Thread by @AhmetyozgatDD

16. Bu “Kraliçe Güvencesi”nin güvenirliğinin arka planı neydi peki? 1923’te başlayan İktidar dönemi içinde; İngiliz Kralı 8.Edvard, Ankara’yı 1936’da ziyaret etmiş ve Mustafa Kemal’e vermişti o güvence belgesini ya da sözünü. 2023 hatta 2025’e kadar...

17. Bir nevi, Edvard’ın Ziyareti, Lozan’ın “İngiliz Teyid”iydi. Bu bağlamda; şayet ömrü yetseydi Atatürk, “Yüzyıl İktidar” olma hakkı almış olacaktı,

18. Kraliçe de; 1923 Devletinin kurucularından olan amcası Edward’dan, yaklaşık 75 yıl sonra Ankara’yı ziyaret ederek, güvenceyi, “bu sefer Erdoğan için” tazelemişti; Gül için değil... O sırada Gül’e, İktidar veren Erdoğan; Erdoğan’a iktidar sunan da Kraliçe’ydi dense yeri var.

19. (Araya, şu tespiti girelim. 2023, kimin için önemli ve neden? Cevap: Türkiye için mühim çünkü bir bakıma, Yüzyıl değişimi! Fakat Dünya için “Yüzyıl değişimi; 23 değil, 2025 (yani 21. Yy’ın başlangıcı olarak 25)…

20. 23’ün önemi ise ülke olarak, Türkiye’nin şahsi ehemmiyetiyle ilgili. Lozan ve Cumhuriyet’in kuruluşu hasebiyle.. Şunu da not edelim: Ölse de ölmese de Kraliçe’nin (yani Windsorların) İktidar Dönemi (ya da İngiliz Devletindeki etkisi) 2025’e kadar berdevam.

21. Dolayısıyla Türkiye’nin de 25’ine kadar, Kraliçe ne demişse o; Charles Battenberg’in hükmü, o tarihe kadar yok! Gibi…) Diyelim…

22. Ve dönelim konumuza… Peki, ne olacak “Üçüncü 10 Sene”sine doğru Erdoğan’ın hali? İki ihtimal var. Bir: Ya 2008'de Ankara’da, Erdoğan’ın kendisine; “Üçüncü 10 Yıl” izni verilmiş değil.

23. (Çünkü Kraliçe o zamana kadar yaşamayacağını ve Londra'nın el değiştireceğini düşünmüş olabilir.) Bu durumda Erdoğan gidici. Ya da iki: Erdoğan’a, “Üçüncü 10 Yıl veya 5 Yıl” da verilmiş olabilir.

24. Ve ancak üç: Bu iki ihtimalle birlikte; 2023 için Erdoğan; elini güçlendiren ve İngiltere ile ilişkisinin devamını sağlayan bir başka argümanın sahibi olsa gerek.

25. Dedik ya (2. Savaş’ın, “Binyılcı Uykusu”na yatırdığı) Windsorlar adına Kraliçe’nin uyanması, sahaya inmesi ve tam 50 Yıl sonra yeniden, “İngiliz Dünya Ekolü”nü harekete geçirmesi… Ve de bu bağlamda; ilk müttefik olarak Erdoğan'ı seçmesi 2008’deydi.

26. Bu itibarla o yıl, bir “Yeni Milat” oldu. Bu yüzden; “Yeni Milat”la birlikte, sanki “Cumhuriyet”te, yeni bir “Onarlı Siyaset Sistemi”nin başlangıcı yapılmış görünüyor: 2008-2018-2028 sekmeleri gibi.

27. Bu durumda Kraliçe’yle Erdoğan arasındaki 20 Yıllık (2 Dönemlik) Sözleşmenin bitim tarihi doğal olarak 2028’e uzamakta. Bu nedenle Erdoğan, 2023 konusunda sadece Almanlarla kavga etmekte. Bu Kavgada, “Kraliçe İngiltere’si”nin durduğu yer Erdoğan'ın yanı.

28. Ancak “Prens Charles İngiltere’si”nin olaya müdahil olduğu tarihse 2025 ve hatta 2028 sonrası olmak durumunda. Yani Kraliçe ölmüş olsa da olmasa da onun kurduğu, “Takvimsel Kroki” Erdoğan'ı, 2028’e kadar korumaya devam edecektir, diyebiliriz.

