2. Bu fasla başlarken, ilk sualimiz şöyle olsun: 23'te, Türkiye gidici mi? Hayır! Çünkü zayıf bir Türkiye; ne İngilizlerin ne de Alman İttifakı'nın işine yaramaz. Bu nedenle 21. Yy'da Türkiye, İlla “Büyük ve Güçlü” olacak gibi görünüyor. #HanedanlarınSavaşı #MilliHesaplarBurada
4. Şu sebeple... Rusya'nın tehdit edemeyeceği tek Ülke Türkiye… Zira biz Türkler; “Kuzey”in yumuşak karnındayız yani içi bizimle dolu.
5. 1990'dan itibaren, Komünist Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla ortaya çıkan Türk Devletleri bağlamında bu tespit, “Türk Keneşi”nin kurulması ve 12 Kasım 2021 Tarihli Türk Devletler Teşkilatı’nın, İstanbul'u Başkent ilan etmesiyle kesinleşti ve resmiyet kazandı.
6. Yani Rusya’nın yumuşak karnı “Türk Hançeri”nin ucunda. Ee, Rusya, neden böyle bir oluşuma izin verdi öyleyse? Bu anlamda; Erdoğan ve Putin arasında, planlanmış bir “Tehdit Oyunu” kurulduğunu söyleyebilir gibiyiz!
7. Öncesi de var ama asıp Plan, Son “Soçi Zirvesi”nde muhkeme bağlandı, diyebiliriz. Zira arkasından, “Putin'in Akıl Hocası/Danışmanı” diye lanse edilen, Avrasya Ekolünün Model Kurucusu, Aleksandr Dugin; söz sırasında buna işaret etti. Hatırlıyor olmalısınız. #HanedanlarSavaşı
8. Sözünü ettiğimiz, bu “Alicengiz Oyunu” sayesinde Putin, ne kazandı? Tabii ki Ülkesinin toprak bütünlüğünü… Bu işi, artık Ankara'ya havale ediyor.
9. Aynı şekilde Türkiye de kendi güvenliğini, (bir bakıma) Rusların, Avrupa Tehdidinin güvencesine havale ederek, keyifle arkasına yaslanıyor diyelim; gümbürtüyü seyretmek için. Bu bağlamda, ne mi demek istiyoruz? Yani?!
10. Yanisi şu ki…
Avrupalı “İki Hanedan Grubu” ile “Binyılcı Amerika”nın ve hempalarının tehdidi, Erdoğan ve Putin Ülkelerinin karşısında anlamsız kaldı gibi… Çünkü “Bizim İkili” arasında kurulan “Danışıklı Oyun” onları, kendi can derdine düşürmekte.
11. Yani tepelerine dikilen “Rus Tehdidi”ni önlemek için tek çıkar yolun, bir “Büyük ve Güçlü Türkiye” bina etmek olduğu hususunda hemfikir hale geldiler mecburen.
12. Avrupalıyı korkutan ve Türklerin gölgesine sığınmak zorunda bırakan tehdit; sadece, bu da değil. Tek tehditin Rusya olmadığı gibi... Aynı zamanda Türkiye, Avrupa'ya “Kalkan” olabilecek tek ülke durumunda.
13. Şöyle ki… Hem Asya'dan, hem Afrika'dan gelecek Göçmen tehdidinin önündeki tek duvar olmasının yanında… İran Pers ve Arap tehdidi de Türkler tarafından perdelenmekte. Bu nedenle de istikbali açısından; bir Güçlü Türkiye'ye ihtiyaç duymakta Avrupa.
14. Sadece, İngilizler ve Latinler değil; özellikle Cermenler ve hatta Gerekler için de “Koruyucu Melek” olan Ankara'nın ta kendisi.
15. Hani birkaç yıldan beri, gerektiğinde tekrar tekrar söylemekteyiz ya “Trakya’ya yüz bin kişilik (hatta bir milyonluk) Mülteci Kampı diye… Bu çerçevede; Avrupa için büyük “Koruyucu Muhafız” Türkiye olduğu gibi büyük tehdit de yine aynı adres...
16. İşte, bu iki durumun nişanesi “Trakya Mülteci Kampı” olacaktır. Fakat olmasa da olur. Zira sözü edilen Mülteci Ordusu, Ülkemizin içine dağılmış olarak, aynı potansiyeli taşımakta nasıl olsa.
