Tüm Müslümanların kıblesi olan Kâbe-i Muazzama'nın örtüsünün özellikleri oldukça ilginç. Kâbe'nin örtülmesi geleneği çok eskilere dayanıyor. ilk defa örten kişinin Hz.İsmail olduğu, Yemen krallarından bazılarının hürmet göstererek örttüğü rivayetler arasında.+
Mekke yakınlarında, Cidde yolu üzerindeki Kâbe ve Ravza Örtü Fabrikasını iki defa ziyaret etmiştim. Bu fabrika senede sadece 3 ay çalışıyor ve yalnız Kâbe ile Ravza'nın örtüsünü dokuyor. Günümüzde Kâbe örtüsü dış örtüsü, iç örtüsü ve kuşak olmak üzere üç bölümden oluşuyor.
Kâbe örtüsü her yıl hac mevsiminde değiştirilir. Kâbe örtüsünün hazırlanma aşamaları tamamlandıktan sonra örtü Kâbe Örtü Fabrikası’ndan alınıp Kâbe’nin koruyucu ailesinin reisine teslim edilir. Bu aile câhiliye döneminden beri aynı ailedir: Meşhur Beni Şeybe Ailesi.
Beni Şeybe'den Osman bin Talha Hz.Muhammed'i(sav) Kâbe'nin içine girmek istediğinde 'Olmaz, sen ilâhlarımızı inkâr ediyorsun, almam seni içeri' diyerek kapıyı açmamıştı. Hz.Muhammed(sav) ona 'Ey Osman bir gün ben buradan içeri gireceğim, sen de bunu göreceksin' demişti.+
Mekke fethedildikten sonra Osman b. Talha getirildi. Hz.Muhammed(sav) anahtarı ondan aldı ve içeri girdi.(Osman b.Talha 'O anlarda bu iş artık Beni Şeybe'den gitti diye düşünüyordum' der.) Hz.Muhammed(sav) bir müddet içeride kaldıktan sonra çıktı ve Osman'a 'al anahtarını' dedi+
ve ardından ekledi: 'Allah emanetleri ehline vermenizi emreder.' O gün bugündür Kâbe anahtarı Beni Şeybe ailesinde. 'Sidane' adı verilen Kâbe hizmetleri başı bu ailedir. 'Sikaye' adı verilen bir diğer şeref olan Zemzem'in bakımı ve hacılara su dağıtımı ise Hz.Abbas ve soyundadır.
Kâbe muhafızına yeni Kâbe örtüsü ile birlikte Kâbe anahtarı için yeşil ipekten imal edilmiş, üzerinde altın ve gümüşle işlenmiş yazı ve motifler bulunan muhafaza kesesi de teslim edilir. Üretimi titizlik ve hassasiyet gerektiren bu kesenin yapımında özel bir ekip çalışır.
ÖRTÜNÜN BİRLEŞTİRİLMESİ
Ustalar Kâbe örtüsünün parçalarının birleştirilmesi işlemini Kâbe örtü fabrikasında aşama aşama icra ederler. Buna ek olarak örtünün üzerine kuşakla sabitlenen uzunluğu 28 metre olan 16 parça örtü hazırlanır.
Bu kuşağın altında 6 parça, üzerinde Haremeyn-i Şerif’in hizmetkârının ithaflarının, tarihçe ve imalat tarihinin olduğu 1 parça, üzerinde İhlas Suresi yazılı Kâbe’nin rükünlerine konan 'samediye' adlı 4 parça hazırlanıp eklenir.
Yine ayrı bir çalışma ile üzerinde Kuran ayetlerinin, Allah'ın isimlerinin yazılı olduğu Kâbe’nin kenarlarına konulan kandil şeklinde 11 parçadan oluşan örtü birleştirme kısımların da hazırlanması ile artık birleştirilme işlemi tamamlanmış olur.
DEĞİŞTİRME
Kâbe örtüsünün yenisiyle değiştirme işlemleri her yıl Zilhicce ayının 9.günü yani arife günü, hemen herkes Arafat'ta vakfede iken, Mescid-i Haram'ın en tenha zamanında yapılır. Böylece Kâbe Kurban Bayramı’nın ilk günü ziyaretçilerini yeni örtüsü ile karşılar.
Mekke halkı tavaf etmek, namaz kılmak ve örtünün yenisiyle değiştirilmesine şahit olmak, kurban bayramının ilk günü olan bir sonraki güne hacıları Kâbe’nin yeni örtüleriyle karşılamasını görmek ve Kâbe muhafızına teslimi töreni için büyük bir istekle Kâbe’ye gelirler.
Kâbe örtüsünün birleştirme işleminin en son ve en zor safhası Kâbe kapısının olduğu parçanın birleştirilme aşamasıdır. Bu işlem tamamlandıktan sonra eski Kâbe örtüsünün kaldırması işlemi tamamlanır. Eski örtü Suudi Arabistan hükümet yetkililerine teslim edilir.
Yetkililer bu örtüyü küçük parçalara ayırarak değerli misafirlere, dünyanın değişik bölgelerinde İslami hizmette bulunan kurum ve şahıslara manevi bir hediye olarak ikram ederler.
Bir Kâbe örtüsü 750 kg saf ipek, 150 kg altın ve gümüş iplikten imal edilir. Toplam yüzeyi 658 metrekareye ulaşır. Her biri 14 metre uzunluğunda, 95 cm genişliğinde 47 parçadan oluşmakta. Bir örtünün maliyeti yaklaşık 5.5 milyon dolar.
Kâbe iç örtüleri ise kırmızı ve yeşil, Ravza örtüleri ise her zaman yeşil olarak dokunup hazırlanır.
Kâbe Emeviler zamanında çeşitli kumaşlarla, derilerle örtülmüş. Abbasiler zamanında örtü rengi siyaha çevrilmiş. Memlûklar, Vezir Nizamülmülk Kâbe'ye örtü hazırlatanlardan. Yavuz Sultan Selim'den itibaren Osmanlılar Surre Alayı ile kesintisiz her sene Kâbe'ye örtü göndermiş.
Kâbe örtüsü, Kisve't-ül Kâbe'nin en kaliteli misk, gül yağı ve ud ile zemzemin karıştırılarak hazırlanan özel bir karışımla sürekli kokulandırılması da köklü bir gelenek.
Osmanlı döneminde asırlarca Mısır ve Hereke'de dokunan örtüler her yıl törenlerle Mekke'ye doğru Mahmil-i Şerif ile yola çıkardı. Son Surre Alayı ile 1918'de gönderilen Kâbe Örtüsü Hicaz'ın düşmesi nedeniyle Şam'dan geri döndü ve Eyüp Sultan Camii'ne perde yapıldı.
V'esselam
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Osmanlılar 1517'de Arap Yarımadası'na hâkim olmalarıyla birlikte Mekke ve Medine'ye eşsiz hizmetlerde bulundular. İki kutsal ve şerefli şehrin hizmetkârı / ''Hadim'ül Haremeyn'üş Şerifeyn unvanını alan sultanlar birçok vakıflar kurup Mekke ve Medine'ye hizmet ettiler.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinin ardından Osmanlı idaresine geçen Hicaz bölgesi asırlar boyunca özenle korundu ve hizmet gördü. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’ye, hizmet edebilmek amacıyla tahsis edilen vakıflar Osmanlı tarihinde çok büyük bir öneme sahip.
Özel şahısların oluşturduğu vakıfların yanı sıra devletten de pek çok isim Harameyn hayrına bağışta bulunurdu. En başta Osmanlı hanedanına mensup hanım sultanlar olmak üzere; devlet makamlarında bulunanların çoğu, mülklerini vakfederek gelirlerini kutsal topraklara bağışlamıştı.
İran’ın hemen her yerini birkaç defa gezdim. Gördüğüm yerler arasında Pers İmparatorluğu’nun taht merkezi Persepolis en etkilendiğim yerlerin başındaydı.
