İngilizlerle 6 yüzyıl boyunca savaşan İskoçlar, 1707’deki Birlik Kanunu ile İngiltere ile tek çatı altında birleşti. Şu anda Kuzey İrlanda, Galler, İskoçya ve İngiltere’den oluşan Birleşik Krallık’ın % 32’si İskoçya’ya ait.
Yıllardır ayrılmak için elinden geleni yapan İskoçya, referandumda tam istediği sonuçlara ulaşamadı. 2014’deki bağımsızlık referandumunda halkın yüzde 55’i ayrılmayı reddetti. İngilizler ipten döndü ama bir dahaki referandumda kaçamayacağına herkes emindi.
Sonra Brexit referandumu olunca, İngiltere ve #İskoçya’yı aynı zeminde tutan o kritik oy oranı sallantıya girdi. Brexit referandumunda % 62 ile AB’de kalmak isteyen ancak İngiltere ile birlikte AB’den ayrılmak zorunda kalan İskoç halkı,
ayrılmanın ardından ilk kez 6 Mayıs’ta sandığa gitti. Bağımsızlık yanlısı SNP 65 sandalyeye ulaştı. Bir sandalye daha alsa çoğunluğa ulaşacaktı ama olmadı.
Dördüncü kez zafer kazanan SNP lideri Nicola Sturgeon, kendileri gibi bağımsızlıktan yana olan Yeşiller ile iş birliği yapacaklarını, böylece parlamentodaki 129 toplam sandalye sayılarının 72'ye ulaşacağını açıkladı.
Bu, İskoçya’nın istediği zaman bağımsızlık referandumu düzenleyebilmesi anlamına geliyor.
Referandum düzenlenirse, İskoçya’nın ayrılığı artık kaçınılmaz gibi bir şey.
Merkezi hükümetin başkanı #İngiltere Başbakanı Boris Johnson ise bu referandumu onaylamayarak engelleyeceklerini açıkladı. Yani bizim medyada her #haber sitesinde görünce yazmak istedim. Bağımsızlık yanlıları zaten hükümetteydi.
Ama bu sefer ittifaklarla daha da güçlü hale geldiler. Şu an ülkede yapılan anketlerde ise bağımsızlık yanlıların % 50’yi geçtiği biliniyor. İlk referandumda ayrılık kesin gibi.
İşin bir başka boyutu da Avrupalı akademisyenlerin olaya el atması. Aralarında akademisyen,
yazar ve birçok aktörün olduğu 170'ten fazla kişi, 19 dilde hazırladıkları mektupta, İskoçya’ya bağımsız olması halinde AB üyeliği garantisi verilmesi gerektiği belirtildi. Bu çağrı, aynı zamanda İskoçya’nın ayrılmasını tetikte bekleyenlerin de olduğunu gösteriyor. @baydno
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Peki Filistin meselesini nasıl yorumlamamalıyız? #AksadaBaskınVar
Siyonizm, modern ve basit anlamda Yahudi milliyetçilerinin ideolojisinin temelini oluşturan, kendisinden olmayan ırkları ve farklı dine mensup insanları dışlayan, Filistin topraklarındaki devletin koruculuğu için çalışmalar yürütülmesidir.
Bir takipçimin attığı ekşi başlığını görünce gerçekten asabım bozuldu. Başlıkta İsrail’in haklı olduğu iddia edilmiş, Filistinlilerin zamanında topraklarını satması ve Mescid-i Aksa’nın basılmasını “bir cami basıldı diye duygu sömürüsü yapıyorlar” şeklinde yorumlanmış.
1️⃣ BioNTech bu yıl için Kovid-19 aşısından elde edilecek gelir tahminlerini 12.12 milyar euro’ya yükseltti.
2️⃣ Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, BAE ve Mısırlı mevkidaşlarıyla telefon görüşmelerinin ardından bugün Suudi Arabistan'a ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret, 2018’de Kaşıkçı cinayetinden sonra bir ilk niteliği taşıyor.
