#1Mayıs

1973 yılında Köln’deki Ford Fabrikası’nda çalışanların sayısı 35 bine ulaşmıştı. Yunanistan, İtalya, Yugoslavya gibi ülkelerden işçilerin bulunduğu fabrikada en kalabalık topluluğu yaklaşık 12 bin kişiyle Türkiye’den gelen işçiler oluşturuyordu...
Misafir işçilerin büyük kısmı, koşulları ağır olan alt pozisyonlarda çalıştırılıyordu. Ücret konusunda eşit olmayan bir düzen işliyordu. Misafir işçiler 7,15-8,24 mark arasında saatlik ücret alırken Alman işçiler 8,98-10,59 mark arasında kazanıyordu.
Şartların iyileştirilmesini birçok kez fabrika yönetimine iletseler de sonuç alınamamıştı. Türk işçilerin dile getirdiği taleplerden biri de 4 hafta olan yıllık izin süresinin 6 haftaya çıkartılmasıydı. İzin süresinin 1 haftası yolda geçiyordu ve kalan süre yeterli olmuyordu.
Sorun çözülmeyince Türk işçiler sağlık raporu alarak izinlerini uzatmaya başladı. Ford yönetimi ilk başlarda raporları kabul ederken sayı arttıkça bu uygulamayı radikal şekilde durdurma kararı aldı. Sağlık raporu sunan yaklaşık 300 işçiyi Ağustos 1973’te işten çıkardı.
Bu, bardağı taşıran son damlaydı. Arkadaşlarının yeniden işe alınmasını isteyen işçiler, 24 Ağustos günü küçük bir grupla fabrika bahçesinde greve başladı. Greve diğer ülkelerden işçiler de katıldı ve sayı önce 8 bini, ardından 15 bini buldu. Ford şalterleri indirmişti!
İşçilerin talepleri şöyleydi: “İşten çıkartılanların hepsi geri dönecek. Bantların hızı yavaşlatılacak. Saatlik ücretlere 1 mark zam yapılacak. Yıllık izinler 6 haftaya çıkartılacak. Grevci işçiler ceza almayacak. Grev süresince saatlik ücretler tüm işçilere eksiksiz ödenecek.”
Grev tüm Almanya’da gündemin ilk sırasına oturmuştu. Fabrika ve sendika ilk günden itibaren grevci işçilere olumlu yaklaşmadı. Bu durum medyaya da aynı şekilde yansıdı. “Türklerin Ford Terörü”, “Yasadışı Grev”, “Türk Grevi”, “Vahşi Grev”, “Korsanlar” gibi manşetler atıldı.
Bunun bir grev değil işgal olduğu söylendi. Bild Gazetesi grevi başlatanların misafir işçiler olmadığını kızılların kışkırtması olduğunu yazdı. Fabrika yönetimi ancak bir defaya mahsus 280 marklık ödeme yapabileceğini duyurdu ve Alman işçileri örgütleyemeye başladı.
29 Ağustos: Alman işçilerden oluşan bir grup işçi, “Biz çalışmak istiyoruz. Fabrikayı açın.” sloganlarıyla Ford’un önünde eyleme başladı. Misafir işçilerin karşısında, fabrika yönetimi, sendika temsilcileri, medya ve polisten oluşan bir ittifak oluşmuştu.
Güzel şeyler de oluyordu. Belçika’daki Ford Fabrikası’nın montaj bölümü çalışanları bir mektup göndererek şöyle yazmıştı: “Grevdeki arkadaşlarımızın yanındayız. Destek olmak için yüz işçiyle birlikte yola çıkıyoruz!”
30 Ağustos: Fabrika önünde üzerlerine işçi önlüğü giymiş bir grup, ellerinde “Fabrikamızı geri alacağız!” pankartlarıyla kargaşa çıkartıp fabrika kapısından içeri girdi. Bir süre sonra önlük giyenlerin polis olduğu anlaşıldı. Grev, zor kullanılarak bastırılmıştı.
Grev sözcüsü Baha Targün sınır dışı edildi. 27 işçi tutuklandı. 100 işçi ihbarsız işten çıkartıldı ve yaklaşık 600 işçiye kendi istekleriyle istifa etmeleri için baskı yapıldı. Sendika bütün bu olup bitenlere itiraz etmedi. Misafir işçiler kendi başlarına kalmıştı.
Grev tüm Almanya’da büyük yankı uyandırdı. Bild “Alman işçiler Ford’u kurtardı.” manşeti atarken, Der Spiegel şöyle diyordu: “Çoğunda Türklerin çalıştığı Köln bantlarında artık aşağı proletarya tabakasına dahil olma hissi uyandı. Getto halinde tecrit edildiklerinin farkındalar.”
Grev bir uyanışa neden oldu. Misafir işçiler gelecek yıllarda iş yeri temsilciliği için daha fazla aday çıkartarak örgütlendi. Hak arama ve mücadele konusunda bilinçlendiler. Her şeye rağmen fabrikanın şalterlerinin işçilerin elinin altında olduğunu gösterebilmişlerdi. 🌿

