İspanyollar tarafından İnka İmparatorluğu'nun yıkılışıyla birlikte, yani yaklaşık 16. yüzyılın ortalarından itibaren, Latin Amerika'da bir efsane dolaşıyordu.

Hemen herkes, Güney Peru'nun And Dağları'yla Pasifik Okyanusu arasında sıkışıp kalmış
çöl yaylalarındaki devasa geometrik şekillerden söz ediyordu.
Ama bütün söylenenler rivayetten öteye geçmemişti. Çünkü, bu şekilleri gören bir tek kişi bile yoktu.
On altıncı yüzyılın ortalarında, İspanyol tarihçi Cieza de L’eon, 1553 yılında yazdığı kitabında
Nazca Çölü’ndeki garip işaretlerden söz eder

1926 yılının eylül ayında, Profosör Julio C. Tello önderliğindeki bir arkeolog ekibi,
Peru’nun güneyindeki bir çölün uzantısında yer alan Nazca Düzlüğündeki Cantallo’da kazı yaparken,
ekipteki iki üye o bölgedeki bir tepeye tırmandılar ve olağandışı şaşırtıcı bir keşifte bulundular.
Nazca’daki çölün sanki dev bir cismin ya da varlığın yapabileceği büyüklükte çizimlerle dolu olduğunu gördüler.
Çölde, yüzlerce düz, kıvrımlı çizgili, geometrik şekiller ve hayvan çizimleri vardı. Ancak bunlar o kadar büyüktü ki sadece yüksekten bakıldığında seçilebiliyordu.
1930’larda, bu muhteşem çizimlerin üzerinden uçan Peru Hava Kuvvetlerinin pilotlarının çektiği fotoğraflarla
arkeologların keşfi doğrulandı.
Dünya bu geoglifleri, 1939 yılında Peru’nun başkenti Lima’nın 400 kilometre güneyindeki Nazca ovası üzerinde gözlem uçuşu yapan Amerikalı arkeolog Paul Kosok’un ilk fotoğrafları çekmesi üzerine görmüş ve tanımış oldu.
Paul Kosok'un fotoğraflarından beri, bilim dünyası şu soruların yanıtını arıyor: Bu dev şekilleri kim, nasıl ve hangi amaçlarla çizdi
800’e yakın düz çizgi, 300’e yakın geometrik şekil, 70’e yakın canlı (kuş, balık, maymun, örümcek, insan, ağaç ve çiçek) gibi şekiller bulunmuştur
Düz çizgiler oldukça uzun olup aralarındaki en uzun olanların 14 kilometreyi bulabilirken, canlıları temsil eden biyomorfik çizgilerin uzunluğu 15 ile 360 metre arasında değişebilmektedir.

MÖ 200 ile MS 700 arasında tarihlendirilmektedirler
Bazı antropologlara göre Nazca Çizgileri, tanrıları mutlu etmek üzere tasarlandı.
O dönemde tanrıların göklerden insanları seyrettiğine inanılıyordu.
Araştırmacılar, dev çizimlerin bölgede bulunmayan, uzaktaki yağmur ormanlarında ve
sahil kıyılarında yaşayan egzotik kuşların tasvirleri olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırmacılara göre, bu çizimler yağmur getirdiği düşünülen canlıların onuruna yapıldı. Bölge halkları hayatta kalmak için yağmura büyük ihtiyaç duyuyordu.
Bir kesim bunların uzaylılar tarafından çizilen bir takım sembollerin olduğuna inanıyordu.

