Görelilik kuramlarına göre zaman, farklı koşullardaki gözlemciler için farklı hızlarda akabilir. Örneğin siz sabitken size göre hareket eden bir cisimde zaman daha yavaş geçer. Bu, düşük hızlarda fark edilmeyecek kadar küçük bir farktır.
Ancak hız farkı, ışık hızına yaklaştıkça bu etki gözle görülür büyüklüklere ulaşır. Bu olgu, zamanın kısalması olarak bilinir ve deneysel olarak gösterilmiştir.
Eğer bir astronot ışık hızının hemen altındaki bir hızda altı ay boyunca uzayda seyahat ederse ve
Dünya’ya geri dönmesi de altı ay sürerse, gelecekteki dünyaya ayak basacaktır.

Astronotun ışık hızına ne kadar yakın yolculuk yaptığına bağlı olarak astronotun saatinde bir yıl geçerken, dünyada on binlerce yıl geçmiş olabilir.
Kozmonot Aleksandr Kaleri 769 gün MIR uzay istasyonunda bizden çok farklı bir kütle çekiminin etkisinde kalmıştır. Dünya’ya döndüğünde bizim zamanımızdan 0,02 saniye ileride yaşamaktaydı.
Bilim insanları laboratuvar ortamında Fotonlara zamanda yolculuk yaptırdı.
Sinemada ya da romanlarda sıkça işlenen zaman yolculuğu, genellikle ünlü bir paradoksu da beraberinde getiriyor. Bu paradoksa göre zamanda geriye giderek herhangi bir şeyi değiştirmek,
gelecekte farklı olayların yaşanmasına sebep olabiliyor. Bu da zaman yolcusunun, geçmişe gitmesine sebep olan olayları değiştirerek, yolculuğun gerçekleşmesini engelliyor.
Dede paradoksuna göre, zaman yolculuğu yapan birinin geçmişe gidip dedesini,
babaannesiyle tanışmadan önce öldürdüğü durumda o kişinin doğumu mümkün olamaz. Haliyle geriye dönüp dedesini öldürmesi de imkansız hale gelir.
Zamanda geriye ve ileriye nasıl yolculuk yapabileceğimizin bir başka teorisi, 1991’de Princeton fizikçisi J. Richard Gott
tarafından önerilen kozmik iplikler fikrini kullanır. Bunlar bazı bilim adamlarının erken evrende oluştuklarına inandıkları ipliğe benzer nesnelerdir.
İki kozmik ipliği bir araya çekerek veya bir ipliği bir kara deliğin yakınına çekerek
uzay ve zamanı yeteri kadar eğriltmek mümkün olabilir.
Columbia Üniversitesi'nde Fizik ve Matematik profesörü olarak görev yapan Brian Greene, zamanda yolculuğu iki tipe ayırdı. Bu iki farklı yolculuğun tamamen birbirinden farklı olduğunu söyleyen profesör,
geleceğe yolculuk şu anda bilimsel açıdan tamamen mümkün olduğunu, yalnızca teknolojinin buna yetişmesi gerektiğini söyledi.
Greene’in açıklamalarına göre ışık hızının dışında yerçekiminin de zamanda ileriye gitme gücü bulunuyor.
Olay geçmişe gitmeye geldiğince burada işler karışıyor. Bunların arasında bilim insanlarının da bulunduğu pek çok insan geçmişe gitmenin mümkün olmadığını savunuyor. Buna inananlar ise geçmişe gitmenin solucan deliği ile sağlanabileceğini düşünüyorlar.
İlk olarak 1935 yılında ortaya atılan Solucan deliği, bir yerden bir yere gitmek için köprü oluşturmamızı sağlar.
Solucan deliklerinin gerçek olup olmadığı bilinmiyor.
Brian Greene, bu konuda iki türlü yolculuğun da mümkün olabileceğini, ancak birisinin somut kanıtları varken
diğerinin henüz doğrulanmamış kanıtları olduğunu belirtiyor.
Teknolojinin çok daha fazla geliştiğini ve artık zaman makinesi sayesinde geçmişe ve geleceğe yolculuk yapabildiğimizi farz edelim. Zaman makinesi ile geçmişe ya da geleceğe gittiğimizde gitmiş olduğumuz o evren
gerçekten bizim evrenimiz mi? Tam da bu noktada “Paralel Evrenler Teorisi” karşımıza çıkıyor. Teknik anlamda zamanda yolculuk yapmak aslında alternatif bir evrene yolculuk yapmak oluyor.
Felsefecilerin dede paradoksuna karşı argümanları var.
Geçmişe yolculuk edenlerin dedelerini asla öldüremeyeceğini, silahın tutukluk yapması ya da yanlış kişinin vurulması gibi hep bir şeyler olacağını ve zaman çizgisinin devam edeceğini söylüyorlar.
Bir başka teori de zaman yolcusunun yaptığı değişikliklerin,
arkalarında bıraktıkları orijinal dünyayı değiştirmek yerine paralel evrende bir olaylar zinciri yaratması.

