3. Giriş: Biliyorsunuz; son yazımızdan itibaren, bir kardeşimizin eleştirisi (Ki bize muhalif olanlar, böyle düşünüyor.) üzerine, bir uyarı yapmaya başladık: Anlatacaklarımız, “Bir Masal!”dır. Bir Pinokyo Masalı!
4. Ya da bu seferi, “Büyüklere Masallar” babından bir “Vatikan Masalı” olacak! Tabii ki sadece masalseverler için… Burada, Beydilli Bozoklularından Sevgili Faruk, Doktorumuz Bozyitgilerin Ahmet, De Veritade ile Nihat72, Lokman Atmaca ve Yasin Özbe’ye Selam olsun.
5. Zira son mesajlarında masalseverlerden olduklarını belirttiler de ondan! Ve de doğal olarak, tüm “Masalsever Derindunyacı”lara da ithaf edelim emeğimizi.
5. İkinci uyarımız da şu olsun: Unutmayın ki Derin Tarih, Yüksek Siyaset ve Faal Liderler de birer tasarıdır/Tasarımdır/Formattır. “Tasarım” derken; Şanı Yüce Allah'ın Kaderinden söz etmiyoruz. Kimi insanların Kehanetlerinin, arka planını deşifre ediyoruz/edeceğiz.
***
6. Efendim… 2021’in İlkbaharın Birinci Ayında yani Mart’ın ilk yarısındayız. Dünya Siyaset Sahnesinde, yine “Pro-Stratejik” bir olay yaşandı: Pandemi günleri içerisinde yani son bir seneden beri, Vatikan'da hapis hayatı yaşayan Papa; nihayet dışarı çıktı.
7.Ve ilk ziyaretini, hiç olmayacak bir yere; Irak’a yaptı. Yani bir “Milad”a imza attı böylece. Doğal olarak; kafalar karıştı. Neyse ki yıllardan beri söyleye geldiğimiz “Kadim Ekoller”le ilgili olarak; “Dünya Siyasetinin temelinde, bir ‘Babil Ekolü’ var. Bir..
8. Bir de ‘Mısır Ekolü’ var. Meseleyi, Kadim Babil ve Kadim Mısır'dan başlatmadan ya da oralarla irtibat kurmadan, Güncel Siyaseti anlamanın/tarif etmenin ve anlatmanın imkanı zayıf kalır!” şeklindeki tespitimiz, nihayet şimdi bir “Mana” ifade etti.
9. Yani Teorimiz, somutlaşmaya başladı.

Bu itibarla… Medya yorumcuları da söz konusu ziyaret için “Babil” ismini, ilk kez kullandılar. Ama bu kavramla sınırlı kaldıkları da vaki...
10. Bu nedenle biz fakir, sınırları; konunun Tarihi ve Teolojik derinliği üzerinde yürütecek; bu bağlamda, uzun bir özetle izah edecek ve “Kadim Ekoller”in, günümüzden sonrasına nasıl bir etkisinin olacağını, ortaya koymaya çalışacağız.
11. Her ne kadar, biraz geç kalmış gibi olsak da… Mesele, tam anlatılmadığı/anlaşılmadı için anlatacaklarımız, Siyasetin ihtiyacını karşılayacaktır, diye düşünüyoruz. O halde buyurun, uzun soluklu bir anlatım dinlemeye…
12. Geçmeden, bir başka uyarı daha koyalım buraya: Vatikan Masalınızı; arada sırada yazdığımız, “Her Şeyin Teorisi” bağlamında değerlendirmenizi istiyoruz.
13. Bu nedenle en az, iki kere okur ve üzerinde üç kere düşünürseniz; beyninizde pencereler açıldığını, Dünyayı, Tarihi, Siyaseti ve Teoloji/Teozofiyi anlamlandırdığınızı ve “olan ama bitmeyeni” daha iyi anladığınıza şahit olacak…
14. Ve de bu saydıklarımızın arkasındaki bir takım sırlara, vakıf olacaksınız. Yani daha öncelerde de veregeldiğimiz “Şablon Anlatımlar”dan biri de burada kayıtlı. Hadi kolay gelsin!
***
15. Efendim… Malumualiniz; 2021 Mart Ayının 5'inde Papa, Irak’a gitti. Yani Türkiye’de Yeni Anayasanın konuşulduğu süreçte…
Yani Bitlis Helikopter Kazasının ertesi günü...
Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Fransız Şövalye Macron’la Telekonferans görüşmesinden iki gün sonra…
16. Yani Kraliçe'nin eşi Prens Filip’in hastaneye kaldırıldığı günün akabinde...
Katolik Başkan Biden'ın, (henüz 45 gün olan) idaresindeki ABD'nin; Suriye, Irak ve Yunanistan'da askeri yığınak yapma ve üs kurma çalışmaları arasında...
17. Yani İtalya ve İspanya'nın; Pandemi ve Katalonya Olayları ile sarsıldığı demde...
Yani Polonya ve Macaristan'ın, Ankara ile sıcak ilişkiler sürecinde...
18. Yani Eski ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun, Fener Patriği Bartholomeos Ziyaretini takiben Ortadoğu'ya inmesinden iki ay kadar sonra...
Yani Gara Operasyonunun üzerinden iki hafta geçtiğinde…
Yani Ermenistan’daki Darbe’nin yüze göze bulaştığı sırada…
19. Yani Rusya’nın Cerablus’u bombaladığı esnada ve de devamında; Esed Ailesi’nin, Virüs kaptığı gerekçesiyle Rusya’a aktarıldığında…
Papa, aniden karar verdi ve Irak’a geldi.
(Ve galiba en önemlisi de…
20. İtalya ve akabinde Malta’nın, Avrupa’ya sırt çevirip yüzünü, Türkiye’ye dönüşünden on ay sonra…)
Niye?
Çünkü nihayet, Derin Vatikan da; sahaya inmek durumunda kaldı. Çünkü bu Papa, Son Papa veya Vatikan'ın son dilimi yaşanmakta şimdilerde…
21. Yaşanan; aynı zamanda, Derin Roma’nın da son günleri... O halde yaşananlar; Derin Mısır ve Derin Babil'in nesi oluyor?
Yahut da bir “Yeni Babil” ve “Yeni Mısır” mı doğuyor?
22. Veya şöyle mi demek lazım: Neo-Vatikan/Yeni Vatikan'ın “İlk Papa”sının ayak sesleri mi yankılandı Bağdat, Musul ve Erbil'de?
23. Görüldüğü üzere; soru çok, zaman ve zemin çok Kaotik zira… Siyasetten çok, Tarihin ve Teolojinin hercümerci yaşanıyor!
O halde, burada… Hıristiyanlığı ve Hıristiyanlık tarifini, “Vatikan'dan Önce/VÖ, Vatikan'dan Sonra/VS şeklinde, iki döneme ayırmak mümkün...
Nasıl yani?
24. Efendim… Yukardaki girizgahın tasavvurunu, bir Kübik Picasso Tablosu” misali getirin gözünüzün önüne... Biz de geçelim, konunun gelişme faslına. O halde evvela, şunun adını koyalım: Yeni Savaşın…
25. Peki, Savaşın yeni ismi ne?
Hatırlarsanız; birkaç yıl önce Papa’nın: “Dünya, 3. Cihan Harbi'nin içinde. Ama bu savaş; ‘Çok Parçalı Harb’ şeklinde yaşanmakta.” anlamında bir beyanatı olmuştu.
26. O günlerde fakir de “Papa'nın Çok Parçalı Dünya Savaşı” başlığıyla bir çalışma yapmıştık. Makale mi video kayıt mıydı unuttuk!
Her neyse!
Gelinen an itibariyle… Papa, çok parçalı savaşın, parçalarını birleştirmeye çalışıyordu o zamandan beri…
237. Belli ki parçalardan bir kısmını, bir araya getirmiş/getirtilmiş ki… Savaşın yeni adını koymak üzere Papa; artık araziye çıkma zamanının geldiğine ve faaliyet alanına girmeye kani olmuş ki Irak'ta ilk Tanrısal adımını attı...
Durum bu!
27. Peki, şimdi savaşın adı;
“3. Dünya Savaşı mı olacak?
Kıyamet Harbi mi?
Bakalım…
28. Malum; Windsor Kraliçesi, Katastrof Dilimi zarfında; “Mavilerin Dünyası”nı birleştirip 15 Temmuz Potansiyeli taşıyan Türkiye’yle ortak hareket ederek, “Ezoterik Dünyacıların/Binyılcıların Armageddon Savaşı”nı, Tarih dışına atmıştı.
29. Beri yandan; “Dünya Savaşları Konsepti” ise bir nevi “Mavi Hanedanlar” arası bir savaştı. Doğal olarak; Kraliçe’nin, Galler Konsolidasyonu/Toplulaştırması, bu tehlikeyi de savuşturmuş… Habsburg ve Windsor Sülaleleri barışmıştı, Kraliçe’nin Şatosunda…
30. O halde, Papa’nın düğmesine basmak üzere olduğu bu yeni savaşın adı ne olacak? Başlığa bakın lütfen! Diyeceğiz de yazıyı bitirince başlığı değiştirdik. Aslında; ilk başlık şöyleydi: “Neo-Haçlıların Sefer Zamanı…
Nihayet Vatikan Uyandı!”
31. Bu aralığa, şu cümleyi sıkıştıralım; yoksa aklımızdan uçuyor: Bizim yazıyla sizin, hayali Picasso Tuvalinde görselini oluşturduğunuz dünya ortamında, Türkiye nerede? Onu arıyoruz ya işte! Ama önce, şunu soralım...
32. Üç yılı geçkin bir vakitte yaptığımız, “Ankara'da neler oluyor?” başlıklı video kaydında hikayesini anlattığımız ve “Mesih geldi, Ankara'da Dinleniyor!” mealinde sunduğumuz, “Barnabas İncili”nin istirahat molasının bitiş saati gelmiş olabilir mi?
33. Buna istinaden; “Beştepe'deki saat, kaçı göstermekte?” diyelim ve devam edelim kaldığımız yerden.
34. Mavi Koalisyonun kurguladığı Siyaset, İttifaklar ve Somut Güç, karşısında yeterli manevrayı gösteremeyen Binyılcılık, pes etmesine rağmen, “Mavi Takip”ten kurtulamayarak ikiye parçalandı…
35. Bir: Ezoterik Teozofi ve iki: Seküler Kanat şeklinde ayrıştı, demiştik. Seküler Kanat, Galler’in aparatı oldu. Tanrısal Rahipoğullarının son cenerasyonu olan Ezoterik Teozofistler, son bir hamle şeklinde kendilerine, “Teolojist” bir ortak buldular: Vatikan...
36. Böylece kuruldu, “Ruhaniler Koalisyonu Masası” diyelim. Bu masanın kurulması teklifi, Vatikan'dan mı yoksa 3. Amerika/Penta-ABD/Central Pentagon cihetinden mi geldi? Cevap: Tarihten tabii...
37. O halde, bu durumda, Tarihe gidip Vatikan ve Binyılcı Ezoterik Pentagon Gücü'nün geçmişteki ilişkilerine bakalım...
***
38. Tufan’dan sonraki Siyasi Zaman, “3 Proto-Baba” üzerine bindirildi; bina edildi: Yani Hazreti Nuh'un üç oğlunun sulbüne...
39. Bunlardan; beyaz tenli Yafes/Yafet/Yasef, dünyanın Kuzey Kuşağına gitti/yollandı ve orada kayboldu.
Siyahi oğul Ham ise Güney Kuşağına gönderildi, o da orada kayboldu.
Orta Kuşak/Akdeniz Şeridi ise kaldı esmer Sami ve oğullarına…
40. Kardeşlerinin aksine; Sami ve Oğulları, kendi kuşaklarında kaybolmadı ya da uyumadı, uyanık kaldı!
41. Bu nedenle Siyasi Dünya; burada “Orta Kuşak”ta kuruldu.
Tarih, burada yazıldı.
Dinler, burada ortaya çıktı.
Devletler, burada Hakimiyet kurdu ve Medeniyetler, buradan neşet etti.
Bir bakıma burası, “Felsefe Kuşağı”ydı ya da “Paradigmal Şerit” de denilebilir buraya.
42. Gide gide; Orta Kuşak, İki Paradigma, İki Felsefe, İki İmparatorluk, İki Medeniyet hatta “İki Tanrı” doğurdu! Bu son cümledeki “İki” sıfatıyla “Kadim Mısır” Ve “Kadim Babil”den söz ediyoruz.
43. Yani daha önce lafını ettiğimiz; “İki Batıl” anlamında Babil ve Mısır, burada sahneye çıktı ve de binlerce sene, kendi tiyatrosunu oynadı. Doğal oarak, Beşeriyeti aldatmaya devam etti!
44. Orta Kuşak, aynı zamanda “Peygamberler Kuşağı” idi. İcab ettiğinde; “Hakk”ı temsilen, zaman zaman “Resuller” sık sık “Nebiler” indirildi buraya.
45. (Yeri gelmişken: Son zamanlarda; Resul ve Nebi kavramlarına yer değiştirtenlere rastlanmaktayız. Bunun, bir “Teozofik Tanımlama” olduğundan ötürü, son tasnife katılmadığımızı söyleyelim.)
46. Kadim Mısır ve Babil'in, İki Batıl egemenliğine son verenler de Resuller/Elçiler oldu. Onların eliyle insanlığa gönderilen, “104 Kitab”ın Son Suhufu, (galiba 30 sayfaydı) ve Dört Büyük Kitap olarak Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an kutsal görevlerini ifa etti.
47. Kur’an devam ediyor hakikati anlatmaya hala... Bu kitapların mesajını vazeden Resullerse İbrahim, Musa, Davut, İsa ve Muhammed Aleyhisselam olarak, orta kuşağın merkezinde zuhur ettiler.
48. Bu Resullerden Hz. İbrahim, Babil'in hâkimiyetini yıktı; ilave olarak, Mısır'ın yıkılışını tetikledi.
Musa Resul ise Mısır egemenliğini tümden çökertti.
49. Ancak bu iki Kadim Emperyalizmin; egemenlikleri yıkıldı da Hanedanları, yeraltına çekilerek, hayatta kalmayı başardılar.
Hatta bununla yetinmedi, Hz. Musa ve Hz. Harun'un kavmine sızdı ve onları dönüştürdüler.
50. Yani Kur'an'ın, “Sadık Kul İsrailoğulları”nı; “Lanetli” Yahudi Kavmine evirdiler. Bu “Sızıntı” dönüşümünü, Davut Resul ve onun kitabı Zebur, önlemeye çalıştı. Bunun üzerine, Babil ve Mısır Sızıntısı, daha büyük bir alana sıçrayarak, Roma'nın kılcal damarlarında pusuya yattı.
51. Bu sebeple Hz. İsa ve İncil, Roma'ya hücum etti. Ve böylece Roma, yıkılış sürecine girdi.