Bazı teorilere göre ise çizimler güneş, ay ve bazı yıldızların konumunu gösteriyor ve bir tür gök takvimi olarak kullanılıyordu.
Bölgede yapılan kazılarda ise bir piramit, tapınaklar, koridorları birbirine bağlanan bir şehir planı ve bazıları mumyalanmış olan 30 bin kadar insan cesedi ortaya çıktı. Üstelik kazılardan çıkan eşyalar ve giysilerin üzerinde de Nazca çizgilerinde yer alan semboller bulunuyordu.
Bu çizgilerin bu kadar uzun süredir var olması, bölgedeki hava koşullarından kaynaklanıyor. Bölge, çok az yağmur alıyor ve rüzgâr neredeyse hiç yok.
Yani, bugün Nazca’ya gidip yere bir şey çizerseniz çizdiğiniz şekil uzun zaman boyunca orada kalır.
Bu dev çizgilerle ilgili ilk bilimsel açıklama Alman matematikçi Maria Reiche’den gelmiştir.
Yaptığı çalışmalar ile çizgilerin sırrının ancak bir kısmını açıklayabilen Reiche’nin kuramı, belli bir noktaya geldiğinde tıkanmaktaydı. Şekillerin Güneş, Ay ve
yıldızlardan bazılarının pozisyonlarını gösterdiğini ve bunların da insanlar tarafından tarım yaparken kullanıldığını söyleyen. Reiche’nin teorileri, çizgilerin bazıları için geçerli olabiliyorken, hayvan figürleri ile kısımları açıklamakta yetersiz kalmaktaydı.
Nazca’da yapılan kazılar ve araştırmalarda geoliflerin 12 kilometre kuzeybatı yönünde ortaya çıkarılan kazılarda (Cahuachi kazıları), çok sayıda eşya gün ışığına çıktı. Bu bölgede yapılan kazıları koordine eden İtalyan mimar ve arkeolog Guiseppe Orefici,
ayrıca burada 24 km kare genişliğinde dev bir nekropol ortaya çıkardı ve buraya tahminen 20 bin ile 30 bin kişi gömülmüştü.
Ortaya çıkarılan çok sayıda mumya, süs eşyası, müzik aleti gibi eşyaların arasında bulunan iki şey İtalyan arkeoloğun dikkatini çekmişti.
Üstlerinde geogliflerdeki çizgilere benzer şekillerin bulunduğu seramik vazolar, çanak çömlekler çıkarıldı. Bu eşyaların üzerinde de Nazca’daki yere çizilen desenlere benzer şekiller vardı.
Diğeri bir mezarda ortaya çıkarılan ölü töreni mantosu idi
Bu 2000 yıllık mantonun kenarlarına 500 tane küçük bebek işlenmişti.
Bebeklerin bir kısmı müzik aletleri çalıyor, diğerleri de ellerini havaya açmış bir şekilde dans ediyorlardı. Her bebeğin yaptığı hareketi bir başkası izliyordu.
İtalyan arkeolog, Nazca geogliflerinin dinsel bir ritüeli simgelediği tezini geliştirdi.
Nazca ile ilgili en tutarlı teori belki de John Reinhard tarafından üretildi. Onun, dağ – su – üretkenlik teorisi, antik güney Amerikalıların bu üç kavramı algılayış şekli ve
birbirleri ile olan bağlantısı üzerine kurulu.
Güney Amerika yerlileri için dağlar kutsaldır. Ayrıca dağlar bir su kaynağıdır. Reinhard bu düşünceden yola çıkarak Peru ve çevre kültürleri incelediğinde benzer motiflere karşılaştı.
Örneğin, Peru’da deniz kabuğu su aramak için kullanılan bir semboldür, zikzak motifler şimşeği temsil eder, akbaba figürü Latin Amerika’da genelde dağ tanrılarının mesajcısıdır ve örümcek ise yağmur işaretidir.
Nazca çizgilerinin ancak uzaylıların yardımıyla yapılabilecekleri fikri böylesine muazzam çizgilerin ancak tepeden bakılarak yapılabileceği iddiasına dayanmaktadır. Paranormal araştırmacı ve skeptik Joe Nickell, National Geographic’in Is It Real? programı için
sadece birkaç çubuk ve düğümlü kablo ile Nazca’daki meşhur “Örümcek” çizgisinin birebir aynısını oluşturmuştur.
Bazı araştırmacılar Nazca Çizgilerinin bir labirent oluşturduğunu iddia etti.
Bazı araştırmacılar ise antik bir hac yolunun bir parçası olduğunu iddia ediyor.
Yakın zamanda Nazca çizgileri çevresinde, aralarında sıra dışı yaratık betimlemelerinin de olduğu 143 jeoglif keşfedildi.

Nazca’nın sırrının üstündeki perde tam olarak kalkmış değil.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Kapheros

Kapheros Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @sigaramcamel

31 Dec 20
#yılbası

Biri, takvimin ilk yaprağını koparıyor.

Biri, ‘hoş geldin yeni yıl’ diyor.

Biri, çayını yudumluyor.

Biri, sınır ötesinde,

Biri, sınır berisinde, sinir harbinde.

Biri, bombalıyor.

Biri, savaş diyor başka bir şey demiyor.

Biri, Barış diyor, sesine ses arıyor.
Biri, denemiş ve yanılmış.

Biri, yalan söylüyor.

Biri, zembereği kırık bir saat gibi.

Biri, bir sevda şarkısı gibi direniyor.

Biri, çok üşüyor.

Biri, fazla terliyor.

Biri, mengenede can.

Biri, işkencede dişlerini sıkıyor.

