Türkiye’ye bu kez de orman yangınlarıyla ilgili büyük bir operasyonla karşı karşıya
Son 5 günde 132 yangın çıktı, 125'i kontrol altına alındı, 7'si ile ilgili çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
16 uçak, 9 İHA, 51 helikopter, 1 insansız helikopter, 850 arazöz, 150 iş makinesi ve 5 binden fazla personel yangınları söndürmeye çalışıyor.
Devletin bütün kurumları, tüm yangınların bir an önce söndürülebilmesi için seferber olmuş durumda.
Yangın başladığından çoğu görevli beri yatak yüzü görmedi, duş bile alacak fırsat bulamadı.
Yangınları söndürmek ve ormanları kurtarmak için görevlilerin hem ciğerleri hem vücutları yanıyor.
Bugüne kadar 300'e yakın ihbar geldi, her biriyle ilgileniliyor.
Türkiye’nin ne kadar milli menfaati varsa hepsine karşı çıkan sözde gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve sosyal medya fenomenleri, orman yangınları konusundaki bu operasyona da dahil oluyor.
Öncelikle bir ülkenin afet hallerinde diğer ülkelerden nasıl yardım talep edeceğine dair prosedürü belli ve uluslararası ilişkilerde “GlobalCall” diye bir mekanizma yok
Bu kampanya, Türkiye’yi hem içerde hem dışarda aciz gösterme girişiminden başka bir şey değil
📌 Örneğin Rusya’nın Sibirya’nın Yakutistan bölgesinde orman yangınları 1 aydır sürüyor. 1,5 milyon hektarlık, yani Fransa’nın yaklaşık 5 katı büyüklüğünde bir alanın yok olduğu bu bölge, üstelik dünyanın en soğuk bölgesi.
📌ABD, ülke tarihinin en büyük yangınlarını 1 aydır kontrol altına almaya çalışıyor. Şu anda 82 yerde yanan ormanlar arasındaki Kaliforniya’daki Tamarack yangını 29 gündür, Dixie yangını 19 gündür söndürülmedi.
📌Ülke tarihinin en büyük yangını olan Oregon eyaletindeki Bootleg yangını 27 gündür kontrol altına alınamadı.
Bootleg’de şimdiye kadar New York kentinden daha büyük bir alan kül oldu.
ABD’de bu yılki 17 milyon dönümlük orman yanarak yok oldu.
Diğer ülkeler de haftalarca, hatta aylarca söndürülemeyen yangınlarla bu şekilde mücadele ederken Türkiye’ye “yangınları söndürmekte yetersiz kaldığı” iftirası atılması,Türkiye aleyhindeki ulusal ve uluslararası operasyonların sonuncusundan başka bir şey değildir.
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin hemen hemen tümünü ikiz açıkla (dış ticaret ve cari işlemler açığı) geçirmiştir. Yıllık bazda cari işlemler fazlası verdiğimiz ve bunu da rekor düzeyde sağladığımız tek sene, 6.8 milyar dolarla, 2019 oldu.
TCMB'nin döviz rezervleri
2000-2001 döneminde 20-25 milyar dolar düzeyindeydi.
Rezervler ilk kez 50 milyar dolar çıtasını 2005 sonunda, 100 milyar dolar çıtasını ise 2012 yılı ortasında geçebildi.
Kasım 2013'te 135 milyar dolara yaklaşarak, en yüksek rakamı gördü.
2000’den sonra dünyaya gelen gençler için Türkiye’de teknoloji alanında neler değiştiğine dair bazı verileri paylaşalım.
Sürekli eleştirebilirler ama o eleştirdikleri AK Parti iktidarının yaptığı devrimleri de anlatmak bizim boynumuzun borçu.
Buyrun.
Ülkemizde sabit genişbant internet hizmetlerini kullanan abone sayısı 2002 yılındaki 3 bin seviyesinden
2019 itibarıyla 14,2 milyon aboneye çıkmıştır.
Aynı dönemde bu hizmetin yaygınlığı ise yüzde 0,05’ten yüzde 17,1’e yükselmiştir.
2009 yılında hizmet vermeye başlayan 3G teknolojisi ile hayatımıza giren mobil genişbant internet hizmeti kullanımı 2016 yılında 4.5G hizmeti ile daha da artmıştır.
2009 yılında yüzde 3,4 olan mobil genişbant abone yaygınlığı 2019 yılında yüzde 75’e çıkmıştır.
CHP, HDP ve İyi Parti’nin “#CocukİstismarınınAffıOlamaz” diyerek oluşturdukları çocuk istismarcılarının affedileceği yalanını detaylı olarak açıklayacağım.
Ayrıca bu halen bir düzenleme değişiklikler de olabilir kanunlaştı iddiasını da yalanlayan CHP’li Zeynel Erdem.
1- Koronavirüs (Covid-19) vakaları Türkiye’de görüldükten sonra ilk önce muhalefet İran’da hapishanelerde yaşanan vakaları ve hapishanelerin boşaltılması olaylarını örnek göstererek Türkiye’de hapishaneler konusunda önlemler alınmasını gündem etti.
2
Daha sonra HDP’li vekiller ve CHP destekçisi medya hapishanelerde koronavirüs vakaları ile ilgili yalan haberler üretmeye başladı.
Olaylar yalan da olsa sansasyonel oldukları için gündem de oldular. Hatta Bakanımız Abdulhamit Gül bu haberleri kendisi de yalanladı.
Başta İtalya, Fransa ve İspanya olmak üzere Koronavirüs ülke liderlerinin gözleri önünde Avrupa’da hızlıca yayıldıktan sonra da bu sefer Avrupa ülkeleri hiçbir plan program yapmadan önlemler almaya başladı:
Bölgesel sokağa çıkma yasakları, sınır kapamaları.
Bu alelacele alınmış bölgesel sokağa çıkma yasakları ve sınır kapatma kararlarından sonra Avrupa’da koronavirüs kadar belki daha büyük tehlike oluştu: Kıtlık.
Depremin olduğu andan birkaç dakika sonra Elazığ’da canla başla çalışan Kızılay neden hedef haline getirildi? Gelin beraber bakalım.
Kızılay, her nerede olursa olsun insan ıstırabını ulusal ve uluslararası kapasitesi dâhilinde önlemek ve dindirmek için çabalayan “dernek” statüsündeki bağımsız bir kurumdur.
Milliyet, ırk, dini inanç, sınıf veya siyasi düşünce farkı gözetmez, düşmanlıklara taraf olmaz.
17 Ağustos 1999’da Gölcük’te 7,4 şiddetinde deprem olmuş, CHP (DSP) hükümeti bırakın depreme hızla müdahale etmeyi, ertesi gün dahi gerekli bilgileri alamamış ve Başbakan Ecevit halka doğru düzgün bir açıklama yapamamıştı.