Bir futbolcu düşünün, kimilerine göre kahraman, bazılarına göre antikahraman. Bir taraftan şikeci olan, öbür yandan İtalya'ya 44 yıl sonra Dünya Kupası kazandıran... Beleşçi golcülerin şahı, en güzel Brezilya’nın infazcısı Paolo Rossi artık yaşamıyor.
64 yıl önce Prato'da başlamıştı öyküsü. Güzeller güzeli Toscana diyarının ürettiği en nadide çiçeklerden biriydi adeta. Daha ufacıkken Juventus tarafından keşfediliyor, bir efsane böyle başlıyordu...
16 yaşında Juventus kadrosuna alınan delikanlı, ertesi yıl ilk kez bir İtalya Kupası maçıyla siyah-beyazlı formayla tanışıyordu. Ufacıktı, pişmesi gerekiyordu. İlk durağı Como'ydu...
Como'da fileleri havalandıramayan Rossi, bir sonraki sezon Vicenza'nın yolunu tutmuştu. Sakatlıklar yüzünden oynatacak santrforu olmayan takımın hocası Fabbri, sağ kanatta oynayan delikanlıyı ileri uca aldığında, bir destan yazılmaya başlıyordu. İtalya, golcüsünü bulmuştu!
Narin dizlerinden çok çektiği Juventus'ta olmamıştı. Dizlerinden ameliyat olduktan sonra yollandığı Como'da olmamıştı. Güçlenip kanattan santrfora alındığı Vicenza'da olmuştu. Goller birbirini kovalıyor, Çizme nurtopu gibi bir forvet kazanıyordu...
İkinci kümenin gol kralı olarak takımını Serie A'ya çıkaran Rossi, ertesi sezon da birinci ligde unvanı korumuştu. Onu bırakın, Vicenza Serie A'da ikinci olmuştu. Şampiyon belki de söylemeye gerek yok, Rossi'nin tapusunun da sahibi olduğu Juventus'tu.
İtalya Milli Takımı'na ilk kez seçildiğinde, henüz 21'indeydi. Enzo Bearzot, bu nadide çiçeğin hemen farkına varmış, yaklaşmakta olan 1978 Dünya Kupası öncesinde formayı ona vermişti. Arjantin'e turnuva için giden İtalya kafilesinin en gençlerinden biriydi.
Kurt hoca Bearzot, Arjantin'de ileri üçlünün yeriyle oynayarak rakiplerinin aklını alıyordu. Rossi zaman zaman sağ kanada geçiyor, sağ açık Causio sola, sol açık Bettega santrfora. Gök-mavililer bu formülle yarı finale kalmıştı. Üç gol atan 21 yaşındaki Rossi yıldızlaşmıştı.
Juventus'a Serie A ve Dünya Kupası'nda yaptıkları yetmiyor; Vicenza küme düşünce, bu sefer Perugia'ya kiralanıyordu. Ligde 13 gol atmış, UEFA Kupası'nda yoluna devam eden takımın bir parçası olmuştu. Fakat bir maçta yaptığı unutulmazdı...
İtalya'da 1980'de patlak veren kara toto skandalında bazı futbolcular stadyumlarda tutuklanırken, genç golcü Rossi de şike yaptığı gerekçesiyle ceza almıştı. Avellino maçının skorunu 2-2'ye bağladığı gerekçesiyle sahalardan üç yıl men edilmişti.
Milan küme düşürülmüş, ona üç yıl men çıkmıştı! Suçsuz olduğunu söyleyen forvet, böylece ülkesinde düzenlenen 1980 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda sahne alamıyordu. Kim bilir o olsa, İtalya zafere ulaşacaktı. Rossi'nin yokluğunda, gök-mavililer yine dördüncülükte kalmıştı.
Cezasına rağmen Juventus, 1981'de Rossi'yi geri almıştı. Kim bilir bu hareket bile aslında bir şekilde affedileceğinin müjdecisiydi. Sonradan cezası üç yıldan iki yıla indirilen golcü, böylece 1982 Dünya Kupası'na yetişiyordu. Tepkilere aldırmayan Bearzot, onu kadroya almıştı.
1982 Dünya Kupası'nda ilk maçlarda gol orucundaydı. O günlerde oda arkadaşı Cabrini ile ilişkiye girdiklerinden sahaya yorgun çıktıkları bile fısıldanmıştı. Basın çok acımasızdı. Derken Brezilya karşısında goller başlıyor, Rossi kahraman oluyordu...
Tarihler 5 Temmuz 1982'yi gösteriyordu. Bir tarafta Zico'lu Socrates'li gönüllerin şampiyonu Brezilya vardı, diğer yanda Maradona'yı döverek Arjantin'i yenen İtalya. Yarı finale çıkmak için Sambacılar'a beraberlik, Spagetticiler'e galibiyet gerekiyordu...
Müsabaka tam bir düello şeklindeydi. Rossi'yle öne geçen İtalya'ya, Brezilya Socrates'le cevap vermişti. Rossi bir daha takımını öne geçirmiş, bu sefer Falcao skoru eşitlemişti. Tele Santana'nın talebeleri dur durak bilmiyordu, muhteşem oyunlarıyla sadece kazanmak istiyordu.
Dakikalar 74'ü gösterirken hat-trick yapan Rossi, İtalya'yı zafere taşımıştı. Zico'yu maçta adeta döven Gentile atılmamış, kazanan Avrupalılar yoluna devam etmişti. 5 Temmuz 1982'de kimilerine göre futbol ölmüştü. Güzel oyunun tabutuna çakılan üç çivinin müsebbibi Rossi'ydi...
Muhteşem Brezilya maçından sonra yarı finalde İtalya'nın rakibi Polonya'ydı. Rossi bu sefer tarifeyi bir düşürüyor, karşı kaleye iki gol atıyordu. Fileler sürekli havalanınca, oyuncunun mazisine sünger çekiliyordu...
Finalde Almanya’yı deviren İtalya, 44 yıl sonra Dünya Kupası’nı üçüncü defa kazanmıştı. Perdeyi Rossi açmış, Tardelli kapatmıştı. O gün çocuklar gibi şen olan 86 yaşındaki İtalya’nın sosyalist Cumhurbaşkanı Pertini de jenerikleri süslüyordu...
Turnuvada ilk maçlarda gol orucunda olan Rossi, sırasıyla 3, 2 ve 1 defa ağları sarsmıştı. Altı defa fileleri bulan santrfor, hem Dünya Kupası'nın gol kralı olmuştu hem de en iyi oyuncusu seçilmişti. O yılın Balon d'Or'u da yine ona gitmişti!
Juventus günlerinde ise Boniek ve Platini ile ortaklığı hasat mevsimini açmıştı. Kazanılan iki lig, bir İtalya Kupası, bir Süper Kupa, bir Kupa Galipleri, bir de Şampiyon Kulüpler Kupası da cabasıydı. Heysel Faciası'ndan sonra zor günler yaşayan Milan'ın yolunu tutmuştu.
Milan'da çok başarılı olamasa da Milano derbisinde Inter ağlarını iki defa sarsmıştı. Zaten kırmızı-siyahlılar için toplam üç gol atmıştı. Ertesi yıl Verona'da futbolu bıraktığında, henüz otuzundaydı...
İtalya formasıyla 48 maçta 20 gol atan Rossi, emekliliğinde emlak işiyle uğraşıyor, ekranlarda yorumculuk yapıyordu. Dün son nefesini verdiğinde, daha 64'ündeydi.
1982 Dünya Kupası'nın yıldızı için rahmetli dedemin lafı 38 senedir hâlâ kulaklarımda: "Attı yine p.venk!" Bazıları için kahramandı Pablito, kimilerine göre en güzel takımın katili. Rahmetli babam için hep "şikeci Rossi"ydi. Rossi demek benim dünyamda bir açıdan şike de demekti.
Öte yandan çocukluğum demekti Rossi. Önce Maradona, şimdi Rossi. Benim yaş grubum için o kadar özeller ki... Mahallede futbol oynadığımız günlerde çalım atan Maradona'ydı, beleş gol atan Rossi. Bu satırların yazarının kafa kâğıdı eskiyor; kahramanları bir bir masadan eksiliyor!

