İngilizler, yola çıkan Bandırma Vapuru'nu Karadeniz açıklarında batırarak Mustafa Kemal'i ortadan kaldırmaya karar vermişti.
Fakat bu gizli bilgi, ilginç bir yerde ve tuhaf bir şekilde ortaya çıktı. Böylece #19Mayıs'ta milletin kaderi değişti.
1* Osmanlı, savaşta yenilgiyi kabul ettikten bir süre sonra Karadeniz'de isyanlar çıkmaya başladı. İngilizler, Rumların katliama uğradığını düşünüyordu. Hükümetten inceleme talep ettiler.
Hükümet, durumu incelemesi ve isyanı bastırması için müfettiş göndermeye karar verdi.
2* Müfettiş olarak Mustafa Kemal Paşa görevlendirildi. Görevi, isyanı incelemek ve gerekirse bastırmaktı.
Paşa aradığı fırsatı bulmuştu. Gidecekti. Fakat isyanı bastırmak için değil Milli Mücadele'yi örgütlemek için gidecekti.
3* Bu nedenle seçkin subaylardan kalabalık bir heyet oluşturdu. Görev alanını ve yetkilerini bakanlık mührünü kullanarak hükümetten habersiz şekilde genişletti.
Geriye son bir adım kalmıştı. İstanbul'dan çıkış için İngilizlerden vize almak...
4* İngiliz irtibat subayı Yüzbaşı Bennet, vize başvurusunu incelediğinde tuhaflığı fark etti. Basit bir görev için oldukça kalabalık ve önemli bir grup oluşturulmuştu. Oysa yalnızca 4-5 kişilik liste geleceği söyleniyordu.
Yüzbaşı Bennet Şişli'deki İngiliz kumandanlığına gitti.
5* Telefonla İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbol'da ulaşıp tuhaflığı iletti. Gelen cevap "gidebilir" yönündeydi. Çünkü Vahdettin'in onayı bulunuyordu.
Vahdettin, İttihatçılarla arasının kötü olduğunu bildiğinden Paşa'nın kendi emri altında olduğunu düşünmüştü.
6* Yüzbaşı Bennet, bu görevi engelleyebilecek konumda değildi. İngiliz karargahı, Türk ordusunun çöktüğüne o kadar inanmıştı ki Milli Mücadele benzeri bir hareketin başlayabileceğine pek ihtimal vermiyordu.
Bennet, vizeyi onayladı ve yolculuk için tüm engeller kalktı.
7* Mustafa Kemal Paşa yolculuk için hazırlıklarını tamamlarken İstanbul'un başka bir bölgesinde ilginç şeyler yaşanıyordu.
Osmanlı Sadrazamı Ahmet Tevfik Paşa'nın oğlu İsmail Hakkı Bey, Harp Okulu'ndan arkadaşı Fuat'la bir eğlenceye katıldı.
8* Fuat, zamanla askerliği bırakmış ve ticarete atılmıştı. Şişli'deki Alyon sokağının 12 numaralı evinde sık sık ziyafetler veriyordu. İşgal döneminde, eğlenmeyi seven İngiliz bürokrat ve askerleri de bu eğlencelere katılıyordu.
Yüzbaşı Bennet da müdavimler arasındaydı.
9* Bu eğlenceler, işgalci İngiliz, Fransız ve İtalyanlarla iyi geçinmek için bir fırsattı aynı zamanda. Bu nedenle Fuat, işgalcileri eğlendirmesi için Eğitim Bakanlığı memurlarından Börekçi Halit Bey'i de sıklıkla davet ediyordu.
10* Fuat, bu eğlencelerden birine İsmail Hakkı'yı da çağırdı. Çünkü o hem sadrazamın oğluydu hem de Vahdettin'in kızı Fatma Ulviye'yle evliydi.
İsmail Hakkı Bey eğlenceye gitmeye karar verdi. Ortam harikaydı. Pek çok işgalci gelmişti.
11* Eğlencenin ilerleyen saatlerinde alınan alkol miktarı yükseldikçe kafalar dumanlandı. Sohbet samimileşmeye başladı.
Yüzbaşı Bennet, yoğun alkollü şekildeyken İsmail Hakkı Bey'i gördü ve Padişah damadıyla sohbet etmek istedi. Yanına oturdu.
12* Bennet, sohbetin bir noktasında Samsun'a gönderilecek Paşa'dan bahsetmeye başladı. Mustafa Kemal Paşa kısa süre önce Vahdettin'le Almanya ziyareti yapmış ve padişah yaveri ünvanını almıştı.
Bennet, padişahın damadına, onun yaverinden söz etmeye başladı.
13* Konuşma ilerledikçe Bennet dökülmeye devam etti. "Paşa bir Türk vapuruyla Samsun'a gitmek için yola çıkacakmış..."
