Kimine göre fettan kadının temsiliyeti kimine göre Türkiye sinemasında devrim yaratan bir kadın sanatçı, kimine göre ise yıldızlardan yere çakılan bir ‘eski’ oyuncu.
Türkiye'nin ilk kadın yönetmeni ve ilk kadın sinema yıldızıydı.
Cahide Sonku, 1916 yılında Yemen'de dünyaya geldi.
Aile bir süre sonra Yemen’den İstanbul’a taşındı ve Cahide’nin annesi babasından boşandı.
Cahide’yle annesi maddi zorluklar içinde yaşamaya başladı.
Önce Halkevleri Tiyatrosu, İstanbul Belediye Konservatuarı, ardından da Muhsin Ertuğrul’un keşfiyle Darülbedayi’de 1932’de Yedi Köyün Zeynebi ile oyunculuğa başlar. Sonraki yıl, 16 yaşında , Muhsin Ertuğrul’un yönettiği Söz Bir Allah Bir filmiyle sinemaya geçer.
1935’de çektiği, ilk köy filmi, Bataklı Damın Kızı Aysel de Cahide Sonku başroldeydi.
Senarist Nazım Hikmet Ran’dı. Sonku; sinema eleştirmenlerince ‘Yerli Marlene Dietrich’ diye yorumlandı.
Filmde başına örttüğü eşarp moda oldu. Aysel adıyla piyasaya sürülen eşarplar hayranlarından büyük ilgi gördü.
Muhsin Ertuğrul. Sonku’ya tiyatroda da destek verdi.
August Strindberg, William Shakespeare, Anton Çehov ve Lev Tolstoy gibi ünlü yazarların oyunlarında Sonku başrollerdeydi.
Cahide, 1936 senesinde kendisi gibi oyuncu Talat Artemel ile evlendi. Bu evlilik Artemel’in Cahide’yi aldatması sonucu 1938’de sona erdi.
Cahide, Artmel için “İnsanlığımı istismar etti” demişti.
Bir röportajında içkiye kendisini eski eşinin alıştırdığını söylemişti.
Serveti katlandı, modayı adım adım izledi, özel şoförlü otomobil sahibiydi.
Paris modasını takip etti, dünyaca ünlü mücevher üreticilerinin ürünlerini kullandı.
1943'te tekrar evlendi. İhsan Doruk ile hayatını birleştirdi.
Bu sürede Şehir Tiyatroları’na kısa bir ara veren Cahide, aynı yıl Doruk’tan boşandı ve sahnelere geri döndü.
Sonku, bu dönem kendi yapım şirketini kurdu ve 1951’de Talat Artemel ve Sami Ayanoğlu ile birlikte “Vatan ve Namık Kemal” filmini yönetti
Sonku, 1954’te de “Beklenen Şarkı” filminin yönetmenliğini yaptı. Zeki Müren’in ilk kez kamera karşısına çıktığı bu film gişe rekorları kırdı
1957 yılında Sonku Film içindeki tüm orijinal filmler ile birlikte yanıp kül oldu.
Cahide, yangını yeğeni Turan Sönmez’in çıkardığını söyledi, kundaklama olduğu söylentisi çıktı.
O günden sonra Cahide’nin hayatı tersine bir sürece girdi.
Özgür kadın imajı döneme fazla geldi, durumu “düşüş” olarak nitelendi ve hakkında acımasız eleştiriler yapıldı. Cinselliğini kullandığı, alkolik, eğitimsiz, sonradan görme ve kötü bir oyuncu olduğu konuşuldu.
Bir zamanlar arzu nesnesi iken son döneminde acınan, aşağılanan kadına dönüştürüldü.
Yaşadığı felaketlerden sonra teselliyi alkolde aradı.
1962-63 yıllarında şair, oyuncu Cahit Irgat’la birlikte kurduğu “Cahitler” tiyatrosu da kısa ömürlü oldu.
Muhsin Ertuğrul’un girişimiyle Şehir Tiyatrosu’nda Cahide’ye de kadro verildi. Fakat alkol bağımlılığı nedeniyle istikrarlı olamadı. Bunun sonucunda yer aldığı oyundaki rolü ondan alınarak bir başkasına verildi.
Cahide ayrıca İspanya’da vefat eden İhsan Doruk’un ölmeden önce Cahide’nin kızının velisi ve vasisi olamayacağına dair karar çıkartması nedeniyle de zor günler geçirdi.
Türkiye sinemasının ilk kadın yıldızı olan Cahide’nın son rol aldığı film 1977’de Ülkü Erakalın tarafından çekilen’ Yeşilçam Sokağı’ oldu.
Hayatının sonraki dönemini alkol bağımlılığı ile geçirdi. Maddi durumu iyice kötüleşti.
1979’da SİYAD, Cahide Sonku’ya özel ödül vermek ister. Törene gelmez, ödülünü Atilla Dorsay’dan bir meyhanede alır.
Cahide 62 yaşında 18 Mart 1981’de yaşamını yitirdi.
"Bu hayatı kendim istedim, kendim seçtim. Eğer bir suçlu aranıyorsa, o benim. Vah vah diye kimse ağıt yakmasın. Kimse alınmasın. Kimse Cahide’yi kendine dert etmesin…"
"Beni öldükten sonra da alkışlasınlar" demişti Cahide.
Paketlenmiş sigaralar daha başka bir deyişle endüstriyel üretimle tüketicilere sunulan sigaralar, 20. yüzyılın başlarında ABD’de üretilerek tüm dünyaya yayıldı.
