Ayşe Hür Profile picture
10 Oct, 25 tweets, 4 min read
1/24 BAZILARINCA "HAİN" İLAN EDİLEN MUSTAFA AKINCI "BİRAZ TOPRAK VERMELİYİZ" DERKEN NEYİ KASTEDİYOR?

19 Şubat 1959'da II.Londra Konferansı'nda Britanya Başbakanı Macmillan,Türkiye Başbakanı Menderes, Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Kıbrıs Türk Cemaati lideri Dr. Fazıl Küçük ve
2/24 Rum Cemaati lideri Makarios tarafından dört antlaşma imzalandı.Bunlar sırasıyla,Kıbrıs’taki Britanya egemenliğinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne devrine ilişkin kuruluş antlaşması;Kıbrıs’ın bağımsızlığını,toprak bütünlüğünü ve anayasa düzenini teminat altına alan garanti antlaşması;
3/24 Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasında yapılacak askeri ittifak anlaşması ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın temel maddelerini içeren anlaşma idi. 16 Ağustos 1960'da Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda yapılan son ortak sayıma göre Kıbrıs’ta 442.138 Rum, 104.333 Türk,
4/24 3.622 Ermeni, 2.702 Maruni (Lübnan kökenli Hıristiyanlar), 17.513 İngiliz, 475 Çingene ve 2.796 değişik milletler olmak üzere toplam 573.579 kişi yaşıyordu. Yani nüfusun %77’si Ortodoks-Rum, %18,2’si Müslüman-Türk’tü. % 4,8'i de çoğu Hıristiyan diğer topluluklardı.
5/24 Hükümette temsil oranı,nüfus bileşimiyle paralel olarak 7’ye 3 oranında Rumlar lehine olacaktı. Antlaşmanın uygulanması Britanya, Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüğü altındaydı. DP ile CHP arasındaki sert tartışmalardan sonra Kıbrıs Anlaşması DP’nin oylarıyla kabul edildi.
6/24 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı Makarios oldu. Ancak, bu durumu her iki tarafında da milliyetçileri içine sindiremedi. Enosisçi EOKA ve "Ya Taksim Ya Ölüm"cü TMT'nin şiddet eylemlerinin de katkısıyla 1962 yılından itibaren Lefkoşa, Limasol,Mağusa, Baf ve Larnaka’da
7/24 Türklerin ve Rumların ayrı belediyeleri olması, sınırlarının çizilmesi ve mekanizmasının tespit edilmesi hususundaki anlaşmazlıklar ortamı iyice gerdi.1963’te Makarios’un, Anayasa’nın bazı maddelerinde Türklerin aleyhine tadilat yapmaya kalkması ile zirveye çıkan gerilim,
8/24 21 Aralık 1963’ten itibaren kanlı olaylara dönüştü. 22 Aralık’ta Türkiye'nin derin yapılarının örgütlediği ve finanse ettiği TMT "X" gününün geldiğine karar verdi ve yer üstüne çıktı.24 Aralık’ta EOKACI Rumlar bir Türk ailesini, evlerinin banyo küvetinde vahşice öldürdüler.
9/24 Kanlı Noel diye adlandırılan bu katliamın fotoğrafları, Türkiye’ye gönderilen bir yaralının alçıları altına saklanarak gizlice Kıbrıs’tan çıkarıldı ve tüm dünyada Rum vahşetinin delili olarak yankı yaptı. 1963-1964 arasında 364 Kıbrıslı Türk ve 174 Kıbrıslı Rum öldürüldü.
10/24 25 bin Türk, malını mülkünü geride bırakarak evlerini terk etti. Türkiye’deki milliyetçiler de ateşe benzin dökmek için yarışa girdiler. Alparslan Türkeş’in dediğine göre, Ada’ya 20 bin milis göndermek için Süleyman Demirel’e başvurmuş ama teklifi kabul görmemişti.
