YouTube kanalı açmadan, canlı sohbet yapmadan, kitap yazmadan, twitch yayını olmadan ve anonim kalarak sadece bilgi sunarak 600.000 kişiye hitap etme imkanına erişmiş oldum.
Kolay olmadı ama çok da keyif aldım. Herkese teşekkürler.
Benim için hep bir merak konusuydu:
İsmi, cismi, yaşı, işi, konumu vb bilgileri bilinmeyen, isimsiz ve kimliksiz bir kişi, sadece bilgi sunarak nereye kadar gidebilir?
Ne yalan söyleyeyim, bunun bir yerde durup kalacağını düşünmüştüm.
Fantastik bir dizi karakterinin resmi ve lordsinov gibi bir alakasız bir isimle, sıfır kişisel bilgiyle, sadece bilgiyi ön plana koyarak Türk tarihi, Atatürk ve dış politika yazan tuhaf bir hesabın sesini en fazla kaç kişiye duyurabileceğini hep merak etmiştim.
Bu arada ilk tweette size teşekkür ederken bu asla klişe değildi. Çünkü sizlerin okuması, beni daha çok yazmaya itti. Daha çok yazabilmek için daha çok okumam gerekiyordu. Daha çok okudukça, daha çok öğrendim. Öğrendikçe geliştim.
Aslında bu hikayenin öğreneni benim.
Bir teşekkürü de trollere etmek istiyorum çünkü onların çıldırtıcı saçmalıkları, hakaretleri ve iftiraları olmasaydı asla şimdiki kadar sakin ve soğukkanlı olamazdım.
Tahammül eğitimleri için onlara gerçekten teşekkür ediyorum.
Son olarak, böyle bir hesabın altından bir bit yeniği çıkabileceğini düşünerek daima şüpheyle yaklaşan, güvenmeyen, işkillenen arkadaşlar hep oldu. Olacaktır. Çok normal ve doğal görüyorum bunu.
Bu vesileyle tekrar edeyim. Tek kişiyim. Hep aynı kişiyim.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Türkiye'nin, uğruna ortadoğu politikasını alt üst ettiği, Mısır'la neredeyse düşman olduğu, bu politikayı eleştirenlerin darbeci ilan edildiği Müslüman Kardeşler örgütünün liderliğini yürüten İbrahim Münir'in "dış güç" İngiltere'de yaşadığını biliyor muydunuz?
Dikkatle okuyun.
1* Ülkede ortalama bir politikacı Londra'ya veya Washington'a gittiğinde, anında "dış güçlerin piyonu" ilan ediliyor ama uğruna Mısır'la yıllardır çekiştiğimiz İhvan'ın lideri yıllardır Londra'da yaşayabiliyor.
Ve dış güç edebiyatı yapanı göremiyoruz. Daha da tuhafı var.
2* Sisi darbe yapıp Mursi'yi devirip İhvan'a karşı büyük bir operasyon başlattıktan sonra Türkiye İhvan'a kucak açtı ve lider kadroların bir çoğu İstanbul'a yerleşti. Kendi medya organlarını kurdular ve iktidar tarafından ciddi şekilde desteklendiler.
1 Kasım 1922 günü komisyon odasındakiler, uzun tartışmalara rağmen saltanatın kaldırılması için çözüme varamıyordu. Atatürk, beklemenin boşuna olduğunu düşündü ve sıranın üzerine çıkıp konuşmaya başladı. Son cümlesi çok sertti:
Fakat, belki de bazı kafalar kesilecektir.
1* Atatürk Samsun'a çıktığında öncelikli gayesi vatanı parçalamakta olan işgale son vermekti. Çevresindeki herkesi bu gaye için topluyordu. Etrafında saltanatçı, hilafetçi, sosyalist, milliyetçi ve cumhuriyetçi pek çok insan vardı. Bu nedenle bir süre yalnızca buna odaklandı.
