2022 Yılı tahminleri oldukça ürkütücü, (tabii bu tahminleri kimlerin yaptığı büyük önem arzediyor) ama bütün bunlar, 2022 yılının, 2021-2024 arasında yaşanmakta olan son mental dönüşümün en önemli yılı olabileceği ihtimalini değiştirmiyor... >>
#KonstantiniyeNotları
Türkiye'de günlük hayata hakim muazzam bir karamsarlığın yanısıra, dikkatli ürkek ve henüz pek yüksek sesle konuşmayan bir iyimserlik mevcut. Bu durumun, sadece "olgular"la değil, insanların hayata bakışıyla ilgili bir durum olduğunu kitabımda anlatmaya çalışacağım... >
Dünya çapında muazzam bir -eski Dünyanın para/mal- KRİZİ geliyor. Bu kriz, sayılarla "büyüme"yle ve hesaptaki sayılara yeni sıfırlar eklemekle ilgili olanlar içi tam bir kâbus olacağa benziyor, -özellikle o sayıları amca/dayı/yandaşlık ile "yapmış" olanlar için...
Asıl konu, MENTAL DEĞİŞİM/DÖNÜŞÜM olduğu için, çok bilimsel/dilimsel istatistik sayısal "veri" erbabı için doğrudan karamsarlık kaynağı ve haklı bir karamsarlık, zira o kafa topu atmak üzere. Yani sayıların artması üzerine kurulu iklim katili dandik tüketici kafası iflas ediyor..
2022, Bu GERÇEK'i onmaz karamsar sayısal "veri"lere endekslemiş ESKİ mantalite ile; yükselmekte olan YENİ mantalite arasında ciddi bir kırılmanın yaşanabileceği yıl olabilir -ve tabii ki çok iyimser olunabilecek bir yıl, zira karamsarlığın ötesindeki aydınlık yer görülebilir...
2020 sonu 2021 başında başlayıp, 2024'ün (en geç) Sonbaharında sona ereceğini tahmin ettiğim sürecin tam ortasında yer alan ve 2022 yılında yaşanması mümkün görünen kırılmanın, Türkiye'de Taksim Meydanı'nda (ve diğer meydanlarda) Rakılar eşliğinde kutlanması da mümkün... >
Devran dönüyor YENİ ÇAĞ'ı getiriyor ve bu devasa çarkı durdurabilecek büyüklükte her hangi bir şey veya kişi veya ideoloji/inanç falan bulunmadığından, buna direnenlerin yavaşlatabileceği bir durum da söz konusu görünmüyor. Direnç de bir yere kadar, -Değişim/Dönüşüm bâki...
Konu Değişim/Dönüşüm olunca herkes bunu "seçim"e, iktidar değişimine falan yoruyor ama konu, yaşam biçimlerine kadar her alanı dönüştürecek olduğundan, "ökönomi" ve siyaset'i de içeren çok geniş bir alanını ilgilendireCEK. En az otuz yıl sürecek bir dönemin başlangıç süreci...
Herkesin "Ökönomist" kesileceği ve "Dolar iner mi çıkar mı tartışması" yapacağı, bu konularda Astrologlara daha çok başvurulacak 2022 yılında, sözünü ettiğim kırılma, hiç beklenmedik bir şekilde gelebilir ama sonuç, büyük bir RESET'lenme ve özgürlük isteği/duygusu olabilir...
Yeni Özgürlük duygusu, şimdiye kadar bildik "Kâr-Zarar" zımbırtısı, "büyüme hedefleri", ülkenin tüm imtiyazlı ahmaklarını finanse etmek "zorunluluğu" gibi saplantılardan kurtuluş, sürpriz siyasi gelişmeler, yaşam koşullarını kolaylaştıracak yeni önlemlerde ifadesini bulabilir...
Yukarıda saydığım ihtimaller, -ŞİMDİLİK- günümüze hakim "maddi" konulardaki ihtimaller tabii.
Önümüzdeki yıllarda hayat "ökönomi" merkezli olmaktan uzaklaşmaya başladığında, bir yerlere çuvalla para yığmış olanların o çuvallar ellerinde kalacak, örnekler de farklı olacak...
Türkiye'de 2022'de yaşanmasını beklediğim 'Ferahlama'nın yılın urtasından önce gelmesi mümkün. Bu aşamada, şimdi sayılara bakıp kendini Avrupa'yla kıyaslayıp "Bizden bişe olmaz" diyen "veri"sel sayısal bilimsel uzman karamsarlığının etkisinin kırılmasını bekliyorum...