3️⃣ İsrail Başbakanı Netanyahu, ”#Kudüs İsrail'in başkentidir ve her milletin başkentini kurup inşa etmesi gibi, biz de Kudüs'ü inşa etmeyi sürdüreceğiz.” dedi.
İsrail’in özellikle Ramazan aylarında Filistinlilere uyguladığı zulmü tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. Ama son olayları kısaca anlamak için Siyonist örgüt lideri Eliezer Broyar’ın, 23 Nisan'da paylaştığı fotoğraf ve nota bakmakta fayda var.
Broyar Aksa'da namaz kılan Müslümanların fotoğrafının üzerine şunu yazdı: "Şimdi onları [Müslümanları] oradan (Mescid-i Aksa) çıkartıp oranın tam kontrol altına alınmasının zamanı gelmiştir”
Bunun ardından birçok siyonist örgüt ve liderleri, aileleri ile birlikte o gün binlerce Yahudinin Aksa’da bulunması gerektiğini, böylece Aksa’nın kontrolünün tamamen ele geçirilmesi gerektiğini belirten yazılar ve materyaller paylaştı.
1️⃣ 15. yüzyılın sonlarında Kristof Kolomb tarafından keşfedilen Jamaika, genel görüşün aksine Afrika değil, Amerika kıtasında yer alan #Karayip ülkesidir.
2️⃣ İspanyolların ardından devam eden İngiliz sömürgesi, yaklaşık 400 yıl sonra sona erdi. 1944'te koloni statüsü kaldırılan ülke, 1962'de bağımsızlığını kazandı.
3️⃣ Jamaika’nın şeker kamışı ile başlayan sömürge süreci İngiliz Milletler Topluluğu çatısı altına girmesiyle günümüze kadar geldi.
Müslüman halkların mezhep ve fikir ayrılığına düşmediği son yer Bosna Savaşı'ydı...
İnanmazsınız ama Vahhabi ağırlıklı Suudi savaşçılardan ülkücülere, İran Devrim Muhafızları'ndan Kuzey Afrikalılara, Afgan mücahitlerden Trakyalılara.
Hepsi yan yana Müslümanları katledenlere karşı savaştı. NATO raporlarında hem İran hem de Suudi Arabistan tarafından desteklenen İslami grupların varlığından bahsediliyordu. Dünyanın farklı ülkelerindeki binlerce Müslüman savaşmak için Bosna’ya akın etmişti.
1995’teki Dayton Barış Anlaşması’ndan sonra da birçoğu #Bosna’da kalarak bu ülkenin vatandaşı oldu.
Zaman geçiyordu. Hoşgörülü bir topluluk olarak bilinen, Hanefi mezhebine bağlı Bosnalılar, Osmanlı egemenliği altında Katolik, Ortadoks ve Yuhudilerle iç içe yaşamış
Mısır’da yaşanan darbeden sonra (4 yıl boyunca) Mısır ordusuna en fazla silah satışını gerçekleştiren ülke olan #Fransa, şimdi de 30 Rafale savaş uçağının satışı konusunda Kahire ile anlaştı.
Aklıma 2013’teki darbe sonrası tepki gösteren Almanya Başbakanı Merkel geldi. Merkel o dönem, ‘darbeye karşıyız, hiçbir şekilde bu anti-demokratik yönetimle görüşmeyeceğiz.’ benzeri açıklamalarda bulunmuştu. Yaklaşık 2 yıl sonra ise iki lider ilk kez bir araya geldi.
Nerede sizce? Tabi ki ticari bir anlaşma görüşmesinde. Merkel, anti-demokratik olan her şeyi unutmuştu. Çünkü Alman şirketi Siemens, 8 milyar euroluk tarihinin en büyük anlaşmasını yapacaktı. Bu ve benzeri anlaşmalar, Sisi Mısır’ı ile ilişkilerin de önünü açtı.