Bizim Kutsal Kitabımız Kur'an ve Hazreti Muhammed'in hamlesi ise Mısır ve Babil coğrafyasında Egemen olan bir İslam İmparatorluğu'nu hayata geçirdi.
52. Hz. Muhammed'in ayak sesleri yaklaşırken, Roma; İncil'e sızmış ve ömrünü bir miktar uzatmıştı. Bu uzatmanın sebebiyle Roma, ikiye ayrıldı. İmparatorluğun batısında yer alan “Mısır’ın Roması” ile “Babil'in Doğu Roması” şeklinde bir ayrışmaydı yaşanan.
53. Hz. İsa'dan 475 Yıl sonra, Hz. Muhammed'den yüz yıl önce; Batı Roma egemenliği sonlandı. Batı’daki Derin Roma Hanedanı/Hanedan mensupları ise bir alt katmana/katmanlara sızarak, ömrünü/ömürlerini uzattı.
54. Peki, yıkılan Batı Roma Hanedan artıkları, hangi adreste/adreslerde saklandılar? Tabii ki “İtalyan Şehir Devletleri”nde… Venedik, Ceneviz, Floransa, Sardunya, Napoli hatta Sicilya… Ama öyle bir adres vardı ki atın büyüğü oraya sinmişti: Roma şehri…
55. O da değil; Vatikan! Vatikan’a saklanan, bir değil, “İki Derin Hanedan”dı aslında: Derin Mısır ve Büyük Roma… İtalyan Şehir Devletlerinin beyniyse, birer “Küçük Vatikan ya da Vatikan Şubesi” gibi formatlanmıştı esasında…
56. İşte, bu nedenle İslam'ın Peygamberi, “İki Roma”dan, ayaktaki Doğu Babil Romasını, -bir bakıma- İnananlara Vasiyet etti giderken: Konstantinopol’ü yani İstanbul'u… Bu anlamda; Derin Roma’nın Batıda yer alan Sızıntı Hanedanı/larını da hedef tahtasına koydu, diyelim.
57. Özellikle Roma’yı ve tabii ki Vatikan’ı… Bu vasiyet sebebiyle Doğu Babil Roması; bin yıl sonra, Hanif Oğuzlu Hakan Fatih tarafından yıkıldı. Bu arada Fatih; Doğu Roma’yı fethederken, Vatikan’a da bir “Müslüman Kardinal”i gizlemeyi başarmıştı.
58. İstanbul’un Fethi’nin akabinde; Batıdaki Sızıntı Mısır Romasının Roma Kenti ve diğer Şehir Devletleri de Fatih'in yöneldiği ikinci Batıl Merkezler oldu; “Otranto Seferi”yle. Lakin Otranto yönelişi; ne yazık ki Hakan'ın hayatına mal oldu ve Büyük Kartal Fatih, Şehid edildi.
59. Anlatımda, çok ileri gittik; şimdi, dönelim Vatikan'a ve onun başlangıcına… Milattan sonra; Hz. İsa ve İncil Gücünün hamlesi ile birlikte Saabi Roma-Mısır Aklı; “Hakk”ın saldırısı karşısında olduğunu anlamıştı. Karşı hamle için kendine müttefik aramaya başladı.
60. Tabii ki aradığı Babil’di. Babil de bu arada yıkılmış; sızacak yer aramaktaydı. Roma, kendi bünyesinde Babil'e, bir alan açtı: Konstantinopol merkezli, müstakbel Doğu Roma'yı...
61. Açılışı esnasında; adı resmen konmamış olan bu sahada, “İki Roma”, bir nevi, Babil-Mısır İttifakı halini sürdürerek… Filistin'den, Anadolu'ya kovulan “İsevi Müslümanlar”a karşı sıkı bir tenkil dönemine girdiler.
62. İseviler, “İki Batıl”ın bu hücumuna karşı, “Yeraltı Şehirleri” kurdu ve 300 Yıl mücadele ettiler, “İki Roma’nın İki Batıl Aklı”yla yani “Derin Babil ve Derin Mısır”la. Kırıldılar; döküldüler fakat buna rağmen, hızla çoğaldılar.
63. Nihayet Roma Aklı; uzun soluklu bu savaşın, İseviyeler lehine sonuçlanacağını anlayınca, “İsa Akidesi”ni dönüştürme kararı aldı. Daha doğrusu; bu kararın alınmasını tetikleyen Yahudi Aklı oldu, diyebiliriz!
64. İsevi Müslümanlığı; içinde Hint ve Babil Mitraizm ile Mısır Teslisini /Bir nevi, ortak/şirket şeklinde) barındıran yeni bir dine… Pavlus Hıristosçuluğuna/Pavlus-St Paul Hıristiyanlığına dönüştürüldü. Ve bu “Proje İnanç” Doğu Roma bölgesinin, Yeni Dini oldu.
65. Aynı anda Roma, resmen ikiye ayrıldı: Ve İmparatorluğun Batısında yer alan Mısırcı Pagan Roma ve Doğudaki Pavluscu Babil Roması şeklinde biçimlenerek...
***
66. Büyük Roma coğrafyasında, Doğu Kanat; Hıristosizm’e/Hıristiyanlığa dönüşürken… Batı Roma'nın küçük bir bölgesinde, “Languedok” diyebileceğimiz Güney Fransa’da ya da Güney Fransa-Kuzey İspanya aralığındaki Katalonya'da, kısmi bir Hristiyanlaşma eğilimi de başlamıştı.
67. Bu eğilim aslında, “Kripto” bir “Teozofik Hristiyanlaşma”ydı. Buna rağmen ve bu gözlemi sebebiyle Roma’nın Doğusunda yaşanan Hıristiyanlaşma sırasının, kendisine geleceğini anlayan Pagan Roma, Katalan bölgesindeki, kıpırdanmaya müdahale etmek zorunda hissetti kendisini.
68. Zira Languedok Bölgesinde; Mısır Kökenli, Yahudi görünümlü, Kripto bir Ezoterik Alt Hanedan, hüküm alanı inşa etmekteydi Hıristiyani yönelişiyle…
69. Zaten, daha sonra o zeminden; ilk Hristiyan Avrupa Hanedanı olan, “Mavikanlı Merovenjler” çıkacak ve Fransa'da, Egemen olacaktı. İşte, o Merovenj nüvenin Reks Deusçuları, aranızda hatırlayanlarınız vardır.
70. (Birkaç yıl evvel, bu kavramı kullanarak bir plandan söz etmiştik. “Reks Deus Planı” ve onun karşısında yer alan “Antireks Planı”ndan... Ve o planlamanın devamı niteliğindeki, “Reks+Reks Planı”ı da varıp Galler Masasına dayanmıştı.)
71. Doğu Roma bölgesindeki başarısından ötürü, Pavlus Hıristosçuluğu; Batıda da algılanmış… Ve görünüşte Hristiyan olan Kripto Yahudi Mistisizmini temele koyarak bir Saabi Oligarşi; Güney Fransa Languedoc Bölgesi yani Endülüs ve Roma aralığından doğrulmuştu…
72. Ya da şöyle diyelim: Roma Paganizmi ile Mistik karakterli Endülüs’ün hudut bölgesinde; Kabalacılığın Pavlus Varyantını biçimlendiren Sefaradlarla tanışan, Mısırcı Mavikanlar bir sızma hareketi başlatmışlardı, Batıdan Roma’ya doğru...
73. Ya da şöle izah edelim: Languedok hamlesi ve Pavlus atağı aslında, “İki Yahudi”nin; Büyük Roma'dan sehem alma Savaşılarının iki parçasıydı. Yani Doğu Roma'ya, Aşkenazlar sızarken; Sefaradlar da Batı Roma'ya sızma derdindeydiler.
74. Ve bunu, her iki taraf da “İsa Peygamber Mirası”nın tahrif edilmiş şekli olan Cristoculuk/Hristiyanlık üzerine bina ediyorlardı. Bu bağlamda, “Languedoc Papalığı” diyebileceğimiz bir “Ruhban Otorite”si dahi oluşturmuşlar ve inançlarını, bir kuruma bağlamışlardı.
75. Yukarıda; kim kime sızıyordu: Bir Babil-Yahudi Projesi olan Hıristiyanlık; Doğu ve Batı Roma'ya mı? İki Yahudi, İki Roma'ya mı? Veya Babil ve İki Mısır, her yere mi?
76. Cevabı, tek cümle ile verelim: Babil ve Mısır'ın, İki Batılı, yeni ittifaklarla kendilerini modifiye ediyorlardı sadece. Zira iki Roma arazisindeki Batıl kaynaşmayla boğulan, İsevi Tevhiddi. Kim nereye sızarsa sızsın, amaç değil araçtı sızma atraksiyonları.
77. Çünkü ortak düşman belliydi: Haniflik... O da o çağda, “İsevi” olarak çıkmıştı sahneye. Kadim Babil ve Kadim Mısır, Doğu ve Batı Roma urbalarıyla “Hakk ve Batıl Mücadelesi”ni, el ele verip Batıl lehine dönüştürürken…
78. Saldırgan vahşi köpek sürüsünün çökerttiği ceylanın katline kısmi katkı sağlayan Akbabalar misali “İki Yahudi” de leş siftime derdindeydi. İşin özü bu!
***
79. Efendim… Hani demiştik ya bazı makalelerimizde: “Haniflik, boşluk kabul etmez. Ve her daim, Şanı Yüce Allah; yedekte bir Hanif İhtiyatı hazır tutar!” İşte, dünyanın bir yanında Hanif Uyanış, çakallar ve akbabalar arasında çökerken; .........................
80. öbür yanda, yedekteki Hanif tohum çatlamış ve boşluğu doldurma içgüdüsüyle yola çıkmıştı bile.
81. “Öbür Dünya” dediğimizse, Bozkırlıların Asya’sıydı. Bir süre önce; Kağan Motun/Mete'nin, Hun Empergamlığı ikiye ayrılmış; bunlardan; Batı Oğuzlu Hunları, tekrar ikiye ayrılarak, sefer hazırlığını tamamlamıştı.
82. Seferin güney parçasını teşkil eden Akhunlar, Kuzey Babil-İran üzerinden, Doğu Roma'yı hedeflemişti. Ancak Eftalitler de denilen Akhunların, bu seferi tamamlamaya gücü yetmedi. Daha doğrusu Kuzey Babil olan İran'ı atlayıp geçemediler.
83. Ama şunu yaptılar: İndüstan Aryanlarının, İndo Germen Kavimler Göçü'nü harekete geçirdiler. Tam da o esnada; Doğu Roma' nın, resmiyet kazandığını ve Pavlus'la masaya oturduğunu gözlemleyebiliryoruz Tarih sayfalarına bakarak.
84. Yahudi Pavlus ve Mitraist Kostantinopol İmparatoru, İsevilere karşı formatladıkları Hıristiyanlığa, “İndo-Mitraizm”in ortak olması karşılığında; İndo-Cermenler, Doğu Roma'yı tepelemekten vazgeçti ...................
85. ve rotalarını Kafkaslardan yukarı, Deşti Kıpçak Bozkırlılarının coğrafyasına çevirerek değiştirdi.
Bu sırada; Batı Hunlarının, Kuzey Oğuzlu Atlıları (Atilla Hunları)da Hazar üzeri Deşti Kıpçak’tan, Batı Roma'ya doğru yürüyorlardı.
86. Bu nedenle karşılaşan İndo-German Kavimleri ve Atlı Hunlar, kovalaşarak Avrupa Kıtasına indiler. Roma'nın gözünde gelenlerin her ikisi de Barbarlardı!
87. “Barbarlar”ın gelişi, Batılı Mısır-Roma Aklını ve gücünü zorladı. Çünkü Babil-Pavlus Hristosculuğu, Balkanlar'dan; Sefarad Mısırcı Ezoterizmi, Katalonyadan; İndo-Cermenlerle beraberindeki Atillalıların Atlı Oğuzlu Hanifleri ise kuzeyden üzerlerine iniyordu.
88. Bunun üzerine; Derin Roma, “Üç Masa” kurdu: Bir: Pavlusçularla… İki: Languedoc Papalarıyla… Ve üç: İndo German Saabileriyle... Bu üç masanın da temel düşmanı, Oğuzlu Hanifleriydi. Roma, Hunlara karşı, German Kabilelerinin savaşçılarını kullanmak niyetindeydi.
89. Lakin onları, bu “Barbar” halleriyle değil de format atılmış bir şekilde Roma'ya, temelli bağlarsa ancak kurduğu masaların amacına ereceğinin farkındaydı. Bu planın ilk parçası olarak, Batı Roma; Languedoc Papalığını, Roma Şehrine ve gözaltına taşıdı.
90. Böylece oluşturulan “Yeni Papalık”ın Misyonerlerini, İndo-German kabilelerinin konduğu, Kuzey sınırından öteye yolladı. Çok geçmeden Germanlar; “Ariusçuluk ya da Aryanizm” adı altında, Hıristiyanlığın, ilk Mistik Tarikatının Müritleri/Bağlıları oldular.
91. (Burda,“Ariusçuluk”la ilgili, bir ayrıntıyı ekleyelim istiyoruz: Zannedildiği gibi Ariusçuluk, Tek Tanrılı Hristiyanlık değil; Mistik Hıristiyanlık olup insanı, “Tanrı Parçacı”ğı sayan tüm Mistik/Saabi Yollarla aynı anlayışa ve “Varlığın Tekilliği” temel düşüncesine sahipti.)
92. Mistik Arius’un Aryanizm’i, Cermenler arasında hiç zorlanmadan yayıldı. Zira Ermiş Arius da Cermenler de “Soyut Hindistan Mistizmi”nin bir parçasıydılar. Bu itibarla onların inancı da tıpkı “Languedoc Papaları”nın Prototip inancı gibiydi.
93. Yani tencereler yuvarlandı, kapaklarını buldular Fakat buna karşın “Yeni Hristiyanlık” Latin Halklar tarafından benimsenmedi. Zira Latinler, Pagan yani Müşrik Putperestler olup mermer heykellere Perestiş etmekteydiler. Bu yüzden; kafaları, bir “Soyut Tanrı”yı almıyordu.
94. Olsun! Bu konuda, Pavlus Hıristosçuluğu; Batı Derin Roma'ya yardım edebilirdi. Ama bir şartla: Doğu Roma; Batı Roma'nın oluşturduğu, Yeni Papalığın Vatikan Kurumuna ortak olmalıydı! Bu konuda, anlaşma sağlandı.
95. Ve böylece “Üç Katmanlı Vatikan/Üç Taçlı Papalık Kurumu/Üç Papa” inşa edilmiş oldu. Şu şekilde: Proto-Vatikan'ın en alttaki katmanına Languedoc Papalarının Mistisizmi ya da onların da içine saklanmış olan Derin Mısır Hanedanı'nın Hermetik Mistizmi yerleşti.
96. Onun üstüne, Babil ve Doğu Roma Hanedanı kondu Ortodoksluk adıyla... En üst, görünen kısmına ise Mısırcı Batı Roma Katolizmi, vitrin oluşturacak şekilde çöreklendi. Bu anlamda, günümüz Vatikan Devleti'nin, bayrağındaki “Taç” resmi ortaya çıktı.
97. Bir bakın lütfen; orada, iç içe geçmiş “Üç Taç” göreceksiniz. Proto Vatikan'da oluşturulan, üç ortaklı dolayısıyla üç katmanlı şirket yapılanması; günümüz Galler Masasının Prototipiydi de esasında.
98. Yani Derin Hanif Uyanış karşısında, Babil ve Mısır Mavi Sülaleleri/Hanedanları ile bu “İki Medeniyet”in Teolojisinin Rahipler Oligarşik Hanedanları'nın birleştirilme operasyonuydu; diyelim buna.
99. Vatikan konsolidasyon masasında sıralama, yukarıda söylendiği gibi: Derin Mısır Mitraizmi ya da Languedoc Papaları ile Mısır-Firavun ve Babil-Nemrut Sülalelerini temsilen Roma ve Bizans derinliği...
100. Günümüzdeki Galler Masasının Batıl Konsolidasyonunda Roma yok.
101. Doğrudan Babil Semiramisciliğini temsilen Windsor Kraliçesi; Derin Mısır İHS'sini (yani İsis+Horus+Seth ortaklığı)'nı temsilen Stuart prensi ve bu iki başat Hanedanlara bağlı Mısırcı ve Babilci öteki Hanedanlar saklanmış durumdalar.
102. Ve bu Yuvarlak Masanın ikincil misafirleri olaraksa Seküler Binyılcı Teknokratlarını görüyoruz. İlaveten Mavi Masada, iki sandalye daha var: Henüz durumları tam olarak netleşmeyen İki Yahudi... Babilci Aşkenazlar ve Mısır Ekolünün Sefaradları...
103. Ya Türkiye?
Yan odada ve Kraliçenin özel statülü konuğu olarak çay içiyor. Arada bir Kraliçe, hole çıkıp hal hatır soruyor ve çayını tazeliyor gibi bir şey işte. Bu da yeter! Zira Türkiye; buradan, kendi payına bir şey çıkmayacağının farkında…
104. Bu nedenle Galler’de “Kraliçe Marka Çay” içmenin imtiyazı ve koruyuculuğu arkasında kendi işine bakmakta… Kendi iş nerde? Libya, D.Akdeniz, Ortadoğu, Suriye ve Doğu Avrupa’da…
105. Dönelim Papalığa…
Roma Papalığı’nın ya da şimdiki adıyla Vatikan'ın yukarda anlatılan üçlü yapısı, 1453'e kadar sürdü; yani İstanbul'un Fethine kadar. Fetih ve Hanif İmparator; o zamanın Siyasetini ve günümüze uzayan şeklini, kökten değiştirdi.
106, Dolayısıyla ondan beri, Batıl Dünyada her şey anlamına gelen ve ProtoAvrupa'nın Başmühendisi, günümüz Avrupa'sının Ustabaşı olan Vatikan da değişmiş oldu.
107. Değişiklik şöyle yansıdı Hristiyan Dünyaya: O devrin Papası, Katolizmi ve dolayısıyla Mısır-Latin İttifakını, “Türklerin hışmından” korumak için Avrupa'nın İndo-German Barbar mültecilerini, Katolizm'den sürgün etti.
108. Tıpkı; Doğu Roma'yı, “Dinsel Sürgün” yoluyla Ortodoks Dinine hapsettiği gibi… Zira Katolizm, Seçkinlerin (Babil ve Mısır Tanrısoyluları ve onları temsilen Romalı Kutsal İnisiyeler)’in diniydi. Bu nedenle Vatikan, Barbarlar için Protestan Dinini kurdu.
109. Ve böylece İndo-Cermenleri, çöp kutusuna attı ya da topun ağzına koydu. (Daha önce de Asyalı ve Hanif kökenli Barbarlar için Ortodoks Dinini kurmuş ve İslam Dünyasıyla Vatikan arasına, Tampon/Kalkan olarak sıkıştırmıştı onları.
110. Ondan beri, gerektiğinde savaşlarda, hep o kalkanı kullandı. Yani Türk’ü, Türk'e kırdırdı.)
111.1453’ün puslu ortamında da, Hindistanlı Barbar mültecilerin kalkanlaştırılması vardı. Protestanlık kalkanı, onlar için tasarlanıyordu. Ya da şöyle söyleyelim:
112. Vatikan, Protestanlaştırdığı Cermenleri, bir yandan “Dindışı Din”e atarken; (Protestanlık Apostolik özellik taşımamakta yani inanç bir havariye bağlı değil, Aziz denen şahıslara bağlı olarak şekillendi. Hıristiyanlıkta İsa Tanrı; Havari de Peygamber anlamında bir duruştur.)
113. …diğer yandan da Cermen Soylularının Sosyal Statülerini yükseltti rüşvet olarak. Bu anlamda, mesela Dükleri, Kral yaptı. Arşidük Habsburgları, İmparator seviyesine çıkarmak için bir İmparatorluk kurdu: Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğunu...
114. Malum; Katolisizm, “Kainat” anlamında bir terimdir. Bu itibarla Habsburg Arşidükleri İmparator olurken, onları “Emperyal Hizmet”inde kullanan Papa; Kutsal Roma Emperyalinin kaldıracıyla, “Kainat Kralı” olmuştu.
115. Bu ortaklıktaki Kutsal olmayan Cermenler de İmparatorluğun Tetikçileri/Hadimleri/Hizmetkarları olarak planlanmışlardı aslında. Papa, statü verdiği her Soylu Aile ve Monarşilerin işvereniydi aynı zamanda. Yüksek Soylu statüleri onaylayan da onaylamayan da oydu.
116. Kendilerini Babil ve Mısır Tanrılarına bağlayanların Babası/Papasıydı. Bu anlamda; Tanrıların (Tanrı Soyluların) Tanrısıydı bir bakıma! En büyük silahı, Aforozdu onun.
117. Zira o, Dinin sahibiydi ve istediğini “Dinden atma” hakkına dahi sahipti. Dedik ya “Hristiyanlığın “Marka/Telif Hakkı/” Vatikan’a ve Papa’ya aitti.
118. 1453 Türklerinin tetiklediği, Vatikan Operasyonunda; Cermenler, Protestanlaşırken; Katolik kalan Habsburglar, Arşidük unvanlarını koruyarak, “Papa’nın Yeni Avrupa Devleti/Kutsal Roma”nın İmparatorları oldular.
Neden mi?
119. Zira Habsburglar, her ne kadar Viyana'nın ve Avusturya'nın Krallarıydılarsa da kökenlerinde Kelt Genetğii vardı. Bir de İsviçre'ye dayanan bir orijinin sahibiydiler yani “Tapınakçıların Ülkesi”ne! Malum; “Kıyı Cermenleri” olarak bilinen Fransızlar da Katolik…
120. Çünkü Fransız Ulusu, salt Cermen soylu değil; Cermen temel üzerine Kelt ve Latin genetikle mücehhezlar. Katolik İspanya’nın damarlarında akan; İndo Cermen Vizigot kanından çok Latin kanı akmakta. Hanedanları da hala Mısır Ekolünün Burbon Sülalesi…
121. Asya soylu Macarlarla Slav soylu Polonya Lehlerinin Katolik kalmasının tarifi ise bir bakıma Habsburgların hatırı. Zira her iki ulusun Hanedanları da “Habsburg Evi”ndendi yani Derin Mısır Sülalesinin uzantıları.
122. Dönelim geriye…
Kutsal Roma Operasyonu esnasında, İspanya'ya hakim olan Endülüs de sonlandırılmış ve Yahudi Seferatlar, Osmanlı'ya sürgün edilmişti. (Ya da bir “Gizli Görev”le gönderilmişlerdi mi desek?) Şayet öyleyse gizli görevleri neydi?
123. Şuydu diyelim: Fatih'in, “Ne güzel komutan!” nitelemesinde saklı kıymetini, ortadan kaldırıp onun, Kuzey Yafes Ekolüne mensup Babilci özelliğini -kısmen de olsa- halen koruyan Devlet-i Aliyesini, Sefaradlar eliyle Mısır Ekolüne yamamak.
124. Ve Vatikan'ın gizli elini, Osmanlı Hanedanına sokmaktı.
125. Papa, bunu başardı! Malum olduğu üzere; Fatih, bir Yahudi doktorun, zehirli suikasti ile şehit edildi. Fatih'in iki oğlundan büyüğü, Mısırcı Mistik oldu o ara... Ne ara? Küçük oğlu ise Babilci Ekolün elinden alınıp Rodos Şövalyeleri aracılığıyla Roma'ya götürüldü.
126. Vatikan'da “Soylu Tutsak”lığa mahkum edildi. Ve neticede o da babası gibi Papa’nın zehriyle öldürüldü. Onun oğulları ve torunları Katolikleştirildi.
Hala kayıplar...
127. Öte yanda yani Osmanlı Devletinde İktidar, bir kuşak öteye atladı. Mısırla irtibatlı olan Bayezit’in oğlu, Aşkenaz Damadı olan padişah ise Siyaseten Mısırcılaştı tahta geçince.
128. Ve köken itibariyle Babilci hatta bu anlamda; muhtemelen, Aşkenazlarla yakın olan bir Kıpçak-Kafkas Hanedanının elinde olan Mısır'a yöneldi/yönlendirildi. Onun kılıcı ile Kıpçak Kafkas Hanedan ve adı El Türkiyya olan Devletleri yıktırıldı.
129. Böylece Mısır, doğrudan İstanbul'a bağlandı veya İstanbul, Mısır’a mı bağlandı, desek?! Bu sebeple Endülüsle iki kere buluşmuş oldu İstanbul: Mısırdan taşınan Sünni Mistisizmi ve İspanya’dan taşınan Sefarad Gizemcileriyle…
130. (Taşınmanın ve buluşmanın akabinde; bu iki kol, alacakaranlıkta masa kurup Osmanlı ortaklığını konuşmaya başlamış olmalılar.) Muhtemelen Fatih’in, padişah olan torunu da zehirlenmiş olmalı. Ona, zehri kim vermiş olabilir?
131. Ya da şöyle soralım suali: Fatih’in torununu, hangi Yahudi ve hangi Kadim Ekol'ün Papası zehirlemiş olabilir? Bilmiyoruz! Ama onun; sadece, 8 Yıl süren Saltanatı, Aşkenazların işine yarayacak görünüyordu Tarihin aynasında ve 46 Yıl…
132. Ukraynalı bir papazın kızı olan Roksalan ya da Aleksandra Lisowska Sultan, bu anlamda epey işe yaradı mı desek?
Allahualem!

