Ama bir takım santrada maça başlamak için bekliyor.
Maç bir türlü başlamıyor.
Çünkü rakibi, Fenerbahçe, maça çıkmıyor.
Ne maçı mı?
Bugün tam 6 şampiyonluk istedikleri organizasyon, "Milli Küme" maçı...
"Tefrika" başlıyor...
2
Yıl 1938... Milli Küme'nin 2. yılı....
Fenerbahçe sadece bu maça çıkmamakla da kalmamış, "Küme"nin 5. maçından sonra hiçbir maçına çıkmamış..
Onun yerine o dönemde oynanan İstanbul Şildi'ne katılmış; orada oynamış...
Ama bugün o organizasyondan 6 tane istiyor..
1938'in 27 Şubat'ıydı...
Orada bekleyen takım, "Üçok"tu.
Üçok, "yapay" bir takımdı. İzmir Valisi'nin emriyle kurulmuştu. Altay, Altınordu ve Buca'nın birleşimiydi.
Aynı "Milli Küme" gibi; sentetik, kısa ömürlü.
"Üçok", zaten 2 yıl dayanabilmiş, 1939'da aslına dönmüştü.
4
Peki Fenerbahçe o maça neden çıkmamıştı?
Çünkü bugün iddia ettiğinin tam tersine, o organizasyonun gelişigüzel, önceden belirlenmiş kuralları olan bir organizasyon olmadığına karar vermişti...
Yani bugün söylediğimizin aynısını düşünüyordu!
Fenerbahçe takımı, Üçok takımı Taksim Stadı'nda rakibini beklerken neredeydi?
Fenerbahçe Stadı'nda, rakibini bekliyordu!
Oysa Türk Spor Kurumu'nın İstanbul temsilciliği, 3 gün önce maçların yapılacağı tarihi, oynanacak stadı ve hakemleri bildirmişti.
Ama Fenerbahçe, "ben ev sahibi takımım, kendi sahamda oynarım, Taksim'e gitmiyorum" diyordu.
Milli Küme"nin kuralsız, her reflekse açık yapısı..
6
Organizasyonun "başıboş" yapısı o kadar belirgindi ki, Fenerbahçe 5. maçtan sonra inat etti, "Kğüme"nin hiçbir maçına çıkmadı...
Elbette, hiçbir şey olmadı. Küme filan düşmedi...
Sadece 250 TL ceza yedi.
Onu da ödediğini sanmıyorum :-)
7
Aslında bir önceki yıl hazırlanan talimatnamede var ama elbette uygulamada yok. Çünkü keyfe keder bir organizasyon..
Bir ara vakit bulduğumda anlatacağım, yine Fenerbahçe yurtdışı gezisine çıkacak diye Maarif Kupası ("Milli küme") maçları yapılmamış.
8
Yine bir başka sezonda, 1942 yılında, esas lig, yani İstanbul Ligi geç bitince, futbolcular yorgun olduğu için bu "zoraki" turnuvayı o sene ertelemişler.
Kural, keyfe bağlı. Devamlılık yok. Takımlar ülkeyi temsil etmiyor... 3 il var sadece.
O illerden de sadece 8 takım...
9
Esasen İstanbul Ligi'nin tamamlanmasından sonra Mart-Mayıs ayları arasında yapılıyor.
1938'de 4 İstanbul (Güneş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş), 2 Ankara "asker" takımı (Harbiye, Muhafız) ve 2 İzmir takımı (Üçok ve Alsancak)...
Diğer sezonlar da hemen hemen böyle...
10
Trabzon yok.. Adana yok... Mersin yok.. İzmit yok.. Eskişehir yok.. Bursa yok.. Sivas yok...
Varlar aslında, ligleri var, takımları da var...
Ama Ankara öyle uygun görmüş:
"Sadece 3 il katılacak..."
11
İlginç, Fenerbahçe şampiyonluk istediği Maarif Kupası'ndan çekilmiş ama İstanbul Şildi organizasyonunda maç yaptığını takip edebiliyoruz.
Neden o organizasyondan da şampiyonluk istemediler acaba?
12
Bu laçkalığa, Fenerbahçe üyesi olan Nüzhet Abbas da isyan etmiş ve Cumhuriyet gazetesine bir yazı yazmış.
Başlık "Futbolumuz Niye Düşüyor?"
Yazınca neler olmuş bakalım...
13
Nüzhat Abbas'ı kulüpten atmış Fenerbahçe.. "Kaydını terk etmiş" :-)
Aşağıdaki yazıda görüldüğü gibi Fenerbahçe, "hakikati de terk etmiş"...
14
Fenerbahçe, elbette organizasyondan çekilmeyi es geçip, bu atılmaya ilişkin kısa bir değinme yazan gazeteyi (Cumhuriyet) bir başka gazetede (Tan) eleştirmeyi tercih etmiş...