Uzun zamandır "2008-2024 dönemi" diye sözünü ettiğim mental sürecin bu son aşaması (2021-2024), aynı zamanda -şimdi gene "ökönomi" konuşacaksak- 'Postkapitalist' yeni bir ekonomik sistemin teorik çerçevesinin de oluşabileceği önemli bir dönem olacağa benziyor...
2022'de (veya en geç 2023'de) yaşanacak kırılma ile gelecek özgürlük hissi, şimdiye kadar yaşananlardan farklı, benzersiz olacak ve Gezi döneminden daha coşkulu olacak, zira geçici değil bir başlangıç olmak özelliğine sahip olacak ve bu diyara yeni bir perspektif kazandıracak...
Bu yeni perspektifin nasıl bir şey olacağını kitabımda yazacağım ama, karamsarların sayısal bilimsel ufuksuzluğunun dikmedirek çöpe gideceğini şimdiden söylemek mümkün, çünkü Dünya da Türkiye'ye daha farklı bir yerden bakacak ve o iyi yaratıcı genç güzel yanı görecek...
Yaşanacak süreci, 'Ruh genişlemesi' veya daha mütevazi bir yerden 'İç ferahlaması' diye ifade etmek mümkün, daha doğrusu ise, "Yaşam kalitesinin sayısal/ekonomik verilerin tasallutundan kurtarılması" gibi birşey olabilir ve bunun vereceği güven duygusu, ferahlık getirebilir... <<
EK:
Adı Sol olmayacak yeni bir Sol Çağı geliyor. İleriki yıllarda hem iktidar hem de muhalefetin Sol olması hiç şaşırtmaz...
EK 2:
Mesela "Sosyalizm" lafı eskiusûl Stalinci/Brejnevci Sovyet tipi faşizmi falan çağrıştırdığından, tedavüle yeniden çıkmayacaktır elbette, ama "Kamu yararı ekonomisi" gibi terimleri şimdiden kullanmaya başlayan dostlar var (daha doğrusu: Kamu Memnuniyeti/Mutluluğu Ekonomisi).

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Selçuk Salih Caydı

Selçuk Salih Caydı Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @selcuksalih

29 Dec 21
Çok heyecanlı bir dönem geliyor. Sağlam değişmez alışkanlıkları olanlar, herşeyi ille de kaba bilimselliğe bağlamaya meraklı olanlar, akrabalarıyla/arkadaşlarıyla/vd. Kooperasyon içinde değil, rekabet halinde yaşamayı benimsemiş olanları oldukça zor zamanlar bekliyor... >>
Yeni bir tür kamusal karşılıklı yararlananlar ekonomisi geliyor. İnsanlarla aynı göz hizasında konuşamayan, başkalarına ya yukarıdan bakıp ya da önünde ezilenler çok zorlanacaklar. En acınacak duruma düşecek olanlar, galiba kaba "Bilimsellik" takıntısı olanlar olacak gibi...
Bilimciler daha şimdiden krize girdiklerini hissediyorlar. Gelecek perspektifleri çok sınırlı ve bu yüzden fena halde karamsar. Gelecekte insanlar, bilimcilerin sayılarına DA bakacaklar elbette, ama esasen bilimsel sayılara göre karar vermeyecekler gibi. Onlar için hazmı güç...
Read 5 tweets
21 Dec 21
Son yıllarda "Kamuoyu araştırmaları" moda. YouTube yorumlarını bırakmamın nedenlerinden biri de bunlar, zira bir toplumu böyle basit (hatta ilkel) sorulara verilen yanıtlarla okumak pek mümkün olmasa gerek, -mesela şu "Dindar Seçmen Araştırması"... >>
#KonstantiniyeNotları
Bu tip araştırmaların en zayıf yanlarından biri, mesela trendin asıl istikametini temsil eden kesimlerin -ki daima azınlıktır- çarpan etkisine hiç bakmamaktır. Yani 1923'de sorsanız, halkın yüzde sekseni Hilafet'ten ve Padişah'tan yanadır, sadece %10'u için "hain"dir ama sonuç? >
1923'de Cumhuriyete karşı olanlar biriki yerel isyan dışında varlık gösteremediler. Azınlığın da azınlığının dediği oldu ve bu devasa değişim halk tarafından kabul gördü, öyle kabul gördü ki, "Kemalistler gidince halk bu parantezi kapatır" fikrine yatırım yapanlar aldandı...