Tüm bunları Vatikan, 30 Senede yaptı.
133. Ve Türk İmparatorluğu ile “Kutsal Roma”nın tetikçileri olan Habsburgların German İmparatorluğu'nu karşı karşıya getirdi. Artık “Kızılelmanın Hedefi” Roma dolayısıyla Vatikan değildi.
134. Viyana’ydı! Böylece Tarihi, uzun soluklu bir süreçte meşgul eden, “Ottoman-Avusturya Savaşları” başlamış oluyordu. Yaklaşık 75 yıl süren, Osmanlı- Habsburg Savaşı, Türklerin üstünlüğünü kırmaya yetmedi.
135. Onun üzerine, Sefaradlar; Osmanlı'dan alınarak, Habsburgların emrine verildi. Buna rağmen, Vatikan; yine umduğunu bulamadı. Ve bu sefer de Slavları; Germenleştirme Planını devreye koydu.
136. Habsburgların bir “Alt Hanedanlık”ı diyebileceğimiz Romanof Sülesini, Slav Tahtına geçirdi. Pontus/Ponçik Bozkırlarının sakini olan “Eski Türkleri” Rus adıyla Slav ve Ortodoks yapmak için yüzyıllarını veren “Bizans Projesi”ni tamamladı.
137. Ve Osmanlı'nın, ezeli düşmanı, “Moskoflar” şekline getirdiği “Eski Türkleri, Yeni Türkmenler”in başına musallat etti. Böylece 350 küsur Yıllık, “Osmanlı-Moskof Savaşları” dönemine girildi.
138. Papalığın Şeytani Planları bitmedi tabii…
Vatikan'ın, Avrupa planı; Kıta içi güçler üzerinde oynanan mühendislik müdahaleleriyle devam etti.
139. Mısırcı Avusturya Habsburglarının karşısında, güçlü bir “Babil Hanedanı” şekillendirmeyi murat etti Vatikan ya da “Papalık Tanrısal Sensonid Konseyi” mi desek?
Her neyse!
140. İşte, bu akıl; Saksonya’nın Hakimlerinden, Hannover Sülalesine mensup bir Prens eliyle Büyük Britanya'yı, hem de Katolik olan İskoç Stuartların elinden alarak, Vindsorlara verdi.
141. Burada, sizin adınıza, kendi kendimize bir sual soralım: Büyük Britanya, neden Katolik Stuartlardan alınarak, Protestan Vindsorlara verildi?
Papalık, bunu neden yaptı?
Hatırlatalım: Vatikan, üç ayrı gücün “Üç Sehemli” ve Dinsel görünümlü Şirketi ve Siyaset Kurumuydu aslında.
142. Onun için “Vatikan Tacı, üç katlıdır!” dedik ya yukarıda.
143. MÖ 2000’den aşağı doğru yürüyen takvimde, yaklaşık 5 Yüz Yıllık süre zarfında, Kadim Mısır'a sızan “Asyalı/Babilci Hiksos Hanedanları” ile Mısır'ın yerli “Koptik Hanedanlar”ının Firavunlarının, Tanrısoylu temel taşı/kök hücresi arkada beklerken; ........................
144. fakir, Vatikan Siyasetini ikiye ayıralım: Mısır Papalığı/Vatikan'ı ve Babil Papalığı/Vatikan'ı şeklinde... (Esasında “Üç Taç” ve “Üç Papa/lık” olmalı. Var zaten! Oraya sonra değineceğiz.”
145. Burada zikredilen “İki Papa ve Ekolleri” Dünya Egemenliğini ve Siyasetini, kendi aksları üzerinden ve İki Dünya Paradigmasına bağlı kalarak yönetegeldiler.

