Kadının Şahitliği
1. Moderniteyle birlikte dinin çağdaş akla ve modern değerlere aykırı görülen bazı hükümleri sorgulanmaya ve tenkit edilmeye başladı. Kadın meselesi bunların başında geliyor. Son günlerde tatışma konusu yapılan kadının şahitliğini kısaca izah etmek istiyoruz:
2. “İçinizden iki erkeği şahit tutun. İki erkek bulunmazsa, o zaman doğruluklarından emin olduğunuz bir erkek ile, biri unutur veya yanılırsa diğeri hatırlatabilir ümidiyle iki kadının şahitliğini alın. Şahitler çağrıldıklarında, şahitlikten kaçınmasınlar.” (Bakara, 2/282)
3. Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, borçların yazılması esnasında ya iki erkek şahidin ya da bir erkek ile iki kadın şahidin tutulmasını emrediyor. Dolayısıyla bir erkeğin yanında iki kadın şahidin istenmesiyle ilgili hüküm, çoğunluk ulemaya göre borçlar hukuku alanında caridir.
4. Daha başka hukuki meselelerde kadın ve erkeklerin şahitliğiyle ilgili İslam hukukunda oldukça detaylı düzenlemeler vardır. Bunları merak edenler fıkıh kitaplarına müracaat edebilirler. Daha ziyade yukarıdaki ayet tenkide uğradığı için onun üzerinde duracağız.
5. Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Bir mü’mine düşen vazife, ayet ve hadislerde hükmü kesin olarak bildirilen meseleleri uygulamaktır. Zira bunların asıl illeti Allah’ın emridir. Fakat biz biliyoruz ki her hükmün altında kullara bakan hikmet ve faydalar vardır.
6. Dinin pek çok meselesinin sorgulamaya açıldığı günümüzde bu hikmet ve faydaların bilinmesi ve anlatılması büyük önem arz ediyor. Biz de yukarıdaki ayeti bu açıdan ele almaya çalışacağız.
7. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki şahitlik, bir hak ve menfaat olmaktan daha ziyade ağır bir sorumluluk ve zorluktur. Zira kişinin şahitlik görevini yerine getirebilmesi için mahkemeye gitmesi, hakim karşısına çıkması ve gördüğü olayı nakletmesi gerekir.
8. Dolayısıyla insanı meşgul eder, zamanını alır ve işlerinden alıkoyar. Hatta bazen ona ciddi külfet yükler. Bu yüzden ayetin ilk olarak “iki erkek” şahit tutulmasını emretmesi kadınlar için bir hak kaybı ve mahrumiyet olmaktan ziyade bir kolaylaştırma, koruma ve hafifletmedir.
9. Peki, ayet bir erkeğe karşılık niye iki kadın istiyor? Esasında bunun gerekçesi de ayette belirtiliyor ve kadınlardan birinin unutması, yanılması veya hata etmesi durumunda diğerinin hatırlatması ve düzeltmesi için bu hükmün vaz edildiği beyan ediliyor.
10. Kadının unutması akıl zaafıyla ilgili değildir. Hele buradan hareketle İslam’ın kadına erkeğin yarısı kadar değer verdiği neticesini çıkarmak büyük hata olur. Zira Kur’an ve Sünnet’in kadına verdiği değer, onun haklarını koruma adına gösterdiği hassasiyet gün gibi ortadadır.
11. Bilakis bu hükmün sebebi kadınların, erkeklere nispeten daha az ticari hayatın içinde yer alması ve alışverişe dair meselelere daha az vâkıf olmasıdır. Ailenin nafaka yükümlülüğünün ve geçiminin erkeğin omzunda olması da burada etkilidir.
12. Dolayısıyla mesele kadınların meşguliyet alanlarıyla, bilgi seviyeleriyle, tecrübe sahalarıyla, uzmanlıklarıyla, özel durumlarıyla ilgilidir. Ayetin bu hükmü en temelde adaletin gerçekleştirilmesi ve hakkın hak sahibine verilmesi için konulmuş bir hükümdür.
13. Nitekim daha çok kadınların meşgul olduğu, onların uzmanlık alanına giren meselelerde de erkeklerin şahitliğine itibar edilmez. Bazı meselelerde iki kadının şahitliği istenirken, bazı meselelerde tek kadının şahitliği bile yeterli görülür ve mesele buna göre hükme bağlanır.
14. Mesela çocuğun annesinin tespitinde tek bir kadın ebenin şahitliği yeterli görülür. Süt emzirme, iddet, hayız ve nesep gibi konularda da kadınların şahitliğine müracaat edilir. Yine kadınların çoğunlukta bulunduğu yerlerde işlenen suçlarda onların şahitliği muteber sayılır.
