Ayşe Hür Profile picture
11 Oct, 28 tweets, 9 min read
1/27 DERSİM İZLENİMLERİ

5-8 Ekim 2020 tarihleri arasında hayatımda ilk kez Dersim coğrafyasını ziyaret etme şansı buldum. Beni ve @MuazzezUsluAvci'yi davet eden Seher Yeğin'e ve bizi evinde ağırlayan, güle oynaya şöförlüğümüzü yapan Kıvanç Kıl'a çok teşekkür ederim.
2/27 Daha öncekiler gibi, izlenimlerim daha çok coğrafyaya, topoğrafyaya dair olacak çünkü çok az sayıda insanla yapılan görüşmelerden kalkarak sosyal-siyasal yorumlar yapmak doğru değil. Uçakla Elazığ'a gidildiği için oradan başlayayım. Elazığ'ın sadece içinden geçtik.
3/27 Elazığ yakın tarihteki deprem yüzünden epey hırpalanmış.Yıkıntıların temizlenmesi topluca değil de tek tek yapıldığı için bu durum epey sürecek gibi görülüyor. Havada sürekli bir toz bulutu var. Gece kömür kokusu geliyordu, acaba havayı kirleten başka şeyler de mi var dedik.
4/27 Harput Kalesi'nde kazı çalışmaları sürüyormuş ama kimse yoktu alanda. Kötü restorasyon örneklerini görmezden gelerek Elazığ'a kuşbakışı bakınca tümüyle çıplak dağ silsilesi,ağaçsız ve mimari açıdan sıradan bir şehir dokusu olsa da,karşınızda etkileyici bir panorama uzanıyor.
5/27 Kalede fazla oyalanmadan Ovacık'a doğru yola çıktık.Elazığ'ın biraz dışından feribota biniyorsunuz ve Pertek'e geçiyorsunuz. Keban Baraj Gölü'nün ortasındaki Pertek Kalesi adeta zaman tüneline sokuyor sizi. Yine boz dağlar ama kıvrımları olağanüstü bir peyzaj oluşturuyor.
6/27 Feribottan inip Hozat'a (oradan Ovacık'a) doğru yönelince doğa birden renk değiştiriyor.Dağlar daha yalçın ve daha yoğun ve yemyeşil.Büyüleyici bir manzara arasında yol kıvrıla kıvrıla ilerliyor.Hava karardığı için doğayı incelemeyi ertesi güne bıraktık ama aralıklı olarak
7/27 Fatih Maçoğlu'nun belediye başkanı olarak efsaneleşti(rildi)ği Ovacık küçücük bir yerleşim. Nohut, fasülye üretimin, bedava ulaşımın Maçoğlu'ndan da önce olduğunu söyleyenlerin yalancısıyım::)) Küba Kafe'de dağlardan bedava toplanan bir otun yemeği olan "Gulik"i 25 liraya
8/27 yiyince "metropol" ile "taşra" arasında kapitalistleşme açısından hiç de fark olmadığını idrak ettik::))Merkezden geceyarısı üç kadın tek başımıza Konutlar'a yürüyerek gittik,en ufak bir güvenlik endişesi duymadık.Yolda bizim gibi gülüşerek yürüyen iki genç kadın daha vardı.
9/27 Ovacık'taki ilk günümüzde Munzur gözelerini tavaf ettik doğal olarak. Ben dağın başında beklerken gözeleri, alçak bir rakımda bulunca şaşırdım. Meşhur iş makineleri çalışmıyordu ama kazdıkları yerler gözelere çok yakın değil.Zaten oralarda eskiden de satış barakaları varmış.
10/27 Yapılmaya çalışılan, suyun çıktığı yerlere bazı ahşap platformlar yapmak gibi görünüyor.Ayrıca daha önce nasıl olduğunu bilmediğim satış barakaları metal profillilerle değiştiriliyor.Önce ahşap platformun sakıncalı olmadığını düşünmüştüm ama sonra bir arkadaş suyun çıktığı
11/27 yerlerdeki her türlü yapının "suyu küstürebileceğini" gayet inandırıcı biçimde anlattı.Dolayısıyla bu konuda ahkam kesmekten vazgeçtim.Gözeler benim için suyla yeşilin buluştuğu olağanüstü güzel yerler, bölge halkı için ayrıca kutsal mekanlar.Onlara gözümüz gibi bakmalıyız.
