Huneyn ve Günümüz
1. Asr-ı Saadette yaşanan olaylar, kıyamete kadar yaşanacak olayların özeti gibi. 23 yıla o kadar çok şey sığdırılmış ki! Bu hadiseleri arka planlarıyla birlikte değerlendiren bir kişi, günümüzde takip edilecek yol haritası adına dünya kadar prensip bulabilir.
2. Kur’an'ın çok sayıda ayeti de Asr-ı Saadette yaşanan olaylarla ilgilidir (sebeb-i nüzul). Dolayısıyla Kur’ân’ı iyi anlamak biraz da Siyer-i Nebi’yi iyi bilmeye bağlıdır. Pek çok âyet-i kerime sahabeden misaller vermek suretiyle kıyamete kadar gelecek müminlere ders verir.
3. O dönemin en önemli olaylarından biri Hendek gazvesidir. Ahzab suresi detaylı olarak bunun üzerinde durur. Hendek, tam bir imtihandır. Çok zorlu bir mücadele verilmiştir. Öyle ki Allah Resulü açlıktan karnına taş bağlamış, namazlarını kaza etmek zorunda kalmıştır.
4. Çünkü karşılarında İslâmı ve müslümanları toptan tarih sahnesinden silmeyi hedeflemiş gözü dönmüş bir düşman topluluğu vardı. Topladıkları Arap kabilelerinden oluşturdukları ordunun sayısı 24 bin idi. O güne kadar Arap yarımadasında böylesine büyük bir ordu toplanmamıştı.
5. Daha da kötüsü arkadan da Kureyza Yahudilerinin saldırı hazırlıkları vardı. Onlar daha önce Mekkeli müşriklerle anlaşma yapmışlardı. Savaş sırası korumasız durumda kalan Medineye girerek kadın demeden, çocuk demeden herkesi kılıçtan geçireceklerdi.
6. Kur’ân, sahabenin yaşadığı zorluğu şöyle anlatır:
“Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı.” (33/10)
“İman edenler imtihana tâbi tutulmuş, şiddetli bir sarsıntıya maruz bırakılmışlardı.” (33/11)
7. Kur’ân, ciddi bir imtihan yaşayan ve ölüm kalım mücadelesi veren bazı kimselerin sarsıntısını şöyle ifade eder:
“Siz Allah hakkında türlü türlü zanlar beslemeye başlamıştınız.” (33/10)
Burada Allah hakkında suizanlara giren kimselere yönelik bir tevbih (kınama) söz konusudur.
8. Demek ki kuşatma uzadıkça, zorluk ve sıkıntılar şiddetlendikçe bazıları Allah’ın yardımının gelmesinden şüphe etmeye, Allah’ın kendilerini yalnız bıraktığını vs. düşünmeye başlamışlardı. Güçlü bir imanla Nebiyy-i Ekrem’in etrafında kilitlenenler ise çoğunluktaydı.
9. Bu da bize gösteriyor ki zor zamanlarda, insanın Allah hakkındaki duygu ve düşüncelerini kontrol etmesi, hüsnüzandan ayrılmaması, rıza makamını terk etmemesi, O’nun yardımının mutlaka geleceğine kati olarak inanması daha bir zorlaşıyor ve dolayısıyla önemli hale geliyordu.
10. Ağır bir imtihanın yaşandığı, müminlerin canlarının gırtlağa geldiği böyle bir durum münafıkların ve iman zaafı yaşayanların arayıp da bulamadığı bir fırsattı. Fitne ve fesatlarını yayma adına şartlar bütünüyle müsaitti. Zira kuvve-i maneviye nisbeten sarsılmıştı.
11. Ayetin bildirdiğine göre münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar (iman zaafı yaşayanlar) şöyle demişlerdi: “Allah ve Resûlü bize sadece boş vaatlerde bulundu, bize zafer vaat etmesi meğer bizi aldatmak içinmiş!” (33/12) Onların acele karar verdiklerinde şüphe yoktu!
12. Hadislerden öğreniyoruz ki onlar terbiyesizce şöyle diyorlardı: "Biz tuvalete bile gidemiyoruz, nasıl olur da bize İran Kisrasının, Bizans Kayzeri'nin hazineleri, mülk ve saltanatları vaad ediliyor?” Mevcut tabloya bakarak vaadedilen veya haber verilenleri uçuk buluyorlardı.