17. (Zaten, bu nedenle çığırtkanlar ayakta, “Yabancılar Dışarı!” diye “Sahibinin Sesi”yle konuşmaktalar. Yani meseleleri Türkiye değil, Ekollerinin amacı…) Ülkeye dağılmış olmaları nedeniyle “BioNükleer Göçmen Ordusu” “Lojistik” anlamda uzak konuşlu.
18. Oysa Dedeağaç’a bir ok atımı mesafeye konuşlandırılmış olsaydı, “Amerikan Yığınağı”nın; Türkiye için bir tehlike olup olmadığı konuşulmayacaktı şimdi. Yunanlılar ve Yığınakçı Amerika’nın paçaları tutuşacaktı.
19. Sadece bu ikisinin mi? Tüm Avrupa’nın paçaları da… Bu nedenle Potansiyel, burada stabil ancak Polonya diyor ki: “Belerus’un sınırlarını açarak üzerimize saldığı “Göçmen Hamlesi”nin ardında, Rusya ve Türkiye var. Varsa var!
20. “Trakya olmadı, alın size Belarus Mülteci Kampı!” der devam eder Türkiye gümbürtüyü izlemeye. Lakin yine de şunu anlatmalı Ankara, “Polonez Köy”ün akrabalarına ve tabii, İHA müşterisi olan Warşova’ya: “Hedef siz değilsiniz, sizi de Mankurtlaştırmış Cermenik Sahte Tanrıları!
21." O nedenle Ey Polonyalılar; siz de Belaruslar gibi yapıp sınrları açın ve “Trakya Kampı”nı, Alman Dünyasının eşiğine kurun!”
22. Bu babadan olmak üzere bir de şu hususu yazalım. Eskiyi saymayalım; son 60 Yıldır, Türk Devletini oyalayarak, kendisinden uzak tutan “Sarı Avrupa” bundan sonrası açısından da aynı Politikasını sürdürdüğü takdirde, “Ankara'nın Hedef Tahtası”na konulabilir.
23. Bu durumda Sarışın Avrupalılar ya Türkiye'yi yanlarında tutarak büyütecek ya da onu; özgür kılarak, başka sofralardan beslenmesinin önünü açıp büyütülmesine, kerhen aracı olacak. Velakin…
24. Bu itibarla (mesela Arap Sermayesiyle Rus ve Çin Teknolojisiyle) başka başka saksılarda büyüyen Türkiye'nin hedefi de elbette Avrupa olacaktır. (Hatırlayın S-400’lerin kopardığı fırtınayı… Bunu da diyelim ve ekleyelim şimdiden;)
25. Şayet Sarıların Batısı; Türkiye’nin büyümesine ve güçlenmesine yardım etmezse, bu işi yapacaklar kuyrukta. O durumda da Avrupa Hedefte demektir. İşte, böyle bir sonu arzu edecek değil ya Avrupalı.
26. Yani mümkün olduğu kadar; Türkiye’yi, yanında tutup (artık) büyütmek zorunda kalacak ve büyütecektir. Kendi güvenliği için bu şart oldu gayrı.
27. Dememiz o ki… Ankara, Kıta etrafındaki “Türk Duvarı”nı kaldırdığında ya da yıktığında Avrupalı, üryan kalmaya mahkûm… Ve böyle bir durumda, dörtbir cihetin saldırısını üzerine çekecektir.
28. Sadece, bunlar da değil. Ekleyelim: Aynı zamanda Türkiye, “Dört Deniz’in Muhafızı” durumunda: Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz... Hatta bu cümleye, “Beşinci Deniz”i ekleyip Hazar’ın da altını çizelim.
29. Zira artık Türkiye, Kars ve Iğdır'da bitmiyor; Karabağ üzerinden, Hazar Denizine kadar gidiyor ve ötelere atlıyor. Yani neresinden bakılırsa bakılsın, her durumda da “Dost ve Güçlü” bir Türkiye, Avrupa'nın ihtiyacı…
30. Buna bir de bugünlerde konuşulan “Üreten Türkiye” paradigmasına geçiş de Küçük Kıta’nın lehine işleyecek görünüyor. Konuyu ayrıca yazacağız fakat şu cümleyi de düşelim:
31. Yoksa “Üreten Türkiye Aklı”nı, Ankara’ya Avrupalılar mı verdi? Ne sandınız ya! Küçük Kıta’nın derununda “Düşman Avrupa” olduğundan çok, “Dost Avrupa” da var.
32. Hülasa… Burada durup en baştaki soruya dönelim: “2023'te, Türkiye Gidici mi?” demiştik ya... Hayır, gidici değil kalıcı! Ama büyük bir Kütle ile Etkili ve Kalıcı bir Türkiye şekillenmek durumunda; bunun, kaçarı göçeri yok!
