Kapheros Profile picture
20 Jan, 26 tweets, 14 min read
İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa ülkeleri askeri ve ekonomik olarak kötü durumdadır.
Savaştan galip çıkan Sovyetler Birliği ise güçlenmiştir.
Artan Sovyet baskısını gören ABD, Avrupalı devletlerin Sovyetlerin eksenine girmesinden endişe ederek,
Avrupalı devletlerin kalkınmasını sağlamak amacıyla bir plan hazırladı.
ABD kesenin ağzını açmış, ekonomisi çöküntüye giren ülkeleri Sovyetler’e kaptırmamak için Marshall planını devreye sokmuştu.
5 Haziran 1947 günü Harvard üniversitesinde konuşma yapan ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, konuşmasında bu plandan bahsetti.
Marshall Planı 11 Eylül 1947 yılında ABD kongresi tarafından onaylanmıştır.
ABD Başkanı Harry Truman, Marshall Planı kapsamında Türkiye'ye yapılacak bir yardıma imza attı. Sovyetlerin “komünizm” propagandalarına karşı, siyasi bir mekanizma gibi görünen bu yardım, ABD’nin o dönemde ekonomik yönden Türkiye’yi kendine bağlamasının da bir aracıydı.
Bu dönemde, Amerikan askeri yardımı çerçevesinde Türkiye’ye verilen malzemenin bakım ve yedek parça giderlerinin Türkiye bütçesinden karşılanması, Türkiye’nin ekonomisinde sıkıntıya neden oldu. Amerika’dan gelen yardımın bakım ve yedek parçası için Türkiye’nin bütçesinden
yılda yaklaşık 145 Milyon $ ayrılması gerekti. Bu durum, Türkiye’nin II. Dünya Savası sonrasında elinde bulundurduğu döviz stokunun kısa sürede erimesine neden oldu. Bu doğrultuda yapılan ithalat arttıkça dolar sıkıntısı da büyüdü ve Türkiye’nin dış ticaret dengesi bozuldu.
bu silah ve malzemenin mülkiyeti, Temmuz 1947 Antlaşmasının 4. Maddesi gereği ABD’ye aitti ve ABD’nin onay vermediği durumlarda Türkiye tarafından kullanılması mümkün değildi. Bu madde, ileride, 1964 yılında Kıbrıs’taki olaylar nedeniyle Türkiye,
Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmak için Amerikan yardımıyla gelen silahları kullanmak istediğinde önem kazanacaktı ve Amerika, Türkiye’nin bu silahları Kıbrıs’ta kullanmasına izin vermeyecekti.
Amerika ile yakın ilişkilerin kurulduğu ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez, ekonomi politikasına dışarıdan müdahalenin gerçekleştiği bu dönemde, Türkiye’nin ekonomik politikası önemli değişimler geçirmiştir.
Türkiye’nin Marshall Planı çerçevesinde aldığı borçlar genellikle ithal makineler almakta kullanılmaktaydı. Ülkede bulunan traktör sayısı bir anda artınca işlenen tarım alanları da artmış, beraberinde çiftçilerin kazançlarını da yükseltmişti.
Bu dönemlerde Türk ekonomisi %11 dolaylarında büyüme göstermişti. Aynı zamanda yeni yollar yapıldı ve demiryolu inşaları durduruldu. Yeni yolların yapılması ve demiryollarının durdurulmasıyla kamu taşımacılığı, özel mülkiyet taşımacılığına evrildi.
Amerika’da üretim fazlası buğdaylar Türkiye’ye yardım kapsamında getirilerek, depolar doldurulmuş Türk üreticisinin buğdayları ellerinde kalmış ve ilk başlarda artış gösteren tarım alanında düşüşler yaşanmaya başlamıştır.
Tarım alanında kullanılan makineler tarımdaki işsizliği arttırmış ve kentlere göçler artmıştır. Buda çarpık kentleşmeyi getirmiş ve kentlerdeki yoksulluğu arttırmıştır.

Yapılan ikili anlaşmalara, Türkiye ekonomisinin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda
ABD Hükümeti’nin öne sürdüğü şartlar da ilave edilmişti. Neticede dış baskılar altında sanayi yatırımları büyük ölçüde terk edildi. Ağırlık, tarımda makineleşmeye ve karayolları yapımına kaydırıldı. Marshall yardımlarına ve döviz rezervine güvenilerek ithalata ağırlık verildi.
Amerika, bu politika sayesinde en az maliyetle Türkiye’den isteklerini fazlasıyla elde edebilmişti. Türk yöneticiler, Marshall Planı sayesinde Türk ekonomisinin kendi kendine yeterlilik kabiliyeti kazanacağına inandırılmıştı.
Marshall Planı’nın uygulama sahasında Türk Hava Kurumu uçak ve uçak motoru fabrikaları da bulunmaktaydı. 1952’de 12 bin dolar ücretle Amerikalı iki uzman Türkiye’ye getirilecek ve bunların tavsiyesiyle THK uçak ve uçak motoru fabrikaları,
18 Haziran 1952’de Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na devredilecekti.

