek, misafirlerinin için için üşüdüklerini hissettiği an:
-Hanım, baksana nasıl da üşümüşler, çorba kaynatır mısın misafirlerimize?.. der.
KİMLER CANINDAN BEZDİRDİ UMUT VAAT EDEN BU GENCECİK FİDANI ⁉️
"Hayattan keyif alamıyorum. Daha önce de defalarca bu durumu yaşadım ama bu daha farklı. Gelecekten umudum kalmadı. Gelecekte bu hayattan keyif alacağımı sanmıyorum.
Yaşamak için sürekli çabalıyorum, zorluklar içinde boğuşuyorum. Artık bu beni yoruyor. Mutlu olmak çok anlamsız geliyor. Artık çok yoruldum. Ne elde edersem, neye sahip olursam olayım sanki hiçbir şeyim yokmuş gibi hissediyorum. Yani sahip olduğum şeyler bana mutluluk vermiyor.
Evrenin, doğanın nasıl çalıştığını ve neden şu an olduğu gibi olduğunu anlamaya yönelik okumalarım ve araştırmalarım en büyük keyif kaynağımdı. O konuları o kadar çok öğrendim ki amatör olarak öğrenebileceğim çok az şey kaldı.
1-Benim hayatım 10-15 yıl sürer. Senden ayrılığım bana acı verir. Beni almadan önce bunu düşün.
2- Bana, senin benden istediklerini anlayacağım bir süre ver.
3- Benim içimde sevgi duygusu uyandır ben bununla yaşarım.
4- Bana hiç bir zaman uzun süreli darılma ve cezalandırmak için bir yere kapatma.
Senin hayatında iş, eğlence ve arkadaşların var. Benim hayatımda ise sadece sen varsın.
5- Arada sırada benimle konuş. Sözlerini anlamasam bile bana yönelttiğin sesini anlarım.
6- Bana daima nasıl davranılması gerektiğini bil. Ben hiç bir zaman unutmam.
7- Beni dövmeden önce aslında dişlerimle kemiklerini un ufak edebileceğimi, ancak asla böyle bir yola başvurmayacağımı düşün.
Bir süredir yeni yapılan evlere takmış durumdayım.
Koca koca beton yığıntılar... Balkonsuz, ruhsuz...
İçine giriyorsunuz, eskiden misafir odası dediğimiz salon, büyükçe bir odadan ibaret. Mutfak deseniz hallice bir dolap kadar.
Gezerken içim sıkılıyor. Yahu diyorum, bu salona bizim büfe sığsa, kütüphane sığmaz. Kanepe sığsa,
yemek masasına yer kalmaz. Mutfak bunalım. Hangi tencere, hangi tava nereye sığacak, tabaklar nereye, bardaklar nereye? Bu mutfak anca dört tabak, dört bardak, dört çatal, dört bıçak, dört kaşık, iki tencere, bir tava alır. Bu yani. Hani apart oteller var ya, içinde size üç gün,