**
33. Şimdi, geçelim ikinci sorumuza: Peki, 2023'te Erdoğan gidici mi? Ya da soruyu, şöyle soralım: 2012'den beri Erdoğan'ın, can düşmanı olan “Alman Dünyası, DW” sahiden, onun gitmesini mi istiyor? Bu sualin cevabı da hayır!
34. AlmanDünyasının ve bu Dünyanın, Kripto Binyılcı Amerika ile yaptığı“Dijital İttifakcılar”ın asıl istedikleri, Erdoğan'ın, gitmesi değil (Erbakan zamanında olduğu gibi Alman Ekolüne geri dönmesi...) İşte, Almanlar bu dönüşü sağlayamadıkları için Erdoğan'la hasım olmuş durumda.
35. (Hatırlayın, A. Merkel’in, Ankara’ya yaptığı Veda Ziyaretini! “Dön bize!” diye yalvarmaya gelmişti Sarışın Şansölye). Yoksa ne Kılıçdar, ne Davutoğlu Almanların benimsedikleri, “Ekoldaş/Yoldaş” değiller.
36. Sadece Erdoğan’ı “Alman Otobanı”na sokmak için kullanılan enstrümanlar durumundalar.
37. Ya Meral Akşener, Babacan ve Karamollaoğlu… Onlar da zaten, Alman Ekolüne kerhen mensubiyet kesbetmiş Siyasetçiler durumunda. Daha doğrusu; Millet İttifakına, İngo-Amerika'nın kadrosundan girdiklerini söyleyelim.
38. (Üst bağlamda; şu meseleyi soran kardeşlerimize cevap olmak üzere, diyelim ki: Aralık 21’in başında, İyi Parti Lideri Meral Hanımın; Amerika'nın Ankara Büyükelçisi ile üst üste görüşmesinin anlamı nedir?
İşte budur!
39. Büyükelçi, -muhtemelen- Meral Hanım'a; “Artık, Almanlarla ortak olduklarını... Bu nedenle Millet İttifakı parkında kalması gerektiğini…
40. Ancak bu süreç içerisinde; Partisinin içerisindeki Ülkücülerin eski mensubiyetlerinin gereği olarak, rotalarını değiştirip İyi Parti'yi, Alman Ekolünün bir parçası yapmamaları için takipte olunmasını…
41. Ve Partinin; İttifak içerisinde, bir Truva Atı olarak, duruşunu korumasını…” hatırlatmış olmalı. Ve tabii, “Penns Ekolü”nden olduğu iddia edilen Kılıçdaroğlu'nun da bundan böyle Alman Ekolüne mensubiyetini onayladıklarını…
42. Ve bu nedenle (babadan kalık, Almanistler olarak,) HDP'nin ve bu Parti periferisi içerisindeki “Pakraduni Gölge”nin Almancılaşmasına da kendilerinin izin verdiğini söylemiş olmalı.
43. Bu nedenle Amerikalılar; araları sıkılaşan CHP ve HDP’nin ittifakta paylaş olması durumunda; İyi Parti'nin, buna razı olması ve tabanın yanlış yerlere yönelişinin de önlemesini istemiş olmalılar Meral Hanımdan. Diyelim…)
44. Ve devam edelim kaldığımız yerden... Bu durumda… “Ee, ne olacak Erdoğan ile Alman ilişkisinin hali?”
45. Bildiğiniz gibi Erdoğan; (onar yıllık) İki Siyaset Döneminde lebalep iktidar olmuş bir Türk Siyasetçisi… Hatta bu anlamda, Atatürk'ü dahi geçmiş durumda.
46. Yani onun bu hali, bizim zaviyemizden bakınca; 1. Dünya Savaşı'nın “Üç Galipler”inin (yani İngiliz-Fransız-İtalyanların) kendi aralarında, “Sözleşerek” kurdukları “20. Yy’da Türkiye Ondalık Siyaset Sistematiği”ne aykırı bir durum olduğu aşikâr.
47. Ama şunu diyebiliriz: Galipler Paradigması açısından; 2002-2012 arasındaki, İngoAmerikan Siyaset Devresi; Erdoğan'a, anasının ak sütü gibi helaldi. Fakat 2012 2022 arasındaki “İkinci10 Yıl,” bir nevi “Gasp Dönemi” olarak algılandı Alman ve tabii, Fransız Ekolü tarafından.