Yani?
146. Dememiz o ki Papa; Mısır Ekolü Siyasetini temsilen, Kutsal Roma-Cermen Gücünün karşısına; İlk Evresi Babil Ekolü sayılan Osmanlı'yı koydu önce. Ve bu iki karşıtlığın krizlerinden beslendi uzunca bir süre.
147. Sonra, Osmanlı'nın ikinci devresinde, Mısır Ekolüne evrilen İstanbul’un karşısına, köken itibariyle Babilci olan Çarlık Rusya'sını dikti. Böylece Osmanlı-Rus Savaşlarını otomata bağladı.
148. Bu arada; boşa çıkardığı, Kutsal Roma-Cermenlerinin Habsburglarının karşısına da Vindsorlarla Babilcileştirdiği Anglosakson İngiltere'yi koydu. İşte, bu atağını Vatikan; Stuartları harcayarak yapmak durumundaydı/yaptı.
149.Çünkü Babilci Kardinal ya da Papa; Mısırcı Kardinal veya Papa'dan;Katolik Habsburglara karşılık, bir “Güçlü Babilci Hanedanlık” istemiş olmalı“Kardinaller/Papalar Konseyi”ndeki Avrupa Tanzimi” oturumunda. Çünkü tıpkı Habsburglar gibi Stuartların, Adadaki tebaası da Katolikti.
150. Yani Papalığın Mısırcı Kanadının kontrolündeydi Stuartlar ve onların ülke halkı... Olsun! Bunun da çaresi bulunmuştu önceden Vatikan Aklı. Britanya Adası Halklarından olan Anglosaksonları, Tudor Hanedanının, kısa iktidar yılında Protestanlaştırma kapsamına almıştı.
151. Bu değişiklik; Papa’yla İngiliz Tudor Kralı arasında yapılan özel bir anlaşma ile sağlanmıştı. Anlaşmanın özelliği ise “Papalığın, Katolik olan Ada halkını ödünç veriyor olmasıydı Protestan rolüne soyunan Krala.
152. Böylece Britanya Katolikleri, Protestanlaştırıldı ama Anglikanizm şeklinde ve Krala bağlı özel bir kilise olarak...
153.Ama Adanın ilk Kalvenci Protestanları olan Pürütenler; Papa ve Kral arasındaki bu ödünç alış verişi sezdi ve “Anglikanizm Gizli Katolikliktir!” diye bağırarak, oyunu deşifre etti. Ama duyan olmadı. Operasyon tamamlanınca; Stuart İsveç Katolik Sülalesini,adadan çekmek gerekti.
154. Bunun için Tudorların yerine, Stuart Hanedanı atandı. Böylece Protestanlıktan sayılan Anglikan Devletin başına, bir Katolik Hanedan konuyordu. İşte, bu aşı tutmadı; zaten tutmasın diyeydi aşı.
155. Bu yüzden Stuartlar; Londra’da, zor bela ve iki ayrı dilim halinde, Yüzyıl kadar oturabildiler. Ve ikinci darbe ile ikinci kez ülkeden kovuldular.
156. Bunun üzerine, “Arkaik Akıl” ya da “Üst Vatikan Aklı” Stuartları, Babilci Papa eli ile İngiltere'den kovarken; Mısırcı Papa eliyle Katolik Fransa'ya sığınmalarına da izin verdi. Ve bu esnada; onları, Fransız Tapınakçıları ile bir kez daha tanıştırdı.
157. (İskoçyalıların, Tapınakçılarla ilk tanışıklıkları, Molay Operasyonundan sonra İskoçya'da, Masonik Evelyn Katedralinde olmuştu.) Papa, ikinci Stuart-Tapınakçı tanışıklığında bırakmadı işi, onları, Amerika'daki Tapınakçı uzantının Demokrat Partisine ortak etti.
158. Hatta gönülleri olsun diye onlara; Amerikan Kıtasındaki Windsor egemenliğine başkaldırı ve böylece Güneyli Federasyon Eyaletlerini yönetme hakkını da vermiş görünüyor gizlice.
159. Uzun lafın kısası; Papalık, Avrupa da Katolik olarak Habsburgları yeteri görmüş ve en az onlar kadar güçlü olan Katolik Stuartların tayinini, Amerika’ya çıkarmıştı.
160.Onların boş bıraktığı yere,Hannover Düklerini, İngiltere’ye Kral yaparak,Avrupa’nın Babilci ortağı haline getirmişti. Operasyonun Kuzey Amerika ayağında ise Windsorlar eliyle Babilciliğin güçlenme ihtimaline karşı,ABD’nin Siyasetine,Katolizmi temsilen Stuartları sızdırmıştı.
161. Bununla birlikte; orada, “Üçüncü Papa” zemin yapıyordu kendine. Anglikanistlere küsen Pürütenler eliyle. Hem de Demokrat Partiyi kurarak...
Neyse!
162. (İnşallah meramımızı anlatabiliyoruzdur! Son kertede, meramımızın; Dünya Siyasetinin en tepe yönetimi diyebileceğimiz Vatikanı’ı ........
163. ve bu kurumun; Tarih boyunca, “Kadim Babil-Kadim iki Mısır” şeklindeki “Üç Ortaklı/Üç Taçlı” yapısının nasıl bir denge ile dünyanın temel Kavmi, Siyasi, Dini yapısını bina ettiğini anlatmaya çalışmak olduğunu anlamışsınızdır.)
164. Dönelim konumuza…Papalık oyunlarıyla Stuartların, Kuzey Amerikaya göçürtülmesi bağlamında, Amerikan İç Savaşı; bir“Stuart-Windsor Paylaşım Savaşı şeklinde gündem yapıldı. Bu savaşta, (Muhtemelen, Papa’dan; ABD Tahtı ya da ülke yarısının sözünü almış olan) Stuartlar yenildi.
165. Ve ABD, parçalanma operasyonundan, bu yenilgi ile kurtuldu aslında. Ama Vatikan, Windsorların galibiyetini affetmedi. Karşılık olarak Avrupa’da; Katolik Habsburgları, Windsorlulara musallat etti.
166. İşte, ondan sonra Tarihe geçen iki ayrı Dünya Savaşı, bu musallatın dışavurumuydu. Lakin her iki savaş da Habsburgların mağlubiyetiyle bitti.
Yani Babil, Mısır’a iki kez galebe çaldı.
167. Fakat Vatikan, ona da hazırlıklıydı. 2. Dünya Savaşı'na, iki saklı müttefikiyle katılmıştı: Seferadlar ve Amerikan Demokratlarına sızdırdığı Stuartların kontrolündeki Pentagon’la...
168. Bu iki Sızıntı aparat güç eliyle yönetilen savaşın ilk ayında Windsorlar, çöktü; son ayında da Habsburg Hanedanı yer ile yeksan oldu. Zira bu iki savaşta, “Üçüncü Taç/Üçüncü Papa” da vardı.
169. Savaşın kazananları: Aşkenazlar, Seferadlar ve ABD Demokratları ve onların ortakları Stuartlar oldu.
Bunlardan ilk üçü, Üçüncü Papanın müttefikleriydi: Aşkenazlar, Seferadlar ve ABD Demokratları...
170. Seferadlar ve Stuartlar ise -aynı zamanda- Habsburgalarla (Mısır Papası’yla) gizli ittifak içindeydiler. Bunlardan; aynı zamanda Aşkenazlar, Windsorların (Babil Papası”nın) ortağıydı.
171. Bu paylaşımda; en az kazanç Windsor’daydı zira mağluptular. Tahtını kurtardığına şükreden Windsorlar, savaşı kazananlarla yaptığı teslim anlaşmasını imzalarken zorluk çıkarmadı ve yedinde ne varsa her şeyin yetki devrini yaptı.
172. Zira Sülale için mühim olan Britanya Adasının tahtıydı. Onu da zor bela kurtardı zamanın İngiliz Kralı. Ama onlar için asıl kazanç, bu anlaşmanın 75 Yıllık olmasıydı. Bu hesapla 2010’u geçe, süre dolacaktı.
173. Zaten; Kraliçe’nin; 2014’teki Londra NATO zirvesi, bu doluşun eseri olarak yansıdı Siyasete…
174. 2.Savaşın kazanımları bağlamında Aşkenazlar; eski yoldaşları olan Pürütenlerin, ABD Demokratları içindeki ortaklıkları sebebiyle elde ettikleri Siyasi tercihin “hediyesi”ni kullanarak Filistin'de, bir “Siyonist Devlet Kurma Hakkı” almışlardı.
175. Bu hakkı, Windsor ortaklığıyla bütünleştirerek, İsrail’i kurdular.