12/27 (Maalesef ziyaretçilerin çöple doldurduğu) Munzur gözelerinden, Kıvanç'ın ailesinin kaldığı Kozluca köyüne gittik. Köy dediysem, dağların yamaçlarına serpiştirilmiş tek tük evler... Hatta gittiğimiz evin yanında yöresinde hiç ev yoktu, sadece tepesinde bir "kalekol" vardı.
13/27 Orada, kendisine çocukluğundan beri "Mikail'in Saray" diye seslenilen Kıvanç'ın annesiyle tanışma mutluluğuna erdik.Bugüne dek Saray Hanım'la sözlü tarih yapılmaması büyük eksiklik. 1937-38 ve 1990'lar hakkında çok renkli anlatımları ve hüzünlü klamlarıyla ayrıksı biri.
14/27 Dersim'in idari merkezi olan "Tunceli" ise hiç tahmin etmediğim kadar mamur ve güzel bir şehir... Bilirsiniz Anadolu şehirlerinin hemen hepsinin girişi berbattır. "Tunceli" bir istisna. Merkez çarşısının yolları hariç. Elbette mahalle aralarını görmeden konuşuyorum.
15/27 Şehir merkezi de çok engebeli olduğu için başınızı kaldırdığınız her tepede güzel bir binanın size baktığını görüyor ve şaşırıyorsunuz. Her biri kartal yuvası gibi olan bu evlerin hepsi mamur. Hepsi sıvalı, boyalı, çatısı örtülü. İnsanın yerleşesi gelen şehirlerden burası.
16/27 Maçoğlu'nun şehre pek katkısı olmadığını söyledi (İbo'cu) arkadaşlar. Bir kreş bile açmadığından, çarşı içindeki bozuk yolun onarılmadığından, şehirde bir temizlik kampanyası yapılmadığından falan söz ettiler. Gerekçe olarak "para yok" dediğini söylediler. Doğrusu üzüldüm.
17/27 Merkezi bir kat daha güzelleştiren elbette Munzur Irmağı.Celal Doğan'ın adını taşıyan lokantada yediğimiz Karabalık bu nehrin ürünüydü.Bedava toplanan dağ mantarının 75 TL olması şaşırtıcıydı. Irmağın ortasına geçen yıl rafting için yapılan taş bariyer ise yakışmamış!
18/27 Üçüncü gün Halvori'de Dersim'i kendilerine dert ve zevk edinmiş kadın arkadaşımızla buluştuk ve spontane bir söyleşi yaptık. Söyleşinin sonunda ben kabul etmekte zorlansam da arkadaşlarımız Dersim'in asimilasyonunun maalesef "başarı"(!) ile tamamlandığını söylediler...
19/27 Asimilasyonun göstergeleri olarak, Dersim ahalisinin kendi dillerini (Kurmancı/Kürtçe ve Kırmancki/ Dımili) artık konuşamamalarını, geleneklerin unutulmasını, sözlü aktarımın kopmasını, kapitalizmin tüm hücrelere sirayet etmesini, coğrafyanın tarumar edilmesini saydılar.
20/27 Dördüncü gün gittiğimiz Nazımiye yemyeşil, sevimli bir ilçe. Şehrin girişinde yıllardır kalkmayan karakol teşkilatı var. Kısa süre evlerinde konuk olduğumuz dünyalar güzeli Filiz Hanım'la Dereova Şelalesi'ne giderken Ermeni geçmişi üzerine konuştuk bölgenin.
21/27 Zaten kimle konuşsak, "buralarda Ermeniler varmış, manastırları varmış" diyordu ama bir türlü bu tür👇 kalıntıları göremedik. Bölgenin defineciler tarafından delik deşik edildiğini ve hala edilmekte olduğunu eklemeliyim. Definecilik bölgenin tedavisi zor "hastalığı".
22/27 Bir gözlemim de bölgedeki devlet varlığına ilişkin. Sık sık "kalekol"lardan söz ettiğimi farketmişsinizdir. Dersim'in dağlarında bir kaç kilometre arayla yükselen dev silindirik yapıların en az görünen kadar yeraltına da uzandığını anlattı görenler.
