Star Trek dizisinde yoktan çay kahve yaratan aletler vardı. Ve Kaptan Picard, bunlar sayesinde paranın manasızlaştığını söylemişti.
Her istediğimizi yaratabileceğimiz bir teknoloji olunca, bir nano-replicator gibi, paranın bir manası kalır mı?
2/3 Böyle bir teknoloji gerçek hayatta olmasa bile, 7-24 devam eden bir VR ortamında pekala sanal olarak simüle edilebilir. En azından o sanal dünyalarda yaşayan bilinçler için paranın manası kalmaz... mı?
3/3 İnsan maddi ihtiyaçlarını karşılayacak sonsuz kaynağa sahip olduğunda dahi, sınırlı kalacak bir kaynak var: Zaman. Zamanını neye kime harcadığın, kimi ne kadar süre dinlediğin, belki bunlar yazılacak veresiye defterlerimize. Zamanın kendisi para birimi olacak.
(Evet bildiniz, yine tuvaletteyim)
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Ekonomi sıkıştığında sisteme para, siyaset sıkıştığında da halka korku/gaz pompalayarak o anki engeli aşabilirsin.
Ama bu iki kurşun da çok seyrek ve kısa ömürlü kullanılmalıdır. Yoksa nasıl ki sürekli para enflasyona yol açar, sürekli korku/düşman da toplumsal travma yaratır+
Bugün TR siyasi diskuruna KESİNTİSİZ biçimde sürekli büyüyen bir tehdit algısı hakim.
Ekonomide atacak kurşun kalmaması gibi, siyasal söylemde de çıtayı yükseltecek yer kalmadı: Herkes terörist, herkes hain, herkes bize karşı.
Birine durmadan adrenalin basarsan kalbine ne olur?
5 dk dinlesen ne duyuyorsun? Darbe var, küresel faiz lobisi saldırıyor, PKK muhalefetle işbirliğinde, FETÖ her yerde, İsrail her şeye hakim, İslamofobi yükselişte, din elden gidiyor, LGBT, CIA...
Gerçek ve üretilmiş tüm krizler aynı anda, 7/24 devam ediyor yıllardır.
Person of Interest'i bitirdim. Streaming için hazırlanmamış bir dizi için harika. Daha iyi olabilirdi ama o zaman da 5 sezon sürecek kadar reyting almazdı.
Süper yapay zeka ve surveillance konularını da daha iyi işleyen bir dizi/film görmedim. Bir podcast bölümü yapacağım kesin.
Bir süper yapay zekanın yönettiği bir toplumu bariz bir distopya olarak göstermeyen sayılı yapımlardan.
Ama böyle bir bilinci asla anlayamayız, doğru/yanlış yargıları bizimkiyke alakasız olacak ve insanların iyiliğini gözetmeye devam edeceğinden de asla emin olamayız.
The Great Filter kavramını da ağzımıza bal çalıp kaçtılar. Herhalde uzatabilselerdi oradan yardiracaklardi.
Yeni anketler geldiğine göre ABD seçimleri hakkında kısa ve hızlı bir zincir.
1/ Önce 101 seviyesi: Bu sadece başkanlık seçimi değil, tüm alt meclis ve üst meclisin 1/3'ü de seçiliyor. Bu işin federal kısmı sadece, yani DC'deki merkezi hükümet.
2/ Üstüne eyalet meclisi, valilik, belediyeler de var. Hatta bazı eyaletlerde referandum soruları da oluyor. Bunlar illa başkanlık seçimi sırasında olacak diye bir kural yok ama çoğu eyalet, milleti uğraştırmamak için aynı günde hepsini hallediyor. Yani oy pusulaları uzun.
3/ Başkanlık için aslında "genel seçim" yok, her eyalet kendi seçimini düzenliyor, kazanan -genelde- o eyaletin tüm seçim delegelerini alıyor, 270'e ulaşan da başkan oluyor.
"Delege" deyince kafanız karışmasın, vekiller ve senatörlerden farklı bunlar, meclisle işleri yok.
2/ "Kitap" sihirli bir format değil. Basım ekonomisinin bir yan etkisi olarak, 300 sayfa bir saygınlık ölçütü olmuş. Sanki söyleyecek bir şeyi olan illa kitap yazmalı. Halbuki 3 sayfalık bir makale dahi gayet zihin açıcı olabilir.
Mühim olan okumak ama AKTİF okumak. Yani?
+
3/ Okurken not alın, altını çizmek pek bir işe yaramıyor. Bölüm veya kitap bitince de *kendi kelimelerinizle* şunları özetleyin:
-Yazarın tezi
-Sizde uyandırdığı düşünceler
-Başka fikirlerle olası bağlantılar.
Sonuncusu en önemlisi. Öğrenmek bir ağ kurmaktır.
+