15. Meselenin kadınların fıtrat ve tabiatlarıyla da ilgisi bulunabilir. Zira onlar erkeklere nazaran çok daha hassas ve narin yaratılmışlardır. Duygu dünyaları, şefkat ve merhametleri çok daha gelişmiştir. Elbette bütün kadınlar böyle değildir. Ama genel tablo bu şekildedir.
16. Mahkeme ise tarafların birbirini itham ettiği, gerginlik ve tansiyonun yüksek olduğu, hatta zaman zaman çatışma ve kavgaların vuku bulduğu bir ortamdır. Onlar bu tür durumlardan olumsuz etkilenebilirler. Ayetin ikinci bir kadını emretmesinin böyle bir hikmeti de olabilir.
17. Ayrıca ayet-i kerimenin sonunda şahitlerin her çağrıldıklarında mahkemede hazır bulunmaları ve şahitlikten kaçınmamaları emrediliyor. Kadının özellikle erkeklerin kalabalık olduğu ortamlarda tek başına hazır bulunması ve bu vazifeyi eda etmesi hiç de kolay değildir.
18. Bu yüzden ayet-i kerime psikolojik açıdan ona destek ve yardımcı olacak ikinci bir kadını onun emrine veriyor. Nitekim bazı alimlere göre aslında şahitlik yapan, sözüne itibar edilen yine tek bir kadındır. Yani şahitlik bir kadın ve bir erkek tarafından yapılmaktadır.
19. Dolayısıyla kadın erkeğin yarısı görülüyor değildir. Şahitlik için gereken iki sayısı bir kadın ve bir erkek tarafından doldurulmaktadır. Fakat ayet, hak zayiatının önüne geçme ve kadını bu ağır sorumlulukta yalnız bırakmama adına bir ikincisini onun yardımına veriyor.
20. Birinci kadın şahitliği esnasında hiçbir şeyi unutmaz, yanılmazsa ikinci kadının şahitliğine zaten gerek kalmayacaktır. Birincinin unutması veya hata yapması durumunda ise ikinci kadının şahitliği esas alınacaktır. Her halükarda şahitlik tek kadın tarafından eda edilecektir.
21. Bazı modern yorumcular, bu ayetin hükmünü sözlü şahitliklere münhasır görmüş; noter huzurunda yapılan yazılı bir sözleşmeye şahit olarak imza atacak kişilerin, cinsiyetinin önemli olmadığını ifade etmişlerdir. Zira burada unutma, yanılma durumu bulunmamaktadır.
22. Son olarak şunu belirtmek gerekir ki İslam, kadın ve erkek arasında mutlak bir eşitliği sağlamaya çalışmaz, adaleti gerçekleştirmeye çalışır. Zira bazen eşitlik, haksızlığa yol açar. Acıkan bir çocukla büyük bir insana aynı miktarda yemek vermek eşitlik olsa da haksızlıktır.
23. İslamın kadın ve erkeklerle ilgili hükümlerinde fıtrat kanunları, hak ve sorumluluklar, vazife paylaşımı, hayatın tanzimi gibi esaslar rol oynar. Asla kadının ikinci plana atılması söz konusu değildir. Zira her iki cinsi yaratan ve onlar hakkında hükmünü beyan eden Allahtır.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Yüksel Çayıroğlu

Yüksel Çayıroğlu Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @yukselcayiroglu

6 May
1. Evrimi tamamıyla bilimsel bir mesele olarak gören veya dinle arasını uzlaştırmaya çalışan ya da İslâm’dan ve İslâm tarihinden hareketle evrime dinî temeller arayan ilahiyatçıların yaklaşımları iyi niyetli olsa da ilmi, mantıki ve realist değildir.
tr724.com/15-yazi-evrimi…
2. Onların Darwinizm hakkındaki sübjektif kanaatleri gerçeği değiştirmeye yetmez. Neticede bir buçuk asırdır ortaya konulan ciddi bir literatür ve birikim vardır. Darwinizm denildiğinde herkesin zihninde canlanan tanımlar, izahlar, mekanizmalar ve sonuçlar vardır.
3. Peki, evrimi din açısından bu ölçüde tehlikeli kılan nedir? Çünkü evrim, kâinatın veya canlı varlıkların ortaya çıkışında hiçbir şekilde yaratmaya, tasarıma, hikmetli  ve şuurluca yaratılışa yer vermez. Her tür teolojik ve metafizik izahı itina ile teorisinin dışına iter.
Read 5 tweets
3 May
Huneyn ve Günümüz
1. Asr-ı Saadette yaşanan olaylar, kıyamete kadar yaşanacak olayların özeti gibi. 23 yıla o kadar çok şey sığdırılmış ki! Bu hadiseleri arka planlarıyla birlikte değerlendiren bir kişi, günümüzde takip edilecek yol haritası adına dünya kadar prensip bulabilir.
