1
Terkedişimizin 10. yılında Mecidiyeköy, Stad, Mekanlar, Galatasaray'ın taraftar alt kültürü ve Ali Sami Yen Stadı üzerine bir flood yapmak istiyorum.

Biraz da içimi(zi) dökeceğim(z)....

Buyrun....
2
Stad, şehrin stad kültürünün, ondan neşet eden taraftar alt kültürlerinin en önemli parçalarından biriydi.

Galatasaray Taraftar Alt Kültürü orada doğdu.

Yeni kitabımda o kültürün filizlenişini, yaygınlaşmasını ayrıntılı yazacağım.

Tarihe kalsın; unutulmasın diye....
3
Galatasaray’ın en büyük hatası, dönemin iktidarının-bugün de devam eden- doymak bilmeyen kentsel rant iştahına gücünün yetip engel olamamasıydı.

Böylece, bu kentin kolektif hafızasında 30’lardan beri yer etmiş- aslında kültürel- bir mekan yerini iğrenç gökdelenlere bıraktı.
4
Evet, daha büyük ve “modern” bir stadımız var ama hala şehrin kültürel hafızalarından biri henüz olamadı.

İnsani bir yol bile yok, yanından vızır vızır çevre yolu geçiyor.
Kentin ortasında ama Kente ait değil.

Sadece maç günleri gidiliyor.

Soğuk, uzak, ıssız..
5
Oysa Ali Sami Yen Stadı ve Mecidiyeköy, Galatasaray taraftar alt kültürünün oluştuğu ve karşılıklı beslendiği bir yerdi.

Taraftarlık da ağırlıkla sosyal medyadan yürüyen bir “faaliyet” değildi.

Öfkeden çok sevgi, nefretten çok aşk, sanal ergen atarı yerine "reel" vardı.
6
O yılları, günleri yaşayanlar, bilenler sadece Stad demezler oraya...

Tribün giriş kapılarından, toprak dar geçitlerine, demir parmaklıklarla örülü gerçeküstü gişelerinden, öğleden itibaren uzayan bilet kuyruklarına...
7
Derbilerde mukavva kartonu altına çekip- bazen kilim bile getirip- çay, bira eşliğinde geceleyip arkadaşlarınla sabahlara kadar süren sınırsız sohbetlere...
8
Taraftarın kendi kendine yarattığı ve adını bile belediyenin artık koymak zorunda kaldığı Sokak boyunca öbek öbek oturan gruplara, coştukça aniden yanan meşalelere...
9
Orjin Adem’in minibüsünün önünde uzayan kuyruklara, kaldırımların dibinde uzanan bira şişelerine...
10
Meşale’sinden Altın Fıçı’ya, Match Cafe’sinden Kıtır’a, duraktaki sosiçisinden köşedeki köftecisine, Ortaklar’daki bahçe içi toplanma yerlerine...
11
Viyadüğün altından stada yaklaşırken gelen o uğultuya hızlanan ve aniden oluşan geç kalmışlık duygusu pişmanlığını telafi etmek için hızlanan adımlarımıza...
12
Kapalı’nın o dar karidorunda devre arası girilen köhne çay kuyruğuna, biçimsiz duvrların arkasında yapılan doyumsuz maç muhabbetine, iki arada bir derede herkese dağıtılan fanzinlere...
13
birdenbire tüm ülkeyi şaşırtan el emeği pankartlara, ilk koreografilere, her semtin özenle taşıyıp aynı yere astığı ve toplayıp götürdüğü semt pankartlarına.. Soma Kömür Diyarına, Pendikliler, Maltepe grubuna, Etiler'e...
14
Maçtan önce her tribünü tek tek gezen tezahürat yapan, çocuksu gülüşüyle içindeki Galatasaray tutkusunu hep yansıtan Sezgin'e, oradan oraya koşturan Alpaslan'a, Kapalı'nın ortasında davullarıyla heyecanla Abilerini takip eden Tayfa'ya...
15
Galatasaray otobüsü sokağın içinden gelip stada yaklaşırken, hızla etrafını saran kalabalığa, rüyalarına giren kahramanlarına bu kadar yaklaşan ve onlara el sallayan çocuklara gülerek karşılık veren futbolcuların bize bu kadar yakın ve ulaşılabilir olmalarına...
16
Geceden kesilen kağıt konfetiler, kağıt şapkalar, sarı-kırmızı ipler, otobüs durakları, köprü altı, yeni açık, eski açık...

