Thread by @AhmetyozgatDD

1. Bugün, #19Nisan2021 #pazartesi. Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz. Hayırlı Ramazan ve Oruçlar!
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#DevletimizinYanındayız
***

2. Derindunyacıların Sordukları ve…
DERİNDUYA’daki KARŞILIĞI
***
Nemrut ve Firavun Çağı Başlıyor mu?
PAPA’nın BABİL VE MISIR SIRRI
Ahmet YOZGAT

3. DD Kardeşlerinden Sevgili Adnan Ardıç: "Ahmet abi, malumunuz; bir süre önce Mısır’da bir müzenin taşınması töreni vardı. Oradaki bir taşınma değil de Olimpiyat Oyunları açılışı yapar gibi bir seramoniydi. Bir de bu konuyu işler misin abi?”
*

4. Sevgili Adnan atlamış galiba… Zira 2021 Mart başından beri, bu konuyu işleye geliyoruz. Nisan Ayının 4'ünde gerçekleştirilen Kadim Mısır Kralları Geçit Töreni, bir Olimpiyat açılışı değil ama yeni bir devrin açılışının diğer tarafı, anlamını taşımakta.

5. Peki, bu diğer tarafın beri tarafı ne?
O da Firavun Töreninden bir ay önce sahneye çıkan,
Yeni Babil’di.

6. Mart Ayının 5'inde, durup dururken; Vatikan'ın Papası, Irak’a gitme kararını açıkladı. Ve gitti! Orada, beklenmedik bir çıkış yaptı Papa Francis: Yeni Babil Devletini kurmaya geldiğini açıklamakla yetinmedi…

7. Bunu, Şii İslam Dünyasıyla yapma niyetinde olduğunu beyan etti görüşmelerinde.
Hatta bu konuda, 200 Milyon Dolarlık bir Fon Kredisinden de söz edildi. İşte, bu hamlenin arkası/karşıtı da Mısır'da sahneye çıktı.

8. Yani son iki aydan itibaren; dünyada, bir “Yeni Masa” ve bağlı olarak bir “Siyaset Tahterevallisi” kurulmakta: Babil ve Mısır Siyaset Devresi hatta Neo-Nemrut ve Neo-Firavun Çağı...

9. Ya da yeni bir “Politik Terazi: Bir kefesinde Mısır ve Mısırcılar; diğer kefesinde ise Babil ve Babilciller…
Yani dünya Siyaseti, bir katman yukarı çıktı.
Ve böylece anlamış olduk ki…
Güncel Siyasetin üzerinde, bir başka Siyaset alanı daha varmış!
Vatikan'ın Siyaset Alanı!

10. İşte,, böylece kurulma startı almış oldu,
“Neo Vatikan Masası” ve Politik Sistematiği!

11. Düne kadar; “Büyük Siyaseti,” Binyılcılar ve Yüzyılcılar şeklinde yaptığımız bir kategorize üzerinden anlatmaya çalışıyorduk. Yani Galler Masası ve karşısı şeklinde ve de etrafı tabii...

12. Bundan böyle, Neo Vatikan Masası; tartışmasız olarak en üstte bir koordinat oluşturarak, Galler Masası ve karşıtını da kapsayan bir başka siyaset çadırını kurmuş oldu Dünya Sahnesine.

13.Dolayısıyla Binyılcılar ve Yüzyılcılar başta olmak üzere, tüm Siyaset oyuncuları kendilerini,“Neo Vatikan Masası”ndan birini tercih ederek konumlandırmak durumunda. İşte, dünyanın geldiği son nokta bu! Ve bu nokta bundan sonrasının da yegane belirleyeni olacak gibi görünüyor.

14. Başlıkta sormuştuk ya: "Nemrut ve Firavun Çağı Başlıyor mu?" diye...
El cevap: Evet! Başladı...
Hem de bizim coğrafyamızda... Türkiye'nin burnunun dibinde Ortadoğu'da ve Doğu Akdeniz'de...

15. Asıl kuşatma bu!
Ya kuzeydeki, Kardeniz'deki ısınma ne?
Türkiye'yi vurmadan önce biraz yormanın adı.

16. Mesajının ikinci ayağında şöyle devam ediyor Sevgili Adnan:
TRT, İngiliz Prensi Filip’in cenaze törenini canlı yayınlıyor. N’oluyor abi, İngiltere’nin eyaleti mi oluyoruz?"