29. Yani Erdoğan kalıcı! Yani 2023 Seçimlerinden Erdoğan'ın galip çıkmasının arkasında, hala Kraliçe var.

30. Tabii bir de buna 2021’in Sonbaharında, Brüksel'de toplanan NATO Zirvesindeki Türkiye'nin, “Zirveye Ortak” Profilini ve NATO üzerindeki yetki resmiyetini katmak gerekiyor. Yani 2023 için NATO da Erdoğan'ın yanında, diyelim!
**

31. Ve şimdi, geçelim Tarih faslına! Esasında, konuyu biliyorsunuz; defaatle anlattık çünkü. Lakin önemine binaen, kısaca özetleyip yeni eklemelerle sunacağız bu sefer.

32. Zira yukarıda da sözü geçen, “Türkiye'nin 10'ar Yıllık Siyaset Sistematiği”nin, 2023’ten itibaren, yenilenerek (sadece İngilizlerin yararına) devam etmesini istiyor İngilizler.

33. Velakin Almanların; (bidayette kendisi bulunmadığı halde) bu Sözleşmenin 21. Yy’’da kendilerini ekleyerek, devamından yana olduğunu söyleyebiliriz. İngiliz Alman Kavgasının gerekçesi de bu zaten.

34. Zira İki Dünya Savaşı'ndan da yenik çıkmış olan Almanya'nın, Türkiye Siyaseti üzerinde söz söyleme hakkı yoktu. Fakat hak; 1963’te Fransızlardan gasp ettikleri, 20 Yy’ın (Korsan) Hukukuyla doğmuştu.

35. Hülasa, şimdilerde Alman Zorbalığı; 2023’ten kalma “Korsan Hakkı”nı meşrulaştırma derdinde. Gönüllü olmazsa zorla.

36. “Peki Ankara, nasıl bir 23’ten yana?” diyorsanız. Gördüğümüz o ki Erdoğan açısından; “Almanlara ve Binyılcı Amerika”ya hayır, İngiltere’yle ise “Anlaşmalı Boşanma”dan yana.

37. Buna karşın, İngiltere’nin aklındakiyse kısa bir süre önce, Birleşik Krallık Kolonyalizm’inden kalma “Kraliçe’nin Hükümdarlığı”nın sürdüğü Barbados Ada Devletinin; mevcut dönemi bitirerek, ...............

38. ...... Cumhuriyete geçişi ama yine de “Windsorlar”a saygıda kusur etmeyişi örneğinde bir Türkiye arzu ettiğini tahmin etmek zor değil. (Ya fakire göre; HER NE OLURSA OLSUN, tam Bağımsızlık ve İstanbul Masasında, Yeni Lozan!)

39. O halde; buyurun, Cumhuriyet’in Onarlı Yıllarına...

40. Hep şu soruyla başlıyoruz ya bu konuya: “20 Yy. Türk Siyasetinde, neden her 10 Yılda bir Darbe yapıldı?” diye. Yapıldı çünkü Cumhuriyetin Kuruluş Sözleşmesinde (Lozan Antlaşması'nda değil), İktidar değişimi için “Darbe Yapma Hakkı” verilmişti etken/galip taraflara.

41. Gerektiğinde; her 10 Yılın, “Sıfırlı ve 3’lü Yılları arasındaki “Üç Yıl”ında, Darbe yapma serbestisi vardı. Darbe Yapma Hakkı da “Üç Galipler”e aitti: İngiltere, Fransa ve İtalya... (Bu listede, Almanlar yok tabii ki Amerikalılar da...)

42. 1. Dünya Savaş’ının verdiği bu “Darbe Hakkı”yla ilgili olarak, 2. Savaş’ın sonunda, tadilat gereği duyuldu. Böylece yapılan tamirle “İtalyanların İktidar Hakkı” ellerinden alındı.

43. Çünkü İtalyanlar; 2. Savaş’ta Alman NAZİ Ekolüne geçmiş ve yenilmişti. Tadilatın ikinci aşaması anlamında İngilizlerse “İktidar ve Darbe Hakları”nı, 75 Yıllığına (Beyaz’ı ve Sarışın’ıyla İki) Amerika'ya devrettiler.

44. 1963'e kadar, tekrar güçlenen (Ya da Binyılcı Beyaz Amerika tarafından güçlendirilen) Almanlar; Fransızların İktidar ve Darbe Hakkını gasp etti.

45. (Ya da şöyle diyelim: Avrupa Birliği'nin İkinci Efendisi/Mirasçısı olma karşılığında Paris, Türk Siyasetindeki, Onarlı Yıllarını kullanma hakkını Almanlara bıraktı.