ve şimdi burada sayamayacağım ama şimdi yazarken yeni kitaba aldığım her şey, Galatasaray taraftar kültürünü oluşturdu.
17
Stad, bu kültürün merkezindeydi. O kültürü kurandı, oluşturandı.

Bir tarihi vardı. Öylesine bir tarih ki, Türkiye futbol tarihinin ta kendisiydi.

İstanbul'un stad tarihi müthiştir. O tarihi yıllar önce yazmıştım.
18
Malum, ilk futbol oynanan yer, Kadıköy'deki Papazın Çayırı'ydı. Bugün Fenerbahçe Stadı ile tam karşısındaki motorcu dükkanlarına denk düşüyordu tam olarak… Galatasaray aslında burada da kuruldu denebilir; adını bile koymadan ilk maçlarını burada oynamıştı.
19
Bugünkü Gezi Parkı'nın yerindeki Kışlanın avlusunu, dönemin girişimci Spor Alemi dergisi sahibi Sait Bey, 1921’de boş duran kışlanın avlusunu futbol maçlarının yapılabileceği bir stadyum haline getirdi ve futbol Avrupa yakasına taşındı.
20
Ama kulüpler para payı az diye Sait Bey'i boykot edince stadı Yusuf Ziya (Öniş), Ali Naci (Karacan), Fazıl ve Zeki Beylerin kurduğu ortaklık aldı; bir tür kulüpler koalisyonu…

Fotoğrafta duvarın üstünde ilk naklen yayın için radyo hattı çekiliyor, 1933.
21
Kışlanın 1939'da yıkılma kararıyla Taksim Stadı da ortadan kalktı Bu süreçte Papazın Çayırı arazisi Fenerbahçe'ye geçmiş olduğu için, onlar orada oynadı, ve yavaş yavaş tribünlerini de kurdu…
22
Beşiktaş ise Çırağan Sarayı'nın yanındaki boş araziye geçti. Adı Şeref Stadı oldu.

Geriye bir tek açıkta Galatasaray kaldı. Ve yıllarca sürecek "Galatasaray'ın Stadı Problemi" konusu başladı!
23
Sorunu çözmek için ilk adımlar atıldı ve 30'lu yılların başında, şehrin dışındaki bir köyde (Mecidiye) 1930'da kurulan Likör Fabrikası'nın hemen yanındaki boş dutluk arazi, stat yapması için Galatasaray'a tashih edildi.

Şehrin sınırı ise, Şişli Camisi'nin olduğu yerdi...
24
Bu fotoğraf, Galatasaraylıların araziyi almanın mutluluğuyla fabrikasın sınır duvarının dibinde yaptıkları ilk "ikram"ın fotoğrafı, 1933.

Tashihin ardından 5 yıl boyunca ancak arazi düzeltim çalışması yapılabildi ve dutluk futbol maçı oynanabilecek "düzlüğe" kavuşturuldu.
25
Bu, ilk temel atma töreninden tek ama müthiş fotoğraf. Aralık 1938.

Kulübün her işine bakan- yayınlanan kitabımda epey ayrıntılı anlattığım-milli güreşci Çoban Mehmet kurban kesiyor.

Bugün adına kupa yarışları yapılan Mavro Besim (Atalay) temel kazığı çukurunu açıyor.
26
Ama 2. Dünya Savaşı başlayınca öylece kaldı (İnönü Stadı da aynı şekilde 1939'da atılan temelle kaldı.) 1944'e kadar bu arazide iyi kötü futbol oynandı ama tribünlerin temeli ancak 1943'te atıldı.

