Fenerbahçe, bir yılda 2 Şampiyon garabetini, Arjantin örneğiyle savunmaya çalışıyor.
Hazırladıkları videoda şöyle demişler...
Kandırmaca ustaca...
Bakalım mı?
2
Arjantin Apertura (Açılış) ve Clausura (Kapanış), AYNI ligin ikiye bölünmüş formatlı hali(ydi; artık yok).
AYNI takımlar oynuyor; iki bölümün toplamı, deplasmanlı lig oluyor.
KÜME DÜŞME var. Tüm ülke takımları katılıyor, ülke genelinde oynanır.
Ayrıntıya girelim..
3
Mesela 1998-199 Apertura Ligini ele alalım. Tablosu aşağıda. 20 Takımlı bu ligde Boca 45 Puanla şampiyon olmuş.
Clasura'da yine Boca Juniors 20 takımlı ligde 44 Puanla şampiyon olmuş. Tablo aşağıda
"Yandan" da baksak, Açılış'da da Kapanış'da 20 AYNI takım mücadele ediyor.
4
Fenerbahçe'nin 9 kere çakıştığı için mecburen "kanıt" gösterdiği Arjantin'in aksine;
Türkiye’de Milli Küme ile Türkiye Futbol Şampiyonası'nın 9 kez "çakıştığı" zamanlarda,
A) Zaten farklı sayıda takımlar oynadı.
B) Farklı takımlar oynadı.
...
5
C) Farklı formatlarda oynadı.
D) Her çakışan yılda zaten ülkeden oynanan bir çok farklı lig, o liglerde oynayan farklı takımlar vardı.
Fenerbahçe Videosunda görüldüğü gibi bunlardan bahsedilmiyor, yok olmuşlar :-)
6
Bitmedi.
Apertura ve Clausura Ligi, Türkiye Süper Ligi'dir.
Dolayısıyla "çıkılan" bir alt ligi de mevcuttur.
Arjantin'de o ligin adı Primera B Ligidir ve Apertura ve Clausura Liglerinin puanları 3 sezon toplanır ve en düşük puan alan 2 takım küme düşer.
Tablo aşağıda.
7
Milli Küme'de ise küme düşme yok.
Ara turnuva.
Şehir liglerinden ilk 4 (İstanbul), ilk 2 sırada yer alan takım (Ankara, İzmir) katılıyor.
Futbol Şampiyonası ise zaten eleme formatında; küme düşme zaten yok, tek maç, yenilirsen
eleniyorsun.
Benzerlik bunun neresinde?
8
TFF'ye bu videoyu gönderdiklerinden eminim.
Fenerbahçe'nin eski 2. Başkanı ve Kongre üyelerinden oluşan yönetici ve Tahkim Kurulu üyeleri, umarım hayranlıkla izleyip "Hımm, bak örnek de varmış" demeden dikkatlerine sunsak yarar mı; bilemedim.
Dayanamadım, yazdım işte...
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Rıdvan Dilmen'e üç soru, ardından kısa bir flood...
Dönemin Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi, o General Harington'un Çay Partisi'ne niye katıldı?
Yoksa "dostluk maçı" mıydı?
"Destansı" anlattığınız "direniş maçı" kupası öznesinin çay partisine kim katılmadı?
2
Tevhîd-i Efkâr’ın 6 Ağustos 1923 tarihli haberine bakalım:
Baaşlık “Tarabya’da Dünkü Bahçe Eğlencesi”...
“Dün, General Harington tarafından Tarabya’da Summer Palace’ta (garden party) denilen bahçe eğlencesi tertip edilmiş ve bu eğlenceye Türk ve ecnebi olmak üzere..."
3
"beş yüz kişi davet olunmuştur”.
Habere göre bir İngiliz vapuru öğleden sonra
saat üçte misafirleri İstanbul’dan alıp Tarabya’ya götürmüş ve İngiliz sefaretinin yazlık sarayının kapısında General Harington ve eşi tarafından karşılanmışlardı.
1
Terkedişimizin 10. yılında Mecidiyeköy, Stad, Mekanlar, Galatasaray'ın taraftar alt kültürü ve Ali Sami Yen Stadı üzerine bir flood yapmak istiyorum.
Biraz da içimi(zi) dökeceğim(z)....
Buyrun....
2
Stad, şehrin stad kültürünün, ondan neşet eden taraftar alt kültürlerinin en önemli parçalarından biriydi.
Galatasaray Taraftar Alt Kültürü orada doğdu.
Yeni kitabımda o kültürün filizlenişini, yaygınlaşmasını ayrıntılı yazacağım.
Tarihe kalsın; unutulmasın diye....
3
Galatasaray’ın en büyük hatası, dönemin iktidarının-bugün de devam eden- doymak bilmeyen kentsel rant iştahına gücünün yetip engel olamamasıydı.
Böylece, bu kentin kolektif hafızasında 30’lardan beri yer etmiş- aslında kültürel- bir mekan yerini iğrenç gökdelenlere bıraktı.
Ne yazık ki, Galatasaray tribününün en özel isimlerinden birini, sevgili arkadaşım Volkan İşcen’i bu sabaha karşı kalp krizinden kaybettik...
O’nu tarihe kaydetmek, bilmeyenlere biraz anlatmak istiyorum..
Galatasaray tribünlerinin en renkli gruplarından Karşı’nın kurucularındandı Volkan...
Sadece tribünü düşünür, arkadaşlarıyla tribünü daha güçlü ve modern kılmak içim kafa patlatırlardı..
Harika bir arkadaş grubuydular... pankartlarını her zaman her maça götürürlerdi... Sürekli birlikteydiler; maçlara öncesinde hazırlanırlar, Kapalı’da hep aynı yerde maç seyrederlerdi..
Fenerbahçe'nin diğer kulüp ürünlerini de kendi mağazasında satmak istemesi, bundan tam 16 yıl önce yaptığımız bir toplantıyı anımsattı.
Tarihe not düşmek için bilinmesinde fayda var.
Belki futbolda ufku olmayan kişilerin hakimiyetinde neden ilerleyemediğimizi de açıklar. (1)
2004'de Bilgi Üniversitesi'n bir toplantı yapıldı.
Dönemin TFF Başkanı Levent Bıçakçı, üniversiteden Türk futbolunun nasıl çağdaş bir yapıya kavuşturulabileceğine dair bir çalışma yapmasını istemiş, üniversite de değişik açılardan bakabilecek isimleri bir araya getirmişti.
Levent Bıçakçı ve arkadaşları, hocalar, gazeteciler, yazarlar yaklaşık 20 kişi o saatlerce konuyu masaya yatırdı.
Herkesi hatırlayamıyorum ama Mehmet Demirkol'dan Tanıl Bora'ya, Atilla Gökçe'den Yiğit Ekmekçi'ye Levent Bıçakçı'dan Aydın Uğur'a geniş bir spektrumdu. (3)