Stuartlar, ise Demokrat Parti içinde “Derin Hanedan” olma imtiyazını resmen ele geçirdiler.
176. Demokratların kök hücresi olan “Ezoterik Binyılcılık” ise 75 Yıllık Dünya Egemenliği ve Sterling’in, “Altın Para” olma imtiyazını kaldırttı. Ve onun yerine, “Petrodolar” basmanın sahibi oldu.
177. Şunu da ekleyelim: Yenik Windsorlar’ın Vatikan’dan aldığı imtiyaz ise yerlerine, yeni bir “Babilci Hanedan” konuluncaya kadar, “Londra Tahtı”nda oturma hakkıydı ve tabii, İngiliz Siyasi Partilerin gözetimi altında.
178. Şu hususu da ekleyelim paragrafa: 2. Dünya Savaşı sonunda, Windsoruları asıl koruyan saik, Kral Henry Tudor’un, zamanım Papası ile yaptığı gizli Katolizm Anlaşması olduğunu atlamayalım.
179. İşte, o anlaşma sebebiyle İngiliz Kraliçesi, "Druid Rahibesi” ve “Anglikan Kilisesinin Ruhani Eva”sıydı da aynı zamanda... İşte, bu imtiyazlar; savaştan sonra, Kraliçe’ye; bir süre daha yaşama izni vermişti.
180. Ve o hak, hala geçerli zira Windsorlardan daha güçlü bir Babilci Hanedanı yok. Zaten olmasına da izin vermiyor Uzunbacaklılar Sülaesi ya... Bu itibarla “Papalığın Üç Tacı” üzerindeki Babil Mirası Elizabeth’e ait…
***
181. Hülasa; “Papalık ve Hanedanlar” ilişkisi, bu minvalde koruna geldi günümüze kadar. Şimdilerde ise kartlar; “Yüzyılcı Hanedanlar” ve “Binyılcı Taçsız Tanrı Krallar” arasında, yeniden yeniden karıldı ama kimse razı olmadı bu karımlardan.
182. 2021 Mart Ayının ortasında; Büyük Masanın tek sahibi olan Papa, Irak’ta ortaya çıktı ve kart dağıtımına, yeniden başladı, diyelim. Muhtemelen bu son dağıtım olacak... Zira mekanın en üst sahibi Papalık ve onun “Üç Papası”nı temsilen 266. Papa Fransis açtı ağzını!
183. Ve o bir Latino… Belki de bu kökeni sebebiyle ve bugünlerde, “Adil” olabilir düşüncesiyle seçilmişti biraz da. Adaleti de bu olsa gerek: Latinlerle ters düşme riskine rağmen; ikinci seferini, Babil namına yaptığını söyleyelim yani Windsor adına. Birinci sefer, Dublin'eydi
184. Yazının tam da bu noktasına; girişte kayda geçen şu iki cümleyi, yapıştıralım istiyoruz: Papa, aniden Irak’a geldi de...
185. “Galiba, yukarıda sayılanlar içinde en önemlisi de… İtalya ve akabinde Malta’nın, Avrupa’ya sırt çevirip yüzünü, Türkiye’ye dönüşünden on ay gibi kısa bir süre sonra geldi… Niye?
***
186. Buraya kadar; Papalık/Vatikan'ın tasarlanmış münasebetlerinden, Derin Bağlantılarından… Kadim Babil, Kadim Mısır, Doğu Roma (Bizans) ve Batı Roma; Mısır ve Babil kökenli Mavi Hanedanlardan söz ettik genel olarak.
187. Şimdi, gelelim Papalığın, en derin sırrına; Üçüncü Taç’ın ifade ettiği manaya ve bu mananın içeriğine: Yani Vatikan ve Tapınakçı ilişkisine...
Ve bu minvalde, Kutsal Peder/Papa ve Kutsanmış Şövalyelerin, Derin alakasına…
188. Yani Yüzıl ve Binyılcı Savaşı'nı, en tepe etkileyenine... Yani “Alacakaranlık Kuşağı”nın Üçüncü Papasına…
189. Fakir, bu yazıyı yazarken; TRT 1'de bir dizi başladı: Teşkilat... İsimsiz senaristlerin yazdığı dizi, bir “Kurtlar Vadisi” versiyonu gibi ama bir farkla... Vadi’deki Teşkilat, hayaliydi; Teşkilat’taki teşkilat ise gerçek yani Milli İstihbarat’ın Kalesi...
190. Yani bizzat Devlet, dizinin içinde rol almış durumda. O halde; dizide geçen şirket, kim ve ne peki? Bu sualin cevabı, önemli! Adı Şirket de olsa onun, anlaşılacağı gibi bir Şrket olmadığını söyleyelim.
191. Mevzubahis Şirket, hayali bir Firma ya da Dünya Özel Sektöründen, bilindik bir yapılanma olsaydı; Teşkilat da hayali olur; Kale olmazdı. O halde, kim ve ne sözü edilen Şirket?
192. Hemen verelim cevabını: Kanaatimizce o Şirket, Tanrının Şirketi! Yani sahaya henüz inen Papa'nın, CEO’luğunu yaptığı Vatikan... Tanrı’nın Vatikan'ı... Peki; Tanrı’nın Vatikan'ı, dün ne anlam ifade ediyordu, günümüzde ne ediyor?
193. Malum olduğu üzere, mevcut Son Papa’ya kadar Papalar; Pavlus/Petrus'un Vekili, Tanrının Gölgesi olarak tarif ederlerdi kendilerini. Yanlış hatırlamıyorsak, üç yıl kadar önce “Son Papa,” Tanrılığını ilan etmişti.
194. Yani Tanrı’nın Devleti olarak bilinen Vatikan, artık Tanrı’nın Şirketi durumuna geldi... Yani ondan büyük Şirket yok! Medyatik yorumlarda; her şeyi etkileyen, güçyetmez Ulusüstü Şirketler; Tanrı’nın Şirketinin yanında çocuk oyuncağı gibi kalır! O kadar bile değil!
195. O anlı şanlı Ulusüstü Şirketlerin sahibi olan 13 Ailenin hiç biri, Papa’nın ifade ettiği anlamın yanında, Pigme Cücelerini geçemez ancako kadar kalır. Bakmayın, Son Rothschilt’in elini öpen Papa resimlerine…
196. Ya Krallar… Ortaçağ boyunca Papalar kan kusturdu onlara. Öylesine hükümsüzdüler Papa karşısında. Hala Vatikan’dan icazetliler!
Amerikan Başkanları bile... Aşağıda izah edeceğiz…
197. Bu noktada soralım: Tanrı’nın Şirketinin mal varlığı nedir? Bu suale, yüzlerce Trilyon Dolarlık mülk ve “Tanrı’nın Bankası”nda bir o kadarlık nakitten söz etmeyeceğiz.
Ya?
198. İnanılacak gibi değil ama... Birer met'a olarak; Tanrı’nın Şirketinin, kendine ait Dinleri var! Başta Katolisizm Dininin patronajında sıralanmış diğer Hıristiyan Dinleri; Ortodoks Dini, Protestanlık Dini gibi Teolojik oluşumlar, Şirketin Tanrısına ait...
199. Amerikada şekillenen Evanjelizm Dini, her ne kadar bağımsız ya da Pürütenik Binyılcılara ait görünse bile o da “Françayzing” aslında. Yani özel izinle Tanrı’nın Paradigmasını kullanmakta dense yalan olmaz.
200. Şöyle ki: Tanrının Eva (Havva)’sını, İsa’sını, Havarilerini, Azizlerini hatta İncil’lerini vs. kullanarak izah etmekte kendini. Bu durumda, nasıl bağımsız olabilir ki?!
201. Evanjelizm gibi aynı “Telif”i kullanan New Age Din ve Tarikatları da Tanrı’nın Şirketinden nemalanan; Vatikan'ın yetki verdiği oyuncaklar durumunda. Ve doğrudan Tanrı’ya bağlı olan antik Cizvitler, Fransiskenler gibi Keşiş Örgütleri de ..................................
202. ............. Vatikan'ın alt şubeleri gibi hareket etmek durumunda. Tanrı’nın Şirketinin en önemli aparatları ise “Şövalye Tarikatları” oldu bin yıldan beri. Bu yazının temel amaçlarından biri de bu… Yani Vatikan ve Şövalye Tarikatları ilişkisi...
***
203. Malum; “Şövalye Tarikatlarının Sırrı” makalemizi yazalı bir yıl kadar oldu. Libya mevzuunda; Ankara'nın, İtalya ve Malta ile ittifak arayışına girmesi sebebiyle gündemimize gelmişti Malta Hastane Şövalyeleri...
204. O bağlamda; diğer Tarikatları da işlemiştik: Tapınak/Mabet/Templier Şövalyeleri, Töton Şövalyeleri, St. Andrev Şövalyeleri vs. şeklinde.
205. Bugün; Son Papa'nın Irak Ziyareti, yeniden Şövalye Tarikatlarının hatırımıza gelmesine neden oldu. Özellikle Tapınakçı Şövalyeler... Sözünü ettiğimiz; “Şövalyelerin Sırrı” makalemizde yazmadığımız, şu cümle ile girelim fasla:
206. Yukarıda lafı geçti ya Languedoc Papaları diye... Güney Fransa'nın, bu isimle anılan bölgesinde; bağımsız bir biçimde şekillenen, Teozofist Batı Proto-Hristiyanlığı ve onların, (Languedoc Papaları diyebileceğimiz) Ruhban Teşkilatı, Derin Roma'yla anlaşıp ....................
207. Roma Şehrine taşınarak, Proto Vatikan oldu demiştik ya... Bu taşınmaya rağmen; doğal olarak; o Languedoc bölgesinde, Teozofist Mistizm, varlığını sürdürdü. Tabii ki Papalığın içindeki “Üç Katmanlı Taç Sembolizması”nın ifade ettiği ilişki çemberi dahilinde.
208. Şöyle diyelim: Mevzubahiz, “Birinci Taç” Hıristiyanlık İnancının Mistik yönelişlerinin bağlı olduğu departmanı ifade ediyordu. O departmana bağlı olan Mistiklerin; Kutsal Kitab olarak, önemsedikleri kitap, Yuhanna İncil’iydi.
209. Başlangıç döneminde; Yuhanna dışında, başka başka kitablara bağlanan Tarikatler ise “Heretik/Sapkın” olarak yaftalanarak, Kilise’nin hedefine konmaktaydı.
210. Galiba; yine Languedoc Bölgesinde, daha sonra ortaya çıkan “Heterodoksi Kathar Tarikatı” kanaatimizce, “Languedoc Papaları”nın, “Ortodoksi Kilise Öğretisi”ne intisap etmemeleri sebebiyle onlardan ayrı düşmüş ve Heretik sayılmıştı. Acısını da kökleri kuruyarak çektiler.
211. (Unutmadan! Sözünü ettiğimiz, iç içe geçmiş “Üç Taç”ın 75 Yıl önce, Amerika'ya taşındığını söyleyelim. Ayrıntısını konunun sonuna ekleyeceğiz.)
122. “Birinci Taç”la temsil edilen Languedoc Departmanı, hiçbir zaman göz önünde olmadı. Bu da doğal bir durumdu hattı zatında zira Hıristiyanlığın Ortodoksiyası Katolizm, Ortodoksizm ve Protestanizm’di ve zaten bunlardı göz önünde (vitrinde) olan da.
123. Ancak Heterodoksi Ezoterik Hristiyanlık, yeraltının işleriydi. Yeraltı ise iki kol halinde, Babil'e ve Mısır'a uzanmaktaydı esasında.
124. Ezoterik Hıristiyanlığın Vatikan Masası; bin yıl önce, Languedoc Bölgesindeki Mistik Kriptoların uyanması uyandırılması ile Tarih Sahnesine çıktı. Evet! Adları Proto-Tapınaçı olarak geçen Şampanya Lordlarından söz ediyoruz.
125. Ya da “Merovenj Sülalesinin Şövalyelerinden… Bu Şövalyelerin, şeytani bir plan dairesinde; Haçlı Seferlerini, Hristiyan Dünyasına –gerçekten- Haçlı Seferi gibi yutturmasının zamanı gelmişti. Her bin yılda bir gelirdi zaten.
126. Bunun üzerine; yukarıda anlattığımız, Keşiş Piyer L’Ermit, hazırlık devresini başlattı. L’Ermit’in, ateşleyici vaazlarının arkasından; 1096 Yılında ortam hazırlanmıştı.
127. Ve Sıradan Hristiyanlar, “Ezoterik Hermetist Mitler”in peşine düşüp “Kudüs!” diye diye, Anadolu ve Ortadoğu'ya yöneldiler. Böylece, 200 Yıl sürecek Seferler başlamış oldu. “Niye?” Sualinin cevabını biliyorsunuz.
128. Çünkü MS 1000 Yılı gelirken; Orta Asya'da uyuyan Hanif Oğuzluluk uyanmış ve aynı bölgeye doğudan giriş yapmıştı. Hanif Bozkır damarı; 1038 Yılında, İran'da Devlet oldu.
129. Ondan iki yıl sonra; Selçuklular, Dandanakan Savaşı ile dünyanın her tarafından duyuldular. Ve özellikle uyuyan Binyılcılar tarafından...
130. Şimdi, sefer zamanıydı. Haçlı Seferleri ancak Dandanakan’dan 36 yıl sonra başladı. Seferde, Proto Binyılcı Şövalyeler de vardı.
131. Daha doğrusu; Avrupa'nın çeşitli noktalarında saklı olan Binyıl karakterli Şövalyelerin hepsi, avami güruhun içerisinde, adacıklar halinde ve gerçek amaçlarının ne olduğunu bile bile gittiler Kudüs'e.
132. Amaçlanan yere ve güce ulaştıklarında da örgütlerini kurmak için Papa’ya müracaat ettiler. Tabii ki “Birinci Taç”ın sahibi olan Languedoclu Papalar Masasına…

