❝1969’un 27 Kasım’ında Münih Tren İstasyonu’nda meraklı bir bekleyiş vardı. Güneydoğu Avrupa’dan Almanya’ya gelecek 1 milyonuncu işçi bekleniyordu. Birkaç gün önce Atina ve İstanbul’dan yola çıkan trenlerden hangisi Münih’e önce varırsa 1 milyonuncu işçi o trenden inecekti...
5 yıl önce 1964 yılında Güney Avrupa’dan gelen 1 milyonuncu işçi Portekizli Armando Rodrigues olmuş, kendisine Zündapp marka bir moped hediye edilmişti. Bu kez peronun ortasında, beyaz örtülü bir sehpanın üzerinde üstten kolçaklı Schaub-Lorenz marka bir televizyon bekliyordu.
İlk gelen haberlere göre Atina treni önden geliyordu. Yunan gazeteciler gülümserken, Türk gazeteciler de Sirkeci treni daha önce gelsin diye dua ediyordu. Sirkeci treninin içerisindeki 800 işçinin ise bütün bu olup bitenlerden hiç haberi yoktu.
İstanbul’da treni uğurlamaya gelenler arasında Alman Başkonsolosu’nun ve görevlilerin olmasına şaşırsalar da 1 milyonuncu işçinin o trenden çıkabileceği akıllarına bile gelmezdi. Ancak görevliler bunu tahmin ediyordu ve uçakla Münih’e giderek istasyonda treni karşılayacaklardı.
Ve beklenen an geldi. Tren yavaşlıyordu. Münih Tren İstasyonu’na yaklaşan trendeki işçiler, perondaki kalabalığın nedenini anlamaya çalışıyordu. Takım elbiseli adamlar, elinde kamerayla, mikrofonla bekleyen gazeteciler, izleyiciler ve orta yerdeki beyaz örtülü masa…
İşçiler perona inerken bir görevli de inenleri sayıyordu. 1 milyoncu işçi tam doğru kişi olmalıydı. Rakamlar ilerledikçe kalabalık trene iyice yaklaşıyordu. 999.999’uncu işçiden sonra kapıda beliren kişi, takım elbisesi, kravatı, elinde bavuluyla 24 yaşındaki İsmail Bahadır’dı.
Atina treni Yugoslavya’da arızalanınca Sirkeci trenine makas verilmiş ve 1 saat farkla İstanbul’dan gelen tren Münih’e daha önce giriş yapmıştı. 1 milyonuncu işçi İsmail Bahadır, kalifiye bir usta olarak Mainz’daki motor üreticisi Deutz için ayda 730 marka çalışmak için gelmişti.
O günden sonra arkadaşlarının arasında ismi “Milyoner” olarak anılacaktı. Görevliler İsmail Bahadır’ı televizyonun yanına getirdikten sonra Federal İş Kurumu Başkanı Josef Stingl, “Almanya’ya hoş geldiniz” diyerek hediyesini takdim etti. Tebrikleri kabul edip birkaç söz söyledi.
İsmail Bahadır şaşırmış, heyecanlanmış ama en çok da sevinmişti. Elinde televizyonuyla Mainz’daki işçi yurduna giden bu genç adam, bir süre sonra ailesini de yanına aldıracak, 18 yıl Almanya’da çeşitli fabrikalarda çalıştıktan sonra 1981 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yapacaktı.
Armando Rodrigues’e hediye edilen moped, 50 yıl sonra Bonn Tarih Müzesi’nde sergilenecek, İsmail Bahadır’a armağan edilen televizyon ise 80’li yıllarda Konya’da bir beyaz eşya mağazasının vitrinini süsleyecek, kim tarafından satın alındığı hiç bilinemeyecekti.❞ 🌿 (11. Peron)
2011 yapımı “Almanya - Willkommen in Deutschland” filmi, 1 milyonuncu işçinin Almanya’ya gelişini biraz da tiye alarak şöyle anlatmıştı... 🎬