23/27 Buralardan bizlerin konuşmalarına kadar dinlendiğini de söylediler ki doğrudur. Ama ilginç bir şekilde bölgede polisin veya jandarma tacizi yoktu. Tunceli merkeze giriş ve çıkışta, Nazımiye girişinde ve Pertek'te arabalı vapura girerken kontrol noktaları gördük ama
24/27 kadınlı erkekli polisler son derece kibardı ve gözle kontrol yapıyorlardı. Sadece bir yerde arabadaki dört kişiden iki kişi vatandaşlık numarasını verdik. (Muazzez'inkine bakmadıkları için ancak havaalanında öğrendi yakalama kararını.) Bunun nedenini irdelediğimde
25/27 konuştuğum çoğu kişi "PKK ve benzeri örgütler artık bölgeye gelemiyor" dedi. Halbuki daha sonra 1-4 Ekim’de ve 6-9 Ekim'de Ovacık’ta dört Partizan mensubunun öldürüldüğünü okudum Twitter'da. Yani ön yüzdeki sükunet yanıltıcıydı, arka planda çatışmalar devam ediyordu.
26/27 Evet, zihnime ve kalbime nakşettiğim Dersim'i bu zincirde hakkıyla anlatamadım. En iyisi sizin gidip görmeniz. Çektiğim fotoğraf ve videolardan bir kısmını daha önce paylaşmıştım, onları sayfamda bulabilirsiniz. Söyleşilerimiz de FB'de Seher Yeğin sayfasında var.
27/27 Bu güzel coğrafyanın, bu güzel insanlarının, kalekollara değil seslerini, sözlerini, duygularını, acılarını, talepleri duyacak ve onlara destek olacak insanlara ihtiyaçları var!
Not: "Dersim mi Tunceli" mi sorusuna şu podcast'te cevap aramıştım:
podtail.com/en/podcast/tar…
Not: Sıkça paylaştığım bir yazımın linkini de okumayanlar vardır belki diye ekleyeyim: radikal.com.tr/yazarlar/ayse-…

Not 2: Paylaşmak veya arşivlemek istediğinizde tekini paylaşmanız veya "beğenmeniz" yeterli, hepsi birbirine ekli çünkü.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ayşe Hür

Ayşe Hür Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @HurAyse

10 Oct
1/24 BAZILARINCA "HAİN" İLAN EDİLEN MUSTAFA AKINCI "BİRAZ TOPRAK VERMELİYİZ" DERKEN NEYİ KASTEDİYOR?

19 Şubat 1959'da II.Londra Konferansı'nda Britanya Başbakanı Macmillan,Türkiye Başbakanı Menderes, Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Kıbrıs Türk Cemaati lideri Dr. Fazıl Küçük ve
2/24 Rum Cemaati lideri Makarios tarafından dört antlaşma imzalandı.Bunlar sırasıyla,Kıbrıs’taki Britanya egemenliğinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne devrine ilişkin kuruluş antlaşması;Kıbrıs’ın bağımsızlığını,toprak bütünlüğünü ve anayasa düzenini teminat altına alan garanti antlaşması;
3/24 Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasında yapılacak askeri ittifak anlaşması ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın temel maddelerini içeren anlaşma idi. 16 Ağustos 1960'da Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda yapılan son ortak sayıma göre Kıbrıs’ta 442.138 Rum, 104.333 Türk,
Read 25 tweets
26 Sep
1/7 Kürt siyasal tarihinde egemen olan akımların önce Osmanlılaşma, sonra Türkiyelileşme olduğunu ve bunun çözüm getirmediğini düşünen biri olarak (bkz.twitter.com/search?lang=tr…) Marx'ın 1864'te Birinci Enternasyonal'i açış konuşmasındaki şu sözlerini dikkatinize sunmak istiyorum:
2/7 “Polonya’nın parçalanıp paylaşılması üç büyük despotik askeri gücü (Prusya, Avusturya ve Rusya) birbirine bağlayan harçtır. Yalnızca Polonya’nın yeniden doğuşu bu bağları koparıp, Avrupa halklarının toplumsal kurtuluşunun önündeki en büyük engeli ortadan kaldırabilir… +
3/7 "Avrupa İşçi Partisi Polonya’nın kurtuluşunun belirleyici bir önem taşıdığı kanısındadır; Enternasyonal İşçi Derneği’nin ilk programı da Polonya’nın yeniden birleşmesini işçi sınıfının bir siyasal hedefi olarak tanımlar.+
Read 7 tweets
19 Sep
1/4 ABD Yüce Mahkemesi üyesi liberal eğilimli Ruth Bader Ginsburg, dün 87 yaşında ölmüş. Mahkemenin önünde toplanan gruplar "Dileklerini onurlandırın!" sloganı atıyorlar. Ginsburg'un dileği yerinin Kasım seçimlerinden sonraki Başkan ve Senato tarafından doldurulması imiş.