48. Yani Erdoğan; Fransızların, Almanlara tanıdığı (ya da Almanların Mösyö’den gasp ettiği) hakla 2010'lu yıllardaki Türk Siyasetine kaçak yapı yapmış bir “Siyaset Korsanı” gibi algılanmakta.
49. (Buraya, küçük bir not girelim: Şu anda, Fransızlarla İngilizlerin ve Almanların (ve de hatta Türklerin) arasındaki mesafe ve meselenin gerekçesi bu. Yani Paris, Tarihi Hakkını geri istiyor Almanlar başta olmak üzere tüm taraflardan.
50. Lakin Amerikan Binyılcılarına arkalanan Almanların; sözü edilen “10 Yıllık Türkiye İktidarı Hakkı”nı; Paris'e kaptırmaya niyetleri yok. Hatta kimsenin yok!
51. Bu sebeple Paris; bir an önce Başefendi Londra'nın devreye girmesini ve gasp edilen hakkın iadesi hususunda ağırlığını koymasını istiyor.
52. Fakat Yüzyılcı Londra; Amerikalı Binyılcılarla yaptığı kavganın devamını, “Avrupalı Binyılcılar” diyebileceğimiz “Fransız Tapınakçıları”na karşı da yapmakta. Zaten, o nedenle yanmıştı ya Notre Dame Katedrali… Hatırladınız değil mi?
53. Bu yüzden, Londra da duymazdan geliyor Fransız sızlanmasını. Bu yüzden; Mösyö Şövalye de İngiliz Başbakanına, “Palyaço kılıklı Adam” diye hakaret ediyor ve İngilizleri savaşla tehdit ediyor.
54. Hatta bununla da kalmıyor ve Londra Sarayının kapısında, “Mantar Bomba” patlatıyor da olabilir.) Diyelim…
55. Ve devam edelim... Erdoğan; 2012'de yaptığı, “İkinci 10 Yıl Siyaset Yapısı”nın bina edilmesi hususunda, arkasını sağlam almıştı. Yani? Bu yapıyı, yaptı çünkü izin, “Galiplerin Birincisi”nden çıkmıştı: İngilizlerden... Hatırlayın, 2006 Yılı Kraliçe’nin Ankara Ziyaretini.
56.Zaten, onca saldırıya rağmen; bundan sebep “Erdoğan İktidarı” ikinci 10 yılında sonlandırılamadı. Hatta bir nevi; Almanlar da razı olmak zorunda kalmışlardı Erdoğan'ın ikinci 10 Yılına ama 2023’e hazırlık olsun diye saldırmaktan da geri durmadılar. “Büyük Hazırlık” 2023’ydi.
57. Velakin şimdi, Erdoğan geldi “Üçüncü10 Yıl”ına… İleri doğru, 2023 parseline ayağını bastı, basacak! İşte, bundan sonrası CIS! Yani artık fazla oluyor Erdoğan, Almanlar açısından.
58. Ki o Almanlar; hadi “İkinci 10 Yıl”dan vazgeçtiler fakat “Üçüncü10 Yıl”ı, asla yedirmek istemiyorlar Erdoğan'a. Çünkü o, “Erbakan'ın Almanist Çığırı”ndan çıkıp İngoAmerikan Ekolüne giderek de yanlış yapmış ve Alman Ekolünü beş paralık etmişti.
Yani “İntikam” derin!
59. Hatta bu yetmemiş, “Ondalık Siyaset Sistematiği”nden bir 10 Yıl daha gasp etmiş. Ve üstelik, “ABD Ekolü”nden de Bağımsızlaşarak “diklenmiş”ti. Zaten, bu nedenle “ABD ve Alman Ekolünün Paydaş Türkiye Lobileri, Millet İttifakını kurmakta zorlanmadılar ya...
60. Yani “İntikam” iki kere derin! İşin garibi ise Erdoğan, “Üçüncü 10 Yıllık Devre”yi zorlarken, yine de Bağımsız. Gerçekten bağımsız mı?
61. Bu noktada soralım: Erdoğan'ın, İngilizlerle 2006'da kurduğu ilişki ne alemde? Yoksa onlardan da mı yani Kraliçe’den de mi Bağımsız bir Erdoğan var ya da şekillenmekte? Bakacağız!
62. Ancak şu soruyu da not edelim: Bağımsız bir Erdoğan; kimi rahatsız ediyor, etmeli?
63. Bir soru daha soralım: 2023, kimin 23'ü; Almanların mı İngilizlerin mi, Amerikan Binyılcılarının mı yoksa Erdoğan'ın mı?
Veya daha Spesifik bir şekilde soralım: 2023, Cumhur İttifakının mı yoksa Millet İttifakının mı?
Daha da özelleştirelim: Erdoğan’ın mı Kılıçdaroğlu’nun mu?
64. Öyleyse burada durup bir başlık değiştirelim mi?
1923'ten Gelen 100 Yıllık Süreç
2023 EKİMİN 23'Ü OLACAK?
Ahmet YOZGAT
Kaldığımız yerden devam edeceğiz. İnşallah!
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
3. Ve dedi ki “Yakın gelecekte, Türkiye’de bir Darbe gerçekleşeceği görülüyor. Erdoğan, (2021 Aralık’ın ikici haftasında yaptığı) Siirt Ziyaretinde şöyle dedi: ‘Her türlü Darbe girişimine hazırlıklıyız.’
3. Malum, “Faiz-Dolar Savaşı, ortalığı toz dumana boğmuş durumda. Bu anlamda muştuyu sona saklamayalım ve en başta verelim: Türkite’nin 21. Yy’ına çökmeyi kafaya koymuş olan Alman Ekolü, görünenin aksine savaşı, bir kez daha kaybetti. Ama çok kolay kaybetti be abi!
4. Zaten Çapulcuların sokağa dökülmesi, bu mağlubiyetin öfkesiyle son bir çırpınış olarak okunmalı.
Erdoğan; bu sefer savaşı “ters köşe”den saldırarak kazandı. İlginç bir zafer! Bu nedenle anlaşılması zor…
5. Anlayan anladı tabii ki. Ve anlayanlar, halk tarafından henüz gerçek anlaşılamadan “Erdoğan İstifa” çığlıkları atarak, giderayak umudu diri tutmaya çalışıyor/çalışacaklar.
1. Bugün, # 11Mayıs 2021 # Salı. Malum, bugün Şerife… Bu anlamda, günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle “Siyami/Oruçlu olan Milletimizi Selamlıyor ve Rabbimizden bağışlanma ve Rıza diliyoruz. #Derindunya #ahmetyozgat #MilliHesaplarBurada #MilliHesaplarYanyana
2. Yeni bir başlıkla devam edelim:
Kadir Gecesinde Kıyamet!
ŞİMDİ HİLAFETİN TAM ZAMANI
Ahmet YOZGAT
3. Gelelim Hilafet konusuna… O halde; yukarıya koyduğumuz virgüle dönelim: Diplomasinin üçüncü ve en büyük ayağının İngiltere ve Vatikan’a dönük olması gerekir, dedik ya…
2.Giriş: “Rahmet, Bereket ve Vuslat Kapılarının sonuna kadar açıldığı, duaların kabul olduğu, Bin Yıla denk olan Kadir Geceniz mübarek ola! Akabindeki Ramazan Bayramınız kutlu ola! Dualarımıza, ortak olduğununuzdan da haberiniz ola! Müslüman Aleminin istikbali aydınlık ola...”
*
3. DD'nin Kardeşlerinden Sevgili Hayreddin Acar: "Videolarınızı dinlemekteyim. Böylece Batıya karşı, elimizdeki kozları da anladım. Orada sorun yok. Sadece anlamadığım şu... Madem, bir süre, beraber hareket ettik… O halde, neden Masa dışında kaldık; onu anlayamadım?"
***
2. Siyasetin Son Teorisi
YAFESİLER BLOKU mu KURULUYOR?
Dünyanın Merkezindeki Türkiye
SAVAŞI BAŞLATAN ŞİFRE: SOYKIRIM
Karadeniz Merkezli Savaş Kapıda mı?
Ahmet YOZGAT
3. Şu cümleyle girelim konuya: Zannedildiği gibi Türkiye, artık bir Bölgesel Güç olma yolunda veya bir Bölgesel Güç değil.
Ya?
2. Derindunyacıların Sordukları ve…
DERİNDUYA’daki KARŞILIĞI
***
Nemrut ve Firavun Çağı Başlıyor mu?
PAPA’nın BABİL VE MISIR SIRRI
Ahmet YOZGAT
3. DD Kardeşlerinden Sevgili Adnan Ardıç: "Ahmet abi, malumunuz; bir süre önce Mısır’da bir müzenin taşınması töreni vardı. Oradaki bir taşınma değil de Olimpiyat Oyunları açılışı yapar gibi bir seramoniydi. Bir de bu konuyu işler misin abi?”
*