İsmail Hakkı Bey, az sonra duyduğu şey nedeniyle adeta şok geçirdi:
"Ama Mustafa Kemal Paşa asla Samsun'a ulaşamayacak..."
14* İsmail Hakkı Bey, Almanya'da istihbarat öğrenimi görmüştü. Bu nedenle şaşırdığını asla belli etmedi. Ve detay sormadı. Çünkü soru sorması Bennet'ın dikkatini çekebilir ve şüphe duymasını sağlayabilirdi.
İsmail Bey, bir şey söylemedi ve konuyla pek ilgilenmemiş gibi yaptı.
15* Ziyafetten sonra Fuat'ı yanına alıp, cümleleri duyup duymadığını sordu. Fuat da duymuştu. İngilizler heyete izin vermişken vapurun batırılmasının tertiplenmesi kafalarını karıştırmıştı.
Bu planın ardında İngilizlerin değil, istihbarat servisinin olabileceğini düşündüler.
16* İsmail Hakkı Bey, konunun içinden çıkamamıştı. Fakat hareketsiz kalmak da istemiyordu. Haberi bir şekilde Paşa'ya uçurmaya karar verdi.
Yardımcısı Yüzbaşı Neşet Bey gizli İttihatçı örgütlere mensuptu. Padişah çevresinden olmasına rağmen onu asla ifşa etmemişti.
17* Çünkü İsmail Hakkı Bey, haysiyetli bir Türk subayıydı. Olan biten, işgaller ve basiretsizlik onu da rahatsız ediyordu. Bu nedenle mücadeleye karar verenlere husumet beslemiyordu.
Neşet Bey'i yanına çağırıp durumu anlattı ve Paşa'ya haber vermesini istedi.
18* Neşet Bey, hızla harekete geçti fakat Paşa'yı bulamadı. Çünkü Paşa hazırlıkları tamamlamış, annesiyle vedalaşmak için evine gitmişti.
Neşet Bey Paşa'yı bulmak için son çare evine gitti. Paşa'yı vapura geçmek için evden çıkarken yakaladı.
19* Paşa, haberi alınca beyninden vurulmuşa döndü. Yalnız kalmak için odasına geçti ve düşünmeye başladı. Şu vakit ellerindeydi. İsterlerse tutuklayabilirlerdi. Fakat herkesin gözü önünde ortadan kaldıramazlardı. O yüzden böyle bir plan hazırlanmış olabilirlerdi.
20* Fakat Paşa için artık sürülmek, tutuklanmak, hapsedilmek veya öldürülmek arasında fark yoktu. Bu nedenle yola çıkmaya karar verdi.
Kaptana olabildiğince hızlı gitmesini ve kıyıyı takip etmesini emretti.
21* Paşa ilk fırsatta karaya çıkmak istiyordu. Bu nedenle 18 Mayıs günü Sinop'a uğradı. Fakat Samsun'a geçecek yol olmadığını öğrenince tekrar denize açıldılar.
Ve 19 Mayıs sabahı sorunsuz şekilde Samsun'a çıkmayı başardılar.
22* Paşa'nın Samsun'a ayak basmasından bir kaç saat sonra bir İngiliz destroyeri limana yanaştı. Bandırma vapurunun orada olduğunu fark ettiler.
Geç kalmışlardı. Artık yapabilecekleri tek şey Paşa'nın görevini iptal ederek İstanbul'a geri çağırmak ve tutuklamaktı.
23* Önce geri çağırdılar. Sonra görevini iptal ettiler. Vazgeçmesi için bir çiftlik evi ve istirahat önerdiler. Fakat Paşa gemileri yakmıştı. Reddeti.
Son çare olarak rütbelerini sökerek meslekten çıkarmak istediler. Fakat o, buna fırsat vermeyerek istifa etti.
24* İsmail Hakkı Bey ilerleyen dönemde İstanbul'u terk edip Ankara'ya geçerek mücadeleye katıldı. Vahdettin, bu nedenle kızıyla olan evliliğini iptal etti.
Savaşın ardından diplomat olarak görev aldı. İkinci evliliğini Ecevit'in annesinin teyzesiyle yaptı.
25* Moskova, Anvers, Filibe, Bari, Basra, Viyana ve Atina'da başkonsolosluk görevlerini gerçekleştirdikten sonra emekli oldu.
Ölmeden önce anılarını Atatürk'ün manevi kızı Afet İnan'ın kızı Arı İnan'a anlattı.
Kaynaklar:
1- Atatürk - Sadi Borak 2- Tarihe Tanıklık Edenler - Arı İnan 3- Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin - Falih Rıfkı Atay 4- Atatürk'e Nasıl Vize Verdim - Nezih Uzel
Filistin-İsrail gerginliği başladığında tam kapanmaya rağmen sokaklar hızlı şekilde doldu ve "Mehmetçik Kudüs'e" sloganları atıldı. Oysa "Doğu Türkistan'da" yaşanan sorunlara sessizlik hakimken....
