Ukrayna'nın Rusya tarafından işgali olayını bazıları "Dünya Savaşı çıkar" diye "okuyor", bu ihtimalden bahsedince insanın aklına II. Dünya Savaşı falan gibi şeyler geldiğinden, bu benzetme yanlış sayılabilir. Öyle bir savaş olmaz, olması için sistemsel bir neden de yok... >>
Dünya Savaşı olursa, o savaş -tabii eskisinden çok farklı bir şekilde- yoğunlukla Avrupa'da falan değil Pasifik Okyanusu etrafında yaşanır, çünkü yıkılacak olan yerlerin Avrupa ve civarında olması ne ABD'nin ne de Rusya'nın işine gelir. Asıl savaş, Çin ve civarına yoğunlaşır...
Dünyanın en büyük ordusuna sahip ABD'nin böyle şeyleri anlayabilecek akla sahip olduğunu varsayabiliriz. En iyi ihtimal Ukrayna'da -en fazla biriki küçük çatışma sonrasında- ABD ve Rusya'nın anlaşması (ve olayı kendi halklarına "zafer" diye satması) ile tatlıya bağlanması olur...
Asıl sorun daha sonra:
Ukrayna'da ABD ve Rusya sinir harbi yaşanırken Çin Tayvan'ı işgale başlar ki, ABD'nin buna tepkisi şaşırtıcı ölçülerde sert olabilir, zira Biden burada can yakarak Kasım ayındaki senato seçimlerini kazanmak için herşeyi yapabilir... << #KonstantiniyeNotları
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Türkiye daima ilginç bir yer olmak özelliğini koruyor...
2011'de Suriye'de savaş başladığında (henüz Esad kuzey Suriye'den çekilmemişti), Türkiye'de ve Ortadoğu'da Kürtlerin 'Demokratikleşme' (ve sekülerleşme) konusunda çok önemli roller oynayabileceklerini yazmıştım... >>
Aradan onca yıl geçti ve artık, Kürtlerin Türkiye'deki en bilinçli seçmen kitlesi olduğu konusunda neredeyse herkes mutabık ve büyük bir ihtimalle Türkiye'yi yeni dönemde kimlerin yöneteceğini de Kürtler belirleyecek.
Şimdi daha da ilginç bir durum var... >
Kürtler tüm Sol parti ve önemli Sol grupları bir koalisyonda birleştiriyor. Şimdinin büyük Muhalefet partileri bunu küçümseyebilir veya "seçim sonrası için elini güçlendirmek çabası" olarak görebilir. Asıl konu şu:
Gelecekte Türkiye'yi Sol yönetecek.
Kürtlerin yatırımı geleceğe..
Rusya, yarından itibaren her an Ukrayna'yı işgal edebilir. Ondan sonra olacaklarla, zaten değişmekte olan Dünya, yeni istikamette çok daha hızlı ilerleyebilir. Bu istikametin ne olduğu çok iyi anlaşılmak zorunda, yoksa umutsuzluk/çaresizlik/kaos yaşanabilir... >>
İyi anlaşılması gereken, galiba şu:
2019'a geri dönüş yok.
Artık başka bir Dünya.
Eski hamam eski tas devam etmesi için uğraşanlar peşinen -kendi iyilikleri için- bundan vazgeçmeliler.
Eski usûl "muktediriyet" hükmen sona eriyor. Devamı, kollektif bir şey.. #KonstantiniyeNotları
Yeni dönemin özelliklerinin başında "bilinmezlik" ve "ani değişimler" olacak gibi görünüyor. Bunu (elektrik kesintileri gibi) "irili ufaklı sürprizler" ve (sosyal alanda) "devrimler" diye okumak bile mümkün.
Savaşın Türkiye'yi de etkileyeceği kesin, sadece boyutu belirsiz...
Yenilik kesinse, eski ne yapar?