2/4 1869'dan beri dokuz kişiyle sınırlanan Yüce Mahkeme üyelerini Başkan öneriyor, Senato onaylıyor. Üyelik ancak Kongre'de açılmış bir yargılamada suçlu bulunmaları veya ölümleri halinde sonlanıyor. İstifa da mümkün ama şu ana kadar ne istifa ne üyeliğin düşürülmesi yaşanmış.
3/4 Daha önce vefat eden iki kişinin yerine Trump muhafazakar eğilimli adayları seçtiği için Yüce Mahkeme'deki muhafazakar-liberal dağılımı 5'e 4 iken, eğer Ginsburg'un yerine de muhafazakar biri atanırsa durum 6'ya 3 olacak.(Dokuz üyenin altısı Katolik,üçü Yahudi imiş bu arada.)
Read 4 tweets
17 Sep
1/6 İşin doğrusu: [Benim 1934 Soyadı Kanunu öncesi kullandığım adla] Mustafa Kemal, Hüsrev Gerede’ye göre doğduğunda kendisine verilen Mustafa adını hiç sevmediği için (ki “seçilmiş” anlamına gelen bu ad “esma-i hüsna” denilen “Muhammed’in güzel adlarından” biriydi);
2/6 Ahmet Emin Yalman’a anlattığına göre de Mustafa adının önüne önce Selanik Askeri Rüştiye’sindeki Mustafa adlı matematik öğretmeninin “Oğlum, senin de ismin Mustafa benim de… Bu böyle olmayacak. Arada bir fark bulunmalı. Bundan sonra adın Mustafa Kemal olsun” dediği için
3/6 “Mustafa Kemal” adını kullanmaya başlamıştı. Mehmet Ö. Alkan’a göre ise Rüştiye’deki imtihan çizelgelerinde, İdadi dönemine ait elde olan sınırlı sayıda belgede ve 13 Mart 1899’da Harb Okulu’na kayıt kütüğünde “Mustafa Kemal” adı görülmekteydi.
Read 6 tweets
14 Sep
1/6 Mustafa Kemal Atatürk adı üstünde kopan fırtınalar vesilesiyle sosyal medyada sıkça paylaşılan üç tip nüfus kağıdı görseli var. Bunlardan 1. ve 2. sahih, 3. fotoşop ürünü. Sahihlerin ilki Kemal Atatürk adına düzenlenmiş 993.814-B seri numaralı nüfus cüzdanı. 1934'te verilmiş. Image
2/6 İkinci sahih,Kamâl Atatürk adına düzenlenmiş 993.815-B seri numaralı nüfus cüzdanı,1935'te öztürkçecilik akımı uyarınca Kemal adının Kamâl olarak değiştirilmesinden sonra verilmiş.Selânik de aynen isimde olduğu gibi (â) ile yazılmış. Bu iki cüzdanda dikkat çeken yanlar şöyle: Image
3/6 İki cüzdanda da ailesinin kendisine verdiği isim olan Mustafa yer almıyor. İlk cüzdan ıslak imzalı, ikincisi soğuk damgalı. İlki Savarona Yatı'nda, ikincisi Anıtkabir'de sergileniyor. "Ebedi Şef", resmi yazışmaları 1937 yılının sonuna kadar "Kamâl Atatürk" diye imzalamıştı. Image
Read 6 tweets
14 Sep
1/6 Gerçeğin İki Yüzü adlı bir film var...Daha önce sözünü etmiştim şu twitimde. Filmin son sahnesinde Theron'un canlandırdığı Wren'in ulta zenginlerin katıldığı bir bağış etkinliğinde yaptığı konuşmada katılımcıları harekete geçirmek için seçtiği anekdot
2/6 aslında son derece sıradan bir durumu anlattığı halde çok etkileyicidir aynı zamanda. 1970'lerin başında Kamboçya yakınlarında bir adadaki mülteci kampında görev yapan babası, bir ağaca dayanmış yaşlı bir adamı görür. Adama sorar: "Her şeye sahip olabilseydin ne isterdin?"
3/6 Wren devam ediyor:"Babam adamın para veya yiyecek istemesini beklerken "klasik Fransız edebiyatından herhangi bir kitap isterdim" demiş.Çünkü mülteci oluncaya kadar bir üniversitede edebiyat profesörüymüş.Biliyor musunuz, mülteciler sanki bizden farklılar diye düşünürüz
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!