Polonya 2. Dünya savaşında hem Almanya hem de Rusya tarafından işgale uğrar.
Naziler sonradan Sovyetlere de saldırır.
Rusya’da o dönem binlerce Polonyalı esir vardır.
Almanya saldırmaya başlayınca Sovyetler Polonyalı savaş esirleri ve mültecileri serbest bırakmak durumunda kalır.
300.000 Polonyalı, İngiliz kontrolündeki İran topraklarına doğru göçe başlar.
Bunların arasında oluşturulan savaş birlikleri İngiliz ana komutasına girecek ve
İran’dan İtalya’ya kadar olan bir bölgede Nazilere karşı savaşacaklardır.
Bu tutsaklara eşlik etmek ve bölgede düzeni sağlamak için Orta Doğu’da İngiliz ordusu kumandası altında bir Polonya askeri birliği oluşturulur.
Daha sonra birlik Orta Doğu’ya hareket eder, yol üzerinde bulunan İran’ın Hamedan kasabasına geldiklerinde mola verdikleri sırada İranlı bir genç ile karşılaşırlar.
Bu gencin yanında bir ayı yavrusu vardır, annesi avcılar tarafından vurulmuş olan bu ayı yavrusunu
İranlı genç ormanda bulmuş ve yanına almıştır.
Polonyalı mülteciler arasında yer alan 18 yaşlarındaki İrena Bokiewicz ayı ile yakından ilgilenir ve ayıyı İranlı gençten satın alırlar.
Irene bir süre zaman geçirdiği yavru ayıyı İran – Filistin hattında konuşlanmış Polonya 22. Topçu Birliğine götürür. Wojtek (Voytek) slav kökenli bir isimdir. Anlamı güler yüzlü savaşçıdır.
Askerler yutma problemi olan Voytek’i boş votka şişelerinde doldurdukları sütle beslerler.
Zamanla kahvaltılık reçeller, bal ve meyveler de diyete eklenir.
Wojtek bölüğün popüler bir üyesi olur. Zamanının büyük çoğunluğunu 4. müfreze askerleriyle birlikte geçirir.
Zamanının büyük bölümünü mutfakta geçirip, bulduğu her şeyi yiyen Wojtek’in en sevdiği iki şey bira ve sigaradır.
Boş zamanlarda ise Wojtek askerler ile güreşir, geceleri kampta nöbet tutar veya kamp ateşinde oturup onlarla şişe tokuşturarak bira içermiş.
Wojtek’in en sevdiği aktivite bölükteki askerlerle güreşmektir.
Kazandığı her güreş müsabakasının ardından bir kutu bira ile ödüllendirilir.
Wojtek büyüyünce taşınması da sorun olmuş, askerler bu sorunu ona büyük bir kamyon kasası tahsis ederek çözmüşler.
Savaş esnasında, savaşta faydalanılmayan hayvanların orduyla birlikte hareket etmesi kesinlikle yasaktır.
Wojtek’e bir asker künyesi çıkararak bu sorunu çözerler. Artık Wojtek er rütbesiyle Polonya Ordusu’nun bir askeri olmuştur.
Belgelerinin eksiksiz olması sayesinde gemiye binen Wojtek orduyla birlikte Akdeniz’de İtalya’ya doğru yola çıkar.
Onbaşı Voytek’in İngiliz birliğiyle karşılaşma anını Archibald Brown adlı İngiliz askeri anlatıyor ;
"1944 Şubat Ayı ortalarıydı. Alman ve İtalyanlara karşı Roma’da çarpışacak birlikleri topluyorduk. İskenderiye’den gelen askerler Napoli Limanı’na inerken elimdeki listeden yoklama yapıyordum.
Elimdeki listeye göre sadece bir asker eksik gözüküyordu.
Elimdeki listeye göre sadece bir asker eksik gözüküyordu. Onbaşı Wojtek adında biri. Firar etti diye düşünerek adını bir iki sefer tekrarladım.
Sonra Polonyalı askerlerden biri o İngilizce bilmez, sadece Polonyaca ve Farsça anlar dedi… Ve gemiden dev bir ayı çıktı."