17. Sevgili Adnan... Farkında olmasak da 1839'da Sultan Abdülmecit imzasıyla yayınlanan Gülhane Fermanı'ndan (Ve tabii, Balta Limanı Antlaşmasından) beri bu ülke, İngiliz’in, adı konmamış eyaleti gibi bir durumundaydı.

18. Cumhuriyet Devri ise "Adı Konmuş" eyalet oldu gibi oldu mu desek acaba? Zaten o Ad'la kandırıldık ya Yeni Dönemde...
Demiş ya hani, bir Batılı Politikacı: "Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir bizim için!" diye...
Gerçeği, ağzından kaçırmış hazret...

19. Fakat yine anlamamışız, anlamamak kolayımıza gelmiş. Hatta hoşumuza gittiğini bile söyleyebiliriz.
"Hala da öyle!" mi desek?

20. Şöyle diyelim: İngiliz etkisi, 2. D.Savaşından sonra, Kripto Amerikan Fetöcü Batıniliğine ödünç verildi. İngilizci Cumhuriyetçilerle 4+4'er yıllık dönemler halinde dönüşümlü kullanıldı... Diyelim! Şimdi Galler'de sayılmaktayız.

21. Da birinci bölümde anlattığımız dönüşüm yani "Babil-Mısır" Düalizminde nereye düştük/düşeceğiz? Birkaç gün önce dedik ya Babilci Cumhuriyet yıkılıyor, Mısırcı Cumhuriyet bina edilmek isteniyor onun yerine...
Ve biz de dedik ya...
Aman ha!

22. Ayak sesleri iştilen, "Hak ve Batıl Savaşı"ndan başka bir şey değil. O nedenle lazım olan "3.Blok" yani "Hakk Kutbu"ndan başka bir şey olamaz. Zafer ancak burada.

23.Lakin tek şartı var:"Hakk Kutbu"nu kurmanın: Acilen "3. Doktrin" yani "Hanif Muhammedi Ahadiyetçilik" ve bu anlayışı deklare ederek, tüm Mazlum ve Masumları bayrağımızın altında toplanmaya çağırmak. Zafer mi?Çağrının haftasında İstanbul'da.Ta bu kadar eminiz, siz de emin olun!

24. Dönelim konumuza… “Evet, bir İngiliz Eyaleti (Aryan/Aryanik Eyalet)’ten söz ettik de… Hakkımızı yemeyelim yine de… Malum; zaman zaman, bağımsızlık çıkışlarımız da oldu: Menderes’le, Özal’la şimdi de Erdoğan’la...

25. Bu çıkışlar sonucunda küçük makas değişiklikleri olduğunu da söyleyebiliriz.
Lakin yine fark edemediğimiz bir gerçek var ve o da şu: Ray, İngiliz/Aryan Rayı...

26. Ya da her uyanış çabamızda; altımıza serilen, yeni İngiliz/Aryan yataklarında uyumaya devam ettiğimiz gerçeği.
Şimdilerde de durum rutin, bir başka Aryan Rayına geçip yeni bir Aryan Yatağına götürülüyoruz.
O kadar!

27. İngiliz Prensi’nin cenaze töreninin, Devlet Televizyonunda canlı yayını bir şey değil. Yarın, bir gün; Kraliçe öldüğünde neler göreceğiz, kim bilir!?

28. Çünkü “Kutsal Mavikanlılar Tarihi”nde Prens, Yarıtanrı; Kraliçe ise Tanrıça, Babil Tanrıçası... Bakma sen, Prens ve Kraliçe dendiğine/dediklerine.
O da bir kandırmaca...
Yani Tanrılar(!), İnsanları kandırmakta...

29. Bu noktada büyük sual şu?
Sadece biz miyiz kandırılan?
Yo! Ne iyi ki bu hususta yalnız değiliz.
Başta, İngiliz Halkı kandırıla geliyor.

30. Amerikan Halkı,
Alman Halkı,
Fransız Halkının bulaşıcı hastalığı da bu:
Yani Kandırılmak!

31. İtalyan Halkının,
Çin Halkının,
Rus Halkının,
İran Halkının;
hülasa, bütün halkların farkında olmadıkları Kronik hastalıkları da “Kandırılmışlık” tır diyoruz.