11/24 Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi,1964te ABD tarafından sert bir şekilde önlendi.Mevcut düzeni sürekli tehdit eden EOKA’nın lideri faşist kralcı Grivas,1967’de Ada’dan uzaklaştırıldı,1971’de Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’nın desteğiyle gizlice Kıbrıs’a döndü.Örgütün adını
12/24 EOKA-B olarak değiştirdi ve öldüğü 27 Ocak 1974’e kadar,hem Rumlara hem Türklere karşı tedhiş eylemlerine devam etti.15 Temmuz 1974'te Yunanistan'daki cuntanın desteklediği faşist Sampson hem Makarios hükümetini devirdi hem de Türklere yönelik etnik temizliği hızlandırdı.
13/24 Bu yüzden Türkiye'nin 20 Temmuz 1974'te, 1960 Garantörlük Anlaşması'nın 4. maddesine dayanarak yaptığı askeri müdahale gerek AB kurumları gerekse diğer uluslararası kurumlar tarafından haklı ve meşru kabul edildi.
14/24 Türkiye'nin bir garantör olarak görevi, 1960 Anayasası esasında Kıbrıs Cumhuriyeti'ni eski haline getirmekti ve bu amaçla taraflar 25-30 Temmuz 1974 arasında Cenevre'de bir araya geldiler. Ancak görüşmeler anlaşmayla bittikten sonra beklenmedik bir şey yaşandı.
15/24 Türk ordusu bazı Türk köylerine yapılan saldırıları ileri sürerek 14-16 Ağustos 1974'te adaya ikinci bir çıkarma daha yaptı. Bunun sonucu Türklerin kontrol ettiği bölgelerin oranı % 36,5 oldu ve adayı ikiye bölen ünlü Atilla Hattı/Yeşil Hat oluşturuldu.
16/24 İşte bu ikinci çıkarmadan sonra dünya kamuoyunun Kıbrıs konusundaki tutumu tam tersine döndü, BM Güvenlik Konseyi 352, 358-360 sayılı kararları ile olayı kınadı. 13 Şubat 1975'te Türk tarafı bir de Kıbrıs Türk Federe Devleti'ni ilan edince uluslararası toplumun Türkiye'nin
17/24 Kıbrıs'ı ikiye bölmek konusunda kararlı olduğundan şüphesi kalmamıştı.1977 ve 1979'da Türk tarafı adına Rauf Denktaş,Rum tarafı adına Makarios arasında imzalanan "Doruk Anlaşmaları"nda "federe devletler" için anlaşıldığı ama bunun ayrıntıları ve yöntemi belirlenmediği halde
18/24 Türk tarafı tek taraflı olarak 1983'te güya Kıbrıs Rum kesimini masaya oturmaya razı etmek için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) ilan edince adanın gayrimeşru sayılan bölünmüşlüğünü iyice pekişti. Bu durum da BM Güvenlik Konseyi tarafından 541 sayılı kararla kınandı.
19/24 20 Temmuz 1974 sonrası Kıbrıs’ın Türkleştirilmesi işine Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan Türklerin adanın kuzeyine yerleştirilmesi, kuzeyde yaşayan Rumların da güneye yollanmasıyla başlandı. Bu yer değiştirmeler, o günlerin koşulları düşünüldüğünde gayet anlaşılırdı.
20/24 Ancak daha sonra işin rengi değişti.Türkiye 1975 yılından itibaren özellikle Karadeniz illerinden bazı grupları Kıbrıs’a taşımaya başladı.Çoğunun işsiz güçsüz,eğitimsiz ve aşırı milliyetçi kesimler olduğunu bildiğimiz ama sayılarını hiçbir zaman öğrenemediğimiz bu göçmenler
21/24 Kıbrıs’ın "yerli" Türklerini (ki Rauf Denktaş’a göre adada yerli olan tek şey Kıbrıs’ın eşekleriydi) pek çok açıdan rahatsız etti. Yakın tarihlerde sadece 1981 yılında Türkiye’den 90 bin kişinin getirildiği söylendi. Bu sayı zamanla daha da arttı.
22/24 Devletin teşviki (ya da zorlaması) ile gelenlere, kendi istekleriyle gelenler eklendi.Bugün Kıbrıs’ta 300 bini Türkiye’den gelenler olmak üzere 570 bin Türk’ün yaşadığını söyleyenler var. Bunun 40 bini TSK mensubu asker.
