Bir kelebek için yapılmış dünyadaki en güzel şarkı olabilir. Tatar Türkçesinde bir klasiktir. Kübelek. (Kelebek demekmiş) Bu, Tataristan versiyonu. Fin Tatar versiyonu daha slow gidiyor...
Bu da Finlandiya Tatarlarının versiyonu. Şakir Deniz Bedredttin'in "Başkarma" adlı müzik grubu gerçekten de 1990'larda harika işler yapmıştı. Grubu ülkemizde hiçbir milliyetçi davet etmediği için bilmemeleri doğal. @denizzone 'a da buradan selamlar diyelim
Müzikleri, Tatarların Finlandiya'da gururla var olmaları adına çok şey ifade ediyor. 2 bin kadar Fin Tatar, günümüzde Finlandiya'da dillerini yaz kamplarında öğrense ve çok iyi konuşamasa da yine var olmaya çalışıyorlar.Bashkarma grubu şarkılarını dinleyin
Ve bu parça ile sonlandırıyoruz. Böyle güzel bir grubun sadece 49 abonesinin de olması üzücü tabi. Bu arada ülkedeki "Türkçülük" nerede? derseniz, Finlandiya Tatarları senelerce kendileri çalmış kendileri dinlemişler. İşte bizim Türkçülük de bu kadardır.
Bu efsane ile kapatmasaydık olmazdı.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
📢Dünyada insanların birbirini yönetmesini sağlayan belli başlı yalanlar vardır.Bunlardan biri de eşitliktir. Eşitlik, gerçekte asla yoktur.İnsan toplulukları birbirinden farklı dönemlerde medeniyet(şehirleşme) ve uygarlık (devletleşme) ve uluslaşma yaşarlar.Eşitlik hiç olmadı
⬇️
Peygamberin de belirttiği gibi,bilenle bilmeyen bir değildir.Bilenin bilmeyenle eşit olmadığını o da söylemiş. Kimlik kartları ve akıllı sistemlerin olmadığı dönemlerde insanların birbirinin soyunu ayırt etmesi için belli başlı ayrımlar söz konusu olmuş. Peki niçin gerekliydi?
⬇️
Milletlerin bir yöneten sınıfı bir de yönetilen sınıfı olur. Yönetilen sınıfı yöneten yaparsanız, eline bakkal dükkanı geçmemiş adamın eline holding vermiş olursunuz. Yönetim işi öteden beri bir sınıfın elinde pişmek, olgunlaşmak ve kültür isteyen karmaşık bir uğraş olmuştur.
⬇️
1 saat öncesi itibarıyla Bosna Hersek içindeki Sırp Cumhuriyeti meclisi, Bosna Hersek devlet yetkilerini Sırp Cumhuriyetine devredecek paralel kurumları oluşturma kararı almıştır.Bu sözde bir kurumsal yedekleme olarak yapılsa da savaş başlatacak kıvılcımdır.Bosna'da işler karışır
Tartışmaları biraz izledim. Burada yargı,savunma, güvenlik ve dolaylı vergilere dair yakın gelecekte tamamen bağımsız hareket edecek idarelerin organize edilmesi kararı alındı ki bu, resmen Dayton antlaşmasının açık ihlali. Boşnaklarsa yapıyı korumak için yine Avrupa'ya bakıyor.
Bosna Sırp Cumhuriyeti başkanı Dodik, muhalefeti dış mihraklarla irtibatlı olmakla suçladı ve her zamanki gibi kuru milliyetçi söyleme geçti. Konuşmasında birkaç defa muhalefete, yabancılara ve Bosna Hersek'teki üst yapıya salladı(kendisi de üst yapının parçası) bu klasikti zaten
1920'lerde 1.Dünya savaşının vergilerini ödemek için Para basma ekonomisi ile halkını kandıran Almanya, bir el arabası kadar para ile bir somun ekmek aldığı Weimar döneminden geçti. Bu fukaralık döneminde insanlara "Faşizm" satan Hitler, onları yok oluşa götürecek adam olmuştu
⬇️
Tüm ekonomi, 15-20 Musevi iş adamı ve bankerin elindeydi. İhaleler, yatırımlar bunlara veriliyordu ama onlardan başkasında para olmadığı içindi. Almanya o kadar çaresizdi ki burnunun dibindeki adalara (?) yok pardon Ruhr kömür havzasına Fransa çökerken ses bile çıkaramamıştı
⬇️
Durum böyle iken ülke içerisindeki kimi bölgeler, kendi başlarının çaresine bakmaya başlar. Örneğin Münih merkezli Bavyara'da bir Sovyet Cumhuriyeti ilan edilir. 36'sında bir Rus Yahudisinin peşine takılanlarla ilan edilen bu devlet, 1 ay yaşar. Ülke adeta çiftliktir.