1944’te Wojtek, Monte Cassino muharebesinde askerlerin zar zor taşıdığı mühimmat sandıklarını tek başına kaldırarak topların yanına koyar,
hatta bir çavuş tarafından ayıya havan topunun nasıl ayarlandığı gösterilir.
Wojtek’in yardımları nedeniyle Polonyalı 22. topçu birliğinin arması top mermisi taşıyan bir ayı figürü ile değiştirilir.
2. Dünya savaşı biter ve birliklerin Polonya‘ya dönmesi gerekir.
Ancak Sovyet Rusya kontrolünde olan Polonya‘da yaşamayı reddeden 3000 kadar Polonyalı asker, Ayı Wojtek ile beraber İskoçya’ya yerleşir.
Wojtek, Edinburgh Hayvanat Bahçesine bırakılır.
Orada da çok popüler olur, eski Polonyalı askerler onu sürekli ziyaret eder ve hasret giderirler.
Hayvanat bahçesi bakıcıları ;
… Eski arkadaşları gelir ve ziyaret ederlerdi ve bazen de çitleri atlarlar ve ona bir kucak ya da bir şişe bira verirlerdi.
Eğer Lehçe dilini duyduysa, sık sık eğilirdi." diye anlatıyorlar.
2011 yılında “Savaşa katılan Ayı – Wojtek” adlı BBC belgeseline konuşan Polonya birliğinden Wojciech Narebski anlatıyor:
İşgale uğramış ülkelerinde esir düşmüş askerlerden bahsediyoruz. Ülkelerini kaybettikleri yetmemiş bir de Rusların ölümcül çalışma kamplarında tutulmuşlar. Sonra yine savaşa katılmak zorunda kalmışlar. Yıllardır ailelerini, çocuklarını görmemişler.
Neredeler bilmiyorlar, savaş ne zaman bitecek belli değil. Voytek o dönemde bizim için yaşama sevinci demekti. Askerlerin moral ihtiyacını tüm şirinliğiyle o karşılıyordu.
Onbaşı Ayı Wojtek, 1963 yılının aralık ayında 230 kg ve 1,80 boyunda hayata gözlerini yumar.
Bugün Polonya’da, Londra İmparatorluk Savaş Müzesi, Kanada Savaş Müzesi’nde, Krakow’da bulunan Jordana Parkında Ayı Wojtek’in heykelleri ve anma bölümleri bulunuyor.
Wojtek'in bira sevgisi birçok bira firmasının da onun adına hatıra serileri üretmesine yol açmıştır.
2 trilyon galaksi yaşadığımız galaksinin etrafını çevreliyor. Bilim insanları sadece Samanyolu’ndaki yıldızların yaşama elverişli bölgelerinde yaklaşık 40 milyar dünya benzeri gezegen olduğunu tahmin ediyor.
Bu sayılara baktığımızda yalnız olduğumuza düşünmek zor.
Bilim insanları, bir medeniyetin büyümesine ve daha gelişmiş hale gelmesine bağlı olarak nüfus artışı ve çeşitli makinelerin enerji gereksinimleri nedeniyle enerji taleplerinin hızla artacağını iddia ediyorlar.
1964’te, kozmik sinyallerle dünya dışı akıllı yaşam arayan Rus astrofizikçisi Nicolai Kardashev, bir kültüre ait uygarlık statüsünün genel olarak iki temel şey üzerinde durduğu fikrini ortaya attı: Enerji ve teknoloji.
Nerede ve ne zaman ortaya çıkmış olduğu tam olarak bilinmiyor. 7. ve 10. yüzyıllar içinde Çin’de ortaya çıkmış olduğu ve 13. yüzyılda Marco Polo tarafınca Avrupa’ya getirilmiş olduğu tahmin ediliyor.
Hindistan’dan ya da Arabistan’dan geldiğini ileri sürenler de var fakat bugünkü şekilleriyle kullanılmalarının 14. yüzyıl Fransa’sına dayandığı düşünülüyor.
Haklarında kesin olan bilgiler yanı sıra, kanıtı olmadığı için gizemini devam ettiren bir çok ilginç teori vardır.
Özellikle kullanılan figürler ve grafikler bazı tarihi kişi, olay ve fikirler ile ilişkilendirilir.
