Yenilik kesinse, eski ne yapar?
Eskinin yeniye yer açması gerekir ve bu proses oldukça kesin bir şekilde ilerlediğinden, Yeni gelinceye kadar onun yerine Eski de kendi kendini temizleyebilir, yani fazla çıkıntı yanlarından başlayarak Yeni'nin işini kendisi üslenebilir... >>
Yeni, Eski'yi, kendi kuralları ile ve kendi kontrolü altında kazıyacağı için, Eski'nin "kaçınılmaz son"a giderken kontrolü kaybetmeden önce kendi bildiği gibi temizlik yapıp Yeni'ye alan açması olayını Yi Ching'deki "Gi Dsi" işaretiyle (既濟) anlatabiliriz. Kaostan düzene geçiş..
"Gi Dsi"de düzen değişikliği kafalarda mental anlamda zaten yaşanmıştır, herşey zaten kaçınılmaz istikamette ilerlemektedir -ama rehavete kapılmamak gerekir. Yeni dönemin başlaması için altı aşamadan geçilmesi gerekir. Bu aşamalarla diziyi çok uzatmadan: Geriye dönüş yoktur... >
Daha doğrusu, bu işaretin en önemli uyarısı, dereyi geçerken geriye dönüp "amma yol geldik ha" cinsinden övünmelere yer olmaması gerekir, artık öbür kıyıya ulaşılmaktadır ve geçiş tam olmalıdır, Eski'nin kendi kendini iptali/temizlemesi, Yeni'yi kirlenmekten de koruyacaktır... <<
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Rusya, yarından itibaren her an Ukrayna'yı işgal edebilir. Ondan sonra olacaklarla, zaten değişmekte olan Dünya, yeni istikamette çok daha hızlı ilerleyebilir. Bu istikametin ne olduğu çok iyi anlaşılmak zorunda, yoksa umutsuzluk/çaresizlik/kaos yaşanabilir... >>
İyi anlaşılması gereken, galiba şu:
2019'a geri dönüş yok.
Artık başka bir Dünya.
Eski hamam eski tas devam etmesi için uğraşanlar peşinen -kendi iyilikleri için- bundan vazgeçmeliler.
Eski usûl "muktediriyet" hükmen sona eriyor. Devamı, kollektif bir şey.. #KonstantiniyeNotları
Yeni dönemin özelliklerinin başında "bilinmezlik" ve "ani değişimler" olacak gibi görünüyor. Bunu (elektrik kesintileri gibi) "irili ufaklı sürprizler" ve (sosyal alanda) "devrimler" diye okumak bile mümkün.
Savaşın Türkiye'yi de etkileyeceği kesin, sadece boyutu belirsiz...
Yumurta kapıya doğru yaklaşırken, çok şeyin değişeceğini artık herkes hissediyor, ama bu değişime verilecek tepkiler bazı kesimlerde -şimdilik- eskinin yeni bir türevine benziyor, yani pek bir şey öğrenilmemiş görünüyor, yaşlanan kuşak için bu çok da önemli değil aslında... >>
Yaklaşan değişime verilecek tepkilerin yaşlanan kuşaklarda klasik "bildik" şekilde gelebileceği ihtimali -eski keskinliğinde olmamakla birlikte- yüksek. Bu tavrın en iyi tarafı, "resmen" oldukça yumuşak; kötü tarafı, "gayrı resmî" eski davranış kalıplarına uyacağı ihtimali...
Türkiye'de İslamcılık gibi bir "şey"in bu kadar "başarılı" olabilmesini sağlayan faktörlerin başında, "(Askeri) bürokrasinin SSCB'nin nüfuzundan korkup Sol'u ezen karşı yeşil kuşakçı tavrı" geliyor idiyse, bir diğeri de, insanlarla aynı göz hizasında konuşamayan elitist tavırdı..
Türkiye'nin 1980 sonrası ezilen Sol (Solcu "Abi"lerin "Eski Solcu" yeni sağcı "entelektüeller"e dönüşüp konjonktüre eklemlendiiği süreçte) üzerine kurulan "özelleştirmeci" neoliberal devri fiilen sona erdi, şimdi bunun resmileşeceği süreç yaşanabilir... >> #KonstantiniyeNotları
Süreç öyle bir kesinlikle ama yavaş ve derinden ilerliyor ki, 1982-2020 döneminde, bu dönemin muktedir "Milliyetçi muhafazakar Türk-İslam sentezi ve onun devamı" olanlar ile bir şekilde yakınlaşmış "Liberal", nonLiberal sanat çevresi ve sonLiberal "Ökönomist"ler bile gidiyor...
Süreç sadece Türkiye ile sınırlı bir durum olmayıp Dünya'da da bir dönemi tasvir ettiğinden, Devran acımadan dönüyor ve eskiyi eziyor ve anlaşıldığı kadarıyla bu dönemi aşıncaya kadar da ezmeye devam edecek gibi görünüyor. En ilginci, insanlar artık unutmuyor, "alış"mıyor...
2022 Yılı tahminleri oldukça ürkütücü, (tabii bu tahminleri kimlerin yaptığı büyük önem arzediyor) ama bütün bunlar, 2022 yılının, 2021-2024 arasında yaşanmakta olan son mental dönüşümün en önemli yılı olabileceği ihtimalini değiştirmiyor... >> #KonstantiniyeNotları
Türkiye'de günlük hayata hakim muazzam bir karamsarlığın yanısıra, dikkatli ürkek ve henüz pek yüksek sesle konuşmayan bir iyimserlik mevcut. Bu durumun, sadece "olgular"la değil, insanların hayata bakışıyla ilgili bir durum olduğunu kitabımda anlatmaya çalışacağım... >
Dünya çapında muazzam bir -eski Dünyanın para/mal- KRİZİ geliyor. Bu kriz, sayılarla "büyüme"yle ve hesaptaki sayılara yeni sıfırlar eklemekle ilgili olanlar içi tam bir kâbus olacağa benziyor, -özellikle o sayıları amca/dayı/yandaşlık ile "yapmış" olanlar için...
Çok heyecanlı bir dönem geliyor. Sağlam değişmez alışkanlıkları olanlar, herşeyi ille de kaba bilimselliğe bağlamaya meraklı olanlar, akrabalarıyla/arkadaşlarıyla/vd. Kooperasyon içinde değil, rekabet halinde yaşamayı benimsemiş olanları oldukça zor zamanlar bekliyor... >>
Yeni bir tür kamusal karşılıklı yararlananlar ekonomisi geliyor. İnsanlarla aynı göz hizasında konuşamayan, başkalarına ya yukarıdan bakıp ya da önünde ezilenler çok zorlanacaklar. En acınacak duruma düşecek olanlar, galiba kaba "Bilimsellik" takıntısı olanlar olacak gibi...
Bilimciler daha şimdiden krize girdiklerini hissediyorlar. Gelecek perspektifleri çok sınırlı ve bu yüzden fena halde karamsar. Gelecekte insanlar, bilimcilerin sayılarına DA bakacaklar elbette, ama esasen bilimsel sayılara göre karar vermeyecekler gibi. Onlar için hazmı güç...
Son yıllarda "Kamuoyu araştırmaları" moda. YouTube yorumlarını bırakmamın nedenlerinden biri de bunlar, zira bir toplumu böyle basit (hatta ilkel) sorulara verilen yanıtlarla okumak pek mümkün olmasa gerek, -mesela şu "Dindar Seçmen Araştırması"... >> #KonstantiniyeNotları
Bu tip araştırmaların en zayıf yanlarından biri, mesela trendin asıl istikametini temsil eden kesimlerin -ki daima azınlıktır- çarpan etkisine hiç bakmamaktır. Yani 1923'de sorsanız, halkın yüzde sekseni Hilafet'ten ve Padişah'tan yanadır, sadece %10'u için "hain"dir ama sonuç? >
1923'de Cumhuriyete karşı olanlar biriki yerel isyan dışında varlık gösteremediler. Azınlığın da azınlığının dediği oldu ve bu devasa değişim halk tarafından kabul gördü, öyle kabul gördü ki, "Kemalistler gidince halk bu parantezi kapatır" fikrine yatırım yapanlar aldandı...