46. Şayet, bırakmamış olsaydı; Avrupa Birliği'nin temeli sayılan Demir Çelik Anlaşmasının, Roma'da imzalanması sırasında, Almanların ortağı Fransa değil, belki de İtalyanlar olacaktı. Zira “Ventoten Manifestosu”nun sahibi, İtalyan Akıllılarıydı.

47. Parantez… (Üst cümlede, “İtalyan Akıllıları” dediğimizse “Karbonari” Masonlarıydı. Yıllardan beri aklımızdan geçiriyor ve şu “Karbonarileri yazalım!” diyoruz. Lakin bir türlü fırsat bulamadık. Ve ne yazık ki şunları not edip epey bir ezberi se bozamadık Derindunya’da:

48. “Kömürcüler” anlamına gelen Karbonarilerin, Bavyera Aydınlanmışları da denilen “İllimünati İleri Masonluğu” ile ilişkisini...

49. Bu Kömürcülerin; Osmanlı Devleti'nin Son Döneminde Selanik Masonluğu içine nasıl yuvalandığı ve Balkanlardaki, “Miro Terör Örgütü” ile bağlantısını...

50. Bu anlamda; İttihat ve Terakki'nin, Karbonari Aklı ve Tüzüğüyle kurulduğunu...

51. Bu nedenle İttihatçıların, İtalya üzerinden kurulan Almanya bağlantısını…

52. Bu bağlantıyla ön tarafta İstanbul’la ittifak olan Almanya’nın arka kapıdan nasıl düşmanlık yaptığını... (İşte, size Alman Entrikası ve Türk'e İhaneti... Denir ta: Düşmanın da Ahlaklısı... Fakat ondanda öce Dostun/müttefiğin Ahlaklısını bulmak lazım!)

53. İttihat ve Terakki'nin üç Generali; Talat, Cemal ve Enver Paşaların, birer Karbonari Şövalyesi sayılıp sayılmayacağını...

54. İtalyan Karbonarilerinnin; günümüzden 30 sene kadar öncesinde, “P2 Propaganda/P2 Locası” şeklindeki halleriyle, çağdaş İtalya'daki varlığını ve Roma Devletine ihanet etkisini...

55. Bir “Temiz Elli Savcı”nın; 90’lı yılların başında, Neo Karbonari P2 Locasında yaptığı Operasyonla ortaya çıkardığı Gladyo/Kılıç Örgütünün deşifresini... Gladyo’nun; Alman Federal Yapısı olan Frankfurtçuluğun, NATO Ülkelerindeki Binyılcı Yuvalanması/Yapılanması olduğunu…

56. Bu anlamda, işin/Kılıcın ucunun; Türkiye'de yaşanan Susurluk Kazasına kadar, nasıl uzadığını...

87. Susurluk'ta ortaya çıkan, “Türk İşi Temiz Eller Operasyonu” ihtimalinin, Devrin Başbakanı'nın, “Fasa fiso!” ifadesiyle neden küçümsendiğini ve niye küçümsediğini…

58. Ve bu bağlamda; Frankfurtçular eliyle yine Alman Ekolüne, 28 Şubat Darbesinin yapıldığı ve de “Temizel”in budandığını...

59. Hatta Hoca’nın; niye hayatı boyunca, Yahudiler demediği ve hep “Siyonistler” diye gösterdiği hedefin gerekçesini...

60. Bu esnada; “Fasa Fiso” tarifiyle neyin üstünün örtüldüğünü anlayan Erdoğan'ın, Alman Ekolünden Amerikan ekolüne geçişindeki kolaylığın nedeni olduğunu…

51. Osmanlı'yı yıkan Selanik Muhalefeti’ni şekillendiren Karbonarilerin temelini teşkil eden Bavyeracılığın, Selanik Masonluğu üzerinden İttihatçılığa basa basa, 1960 Darbesine nasıl uzandığını…

62. 60 Darbesine katılan iki Darbeci arterden, “Ankara Cuntacıları”nın, Çok Partili Dönemdeki “Milliyetçi Siyaseti” nasıl akıl ve bina ettiklerini…

63. Bu bağlamda, “Beyaz Kafkasyalılar”ın “60 İhtilali”yle olan derin ilişkisini... Ve bu Beyazlığın arkasındaki, Bavyera-Habsburg Aklının deşifresini...