Eskinin yeniye yer açması gerekir ve bu proses oldukça kesin bir şekilde ilerlediğinden, Yeni gelinceye kadar onun yerine Eski de kendi kendini temizleyebilir, yani fazla çıkıntı yanlarından başlayarak Yeni'nin işini kendisi üslenebilir... >>
Yeni, Eski'yi, kendi kuralları ile ve kendi kontrolü altında kazıyacağı için, Eski'nin "kaçınılmaz son"a giderken kontrolü kaybetmeden önce kendi bildiği gibi temizlik yapıp Yeni'ye alan açması olayını Yi Ching'deki "Gi Dsi" işaretiyle (既濟) anlatabiliriz. Kaostan düzene geçiş..
"Gi Dsi"de düzen değişikliği kafalarda mental anlamda zaten yaşanmıştır, herşey zaten kaçınılmaz istikamette ilerlemektedir -ama rehavete kapılmamak gerekir. Yeni dönemin başlaması için altı aşamadan geçilmesi gerekir. Bu aşamalarla diziyi çok uzatmadan: Geriye dönüş yoktur... >
Yumurta kapıya doğru yaklaşırken, çok şeyin değişeceğini artık herkes hissediyor, ama bu değişime verilecek tepkiler bazı kesimlerde -şimdilik- eskinin yeni bir türevine benziyor, yani pek bir şey öğrenilmemiş görünüyor, yaşlanan kuşak için bu çok da önemli değil aslında... >>
Yaklaşan değişime verilecek tepkilerin yaşlanan kuşaklarda klasik "bildik" şekilde gelebileceği ihtimali -eski keskinliğinde olmamakla birlikte- yüksek. Bu tavrın en iyi tarafı, "resmen" oldukça yumuşak; kötü tarafı, "gayrı resmî" eski davranış kalıplarına uyacağı ihtimali...
Türkiye'de İslamcılık gibi bir "şey"in bu kadar "başarılı" olabilmesini sağlayan faktörlerin başında, "(Askeri) bürokrasinin SSCB'nin nüfuzundan korkup Sol'u ezen karşı yeşil kuşakçı tavrı" geliyor idiyse, bir diğeri de, insanlarla aynı göz hizasında konuşamayan elitist tavırdı..
Türkiye'nin 1980 sonrası ezilen Sol (Solcu "Abi"lerin "Eski Solcu" yeni sağcı "entelektüeller"e dönüşüp konjonktüre eklemlendiiği süreçte) üzerine kurulan "özelleştirmeci" neoliberal devri fiilen sona erdi, şimdi bunun resmileşeceği süreç yaşanabilir... >> #KonstantiniyeNotları
Süreç öyle bir kesinlikle ama yavaş ve derinden ilerliyor ki, 1982-2020 döneminde, bu dönemin muktedir "Milliyetçi muhafazakar Türk-İslam sentezi ve onun devamı" olanlar ile bir şekilde yakınlaşmış "Liberal", nonLiberal sanat çevresi ve sonLiberal "Ökönomist"ler bile gidiyor...
Süreç sadece Türkiye ile sınırlı bir durum olmayıp Dünya'da da bir dönemi tasvir ettiğinden, Devran acımadan dönüyor ve eskiyi eziyor ve anlaşıldığı kadarıyla bu dönemi aşıncaya kadar da ezmeye devam edecek gibi görünüyor. En ilginci, insanlar artık unutmuyor, "alış"mıyor...
2022 Yılı tahminleri oldukça ürkütücü, (tabii bu tahminleri kimlerin yaptığı büyük önem arzediyor) ama bütün bunlar, 2022 yılının, 2021-2024 arasında yaşanmakta olan son mental dönüşümün en önemli yılı olabileceği ihtimalini değiştirmiyor... >> #KonstantiniyeNotları
Türkiye'de günlük hayata hakim muazzam bir karamsarlığın yanısıra, dikkatli ürkek ve henüz pek yüksek sesle konuşmayan bir iyimserlik mevcut. Bu durumun, sadece "olgular"la değil, insanların hayata bakışıyla ilgili bir durum olduğunu kitabımda anlatmaya çalışacağım... >
Dünya çapında muazzam bir -eski Dünyanın para/mal- KRİZİ geliyor. Bu kriz, sayılarla "büyüme"yle ve hesaptaki sayılara yeni sıfırlar eklemekle ilgili olanlar içi tam bir kâbus olacağa benziyor, -özellikle o sayıları amca/dayı/yandaşlık ile "yapmış" olanlar için...