Sigara endüstrisi o yıllarda reklam ajanslarının en büyük müşterileriydi.
1900’lü yılların başından 1. Dünya Savaşına kadar ABD’de en popüler tütün “Türk tütünüydü”.
O dönemde Osmanlı tebasına ait; Rum, Ermeni, Yahudi ve Türk ırkına mensup herkese “Türk” adıyla hitap edildiği için,
Osmanlı Devleti’nden ABD’ye göç eden Osmanlı Ermeni ve Osmanlı Rumlarının kurduğu sigara şirketlerlerine de ABD’de “Türk Şirketleri” diye hitap ediliyordu.
Dönemin sigara markalarının pazarlama stratejileri ve reklam kampanyalarında genellikle Türk kültürüne ait detaylar ve
Penis bir gün yönetim kurulundan zam talebinde bulunmuş ve aşağıdaki gerekçeleri sunmuş:
“Sayın yönetim kurulu, ben penis olarak aşağıdaki nedenlerden dolayı zam istiyorum:
-Bedensel olarak çalışıyorum…
-Her işimde mutlaka kafamı da kullanıyorum…
-Hem derin, hem yüzeysel işlerde çalışıyorum…
-Çalışma ortamım çok sıcak ve fazla mesai ödenmiyor…
-Karanlık, havasız ve rutubetli ortamlarda çalışıyorum…
-Tatil, bayram tatilim ve senelik izinlerim yok…
-Yaptığım işlerde hastalığa kapılma olasılığım çok yüksek olmasına rağmen sosyal güvencem yok.
Bu gerekçelerden ötürü isteğimin işleme konulması için gerekenin yapılmasını saygılarımla arz ederim.”
"Galiba 1896/97 sıralarında idi. Bir cumartesi günü rahmetli ağabeyim Nijat’la mektepten çıktık, eve gidecektik. Arkadaşlarımızdan biri yolumuzu kesti: ‘Haberiniz var mı?’ dedi. ‘Şurada Sponeck salonunda bugün sinematograf göstereceklermiş. Pek meraklı bir şey diyorlar…’
Kapıdan, onar kuruş vererek girdik. Karşımızda bir, bir buçuk metrelik bir beyaz perde duruyordu.
Derken ortalık birden karardı, korktuk…Avrupa’nın bir yerinde bir istasyon. Bacasından fosur fosur kara dumanlar savuran bir lokomotif..
Rıhtım üstünde telaşlı, telaşlı insanlar gelip, gidiyor. Hepsini sara nöbeti tutmuş sanırsınız. Hareketler o kadar hızlı, ölçüsüz, acaip…Kimi bu sihirli icadı gidip görmeyi günah sayıyor, kimi gidip gördüğünden dolayı tövbe ediyor,
1929 yılında faşist diktatör Mussolini ile imzalanan Laterano antlaşması’ndan sonra bağımsız bir devlet haline geldi.
Yasama, yürütme ve yargı tek elde.
Nüfusun %95'i erkektir.
Hristiyan dünyasının en önemli yeri olan Vatikan, sahip olduğu kiliseler, müzeler, meydanlar ve bahçeler ile aslında dünyada en çok konuşulan ve merak edilen etkileyici, mistik ve gizem dolu bir ülke…
Resmi adı, ‘Statodella Cittadel Vatikano’.
Devlet başkanı olan Papa, aynı zamanda Katolik inancın da ruhani lideri.
Mutlak monarşi ile yönetilen Vatikan’da Papa’nın sözü yasa olarak kabul ediliyor.
Dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alır.
1887’de dönemin Japon İmparatoru Meiji’nin amcası Prens Komatsu İstanbul’a gelir
İstanbul’u ziyaret eden ilk Japon asilzadesi olan Prens’in gördüğü yakın ilgiye teşekkür etmek üzere ertesi yıl Japon hükümeti tarafından sultana büyük Krizantem Nişanı’nın verilmesi kararlaştırıldı
Buna karşılık sultan da Japon imparatoruna bir nişan verecekti.
Bu hediyeleri götürmek için Osmanlı donanmasından bir eğitim gemisinin Japonya’ya gönderilmesi kararlaştırıldı.
Bu seyahate en uygun geminin Ertuğrul olabileceğine karar verildi.
Ertuğrul gemisi, 1863 Ekim ayında denize indirilmiş olan Osmanlı fırkateyni.
Makinesi ve diğer tahrik ekipmanları 1864’te İngiltere’de monte edilmiş.
Ertuğrul 79 metre boyunda, 15,5 metre genişliğinde ve Draftı 8 metre kadardı.
İnsanoğlu var olduğu günden bu yana, bitmek bilmeyen savaşlar yaşamıştır ve bu savaşlarda birçok kayıp verilmiştir.
Tarih, ilginç kaygılar sebebiyle yaşanan savaşlar da gördü.
İlginçtir ki, bu savaşların hepsi insanlar arasında geçmedi.
1932 sonlarında Batı Avustralya’da askerî bir operasyon gerçekleştirilmişti.
Düşmansa deve kuşlarıydı.
Tarih bu savaşı ‘’The Great Emu War’’ yani, ‘’Büyük Deve Kuşu Savaşı’’ olarak kaydetti.
Avustralya devlet armasında, iki hayvan türü yer almaktadır.
Kanguru ve koşucu bir deve kuşu cinsi olan Emu… Afrika’daki deve kuşlarından sonra, dünyanın en büyük ikinci kuş türü olan Emular, uçamasa da hızlı koşmalarıyla ünlü…