2. Kur’an'ın çok sayıda ayeti de Asr-ı Saadette yaşanan olaylarla ilgilidir (sebeb-i nüzul). Dolayısıyla Kur’ân’ı iyi anlamak biraz da Siyer-i Nebi’yi iyi bilmeye bağlıdır. Pek çok âyet-i kerime sahabeden misaller vermek suretiyle kıyamete kadar gelecek müminlere ders verir.
3. O dönemin en önemli olaylarından biri Hendek gazvesidir. Ahzab suresi detaylı olarak bunun üzerinde durur. Hendek, tam bir imtihandır. Çok zorlu bir mücadele verilmiştir. Öyle ki Allah Resulü açlıktan karnına taş bağlamış, namazlarını kaza etmek zorunda kalmıştır.
Read 31 tweets
2 May
Dine yöneltilen çoğu itiraz ve eleştirinin temelinde, onun ne için vaz olunduğunun anlaşılamaması, ideal ve hedeflerinin kavranamaması var. İlahi iradeye teslim olamama, vahye tam anlamıyla güvenememe, dini “edilgen” kılma ve “nesne” konumuna düşürme de bu konuda önemli sebepler.
Maalesef pek çok kişi samimi bir gönülle ve katıksız bir imanla Kur’an ve Sünnete yönelip murad-ı ilahiyi, makasıd-ı sübhaniyeyi anlamaya çalışmak yerine farklı ad ve ünvanlarla kendi anlayış ve fikirlerini dine yamamaya çalışıyor ve reform iddialarını dillendiriyor.
İslam, İslamdır. Onun Şarii, Peygamberi, kaynakları, itikat esasları, hükümleri, talepleri, maksatları bellidir. Nasslarda açıkça ve bağlayıcı bir üslupla emredilen veya yasaklanan muhkem hükümleri kıyamete kadar bakidir. Bunları değiştirme çabası reform değil tahrif olur.
Read 7 tweets
1 May
Son günlerde ayet ve hadislerden yola çıkarak ortaya konulan görüşü beğenmeyen bazıları, muhatabını hemen din istismarı yapmakla suçlayıveriyor. En basitinden böyle bir tavır suizandır. Yapılması gereken argümanların tartışılması veya karşıt delillerin ortaya konulmasıdır.
Kur’an ve Sünneti temel referans kaynağı alan ve hayatını onların rehberliğinde yaşamak isteyen kimselerin, karşılaştıkları olayları onların kıstaslarıyla tartmalarından, ayet ve hadislerden istidlalde bulunmalarından daha tabii ne olabilir!
İşin ehi tarafından yapılan içtihat bile bağlayıcı görülmemişken, müçtehit olmayan kimselerin ayet ve hadis yorumlamaları veya nasları belli hadiselerle ilişkilendirmeleri elbette bağlayıcı değildir; subjektif yorum ve yaklaşımlardır.
Read 5 tweets
26 Apr
Firavun
1. Kur’an’ın en detaylı anlattığı kıssa Hz. Musa ile Firavun kıssasıdır. Firavun’un şahsiyetinde adeta bütün tiran ve zorbaların prototipi ortaya konur. Bu prototibi ortaya koyarak modern tiran ve diktatörlerle karşılaştırmasını ve benzerliklerini okuyucuya bırakalım.
2. Büyüklük taslaması: Şu ayetin açıkça ortaya koyduğu üzere Firavun ilahlık iddia edecek kadar kendini büyük gören tam bir narsist ve kibir abidesidir. “Adamlarını topladı ve onlara: ‘Sizin en yüce rabbiniz benim!’ dedi.” (Naziat, 79/23-24)
3. Korkak: Ne var ki onun büyüklüğü asılsız ve temelsizdir. Sözü zayıflara geçer. Başı sıkıştığında başkalarına sığınır. Korkaktır. Zor durumlarda çevresindekilere, “Bana bu konuda ne emredersiniz?” (Araf, 7/110; Şuara, 26/35) diyecek kadar kendisiyle zıtlaşabilir.
Read 36 tweets
21 Mar
1. Nahl suresinin 125. ayeti emr-i bi’l maruf, nehy-i ani’l-münkerin usul ve adabını öğretir: “Sen insanları Allah yoluna hikmetle, güzel öğütlerle dâvet et, gerektiğinde onlarla en güzel tarzda mücadele et. Şüphesiz Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.”
2. Bu ayet âyet, farklı seviyelerdeki insanlara yönelik olarak İslâm davetinin, irşat ve tebliğin, ilmî ve fikrî tartışmaların, eğitim ve öğretimin başlıca yöntemlerini, değişmez ilke ve kurallarını özetler. Bunlar da hikmet, güzel öğüt ve en güzel tarzda mücadeledir.
3. Hikmetle çağırmadan anlaşılan davetin sağlam delillere, güçlü bir mantığa, tutarlı ve altı dolu açıklamalara dayanmasıdır. Hikmetin kullanılacağı kişiler belli bir zihni olgunluğa ve entelektüel kapasiteye sahip olanlardır.
Read 12 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(