1946-50 dönemi, devletçiliğin tasfiye yılları olmuştu.
1950’de Türkiye, yabancı ülkelerle olan ticaretini % 60 oranında serbest bırakmıştı.
Ülkelerin özel sermaye’ye ağırlık vermeye başlaması en çok ABD’nin işine yarayacaktır. Özel sermayenin serbest kalması aynı zamanda ABD sermayedarlarının da bu pazarlara girişini kolaylaştırmıştır. Böyle olunca ithalatı hızla ilerleyen ülkelerde ihracat düşük seviyede kalmıştır.
Aynı şekilde bu durum Türk dış ticaret açığını artırmıştır. 1950 yılında 22,3 milyon dolar olan dış ticaret açığı liberalizm nedeniyle iki yıl içerisinde 193 milyon dolara ulaşmıştı.

Marshall Planı, Türkiye’de 1923 yılından beri süre gelen Atatürk’ün hazırlattığı
zirai ve sınai kalkınma biçimini sonlandırmıştı.
Tarımda devleşme hedefi, sanayileşmenin ihmal edilmesine neden olmuştu. Bunda ABD’li uzmanların raporları da etkiliydi. Örneğin Thornburg Raporu’nda Türkiye’de makine ve motor fabrikası projeleri reddedilmişti.
Uçak ve dizel motor imal etmek için, Ankara’da bir tesis kurulması fikri de kabul edilmemişti.
Madenciliğe sekte vuran Yabancı Sermaye Kanunu’nun çıkarılması da raporlar doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. Bu kanunla Türk madenlerinin yabancıların eline geçmesinin yolu açılmıştı.
Marshall Yardımı’nın ana sistemi, önce verip sonra daha büyük alma olarak özetlenebilir. Plan, bir nevi sömürgeleştirme sistemi yaratmıştı. ABD yardımları ile Türk sanayisi, sömürgeleşme sürecinden geçtikten sonra ABD’nin açık pazarı konumuna gelmişti.
Marshall Planı sonrası oluşan yeni ekonomik ortamda Türkiye artık dış borca bağımlı hale gelmişti.
Marshall Planı sürecinde Türkiye’de uygulanan ekonomik anlayış ülke içinde zengin bir sınıfın oluşmasını sağlamıştır.
Demokrat Parti’nin başa geçmesiyle daha da güçlenen bu sınıf, sonraki dönemlerde yerini iyice sağlamlaştırmıştır.

Marshall Planı ile ülkemize "bedava" buğday, çocuklara süt tozu yardım olarak geldi. Süt tozunun zorunlu olarak içirildiği bu yıllarda,
Türkiye'de ilk çocuk felci salgını görülmeye başlandı.
Felçlere, hatta ölümlere yol açan bu hastalığa karşı aşıları da ABD, milyon dolarlar karşılığında Türkiye'ye sattı.

Marshall Planı ile Amerikan eksenine giren Türkiye, hala o pozisyondan çıkamamıştır

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Kapheros

Kapheros Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @sigaramcamel

21 Jan
“Türkiye’de aydın geçinenler Doğu’ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönünde koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar.”

“Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisizdir.”

“Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur.” Image
“Meşrutiyeti getirdik olmadı, cumhuriyeti kurduk olmadı. Biraz ciddiyete ne dersiniz?”

“Bir kızın tıraşlı bir erkeği güzel zannetmesi hazindir…”

“Hiç bir yoğurtçunun yoğurt olduğu görülmediği gibi, hiç bir Türkçünün de Türk olduğu görülmemiştir.” Image
“İnsanoğlunda zeka, midyedeki inci gibidir. Hepsinde bulunmaz” , sözlerinden bazılarıdır.