İskambil kağıdının ilk olarak Çin’de ortaya çıktığı düşünülüyor. Kağıt gibi dayanıksız bir malzemeden üretildiği için, o günlerden günümüze ulaşan örnekler yok.
Görelilik kuramlarına göre zaman, farklı koşullardaki gözlemciler için farklı hızlarda akabilir. Örneğin siz sabitken size göre hareket eden bir cisimde zaman daha yavaş geçer. Bu, düşük hızlarda fark edilmeyecek kadar küçük bir farktır.
Ancak hız farkı, ışık hızına yaklaştıkça bu etki gözle görülür büyüklüklere ulaşır. Bu olgu, zamanın kısalması olarak bilinir ve deneysel olarak gösterilmiştir.
Eğer bir astronot ışık hızının hemen altındaki bir hızda altı ay boyunca uzayda seyahat ederse ve
Dünya’ya geri dönmesi de altı ay sürerse, gelecekteki dünyaya ayak basacaktır.
Astronotun ışık hızına ne kadar yakın yolculuk yaptığına bağlı olarak astronotun saatinde bir yıl geçerken, dünyada on binlerce yıl geçmiş olabilir.
Bilinen resmi tarihe göre 900 yılında Norveçli denizci Gunnbjorn Ulfsson keşfetmiş.
İzlanda’ya seyahati esnasında denizde çıkan bir fırtına sonucu ada kıyılarına sürüklenen Ulfsson, bu olayı rapor edip resmi makamlara bildirmiş
Grönland Dünyanın en büyük adası, yüzölçümü 2.166.086 kilometrekare.
Danimarka Krallığı’nın bir parçası.
Ada’nın %81'i buzullarla kaplı olduğundan sebze meyve üretimi yok denecek kadar az.
Adanın en büyük geçim kaynağı, denizden tuttukları balıklar, balinalar, foklar ve diğer avladıkları canlılar.
Yılın en sıcak yaz aylarında bile sıcaklık oldukça düşüktür. Ortalama sıcaklık -7 derece civarlarında olurken, şu ana kadar görülen en düşük sıcaklık -66'dır.
Çoğu fabrikanın çalışanlarıydı.
Rekabet başlamıştı.
İddia, yarış nasıl olacak?
Fabrikaya yakın deniz kenarında gayri nizami saha hazır, seyirciler eş-dost, mahallelidir.
Bir başladı, geleneksel hale geldi, 45 yıl sürdü.
İzmir Bayraklı da 1930'lu yıllarla birlikte, üzümün bol ve kaliteli bağlarıyla önce rakı sonra şarap fabrikası kurulur. Günün neredeyse 20 saatini fabrikada geçiren işçiler boş zamanlarında top haline getirdikleri kağıt ve çöplerle futbol oynamaya başlarlar.
Fabrika işçileri birer futbol takımı kurarak kendi aralarında yılda bir düzenlenecek ve bir şölen havasında geçecek olan futbol maçları yapma kararı almışlar. Takım isimleri ise rakı fabrikasının takımı Rakıspor, şarap fabrikasının takımı ise Şarapspor olur.
13 Mart 1915'de İstanbul'da doğdu.
Çocukluk yılları İstanbul'un Kadıköy ilçesinde geçti. Ortaokula kadar İstanbul'da eğitim gördü.
Liseyi Ankara Gazi Lisesi'nde tamamladı.
Lise çağlarında Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat gibi isimlerle tanıştı.
Melih Cevdet Anday hem Türk Edebiyatı’nı hem de Batı Edebiyatı’nı ele alan yazılar kaleme almıştır.
Düşünce yazılarında şiirin ne olduğunu, imgenin nasıl yaratıldığını, iyi bir ozanın hangi özelliklere sahip olabileceğini konu edinmiştir
“Bir de tiyatro kulübü vardı lisede. Orhan da benim gibi tiyatroya tutkun. Oktay da gelirdi temsillere. “Üç arkadaş şiirlerimizi birbirimize okurduk… Şimdi sanıyorlar ki üç kişi bir araya gelirse ekol kurulur. Hayır, kurulmaz. Garip hareketi bir tesadüftür…