Thread by @ibrahimmturhan2

Yaşanan şokun ilk etkileri hâlâ sürüyor. İlk tepkiyi kur, faiz ve borsadaki hisse senedi fiyatları verdi. Bunlar semptomlar gibidir, yani hastalığın belirtileri, dışarıdan gözlenen yansımaları.
Müdahale ile bir süre belirtileri bastırabilir, hissedilen acıyı hafifletebilirsiniz.

Sakatlanmalardan sonraki ilk anlarda nasıl stres hormonları sayesinde ağrı daha az hissediliyorsa burada da durum benzer.
Felaket tellallığı yapmak istemem ama turpun büyüğü heybede.
Piyasalarda yaşanan depremin artçı şokları reel sektöre ve bankacılığa ulaştığında ne olacak?

Sorunun gerçek boyutunu, yaşanan şokun reel sektör üzerindeki ve banka bilançolarındaki sonuçları ortaya çıktığında göreceğiz.
Ayrıca geçen hafta yaşanan siyasal gelişmeleri bir bütün olarak okursak, konunun sadece Merkez Bankası ya da faiz ile sınırlı olmadığını varsayabiliriz.

Ciddi bir politika değişimi söz konusu. Rasyonelleşme ve normalleşme parantezi kapanmış oldu. Parti kapatmadan milletvekili dokunulmazlığı kaldırmaya, muhalif belediyeleri tacizden toplumsal cinsiyet eşitliğinden geri adım atmaya uzanan geniş bir yelpazede siyasal cephe açılıyor.

Bu cephenin tabanı; lümpen muhafazakarlık ile şovenizm-jingoizm karışımı patolojik bir milliyetçiliğin şekillendirdiği kitle psikolojisinden besleniyor. Retorikle kışkırtılmış popülizm, yönetimdeki otoriterleşmenin giderek mutlak bir totalitarizme dönüşmesi tehlikesi doğuruyor.

Özellikle de Ocak sonrasında yeni oluşan küresel ekonomi politik dengeler dikkate alındığında, bu tercihin ve politika yöneliminin Türkiye’ye büyük zarar verme riski var. Ekonomide yaşananlar bunun ilk somut örneği olarak görülmeli.
Endişem o ki bunlar “iyi günlerimiz” olabilir.