Bu anıtsal antik şehir aradan geçen 2.500 yıla rağmen halen son derece etkiliyeci!
MÖ 6.YY’da I. Darius tarafından kurulan şehir Kral I.Xerxes ve Artakserkses tarafından büyütülerek yaklaşık 150 yılda muazzam bir şehre dönüştü. Pers İmparatorluğu'nun gücünün zirvesinde olduğu bu dönemde Makedonya'dan Mısır'a, Anadolu'dan Yemen'e uzanan coğrafya buraya bağlıydı.
Şiraz'dan 1 saat kadar, İsfahan yolu üzerindeki Persepolis bugün de İran kültürünün en önemli, en değerli yerini oluşturur. Pers krallarının özel muhafızları 'Ölümsüzler / Immortals' 1979 İran Devrimi'ne kadar bir gelenek olarak yaşatıldı. Persopolis Basketbol takımı halen var!+
Hz.Musa Medyen'de Şuayb peygamberin yanında geçirdiği sürenin sonuna gelince ailesi ile oradan ayrıldı. Geceleyin soğuk çölde yol alırken bir ateş, yanan yeşil bir çalı gördü. Orada Allah ile aracısız görüştü. Yanan çalının yerinde bugün kadim St.Catherine Manastırı var+
Kuran, Kasas S. 29.Ayet'te bu durum için ''Musa, süreyi tamamlayınca ailesi ile birlikte yola çıktı. Tur Dağı tarafında bir ateş gördü. Ailesine, "Siz burada bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut tutuşmuş bir odun getiririm de ısınırsınız dedi'' denir+
Hz.Musa'nın vahye muhatap olduğu, aracısız Allah ile konuştuğu ve 10 Emir'i aldığı, asa ve beyaz el mucizelerinin verildiği Sina Dağı'nın bir tepesi olan Tur Dağı'nın bu noktasında kadim bir mabet var: St.Catherine Manastırı.
Arap alfabesinin en eski formu olarak ortaya çıkan Kûfi yazı formu okunmasının zorluğu bir tarafta, karakteristik yapısıyla dikkat çeker. Erken İslam dönemindeki hattatlar, Kuran el yazmalarını yazıya dökmek için çeşitli yöntemler kullandılar. Kûfi yazı bu hatların ilk formuydu.
Arap Yarımadası'nda çöllerdeki kayalarda görülen erken kûfi zamanla kendi içerisinde değişip gelişti. Irak erken dönem kûfisi, Magrib-Endülüs formu, mimariye uygulanan ve makili denilen versiyonu ile kûfi Arapça hat ve İslam sanatının en önemli dallarından biri haline geldi.
Birmingham'da bulunan bu kûfi Kuran 1370 yaşında. İlginç olan ise görünen yazının altında silinmiş daha eski bir örneğin daha bulunması. Silinen ama izleri belli olan bu yazı uzmanlarca araştırıldı ve görünen yazıdan daha eski olduğu anlaşıldı. Fakat ibareler birebir aynı!..
Ağustos 2020'de Beyrut'ta yaşanan korkunç patlamada en fazla kaybı şehrin patlamanın gerçekleştiği doğu yakasında yaşayan Hristiyanlar verdi. Kentte yaşayan Hristiyan gruplar içerisinde Maruniler en kalabalık grup. Peki kimdir Maruni Hristiyanlar?
Özellikle Lübnan’da önemli bir yeri olan Maruniler, anadili Arapça olan, Katolik Kilisesi’nin Doğu ayin usulüne bağlı en geniş cemaatlerinden biri. Maruni Kilisesi’nin kökleri, Suriye’deki Asi Nehri kıyısında inzivaya çekilmiş olan Suriyeli keşiş Aziz Marun’a dayanıyor.
Asi Nehri'nin bugün Türkiye'de, Antakya sınırlarında kalan kıyısında 800 keşişin Aziz Marun'a katıldığı ve şehir ile civarındaki yörede Hristiyanlığı yaydıkları biliniyor. Aziz Marun’un 410 yıllarında öldüğü düşünülüyor.