2* Fakat ona yakın olan bazıları, onun ileride saltanatı kaldırıp Cumhuriyet'i ilan edeceğini tahmin ediyordu. Temmuz 1919'da Erzurum'da sabaha kadar süren bir toplantı yapıldı. Orada bulunan Mazhar Müfit, Atatürk'ü adeta sıkıştırmaya başladı.
Hasan Cemal, CHP'yi "1967'dan bu yana devlet partisinden sosyal demokrat bir partiye dönüşme sancıları çeken ve bir türlü sahici bir sosyal demokrat partiye dönüşemeyen parti" olarak nitelemiş.
Yani Kemalizm'i bir türlü tam olarak terk edemiyor olmasından rahatsız.
Hasan Cemal'in "sahici sosyal demokratlık" derken kastettiği "teröre terör diyemeyen, milliyetçilik ilkesini tamamen çatıya kaldırmış, üniter ulus devlet modelini bırakıp adem-i merkeziyetçiliğe bürünmüş, Türk milleti kavramını unutmuş" Kemalizm'den tamamen kopuk bir CHP...
Hasan Cemal, CHP'nin bugünkü durumunu yeterli bulmuyor. Yani "evet ama yetmez" diyor. Daha da istiyor. Kemalizm'den tam kopuş arzuluyor.
Sonra da 29 Ekim'de "Atatürk'ün yanındayım" diye tweet atıyor.
Vekilin bahsettiği şey işin magazin kısmı. İşin aslı çok daha vahim. Türküyü bir kenara bırakalım. Meselenin özü, Menderes döneminde ABD ile imzalanan tarım anlaşması...
Anlaşma 12 Kasım 1956 tarihinde tarım ürünleri ticaretinin geliştirilmesine ilişkin...
Menderes bu anlaşma ile ABD'den Buğday, Arpa, Mısır, Konserve Sığır Eti, Peynir, Süt Tozu, Soya yağı gibi ürünler almayı kabul etti.
Bu ürünler ABD'nin üretip satamadığı ürünlerdi. Ama şanslılardı, elde Türkiye gibi ülke vardı.
Savaştan 2 yıl sonra Dumlupınar'a giden Mustafa Kemal Atatürk, askerlerin şehit olduğu alanı hüzünlü şekilde seyretti. Bu esnada Esat Nedim Tengizman deklanşöre basıp o anı ölümsüzleştirdi.
Atatürk'ün en sevdiği fotoğrafıydı. Daha sonra Time'a kapak oldu. #30AgustosZaferBayrami
1* Büyük Taarruz'da düşman yenilmişti fakat hala tam olarak kaybetmiş değildi. Yunan ordu komutanı Trikupis ordusunun başındaydı ve geriye çekilip yeni bir savunma hattı kurmanın peşindeydi. Başarması halinde düşmanı Anadolu'dan atma fırsatı kaçacaktı.
2* Atatürk bu nedenle Yunan ordusunun kalanını imha etmek istiyordu. Böylece düşman tamamen dağılacak ve denize dökülecekti.
29/30 Ağustos gecesi saat 2 sularında Atatürk'ün kapısı çaldı.
Düşünce, bireyin kendi zihninde oluşturduğu ifadedir. Düşüncelere duyguların büyük etkileri olabilir. Haliyle düşünceler kişiden kişiye değişebilen şeylerdir.
İnsanın düşüncesine "gerçek" muamelesi yapması ve diğer insanların da bu gerçeği kabullenmesini beklemesi büyük hata.
Neyin duygu, neyin düşünce ve neyin gerçek olduğunun ayrımını çok iyi yapmak gerek. İnsanın kendi düşüncesini gerçek kabul ederek yaşamını bu düşüncelere göre dizayn etmesi çoğu zaman gerçekten kopuk bir hayat sürmesine neden olabiliyor.
Bir insanın size mesaj atması bir gerçektir. Fakat mesajı sizi beğendiği için atması bir düşüncedir. Bu düşünceyi gerçek kabul ettiğinizde ve bu gerçeğe göre yaşamaya başladığınızda olan şey aslında gerçekten kopmanızdır. Mesaj bambaşka bir nedenle atılmış da olabilir neticede.