Bu fotoğraf da 25 Nisan 1943'den. Vali Lütfi Kırdar tribün temelini atıyor.
27
Stadın ilk mimarı rahmetli Fazıl Aysu'yu bulup konuşmuştum dergi için. Başta bisiklet pisti de (veledrom) yapmış. Ama kısa sürede Beden Terbiyesi bunu kaldırtııp atletizm pistine çevirmiş.

Veledromlu Ali Sami Yen Stadı fotoğrafı bulamadım maalesef. Belki de hiç yapılmadı?
28
Bu, henüz bitmemiş ama basit tribünleriyle izin alınarak açılan stattaki ikinci maçtan tarihi bir fotoğraf.

24 Eylül 1944. Önde Gündüz Kılıç, arkada Likör Fabrikası.

İlk maçta Süleymaniye'yi 7-0 yenmişiz. Fotodaki maç İstanbulspor'la 1-1 bitmiş. Adı, "Galatasaray Stadı".
29
Ancak kullanılmaya başlanan stad, büyük problemleri de beraberinde getiriyor. Çünkü stat o haliye adeta kullanılamaz durumda. Çok rüzgar alıyor, çamur deryası, ulaşımı zor, seyirci çok az… (Bu arada Allahtan 1947'de İnönü Stadı açılmış. O zaman "ortak" stat, İnönü)
30
Savaş sonrası toparlanma, siyasi çekişmeler, çok partili hayat filan derken stadın bitilmesi çalışmaları 60'lı yıllarda hızlanabiliyor ancak. Atatürk Kütüphanesi'nde bulduğum 1962 kışında çekilen olağanüstü bir fotoğraf: Eski Açık (?) inşa ediliyor.
31
Maceralı inşa sürecinin sonunda 1964'te törenle açılıyor. Adı, Ali Sami Yen artık. Ama güne damgasını vuran olay, yol tarafındaki tribünün korkuluk demirlerinin çökmesi.

Sosisçinin gazocağının parlamasıyla panik başlıyor. Aşağıya sarkan ve ezilen 80 kişi...
32
Bu fotoğraf, rüzgarı kesmek için yapılan ve 8 yıl süren inşaatın önünde çekilen kupalı hatıra fotoğrafı :-)

Naif, sade, samimi...
33
Stat açılıyor 1972'de kapısına yine kilit vuruluyor! Boğaziçi Köprüsü için Mecidiyeköy Viyadüğü yapılacak çünkü. 1980 Aralık ayına kadar 8 yıl kapalı kalıyor.

O dönemlerde o kadar bakımsız kalmış ki 1979’da stadın ışıklandırma direklerinden biri kendiliğinden çöküvermiş!
34
Bu kapalı yıllar boyunca İnönü Stadı'nda oynuyoruz.

1980 sonunda açıldığında çimlere herkes hayran. Ancak yağmurlar başlayınca drenajın eksik olduğu anlaşılıyor; saha göle dönüyor! Oynamak imkansız. 84'te yeniden kapatılıp bakıma alınıyor. İstikamet, yine İnönü...
35
Ali Sami Yen Stadı, nihayet 1986-1987 sezonu başında yenilenmiş çimlerle tekrar açılıyor ve başından geçen onca meceranın ardından artık uğur getirmeye başlıyor: İlk uğur: 13 yıl ardından gelen Şampiyonluk… :-)
36
1990'larla birlikte, dahası Manchester United maçıyla birlikte Ali Sami Yen Stadı efsaneleşmeye başlıyor, adı Avrupa'da da duyulmaya başlanıyor.

İngilizler stada “Hell” diyor. Zaferler, zaferleri kovalıyor.
37
Yeni Stad projesi, 1997’de açıklanıyor. Türkiye için bir ilk: Ali Sami Yen yıkılacak, yerine 50 bin kişilik modern bir stat yapılacak!

Localar, modern mimari, işletme...