Biri, açlık grevinde yatıyor.
Biri, zindan duvarına bir çizgi daha çekiyor.

Biri, çok kırgın, öfkelenmiş, dertlidir.

Biri, çiçekleri suluyor, kuşlara yem veriyor.

Biri, yeni yılda sana bir armağan vermek istiyor.

Biri, zaten senin bir armağan olduğunu düşünüyor.

Biri, uçmak istiyor, konmak istiyor.
Read 9 tweets
29 Dec 20
1920’li yılların başında bir dükkanın camına bir kağıt asılır.
“45 günde %50, 90 günde %100 kar yapın” yazılıdır kağıtta.
Meraklı yatırımcılar hemen toplanır.
İktisadi olarak iyi konumda olan bir ülkede faiz oranları oldukça düşüktür. Image
Bu bir nedenle fona ihtiyacı olan kişiler için ucuz borçlanma demek olduğu kadar birikimlerini değerlendirmek için faiz geliri talep edenler için de düşük kazanç demektir.

Charles Ponzi yatırımcılara posta pullarını kullanarak arbitraj karı elde edilebileceğine inandırıyor ve Image
yaptıkları yatırımlarının yalnızca 45 günde %50, 90. Gününde ise %100 kar yapabileceklerini vaat ediyordu.
Düşük bütçeli yatırımcılar sisteme dahil olduktan sonra paralarını vaat edilen gününde faiziyle birlikte geri alınca, Ponzi’nin yöntemi bir anda nam salmaya başladı. Image
Read 25 tweets
27 Dec 20
Cumhuriyetin ilanından sonra hükümet yetkilileri Türkiye’deki siyasi, hukuki ve kültürel değişimi Batıya tanıtmak amacıyla bir projeyi gündemine aldı, yıl 1926’dır.

Tanıtım projesini ortaya atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisiydi.
Proje 1 yıl boyunca maddi yetersizlikler engeline takılır.
Bu projenin gerekliliğine yürekten inanan Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey Türkiye’yi Dünyaya tanıtacak gezici bir sergi gemisini meclise önerir.
Meclis bu organizasyon için bütçeden 100.000 lira ayrılmasına karar verir.

İstanbul Ticaret Odası da sergiye 500.000 lira katkıda bulunacaktır.
Read 20 tweets
27 Dec 20
takip ettiklerinizin iç yüzlerini biliyor musunuz, 24 takipleştiğim var bunu takipleyen
bu şerefsizleri takip edenlerle yolları ayıralım, kimse kusura bakmasın
8 kaldı
Read 5 tweets
26 Dec 20
İngiliz korsan gemisi White Lion, 1619 yılı Ağustos ayı sonlarında Amerika’nın doğu kıyısındaki Chesapeake Körfezi’nin ağzındaki Comfort Burnu’na demir attı.
Gemi, el yazması kayıtlara göre Meksika’ya gitmekte olan bir Portekiz gemisinden zorla alıkonulan
20’den fazla Afrikalı’yı Comfort Burnu’na bıraktı.
Bu tutsaklar, koloni döneminde Virginia’ya ayak basan ilk Afrikalılar’dı.
Antik dönemlerde köleler genellikle savaş esirlerinden veya ülke dışında fethedilen yerlerin sakinlerinden seçilirdi.
Kölelik eski dönemlerin iktisadi hayatının zaruri bir unsuru olarak görülmekteydi.
Aristoteles gibi bazı Yunan düşünürleri köleliği şiddetle savunmuşlardı.
Toplumların genişlemesi, medeniyetin ilerlemesi köleliği ortadan kaldırmadı.
Read 25 tweets
24 Dec 20
3 Haziran 1906’da ABD’de, Missouri’de dünyaya gelir.

Daha çok küçüktü ırkçılık ile tanıştığında. Yıllarca da kendisine maymun diyen insanlarla uğraşacaktı.
Anne ve babası küçük barlarda gösteriler yaparak geçimlerini kazanıyorlardı ama babasın onları terk etmesiyle
zor olan yaşam koşulları daha da ağırlaştı.

Josephine Baker, tam adıyla Freda Josephine McDonald Carson Baker.

12 yaşından itibaren beyazların evlerinde yatılı bakıcı ve kulüplerde garson olarak çalışmaya başlar.
1917’de, 17 yaşındayken kışkırtılmış beyazlar, yaşadığı siyahların mahallesini basar. Yaklaşık 100 kadar kişi ölür. Böylece şiddet, hayat mücadelesi ve ırkçılıkla erkenden tanışır.
13 ve 15 yaşında daha çocukken iki kısa süreli evlilik yapar.
Read 22 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!