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ali Murat Hamarat

Ali Murat Hamarat Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @Alimhamarat

23 Oct
Tam 80 yıl önce Brezilya’da doğan bir çocuk, önce ülkesini, ardından dünyayı fethedecekti. Bazılarına göre yeryüzünün en iyisi, kimilerine göre ikincisi Pele. Üç Dünya Kupası zaferi, tonla gol, iç savaş durdurmak... Kariyerinde yok yok; yine de onu sevmeyen çok! #tarihtebugün
23 Ekim 1940'ta güneş Brezilya'yı bir başka ısıtıyordu. Tres Çoraçoes'te doğan bir bebek, başta tüm ülkeyi, ardından tüm dünyayı kendisine hayran bırakacaktı...
1940’ta çok fakir bir köyde doğmuştu Edson Arantes do Nascimento. Öyle bir dünyayı sarsmıştı ki... Nijerya vakt-i zamanında iç savaşı bile durdurmuştu onu görebilmek için. Ne de olsa sonra onlar yine çarpışılabilirdi ancak Pele Lagos'a hiçbir zaman gelmezdi!
Read 32 tweets
22 Oct
“Onu penaltı kurtarırken seyretmek, Gagarin’i uzayda görmekten daha heyecan verici”ydi. Kimilerine göre tarihin en iyi kalecisi Lev Yaşin 22 Ekim 1929'da doğmuştu. Ondan başka tarihte Ballon d'Or kazanan başka kaleci yok, kariyerinde kurtardığı penaltı 150'den çok!
Moskova’da bir işçi ailesinin oğlu olarak doğmuştu Yaşin. Delikanlılığını harpte yaşayan milyonlardan sadece birisiydi. İkinci Dünya Savaşı başladığında 12 yaşında olan ufaklık, fabrikada çalışmaya başlıyordu. Güçlendikçe güçleniyordu...

