Resim yaparak hayata bağlandı

Kazadan sonra hayata küsmeyen Çolak, “Engellilikten sonra daha mutlu bir birey oldum”

-ÖMER KUNDAKÇI-GÜRCAN KUNDAKÇI

Ortaca ilçesinde yaşayan 1 çocuk annesi Gülay Çolak (42) bir evin duvarını tuvale çevirdi.
Geçirdiği kaza sonucu tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak yaşamını sürdüren Çolak, yaptığı resimlerle geçimini sağlıyor.

Çolak, Ortaca’nın Dalyan mahallesinde yaşayan Maria Jonker’in evinin duvarına doğum günü hediyesi olarak köy yaşantısını simgeleyen resim yaptı.
Köyceğiz 1979 doğumlu Gülay Çolak, 2001 yılında yüksekten düşme sonucu omurilik felçlisi olarak tekerlekli sandalyede yaşamaya başladı. Hayatının ikinci dönüm noktası olarak gördüğü süreçte hayatı çok değişti.
Gülay Çolak, “#Engelli olmak güzel gelmese de benim için çok değişik bir hayattı. Engellilikten sonra bence daha mutlu bir birey oldum. Arkadaşlarım, ailem de daha cana yakın, daha sıcak kanlı olduğumu söylüyorlar. Önce kızım sonra resim beni hayata bağladı.
Yaşam enerjim, yaşam sevincim her şeyim benim resim” dedi.

Çolak, “Duvar resmi ilk yaptığım proje. 11 yıl önce İlkokulu boyadık ama böyle bir çalışma değildi. Evimde küçük bir atölyem var. Onu da bana sevdiğim dostlarım inşa etti.
Kabak boyuyorum, yağlı boya portre yapıyorum, akrilik çalışıyorum, ahşap boyuyorum. Taş ile başladım, salça tenekeleri boyadım. Boyamadığım hiçbir şey kalmadı her şeyi boyuyorum yani. Dalyan’da bayanların kendi el işlerini sattığı yer var.
Orada haftada üç gün satışa gidiyorum, resimle hayatımı sürdürüyorum” diye konuştu.

Çolak, “Cadde ve sokakların yıkık ve döküntü binaların özellikle resimle donatılmasını isterim. Daha güzel, daha canlı bir ortam olurdu.
Engelli bireylere kolaylık sağlanırsa, önündeki engeli kaldırılırsa bence bir engeli kalmıyor. En önemli şey yaşayabilecekleri bir ortam. Yani kendi işlerini kendileri yapabilecekleri ev. Bana bu sağlandı ve ben çok mutluyum.”
-Evinin duvarını doğum günü hediyesi olarak resim yaptıran Hollandalı Maria Jonker, Gülay ile ilk kez 2010’da tanıştıklarını, engelli olmasına rağmen azimli ve kendi ekmeğini kendi kazanan biri olarak tanıdığını söyledi.
Jonker, “Doğum günümüz için güzel bir proje yapabiliriz diye düşündüm. 6 yıl önce Sardunya’da böyle bir duvar resimleri gördük ve yapalım dedik. Gülay için bir ilk olacaktı ama biliyorduk ki o başarabilirdi ve başardı” dedi.
Maria Jonker, Dalyan’da cadde ve sokaklardaki yapıların duvarlarının bu şekilde resimlerle donatılmasıyla daha güzel olacağını dile getirdi.
#Türkiye #Türk

Yeryüzü günlüğü sayfasından alıntıdır

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Düşünen Dişi Aslan

Düşünen Dişi Aslan Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @aslan_dusunen