15
Evet; Fenerbahçe'nin 5. haftasında oynamaktan vazgeçtiği organizasyondan bugün tam 6 şampiyonluk istediği...
naklen yayın kuruluşu spikerinin hevesle pozitif sonuç olması için adeta TFF Başkanı'na ricacı olduğu..
O'nun da gerinerek "inceliyoruz" dediği bir dünyadayız...
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Rıdvan Dilmen'e üç soru, ardından kısa bir flood...
Dönemin Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi, o General Harington'un Çay Partisi'ne niye katıldı?
Yoksa "dostluk maçı" mıydı?
"Destansı" anlattığınız "direniş maçı" kupası öznesinin çay partisine kim katılmadı?
2
Tevhîd-i Efkâr’ın 6 Ağustos 1923 tarihli haberine bakalım:
Baaşlık “Tarabya’da Dünkü Bahçe Eğlencesi”...
“Dün, General Harington tarafından Tarabya’da Summer Palace’ta (garden party) denilen bahçe eğlencesi tertip edilmiş ve bu eğlenceye Türk ve ecnebi olmak üzere..."
3
"beş yüz kişi davet olunmuştur”.
Habere göre bir İngiliz vapuru öğleden sonra
saat üçte misafirleri İstanbul’dan alıp Tarabya’ya götürmüş ve İngiliz sefaretinin yazlık sarayının kapısında General Harington ve eşi tarafından karşılanmışlardı.
1
Terkedişimizin 10. yılında Mecidiyeköy, Stad, Mekanlar, Galatasaray'ın taraftar alt kültürü ve Ali Sami Yen Stadı üzerine bir flood yapmak istiyorum.
Biraz da içimi(zi) dökeceğim(z)....
Buyrun....
2
Stad, şehrin stad kültürünün, ondan neşet eden taraftar alt kültürlerinin en önemli parçalarından biriydi.
Galatasaray Taraftar Alt Kültürü orada doğdu.
Yeni kitabımda o kültürün filizlenişini, yaygınlaşmasını ayrıntılı yazacağım.
Tarihe kalsın; unutulmasın diye....
3
Galatasaray’ın en büyük hatası, dönemin iktidarının-bugün de devam eden- doymak bilmeyen kentsel rant iştahına gücünün yetip engel olamamasıydı.
Böylece, bu kentin kolektif hafızasında 30’lardan beri yer etmiş- aslında kültürel- bir mekan yerini iğrenç gökdelenlere bıraktı.
Ne yazık ki, Galatasaray tribününün en özel isimlerinden birini, sevgili arkadaşım Volkan İşcen’i bu sabaha karşı kalp krizinden kaybettik...
O’nu tarihe kaydetmek, bilmeyenlere biraz anlatmak istiyorum..
Galatasaray tribünlerinin en renkli gruplarından Karşı’nın kurucularındandı Volkan...
Sadece tribünü düşünür, arkadaşlarıyla tribünü daha güçlü ve modern kılmak içim kafa patlatırlardı..
Harika bir arkadaş grubuydular... pankartlarını her zaman her maça götürürlerdi... Sürekli birlikteydiler; maçlara öncesinde hazırlanırlar, Kapalı’da hep aynı yerde maç seyrederlerdi..
Fenerbahçe'nin diğer kulüp ürünlerini de kendi mağazasında satmak istemesi, bundan tam 16 yıl önce yaptığımız bir toplantıyı anımsattı.
Tarihe not düşmek için bilinmesinde fayda var.
Belki futbolda ufku olmayan kişilerin hakimiyetinde neden ilerleyemediğimizi de açıklar. (1)
2004'de Bilgi Üniversitesi'n bir toplantı yapıldı.
Dönemin TFF Başkanı Levent Bıçakçı, üniversiteden Türk futbolunun nasıl çağdaş bir yapıya kavuşturulabileceğine dair bir çalışma yapmasını istemiş, üniversite de değişik açılardan bakabilecek isimleri bir araya getirmişti.
Levent Bıçakçı ve arkadaşları, hocalar, gazeteciler, yazarlar yaklaşık 20 kişi o saatlerce konuyu masaya yatırdı.
Herkesi hatırlayamıyorum ama Mehmet Demirkol'dan Tanıl Bora'ya, Atilla Gökçe'den Yiğit Ekmekçi'ye Levent Bıçakçı'dan Aydın Uğur'a geniş bir spektrumdu. (3)
Gece vakti 53 yıldır hala anlaşılamayan bir şarkı ve mana arayışı denemesi:
Bob Dylan ve All Along the Watchtower...
Bob Dylan konuya küt diye giriyor.
Öncesinde ne var filan bilemiyoruz...
İki kişi, Joker, yanındaki Hırsız konuşuyor... Joker, Hırsız'a 'burdan dışarı bir yol olmalı' diyor ve devam ediyor:
"İşler fena karıştı, bir türlü huzur bulamıyorum. Patronlar içer şarabımdan, çiftçiler kazar tarlamı; bu satırdakilerin hiçbiri bilmez bunların değerini'...