13. Bazıları da, “Ey Medineliler, burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize dönünüz!” (33/13) diyerek ayrı bir oyunbozanlık yapıyor, müminleri cepheyi terk etmeye çağırıyorlardı. Güya onlara göre artık hezimet kaçınılmazdı. Gün, canı kurtarma günüydü!
14. Daha başkaları ise, “Evlerimiz korunmasız (tehlikede)!” diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki gerçekte evleri böyle değildi. Onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı.” (33/13) Bunlar da mücadele azmini kaybetmiş, şahsi çıkar derdine düşmüş yalancılardı!
15. Bazıları da vardı ki bozgunculuk peşindeydiler. Müminleri Allah yolunda mücadeleden alıkoymak için uğraşıyor, onları kendi cephelerine katılmaya davet ediyorlardı. Onların çoğu zaten savaşın sıkıntı ve zorluklarına göğüs gerebilecek kalitede insanlar da değillerdi. (33/18)
16. Kur’ân’a göre bu tür münafık ve bozguncuların diğer vasıfları da kıskançlık, cimrilik, korkaklık ve dilleriyle inananları incitmekti. Evet, bunlar sivri dilli kimselerdi. Üzerlerindeki korku izale olduğunda müminler hakkında atıp tutmaya başlamışlardı. (33/19)
17. Bunlar, ölüm kalım savaşının verildiği mücadele alanında yer almaktansa, dışarıda güvenli bir yerde durup neticeyi beklemeyi, oradan olayları takip etmeyi yeğleyen kimselerdi. Savaşa gelseler de çoğu itibarıyla kaytaracak ve sıvışacak bir fırsat bulacaklardı. (33/20)
18. Onlar öyle güvenilmez kimselerdi ki şayet düşman kendilerine galebe çalıp onlardan fitne çıkarmalarını veya dinden dönmelerini ya da halka işkence etmelerini isteseydi hiç tereddüt etmeksizin bunu derhal yaparlardı. (33/14) Zira davaya vefa ve sadakatleri yoktu.
19. İşte Kur’ân tam burada şu uyarıyı yapar: “Halbuki daha önce onlar düşmandan kaçmayacaklarına dair Allaha yemin ederek söz vermişlerdi. Allaha karşı verilen ahitlerin hesabı elbette sorulacaktır.” (33/15) Allah zor görünce gerisin geriye dönen kişileri sert bir şekilde uyarır.
20. Arkasından da şahsi hesapları ve çıkarları için Allah davasına sırt çevirenlere şu hatırlatmayı yapar: “Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçma asla size fayda vermez. Faraza başarsanız bile hayatta kalacağınız süre nihayet çok sınırlıdır.” (33/16)
21. Kur’ân, yaşanan olayları anlattıktan sonra; iman zayıflığından, nifaktan, korkudan, can derdine düştüğünden veya fitne ve fesat peşinde koştuğundan ötürü en zor ve en ihtiyaç duyulan bir zamanda cepheyi terk edenlere kulaklara küpe olacak şu tarihi uyarıyı yapar:
22. “Allah size bir felaket dilese sizi Allah’a karşı korumak kimin haddine düşmüş? Yahut O size bir rahmet (başarı ve muvaffakiyet) dilese bunu kim engelleyebilir ki? Onlar, kendileri için Allah’tan başka ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulamazlar.” (33/17)
23. Çok sayıda ayet-i kerimede vurgulandığı üzere ağır imtihanlar ve zor zamanlar insan kalitesini ortaya çıkarır. Ganimet zamanı herkes işin içinde görünmek için yarış yapsa da, iş bedel ödemeye geldiğinde hamlarla haslar, samimi inanmışlarla kenarda duranlar açığa çıkıverir.
24. Ayetlerden açıkça anlıyoruz ki, sahabe arasında hem münafıklar vardı hem de yeni İslama giren ve henüz imanı oturaklaşmamış olanlar. Normal şartlarda bunları birbirinden temyiz etmek mümkün değildi. Ama bir can pazarı yaşandığında hepsinin kalibresi ortaya çıkıvermişti.