Bu çoklu evren teorisine dayanıyor. Buna göre biz gerçekliğin yalnızca bir versiyonunu yaşıyoruz. Paralel evrenlerde sonsuz sayıda başka olasılıklar söz konusu.
Zamanda yolculukla ilgili senaryolardaki ana düşünceleri üç gruba ayırabiliriz:
Zaman statiktir. Yani siz zamanda yolculuk yapıp herhangi bir şeyi değiştiremezsiniz, çünkü sizin özgür irade dediğiniz şey zamanda zaten vardır. Siz özgür iradenizle karar verdiğinizi düşünseniz de
zaman açısından o karar zaten verilmiştir. Dolayısıyla zamanda yolculuk yaparak kendi babanızı öldürmeniz mümkün değildir, çünkü geçmişe gidip babanızı öldürmediğiniz için doğdunuz. Yaptığınız şeyler bir duvar gibi zamana kazılıdır ve değişmez.
Zaman dinamiktir. Yani siz zamanda yolculuk yaptığınızda geçmişte bazı şeyleri değiştirirseniz gelecek de değişir. Bu çok problemli bir durumdur. Diyelim ki geçmişe gidip babanızı öldürdünüz, o zaman siz doğmazsınız, siz doğmayınca gelecekte siz olmazsınız,
gelecekte siz olmayınca geçmişe gidip babanızı öldüremezsiniz, öldüremeyince de siz doğarsınız ve geçmişe dönüp babanızı öldürürsünüz şeklinde sonsuz bir döngüye girersiniz.
Zaman statiktir ama paralel evrenler vardır. Bu zaman yolculuğunun en zevkli kısmıdır.
Bizim yaşadığımız aslında bir zaman çizgisidir ve bu zaman çizgisinden sonsuz sayıda vardır. Biz zamanda yolculuk yapıp geçmişte babamızı öldürecek olursak başka bir zaman çizgisi yaratmış oluruz. O gelecekte artık babamız yoktur ve biz de yokuz.
Ama babamızı öldürdükten sonra kendi geldiğimiz zamana dönüp yaşamaya devam edebiliriz, çünkü o yaşadığımız zaman çizgisinde babamız öldürülmemiştir.

Çoğu insan zamanı sabit bir olgu olarak düşünürken, fizikçi Albert Einstein bu konuya farklı bir açıdan bakmıştır.
Einstein zamanın bir yanılsama olduğunu ve gözlemlerin uzaydaki insanın hızına bağlı olarak değişebilmesinden dolayı, zamanın kişiden kişiye değişen bir olgu olduğunu gözler önüne sermiştir. Einstein zamanı “dördüncü boyut” olarak adlandırır.
Stephen Hawking bu konuya şöyle yaklaşıyor; “Eğer zamanda yolculuk mümkün olsaydı, neden bugün gelecekten gelmiş zaman yolcularıyla karşılaşmıyoruz? Peki ya ileride zamanda yolculuk gerçekten mümkün olursa ve gelecekten gelmiş kişiler aramızda yaşayıp bizi izliyorlar ve
içlerinden gülüyorlarsa?”

Hangi zamana gitmek istersiniz ?

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Kapheros

Kapheros Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @sigaramcamel

2 Dec
Bilinen resmi tarihe göre 900 yılında Norveçli denizci Gunnbjorn Ulfsson keşfetmiş.

İzlanda’ya seyahati esnasında denizde çıkan bir fırtına sonucu ada kıyılarına sürüklenen Ulfsson, bu olayı rapor edip resmi makamlara bildirmiş
Grönland Dünyanın en büyük adası, yüzölçümü 2.166.086 kilometrekare.
Danimarka Krallığı’nın bir parçası.

