Kerstin, Sonja, Elisa ve Annemarie ismindeki dört arkadaş, 1983 yılında Stern Dergisi’nde çıkan yabancı düşmanlığıyla ilgili bir haberden etkilenerek bir sokak deneyi yapmaya karar verirler. Öğretmenlerine giderek fikirlerini paylaşırlar…
Buna göre kılık değiştirerek Türk çocukları gibi görünecek ve Köln sokaklarında gezerek Almanların onlara karşı davranışlarını gözlemleyeceklerdi. Köln-Holweide Gesamtschule’deki öğretmenler, ortaokul öğrencilerinin bu fikrini beğenir ve onlara yardım etmeye karar verir.
Sınıfta 30 öğrenci vardır. Alman öğrencilerin dışında 4 Türk, 1 İtalyan ve 1 Yugoslav öğrenci bulunmaktadır. Öğretmenler deneye katılmak isteyen 8 öğrencinin makyajlarını yapıp saçlarını geçici boyayla boyarlar. Türk öğrenciler de hazırlanmaları için arkadaşlarına yardım eder.
Makyaj ve kıyafetler bilinçli olarak biraz abartılır. Öğrenciler artık sokağa çıkmaya hazırdır. Okuldan çıkarken en yakın arkadaşları bile onları tanıyamaz. Deney iyi başlamıştır. İkili, üçlü gruplar halinde dolaşmaya ve kırık bir Almanca konuşarak mağazaları gezmeye başlarlar.
Jan ve Rainer bir oyuncak mağazası gidip oyuncaklara bakar. Daha ilk anda mağaza sahibi “Hey Ali sakın bir şeye dokunma!” diyerek birini uyarır. Adı Ali değil Jan’dır. Rainer ise alışveriş yapan Alman bir akranına yaklaşmak ister, çocuk ona dönerek bağırır: "Uzaklaş, kokuyorsun!"
Aynı mağazada çocukların ücretsiz video oyunu denediklerini gören Jan ve Rainer bu kez oraya yönelirler, ancak mağaza sahibi daha fazla dayanamaz ve çocukları mağazadan kovar. O sırada mağaza görevlisinden de şu sözler duyulur: “Buraya yalnızca ısınmaya geliyorlar.”
Elisa ve Annemarie her zaman gittikleri parfümeri mağazasına giderek hep yaptıkları şeyi yapar; reyonları dolaşıp ürünlere bakarlar. Ancak sürekli göz hapsinde olduklarını fark etmeleri uzun sürmez. Bir süre sonra kendilerine potansiyel hırsız gibi davranıldığından emin olurlar.
Alex ve Rainer ise kaldırımda yaşlı bir kadının kendilerine doğru yaklaşırken çantasını endişeyle kolunun altına sıkıştırdığını fark eder. O sırada yanındaki kişinin "Tedbirli olmak iyidir, bunların ne olduğu asla bilemezsin" dediği duyulur.
Kerstin ve Sonje bir tezgahtan 2 mark karşılığında kestane satın almak ister. Satıcı, çocuklara 8 adet kestane verir. Ancak biraz sonra deneyde fotoğrafçılık görevini üstlenen Klaus Meyer-Andersen aynı tezgaha gittiğinde 2 mark karşılığında iki kat daha fazla kestane alacaktır.
Diğer çocuklar, Kölner Stadt-Anzeiger Gazetesi’ndeki ev ilanlarını arayarak Almanya’da yaşayan bir Türk ailenin çocukları olduklarını söyleyip ev hakkında bilgi almak isterler. Ancak bütün görüşmelerden olumsuz cevap alırlar. Evler ya satılmış ya da çoktan kiralanmıştır.
Sokak deneyi tamamlanır. Çocuklar Almanya’da yabancılara karşı aşağılama ve ötekileştirmenin olup olmadığına ilk elden şahit olurlar. Daha önce derste bu konu üzerinde çok konuşmuş olsalar da bu deneyin sonuçları onları oldukça şaşırtmıştır.
Sınıf öğretmeni Hermann Wübbels: “Deney onlara yardımcı oldu. Önyargıların ne kadar çabuk ortaya çıkabileceğini kendileri gördüler. Yabancı karşıtı sloganlar ve daha önce sınıfta duyulan şakalar bile artık neredeyse yok."
13 yaşındaki çocukların yabancı düşmanlığı konusundaki deneyi medyanın da ilgisini çeker. Birçok radyo ve televizyon programında yer alıp, WDR ve ZDF’de yayın konuğu olurlar. WDR’deki yayında ev ilanı arama deneyini bir kez daha yaparlar ve sonuç benzer şekilde yine tekrarlanır.
Her şey bittikten sonra Elisa, kendi ve arkadaşları adına deneyi şöyle yorumlayacaktır: “Biz aşağılanmanın nasıl bir şey olduğu pek anlayamazdık. Ancak şimdi bunun ne demek olduğunu ve insanların size tepeden ve tiksinti içerisinde bakarak bunu yaptıklarını öğrenmiş olduk.” 🌿

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with DiasporaTürk

DiasporaTürk Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @diaspora_turk

8 Nov
1902 yılında Berlin’de Alman mimar Bruno Möhring tarafından tasarlanan Bülowstraße İstasyonu’nun yıllar sonra “Türksicher Basar” ismiyle bir kapalı çarşıya çevrileceği ve hatta içerisinde Öztürk Serengil ve Neşet Ertaş’ın dükkanlarının bulunacağı kimsenin aklına gelmezdi…
Bülowstraße İstasyonu, Berlin’deki 2 numaralı metro ağının bir durağı olarak Schöneberg semtinde inşa edilir. 2. Dünya Savaşı’nda büyük hasar görse de savaştan sonra onarılarak yeniden işler hale getirilir. Ancak Berlin Duvarı’nın inşasıyla birlikte istasyon hepten kapatılır.
1972 yılında Alman bir iş insanı istasyonu içerisinde mağaza ve dükkanların olduğu alışveriş alanına dönüştürmek ister ancak başarılı olamaz. Bir süre sonra Büyükelçiliğin tavsiyesiyle eski Yeşilçam aktörlerinden olan sonradan Almanya’da ticarete atılan Atalay Özçakır’ı arar.
Read 9 tweets
1 Aug
❝12 işçi Köln’de bir pansiyonda kalıyorduk. Bizim pansiyonun en yaşlısı Muharrem abinin okuma yazması yoktu. Bir gün elinde mektupla geldi, ‘Yengen yollamıştır belki şunu bana okur musun Bayram?’ dedi. Bir kıyıya geçtik, mektubunu tane tane okudum. Yenge yollamıştı... Image
Hem dinledi, hem ağladı. Birkaç gün sonra ‘Bir de cevap yazalım Bayram’ dedi. Oturduk iki sayfa yazdık. Gel zaman git zaman bu iş benim üstüme kaldı. İki haftada bir mektup okuyup cevap yazıyorduk. Artık aileden biri sayılırdım, her şeylerini biliyordum.
Son mektupta Muharrem abinin hanımı ‘Sağ olsun bizim komşunun kızı Gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor’ diye not düşmüş. Meğer yengenin de okuma yazması yokmuş, o da tanıdık birine yazdırıyormuş. Muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı:
Read 7 tweets
6 Jun
Yıl 1974… Hollanda’nın küçük bir kasabasında yaşayan Arie ve Diny van den Beukel çifti, sahibi oldukları domates serasında çalıştırmak üzere işçi aramaktadır. Bir tanıdıkları aracılığıyla Hollanda’da “turist” olarak bulunan Türk işçileri serada çalıştırmaya başlarlar.
O dönem resmi mukavelesi olmayan işçiler Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde turist ya da kaçak işçi olarak anılmaktadır. Asıl mesleği hemşirelik olan Diny, işçilerin kalabilmesi için seranın bitişiğindeki bir kulübeyi pansiyon olarak hazırlar.
İlk başlarda el kol işaretleriyle anlaşırken Diny bunun çok zor olduğunu düşünerek işçilere her gün 10 kelime Hollandaca öğretir, kendisi de 10 kelime Türkçe öğrenir. Diny bir yandan da işçilere anne gibi davranmaktadır. Sürekli onlara öğüt vererek bir şeyler öğretmeye çalışır.
Read 11 tweets
24 May
1965 yılının ilk günlerinde Köln’deki Türk işçilerinin tatlı bir telaşı vardır. Yaklaşan Ramazan Bayramı için bayram namazını kılacakları geniş ve kapalı bir mekan aramaktadırlar. Düşünüp taşınırken akıllarına birden sürekli önünden geçip gittikleri tarihi Dom Katedrali gelir.
Hem yeterince büyük hem de en nihayetinde bir ibadethane diye düşünürler. Olurdu olmazdı derken inşası 632 yıl süren, Katolik dünyasının en önemli merkezlerinden biri olan Dom Katedrali’nde bayram namazı kılmak için girişimlere başlarlar. Hemen işçilerden bir heyet oluşturulur.
Katedrale giderek isteklerini iletirler ve çok geçmeden talepleri bir şekilde Kardinal Frings Denkmal’a kadar ulaşır. Katedral'de namaz kılınması fikri ilk başta şaşkınlıkla karşılanır, hatta tartışmalar çıkar. Aslında Türk işçiler arasında da bu fikri kabul etmeyenler vardır.
Read 8 tweets
10 May
Tüm annelerimizin Anneler Günü kutlu olsun... 🌼🌼🌼 #AnnelerGünü Image
❝Kırsalda yaşayanlar bilir, çöpünüzü gününde çıkarmazsanız o çöp iki hafta daha bekler. Yine öyle bir çöp gününde annem çıkarmayı unutmuş ve sabah çöp kamyonunun sesini duymuş. Birden pencereden feryat figan annemin o efsane cümlesi süzüldü: Ich bin Çöpp...❞ 😊 (Derya Kolenko) ImageImage
❝Babam Zürih’ten bir bant göndermiş, oradaki günlerini anlatıyor. En son diyor ki “Hanım arka yüzünü yalnızken dinle” Sonra herkes odasına çekiliyor. Gece annemin sessizce ağladığını duyuyorum. Babam anneme bir şarkı söylüyor: Bilsen uzaklarda kimler ağlıyor...❞ (Şilan Tirman)
Read 6 tweets
26 Apr
1964 yılında Almanya’ya işçi olarak giden Osman Kalın, yıllar sonra “Berlin Duvarı’na ev yapan adam” olarak anılacağını tahmin bile edemezdi. İlk yıllarda Stuttgart ve Mannheim’da çalıştık sonra 1980 yılında Berlin’e taşınmıştı Kalın ailesi.
Osman Kalın, bir süre sonra Berlin Duvarı’nın kıyısında küçük bir araziyi gözüne kestirmiş, burayı atıklardan temizleyerek meyve sebze ekmeye başlamıştı. Arazi aslında Doğu Almanya’ya aitti ancak duvarın inşası sırasında arazinin şeklinden dolayı bu bölüm batı kısmında kalmıştı.
Tünel kazdığını sanan Doğu Almanya askerleri çok geçmeden yanına gelmiş, onun ne yaptığını anlayınca da arkalarını dönüp gitmişti. Araziden çıkmasını isteyen Batı Berlin polisleriyle tatsızlık yaşasa da bir süre sonra iki taraf da durumu kabullenmişti. Osman Kalın devam ediyordu.
Read 11 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!