Ülkenin hayallerinin ötesinde; maketi bile hepimizi büyülüyor.
38
Yapılacak umuduyla 2003-04'te Olimpiyat'a geçiyoruz. Başlayamaması bir yana, felaket sezon geçiriyoruz.

80 bin kişi olmak çok çok iyi, yepyeni bir duygu ama uzaklık, ulaşım aracı yokluğu yetmezmiş gibi soğuk ve rüzgar.

Sonuç, çok başarısız bir sezon.. Sınanıyoruz resmen!
39
Kös kös geri dönüyoruz, ama mutluyuz kurtulduğumuz için oradan. Bu arada 99 depremiyle tehlikeli hale gelen eski açık yıkılıyor ve 2005-2006 sezonunun üçüncü haftasındaki Malatyaspor maçıyla yeniden açılıyor. Buna bile çok seviniyoruz; heyt be, harika oldu Ali Sami Yen :-)
40
Ve rantçılar galip geliyor. "Trafiği berbat eder, şehir merkezi orası" diye dönemin Belediye Başkanının vermediği inşaat izniyle, 77 yıllık öykü 2011'de sona eriyor.

10 yıl önce bugün tarihimizin en güzel anılarının yerini "trafik sorunsuz" dev gökdelenlere terkediyoruz...
41
Sanki İnönü Stadı, sanki Fenerbahçe Stadı "trafiği engellemiyor"muş gibi, onlar yenilenmesine rağmen; Beyoğlu'ndan başlayan, Mecidiyeköy'de şahlanan bir kültür şehirden uzaklaştırılıyor ve endüstriyel Maslak'a gönderiliyor.
42
Esrarengiz bir şekilde aniden hafifçe aralanan (ve hızla kapanan) şu itfaiye kapısından çimleri görünce çok heyecanlananlar, sanırım beni anlar.

Herkesin bir evi vardır ve o evden çıktığında her seferinde geri döner.

Biz eve geri dönemeyeceğimiz biliyoruz maalesef...
43

....ve o günleri harika anlatan bir veda videosu....

Sevgili dostum Işıtan'dan... @isitangun

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with mehmet senol

mehmet senol Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @mehmetsenol

9 Jan
Ne yazık ki, Galatasaray tribününün en özel isimlerinden birini, sevgili arkadaşım Volkan İşcen’i bu sabaha karşı kalp krizinden kaybettik...

O’nu tarihe kaydetmek, bilmeyenlere biraz anlatmak istiyorum.. Image
Galatasaray tribünlerinin en renkli gruplarından Karşı’nın kurucularındandı Volkan...

Sadece tribünü düşünür, arkadaşlarıyla tribünü daha güçlü ve modern kılmak içim kafa patlatırlardı.. Image
Harika bir arkadaş grubuydular... pankartlarını her zaman her maça götürürlerdi... Sürekli birlikteydiler; maçlara öncesinde hazırlanırlar, Kapalı’da hep aynı yerde maç seyrederlerdi.. Image
Read 8 tweets
5 Sep 20
Fenerbahçe'nin diğer kulüp ürünlerini de kendi mağazasında satmak istemesi, bundan tam 16 yıl önce yaptığımız bir toplantıyı anımsattı.

Tarihe not düşmek için bilinmesinde fayda var.

Belki futbolda ufku olmayan kişilerin hakimiyetinde neden ilerleyemediğimizi de açıklar. (1)
2004'de Bilgi Üniversitesi'n bir toplantı yapıldı.

Dönemin TFF Başkanı Levent Bıçakçı, üniversiteden Türk futbolunun nasıl çağdaş bir yapıya kavuşturulabileceğine dair bir çalışma yapmasını istemiş, üniversite de değişik açılardan bakabilecek isimleri bir araya getirmişti.
Levent Bıçakçı ve arkadaşları, hocalar, gazeteciler, yazarlar yaklaşık 20 kişi o saatlerce konuyu masaya yatırdı.