64. Ve de günümüzdeki Millet İttifakı'nın, eksik yarısını oluşturmak üzere Ankara'ya gelen Merkel'in; aslında, 150 Yıl öncesinin Karbonari Geleneğinden gelme ihtimali olan bir “Bavyeralı Kripto Kök”e bağlı olduğunu vs...

65. Vakit bulup da yazamadık. Ancak bir ara yazalım İnşallah!) Diyelim… De yoksa yazdık mı ne yaptık burada!?

66. Ve kaldığımız yerden devam edelim konumuza yani Ondalık Siyaset Sistematiğine... Kömür-Çelik (yani Kök AB) Antlaşmasındaki İtalyan Aklı ve Roma adresine rağmen; AB’nin ikinci ortağı, Papa'nın da icazetiyle Fransızlar oldu.

67. Zaten, ta o zaman küstü İtalyanlar, Papa’ya. Neyse ki kısa bir süre sonra; İtalya da Birliğe kabul edildi de ortalık yatıştı. Ve kanaatimizce Demir-Çelik Birliğinin varıp Avrupa Birliği'ne dönüşmesi de İtalyanlar'ın fikriydi.

68. Hatırlayın, daha önce yazdığımız, Tiren Denizindeki küçük Ventoten Adasındaki, “Avrupa Birliği, İtalyan-Alman-Fransız Zirvesi”ni ve o esnadaki (muhtemelen Yapay) Depremi... Ve o Zirvenin devam olarak, bir ay kadar sonra toplanan Bratislava Zirvesinde, İtalya'nın feveranını..

69. Konuyu, yazmış ve konuşmuştuk; “Ventoten’in Deşifresi” olması ihtimal olan kayıtta. Diye hatırlatalım...
**

70. Ve devam edelim. “Ondalık Sistematik” sürecinin 20. Yy içerisindeki bölümünde; İtalyanlara ait, “İki 10 Yıllık Siyasi Hak Devresi” vardı: 40'lı ve 70'li Yıllar. Bunlardan birincisi, 2. Savaş sebebiyle uygulanamadı dedik ya...

71. İkincisinde ise Frankfurtçular çöktüler söz konusu “10 Yıl”a. Ve bu nedenle 70’lerde, iki başlı Türkiye'de, kan gövdeyi götürdü.

72. 21. Yy’ın Türkiye Hikayesi yine, “İtalyan 10 Yılı” ile başlayacaktı. Zira 2000'li Yıllar bağlamında sıra onlardaydı... Fakat İtalyanlar ortada yoktu ki. Bu yüzden olmadı. Ve tabii bu yüzden; “İtalyan Mirası” ABD ve Almanya Ekolleri arasında çekişme sebebi oldu.

73. 2000'li Yıllara kimin hâkim olacağı, sorusunun cevabı; tıpkı, 70'li yıllarda olduğu gibi verilecekti. Bu yüzden; 2000'li Yıllara ve 21. Yy’a (hatta 3. Binyıl’a) çökmek için İki Ekol; hazırlıklara, 70’lerde başlamışlardı.

74. Bu rotada Almanlar, Ergenekon'u;
ABD'liler de Fetö Örgütünü hazırlaya geliyorlardı, 70'li Yılların boşluğu ve iki başlılığından bilistifade.

75. Bahis mevzuu, Yeraltındaki “İki Örgüt”e alan açmak için 1999'da, 20. Yy’ın Derin Devleti olarak, İngilizlerden tescilli Sabetaycı (Selanikli) Yapının artık çökertilmesi gerekiyordu.

76. Bu işi; 90’ların Alman Ekolü; İktidar Döneminin sonuna doğru, “Planlanmış Bankalar Operasyonu”yla halletti.

77. Böylece Sabetaycıların Vurgunu, onların Yüzyıllık ücreti sayıldı. Kimine göre 60, kimine göre 200 Milyar Dolarlık bir Vurgundan söz ediyoruz. Böylece ücretleri ödenen Sabetaycılar, Devletin dışına itildiler ve paraları, İsviçre'ye kaçtı.

78. Bu Operasyonla Devlet, “Derinsiz” kalmış olmaktaydı. Hala Derinsiz...

79. (Ya da şöyle diyelim: Devlet, 1999-2006-8 aralığında Derinsizdi.

80. Bu nedenle Ordu’da uzantısı olan her unsur “Balyoz, Sarıkız, Ayışığı ve Karargâh gibi ((ki çoğu, Alman Ekolüne mensup Generallerin işiydi ve bu Komutanların çoğunluğu da “Beyaz Kafkasya Aklı”nın teşekkülüydü)” adlarla Cunta hazırlığına girişmişti.