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with DiasporaTürk

DiasporaTürk Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @diaspora_turk

29 Nov
Kerstin, Sonja, Elisa ve Annemarie ismindeki dört arkadaş, 1983 yılında Stern Dergisi’nde çıkan yabancı düşmanlığıyla ilgili bir haberden etkilenerek bir sokak deneyi yapmaya karar verirler. Öğretmenlerine giderek fikirlerini paylaşırlar…
Buna göre kılık değiştirerek Türk çocukları gibi görünecek ve Köln sokaklarında gezerek Almanların onlara karşı davranışlarını gözlemleyeceklerdi. Köln-Holweide Gesamtschule’deki öğretmenler, ortaokul öğrencilerinin bu fikrini beğenir ve onlara yardım etmeye karar verir.
Sınıfta 30 öğrenci vardır. Alman öğrencilerin dışında 4 Türk, 1 İtalyan ve 1 Yugoslav öğrenci bulunmaktadır. Öğretmenler deneye katılmak isteyen 8 öğrencinin makyajlarını yapıp saçlarını geçici boyayla boyarlar. Türk öğrenciler de hazırlanmaları için arkadaşlarına yardım eder.
Read 14 tweets
8 Nov
1902 yılında Berlin’de Alman mimar Bruno Möhring tarafından tasarlanan Bülowstraße İstasyonu’nun yıllar sonra “Türksicher Basar” ismiyle bir kapalı çarşıya çevrileceği ve hatta içerisinde Öztürk Serengil ve Neşet Ertaş’ın dükkanlarının bulunacağı kimsenin aklına gelmezdi…
Bülowstraße İstasyonu, Berlin’deki 2 numaralı metro ağının bir durağı olarak Schöneberg semtinde inşa edilir. 2. Dünya Savaşı’nda büyük hasar görse de savaştan sonra onarılarak yeniden işler hale getirilir. Ancak Berlin Duvarı’nın inşasıyla birlikte istasyon hepten kapatılır.
1972 yılında Alman bir iş insanı istasyonu içerisinde mağaza ve dükkanların olduğu alışveriş alanına dönüştürmek ister ancak başarılı olamaz. Bir süre sonra Büyükelçiliğin tavsiyesiyle eski Yeşilçam aktörlerinden olan sonradan Almanya’da ticarete atılan Atalay Özçakır’ı arar.
Read 9 tweets
1 Aug
❝12 işçi Köln’de bir pansiyonda kalıyorduk. Bizim pansiyonun en yaşlısı Muharrem abinin okuma yazması yoktu. Bir gün elinde mektupla geldi, ‘Yengen yollamıştır belki şunu bana okur musun Bayram?’ dedi. Bir kıyıya geçtik, mektubunu tane tane okudum. Yenge yollamıştı... Image
Hem dinledi, hem ağladı. Birkaç gün sonra ‘Bir de cevap yazalım Bayram’ dedi. Oturduk iki sayfa yazdık. Gel zaman git zaman bu iş benim üstüme kaldı. İki haftada bir mektup okuyup cevap yazıyorduk. Artık aileden biri sayılırdım, her şeylerini biliyordum.
Son mektupta Muharrem abinin hanımı ‘Sağ olsun bizim komşunun kızı Gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor’ diye not düşmüş. Meğer yengenin de okuma yazması yokmuş, o da tanıdık birine yazdırıyormuş. Muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı:
Read 7 tweets
6 Jun
Yıl 1974… Hollanda’nın küçük bir kasabasında yaşayan Arie ve Diny van den Beukel çifti, sahibi oldukları domates serasında çalıştırmak üzere işçi aramaktadır. Bir tanıdıkları aracılığıyla Hollanda’da “turist” olarak bulunan Türk işçileri serada çalıştırmaya başlarlar.
O dönem resmi mukavelesi olmayan işçiler Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde turist ya da kaçak işçi olarak anılmaktadır. Asıl mesleği hemşirelik olan Diny, işçilerin kalabilmesi için seranın bitişiğindeki bir kulübeyi pansiyon olarak hazırlar.
İlk başlarda el kol işaretleriyle anlaşırken Diny bunun çok zor olduğunu düşünerek işçilere her gün 10 kelime Hollandaca öğretir, kendisi de 10 kelime Türkçe öğrenir. Diny bir yandan da işçilere anne gibi davranmaktadır. Sürekli onlara öğüt vererek bir şeyler öğretmeye çalışır.
Read 11 tweets
24 May
1965 yılının ilk günlerinde Köln’deki Türk işçilerinin tatlı bir telaşı vardır. Yaklaşan Ramazan Bayramı için bayram namazını kılacakları geniş ve kapalı bir mekan aramaktadırlar. Düşünüp taşınırken akıllarına birden sürekli önünden geçip gittikleri tarihi Dom Katedrali gelir.
Hem yeterince büyük hem de en nihayetinde bir ibadethane diye düşünürler. Olurdu olmazdı derken inşası 632 yıl süren, Katolik dünyasının en önemli merkezlerinden biri olan Dom Katedrali’nde bayram namazı kılmak için girişimlere başlarlar. Hemen işçilerden bir heyet oluşturulur.
Katedrale giderek isteklerini iletirler ve çok geçmeden talepleri bir şekilde Kardinal Frings Denkmal’a kadar ulaşır. Katedral'de namaz kılınması fikri ilk başta şaşkınlıkla karşılanır, hatta tartışmalar çıkar. Aslında Türk işçiler arasında da bu fikri kabul etmeyenler vardır.
Read 8 tweets
10 May
Tüm annelerimizin Anneler Günü kutlu olsun... 🌼🌼🌼 #AnnelerGünü Image
❝Kırsalda yaşayanlar bilir, çöpünüzü gününde çıkarmazsanız o çöp iki hafta daha bekler. Yine öyle bir çöp gününde annem çıkarmayı unutmuş ve sabah çöp kamyonunun sesini duymuş. Birden pencereden feryat figan annemin o efsane cümlesi süzüldü: Ich bin Çöpp...❞ 😊 (Derya Kolenko) ImageImage
❝Babam Zürih’ten bir bant göndermiş, oradaki günlerini anlatıyor. En son diyor ki “Hanım arka yüzünü yalnızken dinle” Sonra herkes odasına çekiliyor. Gece annemin sessizce ağladığını duyuyorum. Babam anneme bir şarkı söylüyor: Bilsen uzaklarda kimler ağlıyor...❞ (Şilan Tirman)
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!