📌BİLGİSEL: Filistin meselesinin tarihsel arka planını en başından seride topluyorum. İlgililere duyurulur...
Şimdi 3600 yıl önceye gidiyoruz. Yahudilerin ataları günümüzden yaklaşık 3700-3600 yıl önce bugünkü İsrail topraklarına gelmişlerdir...⤵️
Burada Aşkenazlar yaşamaktadırlar. Göç edenler ise Sami Yahudileridir. Samiler Arapların da atalarıdır ve bu bakımdan Araplarla Yahudiler amca çocuklarıdır. Şimdi buraya kadar her şey tamam. Peki Filistinliler mesele olunca Arap dünyası neden ses çıkarmıyor sizce?
Geçmişte henüz Türkiye kuvvetlenme aşamasındayken Yunanistan, İsrail’e karşı Filistin’in hamisi rolünü üslenir gibi açıklamalar yapıyordu. 50 – 60 yıl öncesinden bahsediyorum. Sonraki meseleleri biliyorsunuz Kıbrıs Sorunu ve ilişkilerin, çıkarların bozulmasıyla
Yunanistan bu meseleye fazla karışmak istemedi çünkü kendisine bölgede müttefik arayışları içine girdi. Bu elbette Filistin’de kurulmuş olan İsrail olacaktı. Hem Osmanlı’dan gasp edilmiş bir toprakta kurulmuş olmasıyla İsrail’in potansiyel korkusu Türkiye’ye karşı⤵️
daha iyi bir müttefik hayal edemezdi Yunanistan. Kısaca konuyu anlattıktan sonra tekrar Araplara gelelim neden ses çıkarmazlar, Arap Birliği’nin 22 ülkesi neden hiçbir işe yaramaz hemen söyleyeyim. Şok olmaya hazır olun, çünkü Filistinliler Arap değildir Yunanlarla kardeşlerdir.
Evet, onlar sonradan Araplaşmış olan Arab-ı Mustaribe’ye dahildirler ve üvey kardeşlerdir. Bu yüzden Arap dünyasında pek de sevilmezlerdir. Zaten Arap dünyası Batı tarafından dizayn edilmiş kralların, tek adamların yani piyonların devletçikleridir,
Batı’nın altın dostu İsrail’e karşı bir tutum sergilemeleri beklenemez. Bölgede tek çıkıntılık yapan da elbette Türkiye olarak kalacaktır. Bu yüzden Türkiye’ye karşı sürekli bir düşmanca politikalar üretilir hem Amerika hem İsrail tarafından.
Geçmişte büyük dost devlet dedikleri Türkiye artık Sovyetlerin dağılmasıyla fazla güçlenmiş bir sorun haline gelmiştir Batı için.
İsrail Bayrağındaki iki şerit Tevrat’taki vadedilmiş topraklardır. Kimine göre burası Filistin’dir kimine göre Mezopotamya’ya kadar uzanan ve Firat ve Dicle’yi içine alan devasa bir alandır. Bazı kaynaklarda Nil nehrine kadar uzandığı da söylenir.
Buna karşılık KKTC haritasındaki iki şeritle verilmiştir, Türkiye yaşadığı müddet İsrail hedefine ulaşamayacaktır.
Tam Tevrat’ın indiği dönemlerde 3500 yıl önce Girit’te bir yanardağ patlaması meydana gelir. Bazılarına göre 3200’dür. Girit’teki bu olayda 3-5 metre külle kaplanan adada bir medeniyet son bulmuştur ve göç edenlerden bir grup da Antik Filistlerdir.
Tevrat’a göre belirttiğimiz gibi Girit’ten yani Kaftor’dan gelmişlerdir. İsrailoğulları da hemen hemen aynı dönemlerde buraya geldiği için (Flistinlilerden 100 yıl kadar önce) hak iddia etmeye devam etmektedirler.
Filistinliler bölgede yayılmaya başlayınca komşuları yahudilerle ile harbe başladılar. Bu konudaki kaynak Tevrat’ın Hakimler Kitabı bölümleridir. İsrailoğullarından daha üstün silahlara ve daha iyi askerî düzene sahip olan Filistler,
MÖ 1050 yılı civarında Yehuda dağlık bölgesini aldılar. MÖ 10. yüzyılda İsrail Kralı meşhur Davut peygamber tarafından mağlup edildiler. Bu dönemden sonra Antik Filistinlerin tarihine dair kayıtlar halktan ziyade bireysel şehirler hakkındadır.
10. asırda gerçekleşen Yehuda ve İsrail krallığı bölünmesinden sonra Filistinliler bağımsızlıklarını yeniden kazandılar ve bu iki krallıkla savaşmaya başladılar. Ayrıca erken dönem Filistin’de Giritlilerin eserlerine belirgin şekilde benzer bir çanak-çömlek türü bulundu.