Bir gün Moskova'da çalıştığı fabrikanın takımında top oynarken keşfediliyordu. Dinamo Moskova takımının genç takımında oynamaya başlaması, onun yazgısını değiştirecek; milyonlardan ayılmasını sağlayacaktı.
Read 11 tweets
22 Oct
"Birazdan öleceğim! Sizlerden, özellikle de senden canım anneciğim, senden talebim metin olman. Elbette daha yaşamak isterdim. 17,5 yaşlık bir hayat çok kısa. Sizlerden ayrılmak hariç hiç pişman değilim."

İdamına bir saat kala böyle yazmıştı Guy Moquet. Tarih 22 Ekim 1941'di...
Veda mektubunu "Siz tüm geride kalanlar, ölecek 27 kişiye değer bir saygınlıkta yaşayın" diye noktalayan direnişçi, tam 89 yıl önce Naziler tarafından 26 yoldaşıyla birlikte kurşuna dizildiğinde sadece 17 yaşındaydı.
Sıkı bir sendikacıyken Fransız Komünist Partisi'nden milletvekili seçilen bir babanın oğluydu Guy Moquet. Partinin kapatılıp babasının tutuklanmasından sonra delikanlı iş başa düştü diyor, 16'sında direnişe başlıyordu.
Read 11 tweets
5 Sep
5 Eylül 1972’te milyarlar Olimpiyat heyecanıyla yanıp tutuşurken, Münih'ten gelen haberler dünyayı dehşete düşürdü. İsrail kafilesi Filistinli militanlar tarafından rehin alındı. Sonrası tek kelimeyle kâbustu...
Filistinli “Kara Eylül” örgütünün militanları İsrail delegasyonunun kaldığı bir binayı ele geçirip sporcu ve antrenörleri esir almıştı. Binayı işgal ederken çıkan arbedede militanlar yaralanırken, güreş antrenörü Moshe Weinberg ile halterci Yossef Romano öldürülmüştü.
Örgütün talepleri belliydi. İsrail’de hapishanede bulunan yaklaşık 200 tutuklunun serbest bırakılmasını istiyorlardı. İki de Almanya’daki Kızılordu mensubunu listelerine eklediler. İsrail, bu talebi bir saniye bile düşünmeden reddediyordu.
Read 24 tweets
28 Jun
“34 yaşında NBA’de oynayan bir pivotum. Siyahım. Ve geyim.”
Jason Collins'in 2013'te bunları yazması tarihî bir andı, ertesi yıl Brooklyn formasıyla sahne almasıysa tarihin ta kendisi... Kariyeri boyunca giymeye çalıştığı 98 numara, bir nefret cinayetine göndermeydi. #Pride
NBA kariyerine New Jersey Nets'te başlamıştı Collins. Memphis, Minnesota, Atlanta, Boston, Washington formaları giyen pivot, 29 Nisan 2013'te cinsel yönelimini açıklamıştı. Ertesi hafta Sports Illustrated'da yayımlanan haber büyük ses getiriyordu...
İlk kez Amerikalı profesyonel bir sporcu, kariyeri devam ederken gey olduğunu söylemişti. Daha önce NBA'de forma giyen İngiliz John Amaechi, emekli olduktan sonra 2007'de cinsel yönelimini açıklamıştı.
Read 18 tweets
14 Jun
Belki yeşil sahaların en büyüklerinden biri olabilirdi Socrates. Fakat o belki de sadece insanlık tarihine geçmeyi tercih etmişti. Düşününce de en büyük zaferini sahada değil, cuntaya karşı sandıkta almıştı. Obrigado Doutor!
4 Aralık 2011'de Brezilya'dan gelen bir haber, yeşil sahalarda kafasına göre takılmış bir ozanın son nefesini verdiğini söylüyordu. Biricik Socrates ölmüştü. Peki o sadece bir maestro muydu? Doktor, bir futbolcudan şüphesiz çok daha fazlasıydı. Düşünür, aktivist, sanatçı...
Aslında her şey 19 Şubat 1954'te Belem'de başlamıştı. Fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtığında kaderi çizilmişti adeta.
Read 25 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!