Çünkü bazıları için Filistin'i "önemli" yapan başka nedenler var.
1* Filistin'in bugünkü durumunun son taşları 2017'de Trump tarafından döşendi. O şimdiye dek gelmiş geçmiş en İsrail ve en Siyonizm yanlısı başkandı.
Filistin sorunu için ortaya bir plan attı. Bu plan büyük oranda İsrail tezlerini destekliyor.
2* Trump bir süre sonra yapılmayanı yaptı ve Kudüs'ü İsrail başkenti olarak tanıdı. İsrail lideri Netanyahu'ya büyük destek veriyordu.
Körfez ülkelerinin ağzını kapaması için onlarla da anlaşmalar yaptı. Zaten bu ülkeler kendi problemleri nedeniyle Filistin'i çoktan unutmuştu.
Atatürk'ün "Gökten indiği sanılan kitaplar" sözüyle ilgili uzun zamandır sorular geliyor. Din karşıtlığı mı yapmak istedi, yoksa başka bir sebebi mi vardı? Fikrimi soran çok insan olduğu için düşüncelerimi yazma gereği duydum.
Öncelikle konuşmanın yeri ve zamanına bakmak gerek.
1* İlgili cümleler 1 Kasım 1937 tarihli TBMM açılış konuşmasının sonlarında yer alıyor. Tam halini görsel olarak ekliyorum.
Bu cümleler kimileri tarafından dini reddiye olarak yorumlanıyor. Özellikle Atatürk karşıtları tarafından saldırı argümanı olarak kullanılıyor.
2* Kimileri "dini reddiye yapsa ne değişir ki" diyebilir. Esasen buradaki amacım Atatürk'ü dindar veya dinsiz yapmaktan çok gerçeklerin anlaşılmasıdır.
Birazdan yazdıklarımı okuyunca bazı şeyler daha net anlaşılacaktır.
Bir kolluk kuvveti mensubu, kafasının içinde "ben çevirdiğim bir adamı gerekirse yatırır döverim, yaklaşan olursa ona da sövüp tekme atarım" hakkını kendisine tanımışsa, orada değiştirilmesi gereken çok şey var demektir.
Çünkü kolluk kuvveti mensubu, kanundan gelen gücünü kullanırken yalnızdır. Onu denetleyecek kimse yoktur. Yalnızca kendisini denetleyebilir. Bu esnada yetkisini kötüye kullanmasını veya yetkisi aşmasını yalnızca kendi vicdanı ve sorumluluk bilinci engelleyebilir.
Kolluk kuvveti mensubu, yetkisini kötüye kullanma veya yetkisini aşma durumu ile karşı karşıya kaldığında vicdan ve sorumluluğu onu durdurmaya yetmezse zorbalık başlar.
Bu gidişatı engellemek için kafaları değiştirmek gerekir ki o da çok zordur.
Mahmut 16 yaşındaydı. 1920 yılının 20 Ağustos günü hayatının en unutulmaz günüydü. Okulun en başarılı öğrencisi olduğu için konuşma görevi ona verilmişti. Mustafa Kemal Paşa geldiğinde heyecanla konuşmaya başladı.
O gün Mahmut'un hayatı değişti. Bambaşka bir ömür onu bekliyordu.
Mahmut, konuşmaya “Tarih seni Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler koyacaktır…” diyerek başladı ve bir çırpıda bitirdi.
Konuşma bittikten sonra Paşa “Gençler, sizi bu millet yetiştiriyor. Göreviniz büyük hizmetlere hazırlanarak bu millete layık olmaktır" dedi.
Mahmut, bu karşılaşmayı ve Gazi’nin sözlerini hiç unutmadı. Üç yıl sonra okulunu birincilikle bitirdi. 1924 yılında, eğitim için yurt dışına gönderilecek 13 kişiden biri olabilmek için sınava giren 150 öğrenciden biri oldu. Sınavı kazanmayı başardı. Berlin'e gönderilecekti.
Sene 2007... Tarihte ilk defa İsrail lideri TBMM'de konuşma yaptı.
13 Kasım 2007 günü İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres, TBMM'de Ankara Forumu kapsamında bir konuşma gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Filistin Yönetimi Ulusal Lideri Mahmud Abbas ve Peres barış için bir araya gelerek bir mutabakat imzaladı.
Sene 2009... Davos zirvesinde Başbakan, moderatör ve İsrail lideri arasında tartışma yaşandı. Başbakan zirveyi terk etti ve bir daha katılmayacağını açıkladı.