Çoğu fabrikanın çalışanlarıydı.
Rekabet başlamıştı.
İddia, yarış nasıl olacak?
Fabrikaya yakın deniz kenarında gayri nizami saha hazır, seyirciler eş-dost, mahallelidir.
Bir başladı, geleneksel hale geldi, 45 yıl sürdü.
İzmir Bayraklı da 1930'lu yıllarla birlikte, üzümün bol ve kaliteli bağlarıyla önce rakı sonra şarap fabrikası kurulur. Günün neredeyse 20 saatini fabrikada geçiren işçiler boş zamanlarında top haline getirdikleri kağıt ve çöplerle futbol oynamaya başlarlar.
Fabrika işçileri birer futbol takımı kurarak kendi aralarında yılda bir düzenlenecek ve bir şölen havasında geçecek olan futbol maçları yapma kararı almışlar. Takım isimleri ise rakı fabrikasının takımı Rakıspor, şarap fabrikasının takımı ise Şarapspor olur.
Değiştirilemez bir kural var. Bu maça hakem dahil kimse ayık kafa ile çıkamaz.
Bu kural arada kaçak olmasın diye bir rutine bağlanmış. Maç başlamadan bir gün öncesinin gecesinden başlanarak Rakıspor oyuncuları rakı, Şarapspor oyuncuları da şaraplarını içmeye başlıyormuş.
Maçı izlemeye gelen semt halkı, eş, dost, akraba ve bu efsane olayı kaçırmak istemeyen komşu ilçe sakinleri saha etrafına çilingir sofralarını kurarak karşılaşmayı takip ediyormuş.
Hakem başlama düdüğünü çalmadan önce oyuncuların sarhoş olup olmadıklarını kontrol eder, yeteri kadar sarhoş olmayanları kafayı bulmaları için alkol takviyesine yollarmış.
Hakem, başlama düdüğünü herkesin zil zurna sarhoş olduğuna emin olduktan sonra çalarmış.
Kendisi de maçtan önce hem rakı hem de şarap içerek karşılaşmaya hazırlanırmış.
Dönemin basını 21. maçı şöyle anlatır;
“Bayraklı da her yıl geleneksel olarak yapılan Rakıspor - Şarapspor karşılaşmasının 21. iki takımın oyuncularının alkol duvarını aşması ile 4-4 berabereyken
yarıda kaldı. Sabahtan içmeye başlayan, saat 16.00’daki maça sarhoş olarak çıkan her iki takım şu tertiplerle sahaya çıktı
Rakıspor; Yörük Mustafa, Çince Ali, Salhane Memduh, Arap Seyfi, Pislik Erol, Adolf Hulki, Gececi Metin, Ayı Adnan, Zarbo Çelik, Başçavuş Ali, Kıvırcık Kamil.
Şarapspor; Ruh Hasan, Berbat Sıtkı, Yorgan Hikmet, Yavru Güngör, Böcek Emin, Zorzo Ahmet, Hacı Fuat, Yanki Mehmet, Erkenterhis Özkan, Polis Engin, Reno Ahmet.
Karşılaşmanın ilk golü Pislik Erol’dan geldi.
Rakiplerinin yere yıkıldığı bir anda topu kapan Pislik Erol rakibini çalımladıktan sonra kaleciyi mağlup etti ve takımını 1-0 öne geçirdi. 16. dakikada Yavru Güngör, 20. dakikada Reno Ahmet’in golüyle skor 2-1 Şarapspor lehine dönüştü.
Ayı Adnan’ın golüyle devre 2-2 beraberlikle sonuçlandı.
İkinci yarıda mücadele bu kez kahkahaya dönüştü. Devre arasında da içkiyle doping yapan iki takım 75. dakikaya karşılıklı gollerle 4-4 girdi.
Bu dakikadan sonra bayılan futbolcular oldu ve her iki takımın futbolcuları alkolden yere yıkılınca hakem maçı tatil etti.
Kahkaha tufanı sona ererken iki takım 21. randevuda da yenişemedi.”
27 Mayıs’a denk gelen haftanın pazar günü, Piyale fabrikasının yanından akan derenin kenarındaki dönemin mesire yeri Telli Kavak’ta oynanırmış maçlar.
80’lere kadar oynanan Rakıspor – Şarapspor maçları o kadar meşhur olur ki
Alman RTL kanalı bu efsane maç hakkında kısa bir belgesel çeker.
Rakıspor ve Şarapspor, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından uzun bir mola vermek zorunda kaldı.
2000 yılında iki takım tekrar sahaya çıktı.
İki takımın bir yıl sonraki randevusuna ise, dönemin İzmir Valisi Alaaddin Yüksel izin vermedi.
Vali Aladdin Yüksel, maça davet edilince konuyu öğrenir, “ Bu durum, alkolün makul ve mazur gösterilmesi anlamına gelir” der…
Vali Yüksel, aynı yıl Kordonboyu’nda içkiyi de yasaklamış, tepkiler üzerine bir saat sonra kararını geri çekmişti.
Geleneksel maçı yasaklar, bir daha yapılmaz.
Dostluk, arkadaşlık vardı.
Rakı, şarap bahane…
Dayanışma şahaneydi.
Her yıl hasretle beklenir…
Cengi çalgı eşliğinde kahkahalar yükselirdi.
Öyle matrak, eğlenceliydi ki…
Gazeteler günlerce yazar…
Muhabbeti aylarca sürerdi.
Görelilik kuramlarına göre zaman, farklı koşullardaki gözlemciler için farklı hızlarda akabilir. Örneğin siz sabitken size göre hareket eden bir cisimde zaman daha yavaş geçer. Bu, düşük hızlarda fark edilmeyecek kadar küçük bir farktır.
Ancak hız farkı, ışık hızına yaklaştıkça bu etki gözle görülür büyüklüklere ulaşır. Bu olgu, zamanın kısalması olarak bilinir ve deneysel olarak gösterilmiştir.
Eğer bir astronot ışık hızının hemen altındaki bir hızda altı ay boyunca uzayda seyahat ederse ve
Dünya’ya geri dönmesi de altı ay sürerse, gelecekteki dünyaya ayak basacaktır.
Astronotun ışık hızına ne kadar yakın yolculuk yaptığına bağlı olarak astronotun saatinde bir yıl geçerken, dünyada on binlerce yıl geçmiş olabilir.
Bilinen resmi tarihe göre 900 yılında Norveçli denizci Gunnbjorn Ulfsson keşfetmiş.
İzlanda’ya seyahati esnasında denizde çıkan bir fırtına sonucu ada kıyılarına sürüklenen Ulfsson, bu olayı rapor edip resmi makamlara bildirmiş
Grönland Dünyanın en büyük adası, yüzölçümü 2.166.086 kilometrekare.
Danimarka Krallığı’nın bir parçası.
Ada’nın %81'i buzullarla kaplı olduğundan sebze meyve üretimi yok denecek kadar az.
Adanın en büyük geçim kaynağı, denizden tuttukları balıklar, balinalar, foklar ve diğer avladıkları canlılar.
Yılın en sıcak yaz aylarında bile sıcaklık oldukça düşüktür. Ortalama sıcaklık -7 derece civarlarında olurken, şu ana kadar görülen en düşük sıcaklık -66'dır.
13 Mart 1915'de İstanbul'da doğdu.
Çocukluk yılları İstanbul'un Kadıköy ilçesinde geçti. Ortaokula kadar İstanbul'da eğitim gördü.
Liseyi Ankara Gazi Lisesi'nde tamamladı.
Lise çağlarında Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat gibi isimlerle tanıştı.
Melih Cevdet Anday hem Türk Edebiyatı’nı hem de Batı Edebiyatı’nı ele alan yazılar kaleme almıştır.
Düşünce yazılarında şiirin ne olduğunu, imgenin nasıl yaratıldığını, iyi bir ozanın hangi özelliklere sahip olabileceğini konu edinmiştir
“Bir de tiyatro kulübü vardı lisede. Orhan da benim gibi tiyatroya tutkun. Oktay da gelirdi temsillere. “Üç arkadaş şiirlerimizi birbirimize okurduk… Şimdi sanıyorlar ki üç kişi bir araya gelirse ekol kurulur. Hayır, kurulmaz. Garip hareketi bir tesadüftür…
M.Ö. 3000’li yıllardan bu yana biliniyordu ve ilk sızıntıların fark edildiği yer de -hala bu sebeple savaş coğrafyası olan- Bağdat’tı.
M.Ö. 4. yüzyılda da Çin’de ısıtma ve aydınlatma amacıyla kullanıldığı bilinmektedir.
1853 yılında Ignacy Lukasiewicz tarafından ham petrolden gazyağı (kerosen) damıtıldı.
Bundan önce benzer bir işlem 1846’da Abraham Gesner tarafından yapılmıştı, ama o gazyağını kömürden damıtmayı başarmıştı.
Lukasiewicz, aynı zamanda ilk gaz lambasını yapan kişidir.
27 Ağustos 1859. Girişimci Edwin Drake Pennsylvania'nın batı kesiminde zaman zaman köpürerek toprak üzerine çıkan ham petrolün damarını bulmayı umuyordu. Bu kahverengi kaya petrolü tabir edilen yakıtı rafine edecek ve giderek daha pahalanan balina yağı yerine
Cumhuriyet'in beşinci yılında devrimler yapılırken Mustafa Kemal ve arkadaşları devrimlerin en önemli, en büyük adımını atmaya hazırlanırlar.
Osmanlı İmparatorluğu yüzyıllarca Arap alfabesini kullanmıştır.
Bu alfabe Arapçanın doğasına yatkındır; bağlantılı dil özelliği taşıyan Türkçenin doğasındaki sesleri yansıtmaktan uzak bir dizgedir; Türkçenin ünlü seslerini göstermemekte; h, k, s gibi kimi ünsüzler için birkaç ayrı harf kullanılmaktadır.
19. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul ve Anadolu'da Rum ve Ermeni harfleriyle basılan gazete ve kitaplar önemli bir sayı tutmaya başlamıştı. Bu yayınların kazandığı popülerlik, Türkçenin Arap yazısından başka yazıyla da yazılabileceği düşüncesinin benimsenmesine yardımcı oldu.
Gerçekte yaşayıp yaşamadıkları, yaşadılar ise de nerede bulundukları kesin olarak bilinmiyor.
Yapılan kültür araştırmaları ve rivayetlere göre Bursa'da Ulucami'nin imalatı esnasında çalışan 2 işçi oldukları belirtiliyor.
(Kambur Bali Çelebi) Karagöz, demirci ustası,
(Halil Hacı İvaz ) Hacivat ise duvarcı ustası.
Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur.
Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçmiştir.
Daha sonra da Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya geçmiştir.
Bu tekniğin Türk halk kültüründe ortaya çıkışı ve ne zaman Karagöz ve Hacivat olarak biçimlendiği hakkında değişik görüşler vardır.