Yumurta kapıya doğru yaklaşırken, çok şeyin değişeceğini artık herkes hissediyor, ama bu değişime verilecek tepkiler bazı kesimlerde -şimdilik- eskinin yeni bir türevine benziyor, yani pek bir şey öğrenilmemiş görünüyor, yaşlanan kuşak için bu çok da önemli değil aslında... >>
Yaklaşan değişime verilecek tepkilerin yaşlanan kuşaklarda klasik "bildik" şekilde gelebileceği ihtimali -eski keskinliğinde olmamakla birlikte- yüksek. Bu tavrın en iyi tarafı, "resmen" oldukça yumuşak; kötü tarafı, "gayrı resmî" eski davranış kalıplarına uyacağı ihtimali...
Türkiye'de İslamcılık gibi bir "şey"in bu kadar "başarılı" olabilmesini sağlayan faktörlerin başında, "(Askeri) bürokrasinin SSCB'nin nüfuzundan korkup Sol'u ezen karşı yeşil kuşakçı tavrı" geliyor idiyse, bir diğeri de, insanlarla aynı göz hizasında konuşamayan elitist tavırdı..
Kimseyle aynı göz hizasında konuşamayan, ya diğerine üsten bakıp aşağılayan ya da diğerinin önünde eğilip bükülen, ceketinin düğmelerini ilikleyen, kafa olarak 1930'ların Fransız tipi laikliğinde gezinen, Avrupalı denklerinin önünde iki lafı bir araya getiremeyen bir elit...
Hep örnek alınan, eğitim öğrenim için ilk tercih edilen Avrupa'da elitlerin (iyi eğitimli, halivakti yerinde insanların) son 30 yılda nereye geldiği sorulacak olunursa, buna verilecek yanıt, herhalde, "istisnasız her insanla aynı göz hizasında konuşabilmek" özelliği denebilir...
Yani, titri, sıfatı, ırkı, milliyeti, parası pulunun miktarı, her ne olursa olsun, karşısındaki insana insan olduğu için saygı göstermek geliyor -burada 'İnsan haysiyeti' konusu devreye giriyor. Türkiye'de genç nesil bu konuyu kavramış ve benimsemiş vaziyette, ama eskiler değil..
Türkiye'de hâlâ laik kasaba aklıyla yaşayan, Dünyadan bi haber, "turist olarak her yeri görmüş" (ama hiçbir şey anlamamış), "Değişim olacak, İslamcılar gidecek bizimkiler gelecek" sananlar var.
(O "sizinkiler" artık çok yaşlı, ya da yazlıkta TV başında emekli!)
Gelenler farklı...
Konuyu uzatmadan özetlemek gerekirse:
Diğerlerine yukarıdan bakan ve bu konuda İslamcılara da örnek olmuş olan kesimin değer yargıları, para pul mal mülk üzerinden işliyor. Yeni kuşakların değer yargıları "asfalt, beton, bol sıfırlı sanal hesaplar" olmayacak, ezberler bozulacak..
Türkiye yeni bir yola giriyor ve bu yolda yeni elitlerin ana teması da "İnsan Haysiyeti" olacak (zaten yeni kuşaklarda öyle), yani iyi eğitim almış daha iyi hayat koşullarına sahip diye başkasına yukarıdan bakmak burada da ayıp sayılacak... << #KonstantiniyeNotları
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Türkiye'nin 1980 sonrası ezilen Sol (Solcu "Abi"lerin "Eski Solcu" yeni sağcı "entelektüeller"e dönüşüp konjonktüre eklemlendiiği süreçte) üzerine kurulan "özelleştirmeci" neoliberal devri fiilen sona erdi, şimdi bunun resmileşeceği süreç yaşanabilir... >> #KonstantiniyeNotları
Süreç öyle bir kesinlikle ama yavaş ve derinden ilerliyor ki, 1982-2020 döneminde, bu dönemin muktedir "Milliyetçi muhafazakar Türk-İslam sentezi ve onun devamı" olanlar ile bir şekilde yakınlaşmış "Liberal", nonLiberal sanat çevresi ve sonLiberal "Ökönomist"ler bile gidiyor...
Süreç sadece Türkiye ile sınırlı bir durum olmayıp Dünya'da da bir dönemi tasvir ettiğinden, Devran acımadan dönüyor ve eskiyi eziyor ve anlaşıldığı kadarıyla bu dönemi aşıncaya kadar da ezmeye devam edecek gibi görünüyor. En ilginci, insanlar artık unutmuyor, "alış"mıyor...