23/24 1974 sonrası Türk tarafı,bir zamanlar Rumlara ait olan mülkleri asker sivil kadrolara,Türkiye'den göçertilen kişilere dağıtırken(Maraş'ın dağıtımı da şimdi yapılacak anlaşılan) Rum tarafı,Türklere ait mülklerin hukuki statüsüne dokunmadı.Bu durum, yıllarca dava konusu oldu.
24/24 Baştaki soruya dönersek,Mustafa Akıncı 14-16 Ağustos 1974 tarihli ikinci harekatla, %18,2 oranında nüfusa sahip Türk toplumunun adanın %36'sını mülkleştirmesinin yarattığı rahatsızlığı hatırlatarak "bir miktar toprağı geri vermeliyiz" dedi ki bence gayet mantıklı bir öneri.
Not 1: 1570/71'den başlayarak 1960 öncesini ve özelde TMT'nin kuruluşunu ve faaliyetlerini şu yazımda anlatmıştım. haksozhaber.net/othellonun-guz…… Not 2: Bu zinciri paylaşmak veya arşivlemek isterseniz, bir twiti paylaşmanız veya arşivlemeniz yeterli, çünkü hepsi birbirine bağlı.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ayşe Hür

Ayşe Hür Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @HurAyse

11 Oct
1/27 DERSİM İZLENİMLERİ

5-8 Ekim 2020 tarihleri arasında hayatımda ilk kez Dersim coğrafyasını ziyaret etme şansı buldum. Beni ve @MuazzezUsluAvci'yi davet eden Seher Yeğin'e ve bizi evinde ağırlayan, güle oynaya şöförlüğümüzü yapan Kıvanç Kıl'a çok teşekkür ederim. Image
2/27 Daha öncekiler gibi, izlenimlerim daha çok coğrafyaya, topoğrafyaya dair olacak çünkü çok az sayıda insanla yapılan görüşmelerden kalkarak sosyal-siyasal yorumlar yapmak doğru değil. Uçakla Elazığ'a gidildiği için oradan başlayayım. Elazığ'ın sadece içinden geçtik.
3/27 Elazığ yakın tarihteki deprem yüzünden epey hırpalanmış.Yıkıntıların temizlenmesi topluca değil de tek tek yapıldığı için bu durum epey sürecek gibi görülüyor. Havada sürekli bir toz bulutu var. Gece kömür kokusu geliyordu, acaba havayı kirleten başka şeyler de mi var dedik. Image
Read 28 tweets
26 Sep
1/7 Kürt siyasal tarihinde egemen olan akımların önce Osmanlılaşma, sonra Türkiyelileşme olduğunu ve bunun çözüm getirmediğini düşünen biri olarak (bkz.twitter.com/search?lang=tr…) Marx'ın 1864'te Birinci Enternasyonal'i açış konuşmasındaki şu sözlerini dikkatinize sunmak istiyorum:
2/7 “Polonya’nın parçalanıp paylaşılması üç büyük despotik askeri gücü (Prusya, Avusturya ve Rusya) birbirine bağlayan harçtır. Yalnızca Polonya’nın yeniden doğuşu bu bağları koparıp, Avrupa halklarının toplumsal kurtuluşunun önündeki en büyük engeli ortadan kaldırabilir… +
3/7 "Avrupa İşçi Partisi Polonya’nın kurtuluşunun belirleyici bir önem taşıdığı kanısındadır; Enternasyonal İşçi Derneği’nin ilk programı da Polonya’nın yeniden birleşmesini işçi sınıfının bir siyasal hedefi olarak tanımlar.+
Read 7 tweets
19 Sep
1/4 ABD Yüce Mahkemesi üyesi liberal eğilimli Ruth Bader Ginsburg, dün 87 yaşında ölmüş. Mahkemenin önünde toplanan gruplar "Dileklerini onurlandırın!" sloganı atıyorlar. Ginsburg'un dileği yerinin Kasım seçimlerinden sonraki Başkan ve Senato tarafından doldurulması imiş.
2/4 1869'dan beri dokuz kişiyle sınırlanan Yüce Mahkeme üyelerini Başkan öneriyor, Senato onaylıyor. Üyelik ancak Kongre'de açılmış bir yargılamada suçlu bulunmaları veya ölümleri halinde sonlanıyor. İstifa da mümkün ama şu ana kadar ne istifa ne üyeliğin düşürülmesi yaşanmış.