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with DiasporaTürk

DiasporaTürk Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @diaspora_turk

10 Feb
❝Annem ve babam 1959 yılında İtalya’nın Trieste limanında tanışmışlar. Annem bir Hırvat… Hırvatistan’ın Rijeka şehrinde yaşarmış. Babam da Türk bir denizciymiş. O yaz babamın çalıştığı gemi Trieste limanına demirlemiş ve aynı günlerde annem de haftasonu gezisi için oradaymış...
Limanda birbirlerini görmüşler ve ilk görüşte aşık olmuşlar. Biraz İngilizce, biraz İtalyanca anlaşmışlar, birlikte şehri gezip dolaşmışlar. Çok geçmeden ayrılık vakti gelmiş. Babam annemin ev adresini alarak vedalaşmış. Annem Rijeka’ya, babam da gemisine geri dönmüş.
Aradan 3-4 ay geçmiş. Bir gün anneannesi evin kapısından anneme seslenmiş: “Maria buraya gel, bir adam seni soruyor.” Annem kapıda babamı görünce hem şaşırmış hem de çok sevinmiş. Babam anneme “Hazırlan seni almaya geldim, Türkiye’ye gidiyoruz.” demiş.
Read 11 tweets
27 Dec 20
1972 yılında Berlin’deki Zoo Tren İstasyonu’nda 17 metrekarelik küçük bir dönerci açan Kadir Nurman, yıllar sonra “ekmek arası dönerin mucidi” olarak anılacağını hayal bile edemezdi. Nurman, Almanya’ya 1961 yılında konuk işçi (gastarbeiter) olarak gitmişti...
Önce Stuttgart’ta ardından Berlin’de çeşitli fabrikalarda çalıştıktan sonra 1972’de Berlin’de “City Grill” isimli bir dönerci açmaya karar verdi. Ancak dükkanı açtığı yer, istasyonun çok yakınında olduğu için insanlar genelde ayaküstü atıştırmalıklar tercih ediyordu.
Nurman da geleneksel olarak tabakta servis edilen döneri, buraya uygun olarak ekmek arası olarak satmaya karar verdi. İçerisine biraz marul, soğan ve domates ekleyip 1,50 marktan satmaya başladı. Önce Türk işçiler daha sonra da Almanlar, dönerin bu tarzını çok sevdi.
Read 10 tweets
26 Dec 20
Hollandalı fotoğrafçı Robert de Hartogh, 1970’li yıllardan itibaren Rotterdam’da yaşayan Türklerin fotoğraflarını çekmeye başladı. Evler, iş yerleri, okullar, kurslar, kermesler ve günlük hayat üzerinden çektiği fotoğraflar bir döneme ışık tutuyor. 🌿 ImageImageImageImage
ImageImageImageImage
ImageImageImageImage
Read 4 tweets
20 Dec 20
❝1969’un 27 Kasım’ında Münih Tren İstasyonu’nda meraklı bir bekleyiş vardı. Güneydoğu Avrupa’dan Almanya’ya gelecek 1 milyonuncu işçi bekleniyordu. Birkaç gün önce Atina ve İstanbul’dan yola çıkan trenlerden hangisi Münih’e önce varırsa 1 milyonuncu işçi o trenden inecekti...
5 yıl önce 1964 yılında Güney Avrupa’dan gelen 1 milyonuncu işçi Portekizli Armando Rodrigues olmuş, kendisine Zündapp marka bir moped hediye edilmişti. Bu kez peronun ortasında, beyaz örtülü bir sehpanın üzerinde üstten kolçaklı Schaub-Lorenz marka bir televizyon bekliyordu.
İlk gelen haberlere göre Atina treni önden geliyordu. Yunan gazeteciler gülümserken, Türk gazeteciler de Sirkeci treni daha önce gelsin diye dua ediyordu. Sirkeci treninin içerisindeki 800 işçinin ise bütün bu olup bitenlerden hiç haberi yoktu.
Read 11 tweets
29 Nov 20
Kerstin, Sonja, Elisa ve Annemarie ismindeki dört arkadaş, 1983 yılında Stern Dergisi’nde çıkan yabancı düşmanlığıyla ilgili bir haberden etkilenerek bir sokak deneyi yapmaya karar verirler. Öğretmenlerine giderek fikirlerini paylaşırlar…
Buna göre kılık değiştirerek Türk çocukları gibi görünecek ve Köln sokaklarında gezerek Almanların onlara karşı davranışlarını gözlemleyeceklerdi. Köln-Holweide Gesamtschule’deki öğretmenler, ortaokul öğrencilerinin bu fikrini beğenir ve onlara yardım etmeye karar verir.
Sınıfta 30 öğrenci vardır. Alman öğrencilerin dışında 4 Türk, 1 İtalyan ve 1 Yugoslav öğrenci bulunmaktadır. Öğretmenler deneye katılmak isteyen 8 öğrencinin makyajlarını yapıp saçlarını geçici boyayla boyarlar. Türk öğrenciler de hazırlanmaları için arkadaşlarına yardım eder.
Read 14 tweets
8 Nov 20
1902 yılında Berlin’de Alman mimar Bruno Möhring tarafından tasarlanan Bülowstraße İstasyonu’nun yıllar sonra “Türksicher Basar” ismiyle bir kapalı çarşıya çevrileceği ve hatta içerisinde Öztürk Serengil ve Neşet Ertaş’ın dükkanlarının bulunacağı kimsenin aklına gelmezdi…
Bülowstraße İstasyonu, Berlin’deki 2 numaralı metro ağının bir durağı olarak Schöneberg semtinde inşa edilir. 2. Dünya Savaşı’nda büyük hasar görse de savaştan sonra onarılarak yeniden işler hale getirilir. Ancak Berlin Duvarı’nın inşasıyla birlikte istasyon hepten kapatılır.
1972 yılında Alman bir iş insanı istasyonu içerisinde mağaza ve dükkanların olduğu alışveriş alanına dönüştürmek ister ancak başarılı olamaz. Bir süre sonra Büyükelçiliğin tavsiyesiyle eski Yeşilçam aktörlerinden olan sonradan Almanya’da ticarete atılan Atalay Özçakır’ı arar.
Read 9 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!