Mistik Papalar’dan, ilk Tarikat olma/kurma ruhsatını, Malta Hastanecileri aldı: 1114 yılında...
133. Onlardan, üç yıl sonra da Fransız Kripto Şövalyelerinin Tapınakçıları kuruldu... İsa'nın Yoksul Askerleri olarak... Bu Yoksul Askerleri Karakollarını, Salamon Mabedi’nde kurdular.
134. Görünürdeki amaçları, Mabed’in kalıntılarını beklemekti. Başlangıçta, sayıları 9’du ve kısa bir süre sonra, 12 Şövalyeye ulaştılar. Ve işe hızla koyuldular. Mabet’in, kapanan dehizlerini kazıp Kadim Mısır'ın saklı damarlarında dolaşmaya başladılar.
135. Herhalde, “Musa’nın Ahit Sandığı”nı arıyorlardı. Ancak bu çalışma esnasında, günyüzü görmemiş belgelere ulaştılar. Buldukları belgeler arasında, Ahit Sandığı’ndan daha somut olanları vardı.
136. Yani Vatikan'ın, Ortodoksi anlayışını yerle bir edecek kadar kıymetli, Heterodoks kanıtlardı ellerindeki.
137. Hani fakir, birkaç sene önce yazdığımız; “Ankara’da Neler Oluyor?” adlı makalemizde; “Halen; Beştepe'de bulunan Barnabas İncil'indeki hakikatler açıklandığında Hristiyanlık, yedi şiddetinde zelzele geçirip yıkılma noktasına gelebilir!” demiştik ya…
138. Mabed’in dehlizlerinde Tapınakçılar, Barnabas’ın da ötesinde; Katolizm’de, ölümcül zelzelelere neden olacak, bir dizi belgeye ulaşmışlardı.
İddia bu!
139. İşte, bu nedenle çok durmadı Tapınakçılar, Kudüs'te ve Languetoc’a geri döndüler. Papa’ya şantaj yapacaklardı! Yaptılar da… Papa'dan ellerindeki sırrı saklama konusunda sınırsız yetkiye sahip oldular.
140. Artık “Yoksul Askerler Örgütü” kayrılan, “Kutsal Hristiyan Şövalye Tarikatı”ydı.

O süreçte olanları biliyorsunuz… Bu yüzden; tek cümleyle geçelim: Tapınakçılar, Papalığın yetkilerini kullanarak, akıl almaz servetlere ulaştılar.
141. Hristiyanlık Dünyasındaki Tapınakçı faaliyeti, tam 200 Yıl sürdü. Bu arada; Şövalyeler, kazandıkları servetlerini kullanarak, tüm Hanedanlıklara sızmış, Paralel Yapılar oluşturmuşlardı.
142. Bu sayede; Monarşileri, karşılıklı olarak kullanmış ve onları, komplolarla geri dönülmez işler yapmaya zorlamışlardı. Herkes, onlara borçluydu; gebeydi.

Bu borçlulardan biri de tabii ki Fransa Tahtındaki Capet Hanedanıydı.
143. 1315 Yılındaki, Molay Operasyonunun sebebi olarak; Fransız Kralının, borçlarını ödeyemez hale gelip Tapınakçıları ortadan kaldırmayı planladığın anlatılır. Belki bu tahmin, meselenin son damlasıydı, diyebiliriz.
144. Asıl mesele, borç değil! “Güç Zehirlenmesi” yaşayan Tapınak Şövalyeleri, artık tüm Monarşileri kendi çocuklarının yönetmesini istemekle kalmamış…
145. Bir de “Tapınakçı Vatikan”ın peşine düşmüşlerdi.
Ki orada da Paralel Yapılarını kurmuşlardı zaten. Papalar ve Krallar; onların, böyle bir sona doğru gittiklerinin kuşkusu, korkusu ve telaşı içerisindeydiler. Bu nedenle “Molay Operasyonu” geldi.
146. “Peki, bu operasyonun devamı; “Üç Taç”ın içindeki “Mistik Departman”a da yapıldı mı?” sualinin cevabı, “Evet!” galiba!
Çünkü Operasyon planlandığı haberini, Tarikat Merkezine bildiren muhbir, muhtemelen “Mistik Taç Masası”ydı.
147. Bu nedenle “Mistik Papalık Dairesi” etkisizleştirilmiş olabilir. Anlaşılan o ki… “Mistik Kardinal”in etkisizliği, çok sürmeyecekti.

Operasyonu, evvelden haber alan Tapınakçı Merkez; önce serveti kaçırdı. Sonra da Şövalyeler darmadağın oldular. Hikayeyi biliyorsunuz...
148. Sayılarının 40 Bin olduğu söylenen Şövalyelerin, ilk sığınağı, Alp Dağlarıydı. Helvetia Bölgesine yani günümüzün İsviçre’sine sızan Şövalyeler; bölgedeki Derebeylere karşı, bir “Uyanış/Başkaldırı” planladı ve bunda başarılı oldular.
149. Kısa bir süre sonra; bölgede, Tapınakçı Kantonları oluşturdu ve onların birliğinden “Helvetia Federasyonu”nu kurdular. Bu Federasyon’un gücünü kullanarak, tekrar Vatikan'a sızdı ve –muhtemelen- yaptıkları bir İç Darbe ile Papalığı ele geçirdiler.
150. Konu, sessiz sedasız kapatıldığında; artık “Languedoc Departmanı” Tapınakçılara ait bir sehem olmuştu. O nedenle Papalar, İsviçreli muhafızların göz hapsinde yaşaya geliyorlar; o zamandan beri, Vatikan Saraylarının, taş duvarları arasında.
151. Daha önce yazdığımız; “Şövalyelerin Sırrı” yazısında, “Tapınakçıların, akıl almaz serveti ne oldu?” diye sormuştuk ya. Galiba, “Vatikan Tanrı Bankası; o paranın bir kısmının üzerine bina edildi diyerek konuya bir ek yapmış olalım.
152. Molay Operasyonu… Ve arkasından gelen yeni durumda; Vatikan içerisinde sehem sahibi olan “Üç Taç”ın en üstte görünen kısmı yine de Katolizm’di. Buna rağmen; Katolik Papalar, kendilerini güvende hissetmemiş olacaklar ki...
153. Papalık; Operasyondan 300 sene sonra, İngiltere'nin Tudor Hanedanlığı ile bir anlaşma yaptı. 3. Binyılın başında Vatikan'ı, Londra'ya ve hatta Amerika'ya taşımak üzerine yapılan bir anlaşmaydı bu.
154. Böylece “Katolik Papalar, Vatikan'ın ortaklarından kurtulmak istemiş olabilir.” diye düşünüyoruz. Zaten, 2. Dünya Savaşı'nın sonunda ortaya çıkan Yeni Amerika'nın, “Yeni Tapınakçılar”ıyla anlaşmış olmalı ki ..............
155. Papa VI. Paulus; yukarıda sözünü ettiğimiz “İçiçe Üç Taç Sembolünü” Amerikan Başkanlarından, L. Johnson’a sundu. Johnson’sa, bir suikaste kurban giden İrlanda ve Katolik kökenli J.F. Kenedy’nin, Başkan Yardımcısıydı. Kennedy, ölür ölmez; Amerikan tahtına oturmuştu Johnson.
156. (Kıbrıs Sorunu sebebiyle 1964’de, şu meşhur “Johnson Mektubu”nu, İnönü’ye yazan adamdı Yeni Başkan…) Peki, o zamanın Yeni Başkanı, “Yeni Tapınakçıların Kadoş Şövalyeleri”nden miydi?
Evet, Johnson bir Biraderdi.
157. Yani bu durumda onun için “Yeni Tapınakçı Şövalyelerdendi!” denilebilir herhalde. Tabii ki o da İrlanda kökenli ve herhalde Katolik’ti. Anlaşılan o ki… “Vatikan Taçı”nı, Amerika'ya teslim eden Papa da Langeodoc Ekolü Papalarından olmalıydı.
158. Bu nedenle “Taç”ı, “Eski Tapınakçılar”dan kaçırdı ve “Yeni Tapınakçılar”a teslim etti. Bu anlamda; aynı zamanda da Katolik ve Ortodoks Paydaşlarını, atlattığı gibi İngilizlerin “Tudor Dönemi” kafası ile yaptıkları anlaşmayı da anlamsız kılmış olmaktaydı.
159. Bu olay, “Binyıl-Yüzyıl Savaşı”nın da tetikleyici Saiklerinden oldu esasında.

