#Milliyetçilik ile ırkçılık arasındaki farkı anlamadan #Ümmetçilik hatırına, milliyetçiliği ayaklar altına alan
Türk milletini, başka milletlerin #ırkçı emellerine #Hizmetçi yapıyor farkına varmadan!
Bu yanlışı, bir de din adınaymış gibi savunuyor,
Kendi başı sıkışınca da kandırıldım deyip çıkıyor!
Yapıklarının din ile hiç bir ilgisi yok inan!
Senin acılarını bile hissetmiyor kandıran.
Kandığı yoldan niçin dönmüyor #kandırılmış olan?
Bir ırkı değil, #Türklük ifade ediyor bir kültürü.
Farklıdan korkmayan, farklılıkları ile yücelen bir üst kültürü.
Birlikte yaşama ülküsü taşıyan herkesi kucaklayan bir koca kültürü.
Bizi, kendi gücümüzle yıkmaya çalışan düşmana karşı,
milliyetçilik olmalıdır ülküsü!
#Adam_yok_ki, başka kime oy verelim diyenler,
84 milyonluk Türkiye, adam mı yetiştiremiyor?
Kimisi susturuluyor, kimisi öldürülüyor!
Hani, yetişmiş adamlarımız neredeler?
Bu vahşeti yapanlar kimler?
Ya bu ortamdan kimler geçiniyor?
Bir yandan din hatırına, bir yandan ideoloji adına,
Biz, Türk olduğumuzu unutsak da
Düşman unutmuyor! Anla!
Biz unuttukça, düşmanın işine yarıyor...
Her unutmamızda, vatanın bağrına bir hançer saplanıyor.
Korkma! Milliyetçilik asla günah değildir,
Vatana karşı borcunu,
Millete karşı görevini,
Devlete karşı edimlerini,
En iyi şekilde yerine getirmektir! #3MAYIS
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
GAZETECİ UĞUR MUMCU, 1993 YILINDA YAYIMLANAN ‘RABITA’ ADLI KİTABINDA,
Mısıroğlu’nun Mustafa Kemal Atatürk aleyhine yalan ve hakaret içeren kitaplarla ne kadar büyük bir servet edindiğini ve ikâmet ettiği Suudi Arabistan’ın desteğiyle bu paranın bir kısmını Avrupa’daki İslamcı örgütlere nasıl aktardığını şöyle anlatmıştı:
Benim aklım hep Dr. Rıza Nur’un anılarında.
Kim dağıtıyor bu kitabı? Ve neden bu kitap “İslâm Gençlik Teşkilâtı Berlin Sancağı”
HIDIRELLEZDE ÇİĞ DAMLALARIYLA SÜT MAYALAYIP YOĞURT YAPIMI VE EKŞİ MAYA YAPIMI VARLIK -
DARLIK MAYASI
Bu Hıdırellez ritüeli gereği 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gecenin sabahı, tan vaktinde köyün çayırlarına çıkılır ve bahar otları üzerindeki çiğ taneleri tahta bir kaşıkla bakır bir tasa toplanırdı.
Bilgi kaynağımız Aynur MAYDA bu işlemin mutlaka güneş doğmazdan evel; hatta eskilerin tabiriyle “Sabah ezanıyla güneşin doğması arasındaki vakit…” içerisinde yapılmasının şart olduğunu dile getiriyor.
Sayın Makbule Atadan rahatsızdı. Gülhane Hastahanesi’nin geniş ve ferah bir odasında tedavi ediliyordu… Yattığı oda, daha evvel Reisicumhurumuz sayın Celal Bayar’ın ameliyatı sırasında istirahatine tahsis edilen güzel bir daireydi…
Odanın sol tarafındaki karyolada yatan Makbule hanımın karşısındaki büyük pencerelerden Anıtkabir ve Ankara kalesi bütün azametiyle görünüyordu. Odanın ortasındaki yuvarlak masanın üzerinde Reisicumhurumuzun her gün muntazaman gönderttiği iri karanfillerden müteşekkil bir buket
Haziran 1928 de Arjantin’de başlayıp Ekim 1967 de Bolivya’da biten bir ömür düşünün ki; sadece ve sadece 39 sene sürsün ve içine tıp tahsili- yazarlık- politikacılık- devrimcilik- diplomatlık- gezgincilik- okunmuş 3000 küsur kitap- 2 evlilik- 5 çocuk-
aralarında Jean Paul Sartre gibi filozoflarında bulunduğu milyonlarca hayran sığsın.
Sıkı durun; sporla öylesine içli dışlı olmuş ki ‘yüzme- golf- dağcılık- satranç- boks- tenis- masa tenisi- motorsiklet- denizcilik- atıcılık- balıkçılık- binicilik- basketbol- beyzbol- paten