81. Fakat bu hazırlıkların hepsini; Önce Papa’nın, bağlı olarak Kraliçe’nin Ankara Ziyaretleri sonlandırdı. Ve Misafirle Evsahibi, Devletin Derinliğine kimin yerleşeceği hususunda beraberlik kararı aldılar.

82. Dosyalarını, Kraliçe’den alan Papa’nın; getirip Ankara Masasına koyduğu Cuntacılarla mücadelede, ProtoFetöcüler kullanıldı. Zira o esnada; Amerika’daki İktidar, Kraliçe’nin Cumhuriyetçilerindeydi.

83. Aynı zamanda Papa’nın öpülen elinin altındaki Fetöcüler de Cumhuriyet Ekolündelerdi. 2010 Yılında Amerika, Binyılcıların eline geçince, Fetöcülerin Lobisi de değişti; Demokrat oldu.

84. Yani Cumhuriyetçi Erdoğan’la Demokrat Fetöcülerin Ekolleri ayrıldı ve aralarındaki mesafe açıldı, gide gide Kavgaya hatta İktidar ve hatta Derin Devlet Savaşına dönüştü.

85. Ülkedeki, son 20 Yıllık kavganın nedeni de bu işte. Derinlere, “Ben yerleşeceğim, Sen yerleşeceksin!” çekişmesinin dışa yansıması olarak hissedildi, kamuoyu tarafından.

86. Yer altındaki kavga buydu da… Ya Yerüstündeki... 2000'li Yılların, yerüstüne yani “Açık Siyaset”e ve “Yüzeydeki İktidar”a çökmek için Almanlar; 28 Şubat'ı, kendi Ekollerinin bir parçası olan, Erbakan'ın İslamcı Hükümetine karşı yaptılar.

87. Akılları sıra, İtalyanlar'ın boş bıraktığı 2000'den sonraki “10 Yıl”a, Ordu'daki Ergenekoncuların “het hötü”yle çökecek ve Alman Ekolünün İktidar Dönemini başlatacaklardı.

88. Buna karşı, Amerika Ekolü de boş değildi tabii. Bu sebeple onlar da Amerikan Aklıyla, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ANAP’ını, Ak Parti adıyla dirilttiler. Böylece Amerikan Siyaset Oyunu, eski ANAP'lı Cemil Çiçek ve Arkadaşları eliyle kurgulandı.

89. Ancak yeni partinin başına; o zamanki İBB'nin Popüler Başkanı Erdoğan getirildi. Hem de Alman Ekolünden kaçırılarak.

90. Şayet Erbakan; Erdoğan'ın, Partisi'nin başına geçmesine müsaade etseydi… Allahualem 2002 Seçimlerini, Erdoğan’ın Refah Partisi kazanacaktı diye tahminde bulunalım.

81. Lakin Erbakan, Popüler Erdoğan’a icazet vermedi. Bu sebeple Cemil Çiçekler için “Küskün Erdoğan”ı kaçırmak ve onun Popüler Sinerjisinden yararlanmak daha da kolay oldu.

92. Velakin bu yararlanma sınırlı olup sadece, 10 Yıllığınaydı: 2002-2012 aralığında iktidar olmak üzere İtalyan Yıllarında...

93. Zaten, Ak Partinin Tüzüğüne konulan “Üç Dönem Seçilme” şartının gereği olarak Erdoğan ve Arkadaşları; ilk onuncu yıllarında, Partiyi bırakıp “Torun Sevmeye” gideceklerdi.

94. Partiyi kime mi bırakacaklardı? O zamanki adı Cemaat olan Fetöcülere...

95. Fakat Erdoğan ve Arkadaşları bırakmadı. Çünkü Kraliçe, “devam!” demiş olmalı. Ve zira Fetöcüler, Cumhuriyetçi Ekolden, Demokrat Ekole (yani Yüzyılcılıktan Binyılcılığa) geçerek, Londra’ya ihanet etmiş ve Kraliçe’yi “Aldatmışlar”dı.

96. Zaten, bu nedenle Erdoğan da “Kandırıldım” değil “Kandırıldık” dedi.

97. Şunu da kayda geçelim: Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın; 1993 Yılındaki zehirlenmesiyle başlayan, BND etkili Alman Ekolünün 90'lı İktidar Yıllarında… Alman Siyasi Aklı, akıl almaz bir Operasyon yaptı.