⬇️
🇨🇳Çin, Dünya'nın en büyük pirinç üreticisi olmasına rağmen uzun yıllar pirinci satmadı ve ülkesinde ucuza verdi.Pirinci hep Hindistan sattı.Çünkü Çin'de halkın temel gıdası buydu. Türkiye'de de temel gıda maddelerinin sınır ticareti adıyla tüketilmesine acilen bir kota konmalı
👇
Edirne'de pazarda konuştuğum bir peynirci, Bulgarların her hafta 15-20 kg peynir, bir o kadar da zeytin ve tereyağı alıp gittiklerini söyledi. Bir diğeri de manda sütü ne varsa alıp götürüyorlar dedi. Biri de somun ekmek, sucuk, et ne varsa alıyorlar diyor. Sınırda kota yok.
👇
Normal şartlarda her ülkenin belli bir alışveriş kotası olur. İhtiyacı aşan anormal alımlar gümrüğe takılır. Bir araçta 1-2 kg normaldir ama 8 peynir tenekesini aracına alan adam var. Edirne gibi bir şehrin İstanbul'u beslemesi gerekir Bulgaristan'ı değil. Öncelik iç pazardır.
👇
Rus Çarı bir bölgeye bir kavmi getirip yerleştirdiğinde oraya bir yazıt ekletirmiş.
"Çar Büyük Petro tarafından, Soğuk Valday'dan getirilip verimli Kuban ovalarına yerleştirilen bu kabile, yaşadığı sürece Çar'a minnet etsin"
Zamanında yazmazsan tabi adam K*rdistan diye dırlanır
Bunun benzeri bir şekilde ülkenin belirli noktalarına şu yazı konsa;
"Türk hükümdarı Yavuz Selim, 1500'lerde Şiilik tehdidine karşı, Şii olan Türk kardeşleri ile araya tampon olarak dursun diye Zagros dağlarından "Kürt kardeşlerini" getirip, bu topraklara yerleştirmiştir....
...Ey Kürt, bir zamanlar Türk'e tercih edilerek Türk tarafından bu topraklara yerleştirildiğini bil ve unutma! Seni buraya yerleştiren milletle el ele, kardeş kardeş yaşayıp koyun koyuna bu topraklarda yattığın gibi kal! Bayrağımız bir, Düşmanımız birdir! Bil ve öğret!"
yazsak?
Soldaki yeşil kubbeli bakır camiye ne oldu? derseniz, TİKA sayesinde Balkanlara has bakır kubbe, İstanbul tipi beton rengi kurşun kubbe ile değiştirildi.Soldaki orjinal kesme taşlar yerine de Bosnalı dedelerin kışın kayıp kıç üstü düşmeleri için dümdüz taşlar. Tşk @Tika_Turkey
⬇️
Başçarşı'nın önceki ve şimdiki halini bilen herkesin hatırlayacağı üzre,sebile yakın 2 ağaç bulunurdu. Tramvay durağına gelmeden önce bu iki ağacın birini de Sebil'i daha iyi göstermek üzere yıktı tabi bizim ihalecilerimiz. Ne de olsa ağaç, daha az kaplama taşı döşemek demekti
⬇️
Yıkılan, kesilen ağacın yakınına da bizim sevgili TİKA'mız ve bu gereksiz işi organize eden Osmangazi Belediyesi buraya bu gereksiz anıtı dikmiş. Bu saçma anıtı dikeceğiniz yere,oradaki ağacı kesmeyip üzerine pirinç bir levha yazarak da gayet tabi bu hizmeti gösterebilirdiniz
⬇️