25. Kur’an, Hendek savaşına dair ayetlerden hemen sonra şu beyanıyla kurtuluş yolunu gösterir: “Hakikaten Allah Resûlü’nde sizler için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı bekleyenler için ve Allah’ı çok zikredenler için en mükemmel bir numune vardır.” (33/21)
26. Demek ki ağır imtihanları başarıyla geçmenin yolu Nebiyy-i Ekrem’in yoluna tâbi olmaktan geçiyor. Müminlerin de O’nun gibi başlarına gelen her felaketi ve her zorluğu imanla, ümitle, azimle, kararlılıkla, sabırla ve metanetle karşılamaları gerekiyor.
27. Cenab-ı Hak, savaş sırasında bozgunculuk yapan münafıkların hallerini anlattıktan sonra sözü samimi müminlere getirerek onları önümüze örnek olarak koyar ve bizlere onlar gibi olmayı salıklar:
28. “Müminler müttefik düşman biriklerini görünce, ‘İşte bu, derler, Allah ve Resulünün bize vat ettiği zafer! Allah da Resulü de elbette doğru söylemişlerdir. Müminlerin düşman birliklerini görmeleri onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı.” (33/22)
29. “Müminlerden öyle yiğitler vardır ki Allah’a verdikleri sözü yerine getirip sadakatlerini ispat ettiler. Onlardan kimi adadığını ödedi, canını verdi, kimi de şehitliği gözlemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.” (33/23)
30. Ardından Cenab-ı Hak, hem sadık olanları sadakatlerine karşılık ödüllendireceğini müjdeler hem de kafirleri elleri boş olarak kin ve öfkeleriyle geri çevireceğini. Zira O, pek kuvvetlidir, mutlak galiptir. (33/24-25) Allah bu müjdeye nail olanlardan eylesin inşallah!
Başlık Hendek olacaktı.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with yüksel çayıroğlu

yüksel çayıroğlu Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @yukselcayiroglu

2 May
Dine yöneltilen çoğu itiraz ve eleştirinin temelinde, onun ne için vaz olunduğunun anlaşılamaması, ideal ve hedeflerinin kavranamaması var. İlahi iradeye teslim olamama, vahye tam anlamıyla güvenememe, dini “edilgen” kılma ve “nesne” konumuna düşürme de bu konuda önemli sebepler.
Maalesef pek çok kişi samimi bir gönülle ve katıksız bir imanla Kur’an ve Sünnete yönelip murad-ı ilahiyi, makasıd-ı sübhaniyeyi anlamaya çalışmak yerine farklı ad ve ünvanlarla kendi anlayış ve fikirlerini dine yamamaya çalışıyor ve reform iddialarını dillendiriyor.
İslam, İslamdır. Onun Şarii, Peygamberi, kaynakları, itikat esasları, hükümleri, talepleri, maksatları bellidir. Nasslarda açıkça ve bağlayıcı bir üslupla emredilen veya yasaklanan muhkem hükümleri kıyamete kadar bakidir. Bunları değiştirme çabası reform değil tahrif olur.
Read 7 tweets
1 May
Son günlerde ayet ve hadislerden yola çıkarak ortaya konulan görüşü beğenmeyen bazıları, muhatabını hemen din istismarı yapmakla suçlayıveriyor. En basitinden böyle bir tavır suizandır. Yapılması gereken argümanların tartışılması veya karşıt delillerin ortaya konulmasıdır.
Kur’an ve Sünneti temel referans kaynağı alan ve hayatını onların rehberliğinde yaşamak isteyen kimselerin, karşılaştıkları olayları onların kıstaslarıyla tartmalarından, ayet ve hadislerden istidlalde bulunmalarından daha tabii ne olabilir!
İşin ehi tarafından yapılan içtihat bile bağlayıcı görülmemişken, müçtehit olmayan kimselerin ayet ve hadis yorumlamaları veya nasları belli hadiselerle ilişkilendirmeleri elbette bağlayıcı değildir; subjektif yorum ve yaklaşımlardır.