Zekası ve fikirleri çağının çok ötesinde olan, inançları uğruna yaşayıp kimsenin karşısında eğilip bükülmeyen bir filozof ;
Celal Yalınız , nam-ı diğer Sakallı Celal... Image
Read 26 tweets
19 Jan
Psikolog Bertram Forer, 1948 yılında öğrencileri üstünde bir araştırma yapar. Forer ilk olarak öğrencilerine bir kişilik testi verir. Kişilik testini tamamlayan öğrencilerine ise bir süre sonra zarf içinde kişiliklerinin yorumlandığı kağıtlar dağıtır.
Forer öğrencilerinden kişilikleriyle ilgili yorumların ne kadar doğru olduğunu puanlamalarını ister. Puanlama 0 ve 5 arasındadır. (0 = Tamamen Yanlış, 5 = Tamamen Doğru). Sonuçta öğrenciler kişilik yorumlarına ortalama 4.26 puan verir.
Forer'ın çalışmasındaki kişilik yorumları aslında rastgele bir gazetede yer alan astroloji sayfasından alınmıştır. Ayrıca her öğrenciye aynı yorum verilmiştir.
Nasıl oluyor da aynı yorumları okuyan öğrenciler bu yorumların kendilerine bu kadar uygun olduğunu söyleyebilir.
Read 24 tweets
18 Jan
Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi veya Değişimi;
30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da yapılan ve resmi adı “Yunan ve Türk halklarının mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol” olan sözleşme uyarınca,
Türkiye ve Yunanistan’ın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasına, bir başka deyişle azınlıklarından “değiş tokuş yöntemi” ile kurtulmalarına verilen addır. Göçe tabi tutulan kişilere ise “mübadil” denmiştir.
– “Anadolu’da yaşayan 1.200.000 Rum (buna Mersin yöresindeki, Hıristiyan olan ve Türkçe konuşan Gagavuzlar ile Karamanlı Ortodokslar da dahildir), Yunanistan’a,
– Yunanistan’da yaşayan 750.000 Müslüman Türk kökenlinin
Read 25 tweets
16 Jan
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, 4 Ekim 1957 tarihinde Sputnik adlı uyduyu uzaya fırlattı. Dünya’nın çevresinde yörüngeye oturan ilk uyduydu Sputnik.
Uzayın keşfi, çok geçmeden ABD ile SSCB arasında geçen bir uzay yarışı halini aldı.
SSCB, Sputnik‘ten hemen bir ay sonra yeni bir uyduyu, Sputnik 2‘yi fırlatmak ve uzay yarışında kazandığı ivmeyi devam ettirmek amacındaydı.
Sputnik 2‘nin, 3 Kasım 1957’de (Ekim Devrimi’nin 40. yıldönümünde) içinde bir köpekle uzaya fırlatılması kararlaştırıldı.
Sputnik 2 uydusunda görev almak üzere üç sokak köpeği eğitildi. Bunlardan biri de, yine sokaktan bulunan üç yaşındaki dişi köpek Layka’dı (Laika).
Sputnik 2 içindeki Kapsül çok dardı.
Read 24 tweets
14 Jan
Yıl 1958.
Ara Güler, Adnan Menderes'i fotoğraflamak için Aydın'ın Geyre ilçesine gider.

Menderes, bir barajın açılışını gerçekleştirecektir.
Belediyeden bir araba ayarlanır.
Ünlü fotoğrafçı anlatıyor ;
Şoför dedi “Ben bir kestirme yol biliyorum, oradan
gidelim.” Kestirme yoldan giderken yolu kaybettik.
Yolu kaybedince de nereye gitsek karşıma hep o büyük kayalar çıkıyordu. Güneş battı ve zifiri karanlık oldu.
Gidiyoruz, gidiyoruz yine aynı kayalıklara geliyoruz. Kaybolduk! Baktım bir ışık var. Bir kahve…"

Yollarını bulamadıkları için Güler ve şoförü geceyi köyde geçirmeye karar verirler.
Read 19 tweets
12 Jan
M.S. 400’ler, bir adam kızına şöyle sesleniyor:
“Bütün dogmatik dinler yanlışlarla doludur ve kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak kabul edilmemelidir. Düşünme hakkını hep kullanmalısın, çünkü yanlış düşünmek hiç düşünmemekten yeğdir.” Image
Bu adam İskenderiye Kütüphanesi’nde felsefe, matematik ve astronomi üzerine dersler veren Hypatia’nın babası, Matematikçi Theon dur.
Hypatia, M.S. 370 civarında doğdu. Tam tarih bilinmiyor ama kız çocuklarına nadiren eğitim verildiği ve kadınların kendileri için belirlenen Image
rollerin dışına çıkmasının yasaklandığı bir zamanda Theon, kızının birinci sınıf bir eğitimden faydalanmasını sağladı.
Hypatia’ya matematik, astronomi ve felsefenin inceliklerini öğretti ve kızı da yetenekli bir öğrenci olduğunu kısa sürede kanıtladı. Image
Read 24 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!