Atlamadan… Daha önceki yazılarımızda, Amerikan Tapınakçılar ve Avrupa Tapınakçılarından bahsediyorduk. Fakat burada, ilk defa, “Eski Tapınakçılar” ve “Yeni Tapınakçılar” ifadelerini kullandık.
160. Bunlardan; Eskilerin Fransız, yenilerin Amerikan olduğunu biliyorsunuz zaten. Lakin Eskiler ve Yenilerin, kendi içlerindeki mücadeleye ve bu mücadeledeki Papalık pozisyonuna da parmak basmış olduk, burada yazdıklarımızla.
***
161. Gelelim bugüne...
Kısa bir süre önce yazdığımız; “Hakk’ın Gücü Türkiye Stratejisi” başlıklı makalemizde şöyle demiştik:
162. ABD Seçim sonuçları itibariyle “İki Batıl”ın vurucu gücü olarak; 20 yıldan beri “Binyılcılar ve Yüzyılcılar” şeklinde nitelediğimiz “Küfrün İki Atlısı” Galler Masasında birleşti ve “Tek Millet” oldu” Lakin artık Batıl, iki değil ki… Batılın; üçüncü, dördüncü….
163. Atlısı olmaya aday, başka merkezler de var. Ve onların çoğu da Galler Masasıyla adavetli yani araları soğuk. Mesela Çin, mesela Rusya, Hindistan hatta İran dahi, Batıl olmaya aday yeni güç merkezleri durumuna yükselmiş şekilde günümüzde.
164. Bunların içinde; Latin Dünyası da var demiştik. İşte, o Latin Dünyasının baş ülkesi olan İtalya'dan kalkıp Irak’da sahaya indi Son Papa. O halde; bir, “Ne Olacak Bu İtalya’nın (hatta Malta’nın ve Latin Dünyasının diğer unsurlarının) hali?”ni bir kez daha yazmak elzem oldu.
*
165. Efendim… Bu makaleyi kaleme alırrken; Papalık’ın, altını çizdiğimiz Mısır ve Babil Ortaklığı/Şirketi (Hatta Adi Komandit Firması) olduğuna vurgu yapıp iki yıl önce yazıya geçirdiğimiz, iki satır yukarıda mevzu edilen, “Ne Olacak Bu İtalya'nın Hali?” ..............
166. ............ makalemizi bir kez daha hatırlatacaktık. Ve diyecektik ki: Tarih, bir tasarımdır. Tasarlayanların biri (hatta birincisi) de Vatikan'dır. Bu manada; 1500'lü Yılların Büyük Britanya’sının Tudor Hanedanı ve Papalık’ında ortak bir istikbal tasarımı vardı.
167. O tasarımın, hayata geçirilmesinin vakti zamanı geldi. Bu bağlamda; iki yıl kadar önce Papa, Katolik İrlanda'ya gitti ve Katolisizm Dini Otoritelerinin (Ruhanilerin), çocuk istismarlarını ifşa etti.
168. (Buraya şu notu iliştirelim: O ziyaret de Tudorların Halefi olan Windsorların Yüzyılcı Kraliçesi’nin arzusu doğrultusunda gerçekleşti. O nedenle konu; Çocuk İstismarıydı.)
169. Çünkü çocuk istismarlarının, Amerikan Binyılcılarının işi olduğunu, son günlerde sık sık duyuymaktayız. Bu çerçevedeki, en büyük skandalın da Amerikan Başkanlarının dahi içinde olduğu, “PizzaGate Skandalı” olduğunu biliyorsunuz.
170. Papa'nın, Dublin İfşası; aynı zamanda, Katolizmin sonu ve Papa'nın, bizatihi kendisinin de son Papa olduğunun ikrar edilmesi olarak tercüme edilmişti o Tarihte tarafımızdan.
171. Ve demiştik ki: Latinlerin Vatikan'ı kapanma, Anglosakson Vatikan'ın açılma süreci başladı. Çünkü Tudor-Papa Anlaşmasındaki tasarı buydu. Vakti geldi.
172. Ve demiştik ki: Latinlerin Vatikan'ı kapanma, Anglosakson Vatikan'ın açılma süreci başladı.
Çünkü Tudor-Papa Anlaşmasındaki tasarı buydu.
Vakti geldi.
173. 2020 Yılı Pandemisinin vurduğu ikinci ülke, İtalya olmuştu hatırlanacağı gibi. Bu da Tudor-Vatikan Anlaşmasının gereğiydi aslında. O esnada, bunalan/çaresiz kalan İtalyanlar; sokaklarda, secdelere kapanmıştı ve tam bir fecaattı o günler.
174. Ve fakir de demiştik ki: İtalya Devleti; Karabinierleri/Jandarmaları, Vatikan'ı kuşattı ve Papa gözaltında. İşte, İtalyan Devleti'nin bu hamlesi, hesapta yoktu. Ama hesaba dahil oldu. Çünkü Derin İtalyanlar; Vatikan'ı ellerinden uçurmama kararı almış gibiydiler.
175. Buna rağmen; Vatikan'ın Mısırcı Tacının, gidişini engelleyemediler. Ya da o günlerde kurulan masada varılan anlaşma, bu minvalde oldu. Papalık, ikiye hatta üçe ayrıldı. Mısır Katolizm’i, Dublin üzerinden, Amerika'ya taşındı. Fakat onun gölgesinde Mistik Papalık da uçtu.
176. Buna mukabil Babil Papalığı, Roma'da kaldı. Anlaşıldı ki bu, bir Windsor-Keltik Hanedanlar (başta Stuartlar olmak üzere…) ile Derin İtalya/Venedik-Tudor Operasyonuydu. Windsor-Stuart; ABD’de, Yeni Vatikan’ı ve Anglosakson+Kelt Katolizmini bina edecekti.
177. Derin İtalya/Venedik ve Tudor ise aynı planın ikinci ayağı olarak, Evangelizm’i Mavi Masa’ya bağlayacaktı. (Ya, bu “Neo Vatikan/Neo Katolik Planı”nda, taraflar, birbirlerini aldattılar. Ya da Binyılcıların oyununa gelip taraf değiştirdiler.
178. Veya da plan, tıkır tıkır işlemekte de olabilir zira Galler’deki Mavi Masa’da böyle planlanmıştı gidişat.)

Bu yanda… Vatikan Taç’ının; Roma’da kalan, “Babil Ekolü”nün de taşınma vakti gelmiş olmalı ki o da Windsor isteğiyle/talimatıyla Mart 2021’de Irak’a gitti.
179. (Bu gidiş; ya “Amerikan Katolik Vatikan’ı Planı”nda kandırıldığını anlayan Kraliçe’nin karşı hamlesi olarak… Ya da “Hıristiyanlığın Mısırcı Tez-Babilci Antitez Plan”ının parçası olarak işledi/işletildi.)
180. Evet... Böyle yazacak ve Papa Ziyaretinin Sırrını deşifre edecektik ki… Yetişemedik. Haberi Kengeş Akademi'de Sevgili Ömer Kaya verdi. Şu şekilde: “Papa, Irak hükümetine; NeoBabil Devleti'nin kurulmasını önererek… Bunun için ilk elde, 200 Milyon Dolar vermiş.
181. Bu konuda ne dersiniz arkadaşlar?” Şeklinde bir mesajdı Ömer'inki. Haberi, ilk kim verdi; bilmiyoruz. O sırada fakir, yukarıdaki yazacaklarımızı düşünüyorduk. Bu nedenle yazının başlığını: Papa'nın Irak Ziyareti... Yeni Babil’in Kuruluşu” koymuştuk. Lakin yetişemedik.
182. Her neyse! Aklın yolu birdir!
***
Hatırlayacaksınız… 2014 Yılında; Londra'da yapılan, Nato Zirvesi sırasında yazdığımız makalemizin başlığı şöyleydi: Nihayet, Kraliçe Sahaya İndi!” Şimdi soralım: niye iner ki Kraliçe ya da o ayarda biri, durup dururken sahaya?
183. “Binyılcılar ve Yüzyılcılar” tanımlamalarını boşa kullanıyor değiliz. Bir sebebi matuf! Daha önce verdiğimiz bir cevapta, Kehanetlerin ne anlam ifade ettiğini yazmıştık.
184. “Büyük Kehanetler, Binyıllık; Küçük Kehanetler de yüzer yıllık olarak tasarlandı, başlangıç noktalarında…” demiştik. “Ve peyderpey sahneye kondu.”
185. Bu istikamette, girişte de edik ya: Unutmayın! Her şey; Tarih, Devlet, İmparatorluk, Medeniyet ve hatta Teoloji ve hususiyetle Teozofi… birer tasarıdan ibaret. Elbette, Kader de bir tasarı İlahi Masada... Fakat biz, insani tasarının altını çiziyoruz yukarıdaki cümlemizle.
186. Son Binyılın tasarısının, yüzer yıllık kısımları da tasarlandığı gibi tıkır tıkır işlerken; 2001 Yılında; hesapta ya da tasarıda olmayan bir şey oldu. Ne? Binyılcılar, Yüzyılcıları oyun dışına atmanın savaşını başlattılar.
Neden?
187. Bir daha tekrar edelim; Zira Güç Zehirlenmesi yaşamışlardı. Bu nedenle Yüzyılcı Windsor Kraliçesi başta olmak üzere; tüm Hanedanların kellesini istiyorlardı.
188. Bunun üzerine Kraliçe; gerekli hazırlığı, 2006-2014 aralığında, Türkiye ve Erdoğan bağlamında tamamladıktan sonra sahaya indi Tabii ki bozulan tasarıyı düzeltmek için... En mühim hamleyi yaparak; bir tasarı ordusu olan NATO'yu Binyılcıların kontrolünden çekip aldı.
189. Ve İngiltere'nin Ganimeti olarak, kendine bağlı Oldenberglerin Yeddieminine sakladı. 2014 NATO Zirvesinin anlamı, işte buydu.