Bu çanak-çömlekler MÖ 13. yüzyıl Miken (Girit) eserlerine benzer. Konunun kısa tarihsel süreci böyledir. Aslında Filistin meselesi tamamen Ortadoğu’daki bir güç eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Osmanlı Devleti gibi asırlarca bu coğrafyada düzeni ve güvenliği sağlamış gerçek bir “hoşgörü” medeniyeti ortadan kalkınca, ki bunda Arapların payı gerçekten çok büyüktür zira Filistin bayrağı Osmanlı’ya isyan edip onbinlerce Türk’ü öldüren Şerif Hüseyin’in bayrağıdır
ve gariptir Filistin meselesine sadece Türkiye İsrail’e karşı en sert tepkiyi verdiği halde Filistin yöneticileri Türkiye’nin en zayıf karnı olan Ermeni tehcirini soykırım olarak tanıyıp Batı’ya göz kırpmaya devam etmektedir. Doğu Türkistan konusunda da da Çin’i desteklemektedir.
Ortadoğu’da durum böyle olunca bölgede mezhep ve din çatışmaları yüzyıllardır hiç durmamıştır. Balkanlardan Arabistan’a, Arabistan’dan Kuzey Afrika’ya kadar olan bu savaşların sebebi Osmanlı halklarının “yetim” kalmasıdır.
Tabi bugün yaşanan insanlık dramına Türkiye’nin en yüksek sesi vermesi, bizim gibi dünyada “mazlum milletlere” örnek olmuş, ilk ulusal kurtuluş savaşını vermiş bir devletin evlatlarının milli borcudur. Ancak bunlar tarihsel gerçeklere perde çekmemize de engel olmamalıdır.
İsmet Özel’in sözlerini hatırlatmak isterim “hep ben mi öleceğim hep ben mi” bugün yaşananın daha beteri 69 yılında İsrail Devleti Mescid-i Aksa’yı yaktığında yaşandı ve İsrailli bir yetkili o gece sabaha kadar uyuyamadım 20 Arap devletinin nereden saldıracağını düşündüm demişti.
Ama sabah hiçbir şey olmamıştı. Beni tefe koyarlar ama söyleyim, gerçekleri yazmak değil yazmamak suçtur. Siyonizm Musevi Şeriatçılığıdır İsrail budur ve İsraille hiç barışmamış 50 yıldır savaş halinde olan tek devlet Beşar Esad yönetimindeki Suriye'dir.
Bu saatten sonra Türkiye’nin bir süper güç olmadığı bellidir ve Atatürk’ün dediği gibi “Artık hiçbir Türk çocuğu Arap çölleri için kanını dökmeyecektir.” dökmemelidir de. Tamamen demokratik şekilde tepki vermediğimizde her zaman zararlı çıkan biz oluyoruz,
bu yüzden Kıbrıs konusunda tarihteki 6-7 Eylül olaylarındaki utanca asla düşmemeliyiz. Diplomasiyi kullanarak en güçlü ve sert tepkiyi göstermeliyiz. Hem Filistin hem de Doğu Türkistan için çünkü onlar da “insan”.
Filistin’de yaşanan insanlık dramının bir diğer akıl almaz yanı da bunu 70 yıl önce tarihin gördüğü en büyük işkencelere ve soykırıma uğramış olan Yahudilerin seçtiği hükümet tarafından yapılmasıdır... Bakalım neler olacak bekleyip göreceğiz.
Özellikle devletin kuruluşuna değinmedim zaten herkes biliyor bu süreçleri, bilinmeyen arka planı anlatmaya çalıştım. Dün mazlum olan bugün zalim olmuş. Hitler başka bir Hitleri doğurmuş. Yobazlık bu topraklara kan ve göz yaşından başka hiçbir şey getirmiştir.
Bunu Almanya’da, Rusya’da gördük, Çin’de görüyoruz, İsrail’de görüyoruz, İran’da, Arabistan’da, Yemen’de görüyoruz. Kolombiya’da görüyoruz. Bakalım gözlerimiz daha ne barbarlıklar görecek... Hayatı anlamak için tarih en büyük ilimdir. Tarihle kalın...🇹🇷
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
İyi günler değerli okurlar. Öncelikle dün tanıttığım kitaplarla ilgili attığınız mesajlardan dolayı ilginize teşekkür ederim. Sorulan soruları ve geri dönüşleri olabildiğince yanıtlamaya çalıştım. Öncelikle tavsiyelerim aslında genel Osmanlı Tarihi ve
Cumhuriyet Tarihi bilgisine sahip olanlar içindir. Bu genel havayı öğrenmek için İlber Ortaylı’nın "İmparatorlugun En Uzun Yüzyılı" kitabı hocanın akademik çalışması olduğu için kesin tavsiyemdir. Akademik olmayan söyleşi eserleri önermediğimi daha önce söylemiştim.
Bizim için önemli olan detaylı araştırmalardır. Şimdi sırasıyla bu elzem konularla ilgili birkaç kitap tanıtacağım...