98. Nasıl mı? Kendine ait tüm Ekol Partilerini, sırayla Hükümet yaparak, Alman Servisinin Kontrolüyle iflas ettirdi: Refah, Doğruyol, Mesut Yılmaz’ın (Almanist) ANAP’ı hatta MHP, BBP vs...

99. Bu minvalde bir daha söyleyelim: Zannedildiği gibi 28 Şubat da Amerika'nın işi değil; Almanya'nın kendi kendisine yaptığı Darbeydi.

100. Zaten, bu nedenle “Fiks Darbe Vakti”nden önce yani 1997'de, erkenden gerçekleştirildi.

101. Malum, Alman Ekolünün İktidar Dönemi içerisinde; 90'lı Yıllardaki son siyasi iflas, Merhum Ecevit'in “Hasta Adamlığı”yla Ekolün cılkı çıkartılarak Son Siyasete geçirildi.

102. Ama Alman Aklı, “İflas Komploları” sonunda, tasarladığı başarıyı yakalayamadı yani “20. Yy için tasarlanan Tek Almanist Parti” kurulamadı. Zira Alman Ekolü Partilileri, iflas etmiş partilerinin tabutunu, 21. Yy’a taşıyarak, “Ölü Siyaseti”ne devam ettiler.

103. Şimdilerde aynı ölü siyasetlerini İttifaklarla sürdürüyorlar. Lakin gönülleri hala “20.Yy. Parlamenter Sistemi”ne takılı. İktidar olurlarsa Eski Yüzyıl’a, geri döneceklerini söylemekten çekinmiyorlar çünkü bu sefer Almanya da böyle istemekte, mecburen.

104. Yoksa tüm Siyasi Birikimini, Amerikan Ekolüne kaptırmakla karşı karşıya.

105. (Bu arada, şu suali de soralım: Şayet, yine kazanırsa Erdoğan ve Bahçeli, mevcut “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”yle mi devam edecekler yoksa onların aklında da bir dönüş var mı?

106. Şu kadarını söyleyelim; Dönüş yok ama mevcut Sistem’de, Modifikasyona gideceklerini söyleyebiliriz. Mesela, “Başkan Yardımcısı”nın da seçimle ortaya çıkartılması, gündeme girmeyi bekliyor. Yani bir nevi, “Yarı Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nden söz ediyoruz.)

107. Böylece vakit doldu, son düdük çalmak üzereydi. Hatırlanacağı gibi Alman Ekolünün bitişini, Devlet Bahçeli duyurdu. Bir gece ansızın çıktı ve düdüğü çalıp kararını açıklayarak, Ecevit Hükümetini yıktı ve Seçim istedi. Yıl 2001...

108. Yani tam da günümüzden, birkaç hafta önce, “Biz de muhalefetiz!” dediği 2021’in son ayında ve 2001’den 10+10 yıl sonra...
Manidar!
Niye?

109. İşte, büyük soru bu: Niye 10+10=20 Yıl sonra yani “İki İktidar Dönemi”nin akabinde bir daha ortaya çıktı Baba?
Bu tesadüf olabilir mi? Hayır!
Ya?

110. Başlıktaki sorumuz şuydu ya: “2023, Kimin 23’ü?” Ve devamla demiştik ki: Amerika’nın mı Almanya’nın mı İngiltere’nin mi? Bu cümleye şunu da ekleyelim: Yoksa Bahçeli’nin mi?
Baba'yı bekleyelim!
***

111. Efendim! Bu bölümü de burada noktalayalım. Ve her zaman olduğu gibi diyelim ki… Fakir, yine bir Pinokyo Masalı anlattık, siz büyüklere. Oysa hakikati, Aliym Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle…
***

112. Burada da duralım ve başlık değiştirelim.
Bahçeli'nin Derin Dünyası
BABA’NIN TARİHİ SIRLARI
Ahmet YOZGAT

#Derindunya
#AhmetyozgatDD
#CemilYanıkDD
#HanedanlarınSavaşı
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#DevletimizinYanındayız
#HanedanlarSavaşı

113. Bu fasıl için “Devamı daha sonra” demeyeceğiz. Çünkü “Baba’nın Tarihi Değiştiren Sırları”nı burada yayınlamak niyetimiz yok. Onu ve ondan sonrasın; kısmetse, hazırlığını yapmakta olduğumuz Yeni Kitaplarımızın, konularından olacak söz konusu Sırlar. Bekleyelim İnşallah!