32. Ve devam ediyoruz ya “Kandırılmışlık Gafleti” içinde kaybolan tüm Halkları /İnsanlığı, kurtarmak da bizim boynumuzun borcu...
(Not: Bu kandırılmışlığın en zavallı ahmakları İngilizler, en aptalları da Amerikalılar aslında...

33. O nedenle ilk kurtaracağımız halklar onlar olmalı diye düşünmekteyiz fakir. Her neyse!)

34. Kandırma/kandırılma Operasyonu, sadece halklar için mi geçerli?
Hayır!
Dinler; Yahudilik, Hristiyanlık. Uzakdoğu Kültleri ve diğerleri de birer “Kandırma Aparatı” olarak, asıllarından koparılarak, içine sızıldı ve dönüştürülerek yeni versiyonlarıyla sahaya sürüldü zamanında.

35. Ya İslam?!
İslam, dönüştürülmüş değil şükür zira Şanı Yüce Allah, bizzat kefil bu konuda.
Gafuru Rahim Olan Allah, Dinine kefil de Müslümanlara kefil değil yani biz, kendimizle baş başa ve kandırılmaya müsait bireyler olarak orta yerdeyiz.

36. Bu nedenle “Kandırılmışlar/Aldatılmışlardan”dan olageliyoruz ya maalesef. Tabii, asıl sorun da bu gerçekten bihaber oluşumuz olsa gerek...

37. Ee! Öyle ise ne olacak bu Müslümanların ve Türkiye'nin hali?
Şanı Yüce Allah bilir!
Ancak tahminimizi söyleyelim: Galiba, biz; kendimizi, "İyi Güzel ve Hakikat" doğrultusunda değiştirmedikçe; Yüce Allah; İyi, Güzel ve Hakiki manada bir, "Kader ve Kaza"yı yaratmaz.
Allahualem.

38. Ama kendimizi "Değiştiriyoruz ya abi?!"
Tamam da yukarıda dendiği gibi Aryan Marka Ray ve Aryan Marka Yatak değişikliğidir yapageldiğimiz.

Buna rağmen; Şanı Yüce Allah, bu Milleti seviyor galiba.

39. Bu nedenle, değişimi 15 Temmuz Gecesi, bizzat başlattı diyebiliriz. Lakin bu Halk, o hamleyi anlayamadı ve devinimi devam ettiremedi gibi hissediyoruz…
Yani yine oyunda, oynaştayız!

40. Son zamanlarda, “Ayranlaşmak”tan ve “Haniflik”ten söz ediyoruz ya fakir...
Bu iki kavramı, iyi anlamak lazım... Bu manada; Mankurtluk ve Saabilik terimlerini de anlamlandırmalıyız, kendi hesabımıza/öz nefsimiz adına...

41. Soralım o halde kendi kendimize…
Biz, Aryanik Mankurtlar mıyız?
Veya biz, Hanif miyiz,
yoksa Saabi miyiz?

42. Bu ne saçmalık Ahmet Abi; böyle bir şey olabilir miyiz hiç?
Oluruz oluruz!
Da farkında olamayız!
İşte, sorunumuz bu; farkında olamamak ya da “Bin Yıllık Kandırılmışlık”ının ucu sivri gerçeği…
Acıtıyor değil mi?

43. Amerikalı Sam Amca afişlerinde diyor ya; “Hey! Yes you!” diye…
Fakir biz de diyelim ki:
“Hey sen, bu yazıyı okuyan Sevgili Özkardeşim!
Bana değmiyor nasılsa! Bu yüzden; canım acımış değil, deme! Değdi ve acıttı da acıyı duymadın!

44. Herhangi bir intisabın sebebiyle, sen de bizdensin yani “Kandırılmışlar Sürüsü”nden.
Maalesef ve ne yazık ki…
Ben de fakir…
Belki de tüm insanlık…

Durum, bu kadar vahim!

45. S.O.S!

46. Efendim! Konuyu burada noktalayalım. Ve her zaman olduğu gibi diyelim ki… Fakir, yine bir Pinokyo masalı anlattık siz büyüklere. Oysa hakîkati, Aliym Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle…