Müslüman halkların mezhep ve fikir ayrılığına düşmediği son yer Bosna Savaşı'ydı...
İnanmazsınız ama Vahhabi ağırlıklı Suudi savaşçılardan ülkücülere, İran Devrim Muhafızları'ndan Kuzey Afrikalılara, Afgan mücahitlerden Trakyalılara.
Hepsi yan yana Müslümanları katledenlere karşı savaştı. NATO raporlarında hem İran hem de Suudi Arabistan tarafından desteklenen İslami grupların varlığından bahsediliyordu. Dünyanın farklı ülkelerindeki binlerce Müslüman savaşmak için Bosna’ya akın etmişti.
1995’teki Dayton Barış Anlaşması’ndan sonra da birçoğu #Bosna’da kalarak bu ülkenin vatandaşı oldu.
Zaman geçiyordu. Hoşgörülü bir topluluk olarak bilinen, Hanefi mezhebine bağlı Bosnalılar, Osmanlı egemenliği altında Katolik, Ortadoks ve Yuhudilerle iç içe yaşamış
ve iyi ilişkilerini sürdürmüştü. Sırp katliamları ve savaşın acı gerçekleri sonrası daha da katı düşüncelere bürünen Bosnalılar, Suudi Arabistan tarafından fonlanan dernek ve vakıflarda Selefilik ve Vahhabiliği tanıdı.
Her ne kadar çok büyük bir sayılara ulaşmasa da o günden bugünlere binlerce kişi bu ‘radikal zihniyete’ bağlandı.
DW'de 2011 yılında yer alan bir haberde, Vahhabi derneklerine üye olanlardan sosyal medyada düşünceleri yayma konusunda hassas olmaları beklenildiği belirtiliyor.
Her üye için de aylık 400 dolar maaş bağlandığı söyleniyor. Bu para da doğrudan Suudi Arabistan devleti tarafından geliyor.
Neyse ki Suudi Arabistan’ın hakim olduğu zihniyet, azınlığın da azınlığı olmanın ötesine geçemedi.
Ancak 1979’da Sovyetler’e karşı Afganistan’daki mücadeleye destek verenler ile iyi ilişkiler içerisinde olan Avrupalılar, aynı mücadele yanı başlarına gelince dostken düşman oldular. Mesela 2011’de Balkanlar’dan onlarca kişi, #Suriye’de başlayan iç savaşa katılmıştı.
Bu zihniyet, Türkiye için de büyük tehdit oluşturuyor.
2015 yılındaki MİT raporuna göre Türkiye’deki radikal selefi kitle 10-20 bin civarındaydı. Suriye ve Irak'a savaşmaya gidenlerin (2750) sayısı ise Tunus, Suudi Arabistan ve Ürdün seviyelerine ulaşmıştı.
Özetle; Selefi ve İran çizgisindeki mezhepçi kitleyi Türkiye'den de Türkiye'nin nüfuzu altındaki topraklardan da engellemek en önemli gayemiz olmalı. @baydno
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1️⃣ 15. yüzyılın sonlarında Kristof Kolomb tarafından keşfedilen Jamaika, genel görüşün aksine Afrika değil, Amerika kıtasında yer alan #Karayip ülkesidir.
2️⃣ İspanyolların ardından devam eden İngiliz sömürgesi, yaklaşık 400 yıl sonra sona erdi. 1944'te koloni statüsü kaldırılan ülke, 1962'de bağımsızlığını kazandı.
3️⃣ Jamaika’nın şeker kamışı ile başlayan sömürge süreci İngiliz Milletler Topluluğu çatısı altına girmesiyle günümüze kadar geldi.
Mısır’da yaşanan darbeden sonra (4 yıl boyunca) Mısır ordusuna en fazla silah satışını gerçekleştiren ülke olan #Fransa, şimdi de 30 Rafale savaş uçağının satışı konusunda Kahire ile anlaştı.
Aklıma 2013’teki darbe sonrası tepki gösteren Almanya Başbakanı Merkel geldi. Merkel o dönem, ‘darbeye karşıyız, hiçbir şekilde bu anti-demokratik yönetimle görüşmeyeceğiz.’ benzeri açıklamalarda bulunmuştu. Yaklaşık 2 yıl sonra ise iki lider ilk kez bir araya geldi.
Nerede sizce? Tabi ki ticari bir anlaşma görüşmesinde. Merkel, anti-demokratik olan her şeyi unutmuştu. Çünkü Alman şirketi Siemens, 8 milyar euroluk tarihinin en büyük anlaşmasını yapacaktı. Bu ve benzeri anlaşmalar, Sisi Mısır’ı ile ilişkilerin de önünü açtı.
1️⃣ Suudi Arabistan makamları, ülkedeki 8 #Türk okulunu 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı sonunda kapatma kararı aldı.
2️⃣ Çin'in yurt dışında daha sert ve agresif bir politika izlediğini söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, ”Dünya düzenine tek tehdit Çin’dir.” dedi.
3️⃣ Kırgız halkına başsağlığı dileyen Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, Kırgız-Tacik sınırındaki silahlı çatışma sonrası Kırgızistan’a yardım göndermeye hazır olduklarını açıkladı.
Aydınlanacağınızı düşündüğüm bu yazıda İran’ın #nükleer silah macerasındaki son durumu ve sürekli duyduğumuz uranyum zenginleştirmesinin anlamını ele almak istiyorum.
Biraz teknik gibi gelebilir ama eminim ki yazı sonrasında birçok haberi daha iyi anlayacaksınız.
Nükleer enerji santral yakıtı, uçak ve gemi yapımı, zırh kaplama gibi birçok alanda kullanılan uranyum, nükleer patlayıcıların da temelini oluşturur.
Uranyumun zenginleştirilmesindeki amaç ise nükleer fisyon sırasında en iyi sonucu veren U-235 atom miktarını artırmak. Bunu da en az %2-5 seviyesinde zenginleştirerek nükleer reaktörlerde kullanılacak seviyeye getirmek gerekiyor. Bu oranlarda da şöyle bir fark var.
İsyancılarla çıkan çatışmada ölen Çad lideri İdris Deby…
11 Nisan’da yapılan seçimlere göre oyların % 80’ini alarak 6. kez Cumhurbaşkanı seçilmişti. Kuzey #Afrika ve Sahel bölgesindeki radikal örgütlere karşı mücadelenin sembol ismi haline gelmişti.
NY Times'a göre bölgenin en donanımlı askeri birliklerini oluşturdu. İnsan hakları ve muhaliflere yönelik baskılara rağmen ABD ve Fransa ile çok iyi ilişkilere sahipti. Belki de 31 yıllık iktidarının en büyük sebeplerinden biri de buydu. Güçlü ve mücadeleciydi.
İrili ufaklı o kadar fazla isyanı bastırdı ki Çad medyası bile tam çetelesini tutamamıştı.
Geçtiğimiz ay ülkesindeki etnik ve dini çatışmalara bir yenisi daha eklenmişti. Nisan ayındaki seçimlerden sonra ülkenin farklı bölgelerinde Araplar ile Dagallar arasında çatışma çıktı.
Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki ‘#savaş’ ve arka planı…
Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki çatışmalarda 13’ü Kırgız 16 kişi ölürken, 165 kişi yaralandı. Çatışmalar, Golovnaya Barajı’nda #Tacikistan askerlerinin kamera sistemi kurmak istemesi üzerine başladı
ve Kırgızistanlı askerlerin bölgenin kendi toprakları olduğunu söylemesi üzerine alevlendi. Sınırda bunu gören halk da taşlı sopalı birbirine girince ortalık iyice Cennet Mahallesi karakoluna döndü. Görüntüler bu yönde tabi.
İki ülke askerlerinin tankları mevzilenince ve küçük çaplı sıcak çatışmanın dozu ‘sınır çatışması’ boyutunu geçmeye başlayınca da Rusya ve Çin devreye girerek ateşkesi sağladı. Aslında olay bu kadar ama biraz arka planı var. Bu konu biraz uzun olsa da şöyle özetleyebiliriz.