28 Aug
Bir Bodrum masalı!
Siyaseti hayat sanan bir dostumla bir akşamüzeri Bodrum’da denize karşı oturmuş hepimizin her gün konuştuğu mevzular laflıyoruz.
Baktım bu sıkıcı konuşma uzayacak, “çalışmadığı bir yerden sorayım da lafın güzergâhı değişsin bari” dedim;
arkamızda sıra halinde duran palmiyeleri göstererek, “Bu palmiyeleri buraya kim getirdi biliyor musun?” diye sordum.
“Bilmem. Burada yetişmişler herhalde” diye cevap verdi.
“Hayır,” dedim. “Burada yetişmediler, sonradan birisi getirdi onları buraya.
Halikarnas Balıkçısı adını duydun mu?”
“Duydum galiba” dedi.
“İşte o getirdi. Ha sadece palmiyeleri değil, gelin çiçeği olarak bildiğimiz kalaları, begonvilleri, mimozaları da o getirdi, tam 45 değişik bitki türünü de.
Read 30 tweets
27 Aug
Bir gün Rosa, işten yorgun bir şekilde çıktıktan sonra otobüse bindi ve oturdu.
Beyazlar öfke dolu gözlerle onu izliyordu. Hemen oradan kalkmasını istediler.
Rosa 32 yaşındaydı. Bir şirkette terzilik yapıyordu ve çok yoğun çalışıyordu.
O günlerde siyahilerin oturarak seyahat etmesi yasaktı. Sadece beyazlar otururdu.
Hayır dedi Rosa, yerinden kalkmadı. Şoför arabayı durdurdu ve kalkmasını istedi.
Kalkmıyorum dedi Rosa. Çünkü bu yapılan şeyin insanlık dışı olduğunu düşünüyorum.
Bunun üzerine şoför polis çağırdı.
Polis Rosa'yı dövdükten sonra tutukladı. Daha sonra kefaletle serbest kaldığında bu eylem aslında çok ta umursanmadı.
Ancak Alabama üniversite'sindeki bir profesör bu olaydan haberdar oldu. Bu olayın üstüne gitmeye karar verdi ve tüm siyahileri otobüsleri boykot etmeye çağırdı.
Read 5 tweets
27 Aug
Gençler hatırlar mı, bilir mi bilmiyorum.
Ama bizim yaştakiler gayet iyi bilir.
Eski Türkiye’de, yani bu kadar “muhafazakar olmayan” Türkiye’de tek yayıncı olan TRT’nin televizyonunda senede bir gün, yılbaşı akşamları ekrana dansöz çıkabilirdi.
Senede bir gece, o da yılbaşı gecesi ekrana çıkabilen bu dansöz genelde Nesrin Topkapı olurdu.
Millet de niyeyse pek büyük bir heyecanla bu dansözü beklerdi.
Bugünün “hayli” muhafazakar Türkiye’sinde ise ekranda dansöz görmek için yılbaşını beklemenize gerek yok.
Cumhurbaşkanı’nın fikir, iktidar partisinin politika değiştirdiği anda yani sıklıkla ekranları dansözler dolduruyor.
Üstelik eğlence televizyonlarını da değil, doğrudan haber televizyonlarını.
Read 11 tweets
27 Aug
Talibanın 4-5 yaşında alınıp ta dünyadan habersiz,kadını tanımayan hayatında kadın görmemiş bedensel olarak güçlü kuvvetli üyeleri ve Afganistan'dan tüm dünyaya sunulan haşhaş üretimi üzerine...1071 li 1090 lı yıllar..
Hasan Sabbah 11. yüzyılda İran’da yaşayan ve Hz. Ali taraftarı birisidir. O dönem yaygın olan İsmaili tarikatına üyedir. Bu tarikatın düşünce sistemini pek benimsemeyen Sabbah bir gün köylerine gelen İsmaili tarikatından bir bilgenin yanına gider.
Düşüncelerini bilgeye anlattığı zaman bilge ona aslında bu tarikatın bazı düşüncelerinin insanları tarikata çekmek için olduğunu söyler. Sabbah’ın bu düşüncelerini duyan babası Sabbah’ı bir medreseye verir.
Read 13 tweets
27 Aug
BARBAR TÜRKLER , KIZILDERİLİLER GİBİ YOK EDİLMELİDİR...

100 yıl önce sadece bir işgal için, zenginliklerimize sahip olmak için gelmediler...
Amaçları Türklüğü Anadolu'dan söküp atmak, hatta kızılderililere yaptıkları gibi, Türklere soykırım uygulamaktı...
Ernest Renan 1870'lerde bunu açıkça ifade etmişti... yalnız o da değil, 1916-1922 yılları arasında İngiltere başbakanı olan Davit Lloyd Gerorge da benzer ifadeler kullanıyordu...

1870'li yıllardan sonra tarihi gerçeklerin saptırılarak,
"Türklerin barbar ve medeniyetler yıkan bir millet olduğu" algısının oluşturulması, planlanan bu soykırıma zemin hazırlamak amacını taşıyordu...

Kurtuluş savaşı sadece bir vatan mücadelesi değil, aynı zamanda bir ölüm kalım, soykırımdan kurtulma mücadelesiydi...
Read 17 tweets
26 Aug
🩸"Harese nedir, bilir misin oğlum?
Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür. Image
O kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Read 4 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(