Herkesi hatırlayamıyorum ama Mehmet Demirkol'dan Tanıl Bora'ya, Atilla Gökçe'den Yiğit Ekmekçi'ye Levent Bıçakçı'dan Aydın Uğur'a geniş bir spektrumdu. (3)
Read 13 tweets
31 Aug 20
Gece vakti 53 yıldır hala anlaşılamayan bir şarkı ve mana arayışı denemesi:

Bob Dylan ve All Along the Watchtower...
Bob Dylan konuya küt diye giriyor.

Öncesinde ne var filan bilemiyoruz...

İki kişi, Joker, yanındaki Hırsız konuşuyor... Joker, Hırsız'a 'burdan dışarı bir yol olmalı' diyor ve devam ediyor:
"İşler fena karıştı, bir türlü huzur bulamıyorum. Patronlar içer şarabımdan, çiftçiler kazar tarlamı; bu satırdakilerin hiçbiri bilmez bunların değerini'...
Read 30 tweets
6 Jul 20
Galatasaray’ı iyi yönetmek, bir “namus meselesi” değil, stratejik, uzun vadeli, iyi düşünülmüş bir planlama meselesidir.

Eski usül kavramlarla, ülkenin bir çok konuda ilklerini gerçekleştiren, Batıya açık bir kurumunu tarif etmek, yönetmeye çalışmak, başarsızlık getirir.
Yeni sezon, bir fırsat sunuyor bize.

Futbolda akıllıı bir küçülme, Avrupa’da planmış örneklerinin artık başarıya ulaşmaya başladığını gördüğümüz “yatırım kulüpleri”nin izlediği yolu incelemek için tam zamanı...
Ülkemizdeki koyu partizanlaşmış, futbolu tamamen kapsamış kayırmacılığın egemenliğindeki dünyaya karşı geliştirilebilecek stratejinin en önemli ayağını, daha az bütçeyle daha yetenekli ve cevval, genç bir takım yaratmak oluşturuyor.
Read 6 tweets
2 Apr 20
1/ Hazır #EvdeKal iken, büyük şair ve sıkı Galatasaray Ülkü Tamer'in ölüm yıldönümünde bize bizzat anlatıp özel fotoğraflarını paylaştığı şu çok güzel maçın hikayesini anlatayım.

Haldun Tanerli, Orhan Kemalli, Erol Günaydınlı, Parçalı formalı Edebiyatçılar-Tiyatrocular maçını... Image
2
Sağda Galatasaray formasıyla Haldun Taner, solda Orhan Kemal. Hakem Halit Kıvanç..

Yer, Altunizade.. Nazım Hikmet'in oğlu Memet Fuat'ın evinin yanındaki saha.. Image
3

Rahmetli Ülkü Tamer bize "Bazı hafta sonları Altunizade’ye Memet Fuat’ı ziyarete giderdik. Orada piknik yapardık. Ama küçük bir saha da vardı orada ve kendi aramızda futbol oynuyorduk." demişti.

Futbolu seven edebiyatçıların maçları 1950'lerin sonlarında başlamış.
Read 21 tweets
18 Mar 20
1

Celal İbrahim....

Kurulduğumuz yıl olan 1905'ten askere gittiği 1915'e kadar aralıksız oynayan bir kahraman, bir şehit...

Nam-ı diğer Kürt Celal...

O'nun hikayesini de ayrı bir flood'da burada anlatayım.

#ÇanakkaleGeçilmez Image
2.

Celal'in tarihimizdeki yer çok başkadır.

Fenerbahçe'ye karşı 7-0 kazandığımız o meşhur maçın 4 golünü O atmıştır.

Türkiye futbol tarihindeki ilk yabancı karşılaşmada ilk golünü atan futbolcu Celal'di.
3.

Anılara, yazılanlara bakılırsa müthiş bir futbolcuydu.

Sert bir stili vardı. Mücadeleden asla kaçmazdı. Yıkılmaz, hep ayakta kalırdı.

Ruşen Eşref'in deyimiyle "maçlara mukaddes cihada girer gibi" girerdi... Image
Read 15 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!