Read 5 tweets
26 Apr
Firavun
1. Kur’an’ın en detaylı anlattığı kıssa Hz. Musa ile Firavun kıssasıdır. Firavun’un şahsiyetinde adeta bütün tiran ve zorbaların prototipi ortaya konur. Bu prototibi ortaya koyarak modern tiran ve diktatörlerle karşılaştırmasını ve benzerliklerini okuyucuya bırakalım.
2. Büyüklük taslaması: Şu ayetin açıkça ortaya koyduğu üzere Firavun ilahlık iddia edecek kadar kendini büyük gören tam bir narsist ve kibir abidesidir. “Adamlarını topladı ve onlara: ‘Sizin en yüce rabbiniz benim!’ dedi.” (Naziat, 79/23-24)
3. Korkak: Ne var ki onun büyüklüğü asılsız ve temelsizdir. Sözü zayıflara geçer. Başı sıkıştığında başkalarına sığınır. Korkaktır. Zor durumlarda çevresindekilere, “Bana bu konuda ne emredersiniz?” (Araf, 7/110; Şuara, 26/35) diyecek kadar kendisiyle zıtlaşabilir.
Read 36 tweets
21 Mar
1. Nahl suresinin 125. ayeti emr-i bi’l maruf, nehy-i ani’l-münkerin usul ve adabını öğretir: “Sen insanları Allah yoluna hikmetle, güzel öğütlerle dâvet et, gerektiğinde onlarla en güzel tarzda mücadele et. Şüphesiz Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.”
2. Bu ayet âyet, farklı seviyelerdeki insanlara yönelik olarak İslâm davetinin, irşat ve tebliğin, ilmî ve fikrî tartışmaların, eğitim ve öğretimin başlıca yöntemlerini, değişmez ilke ve kurallarını özetler. Bunlar da hikmet, güzel öğüt ve en güzel tarzda mücadeledir.
3. Hikmetle çağırmadan anlaşılan davetin sağlam delillere, güçlü bir mantığa, tutarlı ve altı dolu açıklamalara dayanmasıdır. Hikmetin kullanılacağı kişiler belli bir zihni olgunluğa ve entelektüel kapasiteye sahip olanlardır.
Read 12 tweets
19 Mar
1. Gerçekten ifritten bir çağda/dönemde yaşıyoruz. “Kitabü’l-fiten ve’l-melahim” bölümlerinde yer alan hadislerin tasvir ettiği ne kadar fitne, fesat ve kötülük varsa hepsini acı acı tecrübe ediyoruz. Asırlık problemleri bir yıla sığdırmayı başaran bir nesiliz.
2. İnsanlık olarak da, İslam dünyası olarak da, farklı millet, hizip ve topluluklar olarak da kronik problemlerimiz var. Bunların hem doğru bir şekilde tespit edilmesi, hem bunlara doğru çözümler sunulması, hem de bulunan çözümlerin doğru yöntemlerle hayata geçirilmesi gerekiyor.
3. Nedir peki en çok gözlemlenen problemlerimiz? Mesela dillerden düşmeyen fikir ve vicdan hürriyetini bir türlü hayata geçiremiyoruz. Aileden devlet yönetimine kadar her yerde istibdat ve tahakküm hakim. Başkaları üzerinde vesayet kurmayı çok seviyoruz.
Read 30 tweets
16 Mar
Kripto Paralar
1. Son günlerde herkes bitcoinin ve daha başka kripto paraların İslam iktisadı açısından hükmünü soruyor. Bu konuda 07 Mart 2020’de “Helal Finans Açısından Kripto Paralar Çalıştayı” yapıldı. Bu çalıştayın “Sonuç ve Değerlendirme Raporunda” şu kararlar alındı:
2. (1) İslam açısından parada aranan ölçü, kıymette istikrar ve ona itibar edilmesidir. Bunun için de paraların arkasında bir garantör bulunmalıdır. Garantör toplum olabileceği gibi onu temsilen devlet veya başka bir müessese hatta paranın dayandığı sistemin kendisi de olabilir.
3. Para olarak kullanılan şeyin ölçüsü, ham maddesinin ne olduğu değil; insanların örfü, yani bir şeyi para olarak kabul etmeleri ve tedavülüdür. Anılan kriterleri taşıdıktan sonra paranın mal, maden, kâğıt, kaydî, elektronik ya da kripto birim olması arasında fark yoktur.
Read 24 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!