Read 20 tweets
11 Dec 21
Bu mecrada arada, "Nasıl berbat insanlarla karşılaştığını, hatta bazen günün tamamında terslikler görüp yaşadığını" anlatanları okuyorum, benim deneyimlerim öyle değil, burada kısaca Türkler (ve tabii Kürtler vd. yani tüm T.C. Vatandaşları) nasıl insanlar, ondan sözedeceğim... >>
Türkiye'yi/Türkleri iyi tanıyan yabancı dostlarım, kendi ülkelerindeki insanları benden daha iyi tanıdıkları ve Türklerle kıyasladıkları için, onların fikrini esas alacağım (zira ben de onlardan pek farklı düşünmüyorum).
Türkler gerçekten harikalar...
#KonstantiniyeNotları
Yurtdışından gelip uçakla İstanbul'a inince dikkatinizi önce muazzam bir canlılık çeker. İnsanlar sevecendir ve daha seslidir ve birbiriyle ilgilidir, mesela biri düşünce hemen çok sayıda kişi yardımına koşar, kimse beklemez. Türkler kibar ve yardımseverdir...
Read 13 tweets
10 Dec 21
Türkiye'nin "Yeniden Osmanlı olmak" gibi "idea"sıyla hareket etmek -bunu resmen de ilan etmek- yanlışından mecburen dönüşü, aslında çok önemli ibretlik uzun bir dönemin, yani "Birilerini örnek alan, ergenlik" döneminin sona ermekte olduğunu gösteriyor... >>
#KonstantiniyeNotları
Türkiye Cumhuriyeti doğarken, modern Avrupa'yı örnek aldı. O dönemde yani emperyalist/kolonyalist kapitalizmin -fikirsel ve kültürel anlamda da- dünya hakimiyeti kurduğu dönemde, Avrupa zirvesinden adım adım iniş döneminin başındayken, başka türlüsü de pek mümkün değildi...
Japonya, bu dönemde, "Kara Gemiler"le kapısına dayanan Amerikalıları örnek alırken, 1911'de Kuomintang lideri Sun Yat-sen tarafından ilan edilen Çin Cumhuriyeti Japonya'yı ve ülkede bulunan Avrupalı işgalcileri örnek alıyordu. Önceden modernleşmiş ulusdevletler "örnek" idiler...
Read 20 tweets
5 Dec 21
Birçok "bildik alışıldık doğru"yu değiştirmeye aday iki önemli kriz var Dünyada, bunlardan biri Ukrayna, diğeri Tayvan.
Dün, bu iki krizin bir tür eşiğe benzediği ve o eşikten geçildikten sonra yolun nereye çıkacağının belirsiz olduğundan bahsetmiştim... >>
#KonstantiniyeNorları
Dünya basını bu konuda fena halde ısınmış durumda. "Tartışmalar" had safhada, Türkiye'nin tavrının ne olacağı aşağı yukarı tahmin ediliyor, muhtemelen Batılı ülkelerin safında yer alacak, ama Türkiye de kendi eşiğine doğru ilerliyor, o eşiğin adı "Seçim". Sonrası, Allah kerim!..
Hollanda'nın çeğrek milyon tirajlı "de Volkskrant" gazetesi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal tehdidi karşısında ciddileşen NATO'nun hiçbir şey yapmayacağını/yapamayacağını, bilemedin silah yardımında bulunabileceğini yazıyor.
İlginç olan konu, "Post-Amerikan Çağı"ndan bahsetmesi...
Read 19 tweets
5 Dec 21
Yakın zamana kadar özellikle YouTube'daki alternatif medyada her lafın başında "Gazetecilik dersi" veriliyor ve "gerçek" gazeteciliğin ne olduğu konu ediliyordu. Bu "âdet"in terkedilmeye başlanması iyi bir gelişme. Ama gazeteciliğin aslı da pek matah bir şey sayılmaz... >>
Umberto Eco, gazeteciliğe karşı zehir zemberekti ve İtalya'dan yola çıkarak gazeteciliği "domuz tüccarlığı" ilan etmişliği bile vardı ve "Basın özgürlüğü diye bir şey yoktur, hiç de olmamıştır" demiştir. Tabii bunu şerh koymadan kabul etmek pek mümkün değil, -hele günümüzde...
Her fırsatta "Gazetecilik bu mudur Allah aşkına" diye ünleyenleri anlamakla birlikte, gazeteciliğin ne olduğu konusunda, büyük yazar Jonathan Franzen'ın "Purity" (Almancası: "Unschuld") adlı romanında yaptığı tarife yakın durduğumu söylemeliyim... >
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(