📌Bilgisel: İskandinav Mitolojisinde Dünyanın Sonu ~ Ragnarok
Tarih sayfası olarak şimdiye kadar hep geçmiş yılların hikayesini anlattım. Bugün size gelecekten bahseceğim. Her şeyin sonundan. Dev kurt Fenrir'den, Midgard Yılanı Jormungand'dan... Ölülerin tanrıçası Hel'den...
Zamanın sonunun yaklaştığını nasıl bileceğimizin hikayesi bu. Biz insanlığın zamanında yaşanacak olan tüm bu olaylar tanrıların çağının çok uzağında. Her şeyi gören Heimdall hariç... her şey tanrılar uykudayken başlayacak, o tüm kıyameti izleyecek ama engelleyecek gücü olmayacak.
Kış ile başlayacak her şeyin sonu. Büyük bir kış. Game of Thrones'dan hatırlarsınız o şanlı ölüler ordusunu. İşte buradan ilham aldılar. Hel'in ölüler ordusundan. Ölenlerin uyandığı gün, büyük kışın ilk günüydü.
Bilgisel: Bugün sizlere Ortaçağ'daki cadılardan bahsedeceğim... Neden lanetlendiler? Nasıl yakıldılar? Büyü gerçekten var mı? Dilimizdeki "Cadı Avı" terimi nedir? Hepsinin üzerinde duralım ve güzel bir seri olsun... Şimdiden keyifli okumalar.
Şimdi hemen hemen herkesin aklına Tatlı Cadı gelir. Peki bizim bu cadılar gerçekten tatlılar mıdır yoksa sivri burunlu garip şapkalı yaşlı kadınlar mıdır? Şeytanla seks yapıyorlarsa Lucifer seçici değil midir?...
Tarihte cadılar elbette vardır, bizim kültürümüzde onların karşılığı büyücülerdir. Cadı denilince akla hemen kötü amaçla sihir yapan kadınlar gelir. Süpürgesiyle uçar, siyah pelerini vardır, tiz sesleriyle çığlık atarlar vesaire +
Dün birçok sayfa ve kişi ölüm yıldönümünde meşhur Kaplumbağa Terbiyecisinin ressamı Osman Hamdi Beyi andı. Ancak onun hikayesi aslında pek de bize öğretilen gibi parlak değil ve sanat tarihimizin yüz karalıklarıyla dolu...
Örneğin kendisi Pensilvanya Üniversitesi'nden fahri doktora aldıktan hemen sonra Assos eserlerinin Boston ABD'ye gönderilmesine izin verir... Kendisi 1881~1910 arasında eserleri korumakla görevliydi. '84 yılında yürürlüğe giren Eser Yasası tarihi mirasın çalınmasını engelliyordu.
Yasanın uygulayıcısı konumunda bizim Osman Hamdi Bey bulunuyordu. Tabi Fransızlara tablolarını binlerce franka sattığında yasayı uygulamayı pek istemiyordu. Onlarca eser onun gözetiminde taşındı ve bu durumdan gayet memnundu ki itiraz sesi hiç çıkmadı.
📌Flood: İskandinav Mitolojisinde Dünyamızın Yaratılışı🌍 Odin'in çocukları toplanın...
Başlangıçtan önce hiçbir şey yoktu: Ne toprak vardı ne gök kubbe, ne yıldızlar vardı ne gökyüzü. Şekilsiz ve şemalsiz, sisten bir alemle, durmadan yanan ateşten bir alemdi var olan...⤵️
Kuzeyde karanlık alem Niflheim uzanır. Orada on bir zehirli nehir, sisi boylu boyunca keser ve hepsinin kaynağı da ortalarında bulunan, gürüldeyen girdap Hvergelmir’dir, Niflheim soğuktan da soğuktur ve her şeyi gölgeleyen kasvetli sis burada çok yoğundur.
Sis gökleri saklarken, serin pus ise toprağı gölgeler. Güneyde Muspell vardır. Ateştendir. Oradaki her şey korlaşmış ve yanmıştır. Niflheim’ın karanlığında Muspell ışıktır, puslar diyarının buz tuttuğu yerde onun erimiş lavları vardır.
📌Bugün sizlere Balkan Türklerinin uğradığı korkunç soykırımlardan bahsedeceğim. İnanın okurken kiminiz ağlayacak, kiminizin tüyleri diken diken olacak, kiminizse şaşkınlık içinde kalacaktır. Bu bilgiselin tamamını akademik kaynaklarla yayınlıyorum ve yazı içinde belirteceğim..⤵️
Mısır’ın ünlü şairi Ahmet Şevki katliamları anlattığı şiirinde şu sözlere yer veriyor:
“Yeryüzü yetmedi onlara, dar geldi
Ve gökyüzüne gömdüler şehitlerini...”
İşte bilgisel fikrini bana veren en büyük ilham bu sözdü aslında... Başlayalım...
📌10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu...