Öldürdüğü Erkeklerle Bir Süre Beraber Yaşayan İskoç Seri Katil: Dennis Nilsen
1978-1983 yılları arasında İngiltere'de 15 erkeği öldüren İskoç seri katil Dennis Nilsen'in hikayesi.
1978-1983 yılları arasında ilişkiye girdiği veya girmek üzere olduğu 15 erkeği öldüren İskoç seri katil Dennis Nilsen. Annesi İskoç, babası Danimarkalı olan Nilsen eşcinseldi, yalnızdı.
Çocukluğuna dair bazı travmaları da vardı. Büyükbabası elinde öldü. Nevrotik bir annesi vardı. Sapığın biri, denizde Dennis'in karnına oturup üzerinde mastürbasyon yaptı. Sorunlu bir çocukluk kısacası.
Kendine ölü makyajı yapar, sonra aynada kendini izler ve bundan tatmin olurdu. Üstelik askerken kasaplık yapmıştı.
Bir gün bir barda tanıştığı adamla mutlu saatler geçirdi, adam evine gitmek istedi, Dennis ise yalnızlıktan sıkılmıştı ve onu öldürdü. Gerçek bir ölüyle vakit geçirmenin zevkini tattıktan sonra ise durması mümkün olmadı. Öldürdüğü erkekleri sterilize edip bir süre onlarla yaşadı.
Ölüler biriktikçe önce yakarak kurtulmayı denedi, sonra parçalayıp tuvalete atmaya başladı. Tıpkı Jeffrey Dahmer gibi.
Sonrası bilindik hikaye; borular tıkandı, komşular anladı, polisleri çağırdı. Dedi ki “hep durmak istedim, ama yapamadım. Başka bir heyecan veya mutluluk kaynağım yoktu.”
Standart seri katil profiline uymayan bir nekrofil Dennis Nilsen. Hayatı boyunca canlılara eziyet etmemiş, yetişkinliğinde sosyal kurumlarda gönüllü olarak çalışmış bu adam. Cinayetleri öfkeden ziyade, sevgiden dolayı işlediği düşünülüyor.
Gençliğinde, kendini aynada izleyip bir mefta olduğunu düşünerek mastürbasyon yapıyormuş. Hatta sevgilisinin ölü taklidi yaptığı filmlerini çekmiş. Bu açıdan bakınca; yalnız kalmamaktan ziyade, ölü beden sevmek için cinayet işlediği düşünülebilir.
Instagram hesabımıza sizleri de bekliyoruz orada da buradakilerle birlikte farklı ve güzel etkinliklerle beraber sizlerin yanında olmaya çalışacağız takip ederseniz seviniriz instagram.com/esrarengizdurum
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
DENİZİN 30 METRE ALTINDA 3 GÜN YAŞAYAN HARRISON OKONE'NİN İNANILMAZ HİKAYESİ
2013 yılının mayıs ayında, 12 kişilik bir deniz mürettebatıyla denize açılan petrol arama platformuna ait üç römorkör teknesinden birinde Harrison aşçı olarak görev almıştı. Amaçları çoğu Nijeryalı gibi para kazanmaktı. Ancak bu iş oldukça zordu.
Mürettebat koskoca okyanusun içinde başlarına gelebilecekleri tahmin etseler de işlerini yapmak için yine de denize açılmıştı. Mürettebatın bu deniz yolculuğunda, okyanusun bilinen hava koşullarının dışında yaşayabilecekleri başka bir risk de vardı; korsanlar.
AFGANİSTAN'DA VARLIKLI İNSANLARA SEKS KÖLELİĞİ İÇİN SATILAN ERKEK ÇOCUKLAR: BACHA BAZİ
Bacha bazi, Afganistan’da erkek çocuklarının cinsel istismarının gelenek haline gelmiş halidir. Maalesef hala da devam etmektedir.
Bunun yanında, erkek çocuğu olmayan aileler tarafından satın alınan/evlat edinilen kız çocuklarına da bölge halkı tarafından bacha posh denir. Bacha posh’ta erkek çocuğu olmayan aileler kız çocuğunun bir “utanç” sayılmasından dolayı bir erkek evlata ihtiyaç duyarlar.
1980 yılında Almanya’nın kuzeyindeki Niedersachsen (Aşağı Saksonya ) eyaletinin Papenburg kentindeki Mayer Werft tersanesinde inşa edilen M/S Estonia Feribotu 28 Eylül 1994 tarihinde Baltık Denizi’nde batar.
Estonya’nın başkenti Tallinn’den İsveç’in başkenti Stockholm’e giden 989 yolculu feribottan sadece 137 kişi kurtulur, 852 yolcu boğularak yaşamını yitirir.
Davranışçı psikolog John B. Watson, sahada yaptığı araştırmalarda insanın korkularının sonradan kazanıldığına dair bir gözlem yapınca, bu tezini araştırma laboratuvarına taşıma kararı verir.
Denek olarak ise belki de seçilebilecek en kötü kişiyi seçer: 8 aylık olan Küçük Albert...
SU TANKINDA ÖLÜ BULUNAN ELISA LAM'İN ÜRKÜTÜCÜ HİKAYESİ
Elisa Lam; 1992 yılında Kanada’nın Vancouver şehrinde doğup büyüyen genç bir kızdır. Onu bu kadar ünlü yapan şey; 19 Şubat 2013 tarihinde ABD’de bulunan Cecil Hotel’de gizemli ve “açıklanamayan” bir şekilde ölmesi..
Elisa Lam’in ölüm şekli son derece kötü: Odasından çıkıp asansörde görülen garip ve ürkütücü hareketleri yapan Elisa; otelin çatısında bulunan bir su tankının içinde, o ağır kapak da üzerinde kapanmış şekilde ölü bulunuyor.
TARİHE DÜŞEN KARA BİR LEKE: STANFORD HAPİSHANE DENEYİ
1971 yılında Philip Zimbardo isimli bir sosyal psikolog, insanların sosyal rollere nasıl tepki verdiğine dair bir deney düzenleme kararı aldı
Stanford Üniversitesi'nin Psikoloji Departmanı'nın bodrum katına inşa edilen sahte bir hapishanede, gardiyanlar ve mahkumlar olarak davranmalarını sağlayacak şekilde, 2 hafta sürecek olan deneyi için 24 kişiden oluşan bir grup erkek, üniversite öğrencisini deneyinde kullandı.