3/4 Daha önce vefat eden iki kişinin yerine Trump muhafazakar eğilimli adayları seçtiği için Yüce Mahkeme'deki muhafazakar-liberal dağılımı 5'e 4 iken, eğer Ginsburg'un yerine de muhafazakar biri atanırsa durum 6'ya 3 olacak.(Dokuz üyenin altısı Katolik,üçü Yahudi imiş bu arada.)
Read 4 tweets
17 Sep
1/6 İşin doğrusu: [Benim 1934 Soyadı Kanunu öncesi kullandığım adla] Mustafa Kemal, Hüsrev Gerede’ye göre doğduğunda kendisine verilen Mustafa adını hiç sevmediği için (ki “seçilmiş” anlamına gelen bu ad “esma-i hüsna” denilen “Muhammed’in güzel adlarından” biriydi);
2/6 Ahmet Emin Yalman’a anlattığına göre de Mustafa adının önüne önce Selanik Askeri Rüştiye’sindeki Mustafa adlı matematik öğretmeninin “Oğlum, senin de ismin Mustafa benim de… Bu böyle olmayacak. Arada bir fark bulunmalı. Bundan sonra adın Mustafa Kemal olsun” dediği için
3/6 “Mustafa Kemal” adını kullanmaya başlamıştı. Mehmet Ö. Alkan’a göre ise Rüştiye’deki imtihan çizelgelerinde, İdadi dönemine ait elde olan sınırlı sayıda belgede ve 13 Mart 1899’da Harb Okulu’na kayıt kütüğünde “Mustafa Kemal” adı görülmekteydi.
Read 6 tweets
14 Sep
1/6 Mustafa Kemal Atatürk adı üstünde kopan fırtınalar vesilesiyle sosyal medyada sıkça paylaşılan üç tip nüfus kağıdı görseli var. Bunlardan 1. ve 2. sahih, 3. fotoşop ürünü. Sahihlerin ilki Kemal Atatürk adına düzenlenmiş 993.814-B seri numaralı nüfus cüzdanı. 1934'te verilmiş. Image
2/6 İkinci sahih,Kamâl Atatürk adına düzenlenmiş 993.815-B seri numaralı nüfus cüzdanı,1935'te öztürkçecilik akımı uyarınca Kemal adının Kamâl olarak değiştirilmesinden sonra verilmiş.Selânik de aynen isimde olduğu gibi (â) ile yazılmış. Bu iki cüzdanda dikkat çeken yanlar şöyle: Image
3/6 İki cüzdanda da ailesinin kendisine verdiği isim olan Mustafa yer almıyor. İlk cüzdan ıslak imzalı, ikincisi soğuk damgalı. İlki Savarona Yatı'nda, ikincisi Anıtkabir'de sergileniyor. "Ebedi Şef", resmi yazışmaları 1937 yılının sonuna kadar "Kamâl Atatürk" diye imzalamıştı. Image
Read 6 tweets
14 Sep
1/6 Gerçeğin İki Yüzü adlı bir film var...Daha önce sözünü etmiştim şu twitimde. Filmin son sahnesinde Theron'un canlandırdığı Wren'in ulta zenginlerin katıldığı bir bağış etkinliğinde yaptığı konuşmada katılımcıları harekete geçirmek için seçtiği anekdot
2/6 aslında son derece sıradan bir durumu anlattığı halde çok etkileyicidir aynı zamanda. 1970'lerin başında Kamboçya yakınlarında bir adadaki mülteci kampında görev yapan babası, bir ağaca dayanmış yaşlı bir adamı görür. Adama sorar: "Her şeye sahip olabilseydin ne isterdin?"
3/6 Wren devam ediyor:"Babam adamın para veya yiyecek istemesini beklerken "klasik Fransız edebiyatından herhangi bir kitap isterdim" demiş.Çünkü mülteci oluncaya kadar bir üniversitede edebiyat profesörüymüş.Biliyor musunuz, mülteciler sanki bizden farklılar diye düşünürüz
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!