Ada’nın %81'i buzullarla kaplı olduğundan sebze meyve üretimi yok denecek kadar az.
Adanın en büyük geçim kaynağı, denizden tuttukları balıklar, balinalar, foklar ve diğer avladıkları canlılar.
Yılın en sıcak yaz aylarında bile sıcaklık oldukça düşüktür. Ortalama sıcaklık -7 derece civarlarında olurken, şu ana kadar görülen en düşük sıcaklık -66'dır.
Read 15 tweets
1 Dec
Çoğu fabrikanın çalışanlarıydı.
Rekabet başlamıştı.
İddia, yarış nasıl olacak?
Fabrikaya yakın deniz kenarında gayri nizami saha hazır, seyirciler eş-dost, mahallelidir.
Bir başladı, geleneksel hale geldi, 45 yıl sürdü. Image
İzmir Bayraklı da 1930'lu yıllarla birlikte, üzümün bol ve kaliteli bağlarıyla önce rakı sonra şarap fabrikası kurulur. Günün neredeyse 20 saatini fabrikada geçiren işçiler boş zamanlarında top haline getirdikleri kağıt ve çöplerle futbol oynamaya başlarlar. Image
Fabrika işçileri birer futbol takımı kurarak kendi aralarında yılda bir düzenlenecek ve bir şölen havasında geçecek olan futbol maçları yapma kararı almışlar. Takım isimleri ise rakı fabrikasının takımı Rakıspor, şarap fabrikasının takımı ise Şarapspor olur. Image
Read 19 tweets
28 Nov
13 Mart 1915'de İstanbul'da doğdu.
Çocukluk yılları İstanbul'un Kadıköy ilçesinde geçti. Ortaokula kadar İstanbul'da eğitim gördü.
Liseyi Ankara Gazi Lisesi'nde tamamladı.
Lise çağlarında Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat gibi isimlerle tanıştı.
Melih Cevdet Anday hem Türk Edebiyatı’nı hem de Batı Edebiyatı’nı ele alan yazılar kaleme almıştır.
Düşünce yazılarında şiirin ne olduğunu, imgenin nasıl yaratıldığını, iyi bir ozanın hangi özelliklere sahip olabileceğini konu edinmiştir
“Bir de tiyatro kulübü vardı lisede. Orhan da benim gibi tiyatroya tutkun. Oktay da gelirdi temsillere. “Üç arkadaş şiirlerimizi birbirimize okurduk… Şimdi sanıyorlar ki üç kişi bir araya gelirse ekol kurulur. Hayır, kurulmaz. Garip hareketi bir tesadüftür…
Read 25 tweets
14 Nov
M.Ö. 3000’li yıllardan bu yana biliniyordu ve ilk sızıntıların fark edildiği yer de -hala bu sebeple savaş coğrafyası olan- Bağdat’tı.
M.Ö. 4. yüzyılda da Çin’de ısıtma ve aydınlatma amacıyla kullanıldığı bilinmektedir.
1853 yılında Ignacy Lukasiewicz tarafından ham petrolden gazyağı (kerosen) damıtıldı.
Bundan önce benzer bir işlem 1846’da Abraham Gesner tarafından yapılmıştı, ama o gazyağını kömürden damıtmayı başarmıştı.
Lukasiewicz, aynı zamanda ilk gaz lambasını yapan kişidir.
27 Ağustos 1859. Girişimci Edwin Drake Pennsylvania'nın batı kesiminde zaman zaman köpürerek toprak üzerine çıkan ham petrolün damarını bulmayı umuyordu. Bu kahverengi kaya petrolü tabir edilen yakıtı rafine edecek ve giderek daha pahalanan balina yağı yerine
Read 25 tweets
1 Nov
Cumhuriyet'in beşinci yılında devrimler yapılırken Mustafa Kemal ve arkadaşları devrimlerin en önemli, en büyük adımını atmaya hazırlanırlar.

Osmanlı İmparatorluğu yüzyıllarca Arap alfabesini kullanmıştır.
Bu alfabe Arapçanın doğasına yatkındır; bağlantılı dil özelliği taşıyan Türkçenin doğasındaki sesleri yansıtmaktan uzak bir dizgedir; Türkçenin ünlü seslerini göstermemekte; h, k, s gibi kimi ünsüzler için birkaç ayrı harf kullanılmaktadır.
19. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul ve Anadolu'da Rum ve Ermeni harfleriyle basılan gazete ve kitaplar önemli bir sayı tutmaya başlamıştı. Bu yayınların kazandığı popülerlik, Türkçenin Arap yazısından başka yazıyla da yazılabileceği düşüncesinin benimsenmesine yardımcı oldu.
Read 22 tweets
23 Oct
Gerçekte yaşayıp yaşamadıkları, yaşadılar ise de nerede bulundukları kesin olarak bilinmiyor.
Yapılan kültür araştırmaları ve rivayetlere göre Bursa'da Ulucami'nin imalatı esnasında çalışan 2 işçi oldukları belirtiliyor.
(Kambur Bali Çelebi) Karagöz, demirci ustası,
(Halil Hacı İvaz ) Hacivat ise duvarcı ustası.

Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur.
Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçmiştir.
Daha sonra da Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya geçmiştir.
Bu tekniğin Türk halk kültüründe ortaya çıkışı ve ne zaman Karagöz ve Hacivat olarak biçimlendiği hakkında değişik görüşler vardır.
Read 25 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!