"Neredesin mağrur Komutan Hacı Anesti❗ Gel de ordularını kurtar ❗
BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Yunan orduları Başkomutanı Hacı Anesti, 1922 yılı baharında tüm hazırlıklarını tamamlamıştı. Arkasından hiç eksik etmediği yabancı gazeteciler, fotoğrafçılar, Papazlar ve diğer sık sık davet ettiği kişilerle cepheyi geziyor, mağrur, küstah konuşmalar yapıyordu.
Son taaruzdan evvel, yine böyle bir kalabalıkta cepheyi gezmiş, mevzileri görerek İzmir'e dönmüştü. İzmir Baş Piskoposu Hristotomos, Yunan Başkomutanı için büyük bir karşılama töreni hazırlamış, dini ayinler düzenlemişti.
Şölenin sonunda Reuters Ajans muhabiri, Yunan Başkomutanına
-Cepheyi gezdiniz. Mustafa Kemal'i gördünüz mü?
Soru herhalde önceden düzenlenmişti. Mağrur Yunan Başkomutanı, hayret eder gibi bir davranışla döndü ve soruya bir başka sual ile cevap verdi:
-Ne? Mustafa Kemal mi? Kim bu adam? Böyle bir komutan tanımıyorum.
Mustafa Kemal bu palikarya ruhunun düzeyinde olan terbiyesizliği evvelden duymuştu. Fakat vereceği cevabı, günü gününe zamana bırakıyordu.
İşte o zaman; 9 Eylül 1922'de gelmişti. Son Yunan kırıntıları İzmir Körfezi'nin sularına gömülmüştü.
Yirminci yüzyılın en büyük zaferinin mimarı olan, Türk Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa, 10 Eylül 1922 günü kendi çevresinde yer alan Reuters Ajansı'nın muhabirine, kendisine pek yakışır bir zarif gülümseme ile sordu:
-İki haftadır cephedeyim. Her tarafta Hacı Anesti'yi arıyorum. Gördünüz mü?
Kaynak:General Asım Gündüz'ün Anıları-10 Eylül 1922/İzmir
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Doğu ile Batı arasındaki fark; siyahla beyaz arasındaki fark gibi ayan beyan ortada iken; neden Ortadoğululaşmak için çaba gösterirler anlamak mümkün değil.
‘’Ortadoğululuk nedir bilir misiniz?❓’’
*Ölümü yüceltip; güzel yaşamayı aşağılamaktır.
*Hurafeyi yüceltip; bilime kayıtsız kalmaktır.
*Lideri yüceltip; iyi sistem kurmayı aşağılamaktır.
*Duyguları yüceltip; mantığı küçümsemektir.
*Müteahhidi yüceltip; mühendisi aşağılamaktır.
*Üniversiteleri ile değil; camileriyle gurur duyup, övünmektir.
*İmamları yüceltip; filozofları, öğretmenleri aşağılamaktr.
*Ev kadınlığını yüceltip; kariyer yapan kadını aşağılamaktr.
*Kendi çocuklarını yurt dışında okutup; halk çocuklarını imam hatiplerde okumaya zorlamaktır.
ATATÜRK'ÜN, (KIYTIRIKTAN) DÜŞMANLARI,
İYİ DİNLEYİN ŞU SÖYLEYECEKLERİMİZİ...
BOŞVERİN CENAZELERİNİZE 100.000'LERİN KATILMA DURUMUNU, YABANCI ÜLKELER 3.KATİPLERİNİ GÖNDERİNCE BÜYÜK ADAM OLUYORSUNUZ YA;
ATATÜRK'ÜN CENAZESİNE, SAYGILARINDAN
8 ÜLKE ASKERİ TÖREN BİRLİKLERİNİ GÖNDERDİ.....
OKUYUNDA, GÖRÜN, NE KADAR KÜÇÜKSÜNÜZ!
Yıllar önce bir internet müzayedesinden aldığım 1929 baskılı D. von Mikusch'un ''GAZİ MUSTAFA KEMAL'' kitabının arasından 1938 yılına ait, yani sonradan kesilip konmuş bir gazete kupürü çıkmıştı. Atatürk'ün cenaze törenini takip eden bir Alman gazetecinin haberi.
Kadir Mısıroğlu'na özenen tarikatçı Abdullah Sazoğlu, Vahdettin'in İngilizseverliğini anlatan ünlü tarihçi Sinan MEYDAN'a (@SMEYDAN) bir vidyoyla kafa tutmuş. Hiç tarih bilmiyorsunuz demiş iyi mi❗
Kadir Mısıroğlu'nun peşinden devam eden bu arkadaş Atatürkün Mimber gazetesinde yazdıklarını Atatürk'ü koruma kanunundan dolayı açıklayamıyormuş!
Nedense Atatürkün annesine küfür etmekten çekinmeyenler mevzu belge göstermek olunca bu kanundan çekiniyor.
Bir kere o kanunun ismi Atatürk'ü Koruma kanunu değil. Atatürk aleyhinde işlenen suçlar kanunudur. Kanun Maddelerinde hakaret etmek, iftira atmak suçtur yazar. Belge göstermek yasak yazmaz ama adamlar türlü türlü iftiralarla hakaretler etmekten hiç çekinmez.
1)1990'ların sonunda CIA görevlileri, Atatürk'ün bağımsız, laik ve çağdaş Türkiye'sine karşı İslamcı, Osmanlıcı yeni bir Türkiye'den (Yeni Osmanlı'dan) söz etmeye başladılar.
2)Hatta CIA'nın eski Ortadoğu Masası Şefi Graham E.Fuller, 2007'de "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" adlı bir kitap yazdı.Graham Fuller kitabında Türkiye'nin Ortadoğulu olduğunu belirterek, Türkiye'nin yönünü Batı'ya çeviren Atatürk'ü eleştiriyor.
3)Fuller, kitabında büyük bir ısrarla "Yeni Türkiye'nin İslam dünyasının liderliğine soyunup Ortadoğu'ya yönelmesini öneriyor. Türkiye'nin Batı'ya yöneldiği sürece "bağımlı", Ortadoğu'ya yöneldiği sürece "bağımsız" ve "lider ülke" olacağını (!) iddia ediyor.
1)Dersim Harekâtı sırasında zehirli gaz kullanıldığını iddiası da Dersim isyancısı Nuri Dersimi ile Dersim Harekâtı sırasında Tunceli'de olmadığı halde harekâtı oradaymış gibi anlatan İ.Sabri Çağlayan'a aittir.
2)Nuri Dersim'i, Kürdistan Tarihinde Dersim adlı kitabında şöyle demiştir: "... Bölgeyi top ve uçakların saçtığı zehirli gaz bombardımanları yoğun bir sis tabakası altına almış,yaşayan hiçbir mahluk kalmamıştı.Yanan evler ve ormanlardan, cehennemi bir görüntü yansıyordu..."(791)
3)İ.Sabri Çağlayangil de anılarında, Dersim Harekâtı'nda "...Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden bunları fare gibi zehirledi..." demiştir.