2022 Yılı tahminleri oldukça ürkütücü, (tabii bu tahminleri kimlerin yaptığı büyük önem arzediyor) ama bütün bunlar, 2022 yılının, 2021-2024 arasında yaşanmakta olan son mental dönüşümün en önemli yılı olabileceği ihtimalini değiştirmiyor... >> #KonstantiniyeNotları
Türkiye'de günlük hayata hakim muazzam bir karamsarlığın yanısıra, dikkatli ürkek ve henüz pek yüksek sesle konuşmayan bir iyimserlik mevcut. Bu durumun, sadece "olgular"la değil, insanların hayata bakışıyla ilgili bir durum olduğunu kitabımda anlatmaya çalışacağım... >
Dünya çapında muazzam bir -eski Dünyanın para/mal- KRİZİ geliyor. Bu kriz, sayılarla "büyüme"yle ve hesaptaki sayılara yeni sıfırlar eklemekle ilgili olanlar içi tam bir kâbus olacağa benziyor, -özellikle o sayıları amca/dayı/yandaşlık ile "yapmış" olanlar için...
Çok heyecanlı bir dönem geliyor. Sağlam değişmez alışkanlıkları olanlar, herşeyi ille de kaba bilimselliğe bağlamaya meraklı olanlar, akrabalarıyla/arkadaşlarıyla/vd. Kooperasyon içinde değil, rekabet halinde yaşamayı benimsemiş olanları oldukça zor zamanlar bekliyor... >>
Yeni bir tür kamusal karşılıklı yararlananlar ekonomisi geliyor. İnsanlarla aynı göz hizasında konuşamayan, başkalarına ya yukarıdan bakıp ya da önünde ezilenler çok zorlanacaklar. En acınacak duruma düşecek olanlar, galiba kaba "Bilimsellik" takıntısı olanlar olacak gibi...
Bilimciler daha şimdiden krize girdiklerini hissediyorlar. Gelecek perspektifleri çok sınırlı ve bu yüzden fena halde karamsar. Gelecekte insanlar, bilimcilerin sayılarına DA bakacaklar elbette, ama esasen bilimsel sayılara göre karar vermeyecekler gibi. Onlar için hazmı güç...
Son yıllarda "Kamuoyu araştırmaları" moda. YouTube yorumlarını bırakmamın nedenlerinden biri de bunlar, zira bir toplumu böyle basit (hatta ilkel) sorulara verilen yanıtlarla okumak pek mümkün olmasa gerek, -mesela şu "Dindar Seçmen Araştırması"... >> #KonstantiniyeNotları
Bu tip araştırmaların en zayıf yanlarından biri, mesela trendin asıl istikametini temsil eden kesimlerin -ki daima azınlıktır- çarpan etkisine hiç bakmamaktır. Yani 1923'de sorsanız, halkın yüzde sekseni Hilafet'ten ve Padişah'tan yanadır, sadece %10'u için "hain"dir ama sonuç? >
1923'de Cumhuriyete karşı olanlar biriki yerel isyan dışında varlık gösteremediler. Azınlığın da azınlığının dediği oldu ve bu devasa değişim halk tarafından kabul gördü, öyle kabul gördü ki, "Kemalistler gidince halk bu parantezi kapatır" fikrine yatırım yapanlar aldandı...
Bu mecrada arada, "Nasıl berbat insanlarla karşılaştığını, hatta bazen günün tamamında terslikler görüp yaşadığını" anlatanları okuyorum, benim deneyimlerim öyle değil, burada kısaca Türkler (ve tabii Kürtler vd. yani tüm T.C. Vatandaşları) nasıl insanlar, ondan sözedeceğim... >>
Türkiye'yi/Türkleri iyi tanıyan yabancı dostlarım, kendi ülkelerindeki insanları benden daha iyi tanıdıkları ve Türklerle kıyasladıkları için, onların fikrini esas alacağım (zira ben de onlardan pek farklı düşünmüyorum).
Türkler gerçekten harikalar... #KonstantiniyeNotları
Yurtdışından gelip uçakla İstanbul'a inince dikkatinizi önce muazzam bir canlılık çeker. İnsanlar sevecendir ve daha seslidir ve birbiriyle ilgilidir, mesela biri düşünce hemen çok sayıda kişi yardımına koşar, kimse beklemez. Türkler kibar ve yardımseverdir...
Türkiye'nin "Yeniden Osmanlı olmak" gibi "idea"sıyla hareket etmek -bunu resmen de ilan etmek- yanlışından mecburen dönüşü, aslında çok önemli ibretlik uzun bir dönemin, yani "Birilerini örnek alan, ergenlik" döneminin sona ermekte olduğunu gösteriyor... >> #KonstantiniyeNotları
Türkiye Cumhuriyeti doğarken, modern Avrupa'yı örnek aldı. O dönemde yani emperyalist/kolonyalist kapitalizmin -fikirsel ve kültürel anlamda da- dünya hakimiyeti kurduğu dönemde, Avrupa zirvesinden adım adım iniş döneminin başındayken, başka türlüsü de pek mümkün değildi...
Japonya, bu dönemde, "Kara Gemiler"le kapısına dayanan Amerikalıları örnek alırken, 1911'de Kuomintang lideri Sun Yat-sen tarafından ilan edilen Çin Cumhuriyeti Japonya'yı ve ülkede bulunan Avrupalı işgalcileri örnek alıyordu. Önceden modernleşmiş ulusdevletler "örnek" idiler...