Fakat Binyılcılar, Frankfurtçu Bayern Almanya'sıyla birlik olup 2016 Varşova Zirvesinde, NATO'ya korsan baskın düzenledi…
189. Ve güya, Komünist Sovyetlerden artakalan Varşova Paktı’nın ölüsü üzerinden bir hamleyle baskını, NATO Zirvesi olarak deklare ettiler. Ve böylece NATO’nun adını, kendi zimmetine geçirdi ve o zimmeti, “Euro-Com’la somutlaştırdılar.
190. Bu hayali bir hamle miydi? Hayır! Çünkü zirveden bir hafta sonraki gün; “Dünyanın Merkezi”ne yani Anadolu ve İstanbul'a çıkarma yaptılar. 2016’nın 15 Temmuz gecesindeki çıkarma, başarısız oldu şükür.
Korsan Ortaklar, bir gecede yenildi ve geri çekildiler.
191. Bunun üzerine, Binyıl-Yüyıl Savaşı kızıştı. Bu kızgın süreçte, Binyılcılar, üst üste yenilgi aldılar. Son silahları Korona da yüzlerine-gözlerine bulaştı. Tam “Savaş bitti!” derken, 2020 Kasım’daki ABD Seçimlerinde Binyılcılar; tekrar doğruldu ve ABD'ye el koydular.
192.(Doğrultuldu ve el koyduruldular da diyebilirsiniz, bu sonuca. Zira mesele oldukça muğlak ve çetrefilli!)İşte; tam buraya yakışan soruyu,epey bir süre önce Sevgili Recep Özbay sormuştu fakire:“Tamam da Ahmet abi…Buna karşı, Kraliçe’nin hamlesi ne olacak? Ama illa ki olacak.
193. 21. Yy’da ben de varım!” diyebilmek adına, 2014'te sahaya inen Kraliçe, göreceli olarak 2020 beşe beş kala yenilmiş oldu. Yani “tasarımı” doğrultamadı. Bu nedenle “Atı alanın, Üsküdar'ı geçmesi”nin işareti sayılabilecek çanlar; 2025’in işareti olarak çalmaya başladı.
194. Kraliçe’nin, elini çabuk tutması lazımdı. Bu durumda, tek yol vardı; bir üst katmanın Tanrısının, sahaya inmesi: yani üstün üstü, Papa'nın...
195.İşte,Kraliçe’nin karşı hamlesi bu oldu.Şimdi; Kraliçe adına Babil'in Papası, zamanı geriye sarıyor. Kadim Babil kadar geriye! Ya da Neo Babil’i günümüze taşıyor; diyelim. Üç günlük Irak Ziyareti; rutin bir“Papa Misavirliği” olmadı. Bir “Babil Temeli Atma Projesi” gibi yaşandı
196. Başkenti “Kadim Ur” şehri olan bir Babil Tasarımı açık açık konuşuldu. Hatta 200 Bin Dolarlık, “Kuruluş Kaporası”ndan söz edildi. Karşı taraf; “Biz, sendeniz; sen, bizdensin!” diyerek, “Ortak Paradigma” tespitinin mottosunu dahi ortaya koydu.
197. Bu durumda, muğlak olan, Babil’in sınırları… Bu projenin hacimsel amacı ne olacak? Yani bir “Büyük Babil” mi tasarlanmakta, yoksa bir “Küçük Babil” mi? Malum; Tarihi Babil’in doğal sınırları, Mezopotamya yani Fırat ve Dicle Nehirleri arası…
198. Bu aralıkta, şu an üç oluşum hak kazanmış durumda: Kuzey Babil’de Türkiye, Güney Babil’de Bağdat Yönetimi, Orta Babil’de de Kuzey Irak Kürt İdaresi… Bunlardan; Kuzey ve Orta kısım, Sünni popülasyonun meskun olduğu bir alan; sadece Güney Arap ve Şii…
199. Papa; bu konuda Türkiye’den söz etmedi/etmiyor, edemez de zaten zira Ankara, böyle bir projede yer almaz. Arkada bıraktığımız zaman içinde, dün bir “Bağdat Paktı” vardı. Bu anlamda; bugün ortaya konan öyle bir “Babil Paktı” değil; Babil Devleti…
200. Onun için Türkiye, bunu kabul etmez hatta şiddetle karşı çıkar. Çıktı da zaten: Papa’dan bir hafta önce “Gara Operasyonu”nu yaptı, Papa’dan iki gün sonra da “Haftanin Operasyonu” hayata geçti.
201. Peki; Barzaniler, bu işin bir parçası olabilir mi? Olabilir fakat ancak bir pul ölçüsünde… Lakin bu anlamda bastıkları pul, Babil’den çok, bir “Büyük Kürdistan” peşinde olduklarını gösterdi Papa’ya.
202. Ve bununla da Erbil Egemenleri, Türkiye’yi kuşkulandırdı; Ankara’dan zılgıtı yediler.

O halde, geride kaldı, sadece Irak Yönetimi… O da değil; Necef Şiileri… Onun için bir “Şii Babil”inden söz ediyoruz ya…
203. Şayet Papa’nın Babil Tasarısı böyleyse; Mezopotamya ile sınırlı kalmaz; İran, işin ortasına dalar zira Şia demek, İran demek… Fakat Papa’nın, İran konusunda (Tarihi İttifaka Rağmen) gönlü kapalı…
204. “Ona bağlı olarak Kraliçe ve ona bağlı olarak Galler Masası da…” diyeceğiz de mevzubahis “Kadim Proje”nin terazisinin bir yanı da “Sünni Mısır Vatikanlığı” olmalı ki “Düalist Sistematik” kurulabilsin.
205.Sorasımız var:Yoksa bir ara proje olarak,Vatikan’ın ve dahi Galler’deki Mavi Masa’nın kafasında bir “Sünni Türkiye Vatikanlıği” mı var?Netice de “Türkiye’nin Doğusu, Kuzey Babil; tamamı ise Tanrının Yürüdüğü Topraklar” olarak kutsal bir özellik taşımakta Vatikan kayıtlarında.
206. Bu noktada; giderayak (iki ay kadar önce), Düşük Başkan Trump'ın Dışişleri Bakanı Pompeo'nun, Fener Patriği Bartholomeos’la ne konuştuğunu anlamış olmalısınız.
207. Anlamadıysanız söyleyelim: Yukarıda yazılanların ışığında, Fener Patrikhanesi; kuruluş yıllarından itibaren, tarihi kayıtlarda “Babil Papalığı” anlamında okunabiliyor. Du...
208. Bu manada da Vatikan'ın “Üç Taç”ından, Babil'e, daha doğrusu Doğu Roma'ya ait olanı, Bartholomeos’un temsil ettiği makamın miras hakkı. İdi… Fakat İstanbul’un Fethiyle birlikte, Doğu Roma Müslümanlaştı.
209. Bugün, # 13 Mart 2021 #Cumartesi… Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Aziz Milletimizi ve Sevgili Evlatlarını Selamlıyoruz.
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#DevletimizinYanındayız
***
210. 210. Papa/Baba, Sahaya İndi!
VATİKAN'DA NELER OLUYOR?
Ahmet YOZGAT

İkinci Bölüm...
211. Not: “Vatikan'da Neler Oluyor?” başlıklı tweet serimizi, dün tamamlayamadık. Çünkü Twitter, “Günlük limit aşıldı!” gerekçesiyle yayını durdurdu.
212. Twitter'da, “Günlük Limit” diye bir kota söz konusu mu yoksa “Twitter Aklı” içerikten hoşnut olmadığı için mi yayın kesildi? Bilmiyoruz. Her neyse! Bugün tamamlarız kısmetse.
***
213. Fener Patrikhanesiyle ilgiliydi, kaldığımız son nokta... Oradan devam edelim...
Bu noktada; giderayak (iki ay kadar önce), Düşük Başkan Trump'ın Dışişleri Bakanı Pompeo'nun, Fener Patriği Bartholomeos’la ne konuştuğunu anlamış olmalısınız.
214. Ya da biz söyleyelim: Yukarıda yazılanların ışığında, Fener Patrikhanesi; kuruluş yıllarından itibaren, tarihi kayıtlarda “Babil Papalığı” anlamında okunabiliyor. Du...
215. Bu manada da Vatikan'ın “Üç Taç”ından, Babil'e, daha doğrusu Doğu Roma'ya ait olanı, Bartholomeos’un temsil ettiği makamın miras hakkı. İdi…

Fakat İstanbul’un Fethiyle birlikte, Doğu Roma Müslümanlaştı. “Doğu Roma Tacı”’da Türklerin eline geçti.
216. “Öteki Fatih” makalemizi okudunuz veya “Fatih’in Tacı” anlamında ismini hatırlayamadığımız video kaydımızı dinlediniz mi? Orada, özet olarak demiştik ki “Dünyadaki, ‘Emperyal Taç’ sayısı sınırlı.
217. Bunların başlıcaları: Mısır Tacı/Batı Roma Tacı, Babil Tacı/Doğu Roma Tacı, Babil Tacı/Pers Tacı, Oğuz’un Tacı, Cengiz’in Tacı…
218. Bunlardan Oğuz’un Tacı, (Tartışmalı)Selçuklular üzerinden Osmanoğularına geçmişti. Fatih, tartışmayı bitirerek Akkoyunlulardan; hem Oğuz’un Tacını hem de Pers Tacını aldı… İki kere İmparator oldu.
219. Bununla yetinmedi. Haçlıların ikiye böldüğü Doğu Roma/Bizans Tacının yarısını, Trabzon Kommenos İmparatorluğundan; kalan yarısını da İstanbul’u Fethederek Paleologoslardan aldı. Böylece Babil Tacını da takmış oldu başına. Ve beş kere imparator oldu.
220. Bu esnada; Kırımı fethederek, Cengiz’in mirasını da koleksiyonuna dahil etti. Ve altı kere İmparator oldu.
221. Hedefinde, Mısır ve Batı Roma vardı. Peşpeşe bu iki ülkeyi fethederek; hem Mısır’ın ve hem Roma’nın mirasını da başına takacak ve dokuz kere İmparator olacaktı. Bu arada Vatikan’ın üç tacı da uhtesine geçecekti. Yani “Dünyanın tek İmparatoru” İstanbul’da oturacaktı.
222. Lakin Mısır-İtalya Seferi akim kaldı. Zira (muhtemelen)Vatikan, bir Yahudi hekim eliyle “İmparatorların Empergamı Fatih”i şehid etti.
223. Dönelim tekrar Fener’e… Sultan Mehmed’in Fetihlerine bağlı olarak; Fener de “Müslüman Roma”nın azınlığı durumuna düşen Yerli Rom’lar/Rumların yerel kilisesi oldu.
224. Bu tespitimize, şunu da ekleyelim: Doğu Roma’nın Fener semtindeki Azınlık Kilisesi, 1935’te dar kabuğunundan sıyrıldı çünkü Ayasofya Camii, Fatih (Vakfı)’nın kaydından düşüldü.
225. İşte bu nedenle; burada duralım ve şunu da kayda geçelim: “Ak Parti İktidarı öncesinde sözü edilen; Fener’in, Ekümenik olma iddiasına tavır olarak, bazı Bürokratların ya da çeşitli insanların, “Fatih Kaymakamlığı'na bağlı bir Dini kurum...” diye..................
226....küçülterek tercüme ettiği Fener Patrikliğinin, ne manaya geldiğini, anlamakta zorlananlardandık. Oysa durum, zorlanmayacak kadar barizdi. Neyse ki geçen yıl yaşanan, “Ayasofya’nın tekrar camie dönüştürülmesi” hamlesi hayata geçti. Artık bu durumu anlamakta zorlananlar var.
227.Çünkü gelinen durakta, hala bir muğlaklık yaşanmakta. Aşılması gerek! Çünkü her ne kadar Papa, Yeni Babil için “Ur” kentini merkez olarak belirlemişse de…Orası,“Şii Babil”in merkezi. Bu bağlamda bir “Sünni Babil” gibi bir “Ortodoks Babil”de ortaya atılabilir Ur’un devamında.
228. Çünkü bu babdan olmak üzere; ABD eski Dısişleri Bakanı Pompeo’nun, Fener Ziyareti, hayra alamet değildi. Bu durumda; Türkiye, ne yapıp edip bir an evvel; Ayasofya Operasyonunu tamamlamalı. Fener'in “Kin Kapısı”nı da kırarak açmalı Sensinod’u eline almalı...
229. Tıpkı Fatih gibi!
***
Malumualiniz!
Galler’deki Mavi Masada Hanedanlar, “Tek Millet ve Tek Güç” oldu.
Papa’nın sahaya inmesiyle birlikte, “Kadim Küfrün de Tek Millet” olma projesi start almış oluyor böylece.
230. Dedik ya zaman geriye sarıldı/sarılıyor ve Küfrün “Kadim Kök Hücreleri”nin Paradigmal yapısı üzerinden kuruluyor dünyanın yeni hali: Bundan böyle “Babilci ve Mısırcı Dünya Devletleri” ve “Kadim Nizam” diyebileceğimiz bir düzenden söz etmek zorunda bırakılabiliriz.
231. Düne kadar; Galler Masasında tasarlanan “Dual/İkici Siyaset” Windsor ve Stuart (Kelt Ekolü) Politik Tahtarevallisi görselindeydi hatırlanacağı gibi. Lakin onun yetmediğinin işareti olarak okundu, Papa’nın Irak Ziyareti.
232. Bu yüzden; Papa Ziyareti, bir katman üste çıkarıyor Politik konuşlanmayı. Bu vaziyet karşısında da Babil’in Antitezi, Mısır olmak zorunda. Bu sebeple Yeni Siyaset; iki cihetten ve Üç Papa ile İki Hanedan (Windsor ve Tudor) hamleleriyle Mısır-Babil Dualizm’ine büyütülüyor.
233. Artık ikiye hatta üçe ayrılmış olan Vatikan'ın, Babil Ekolü; Irak merkezli Babil’i, açık açık inşa etmenin komutunu verdi bu ay itibariyle. Zaten, Dublin-Derin İrlanda üzerinden de “Mısır Vatikanlığı” start almıştı, iki yıl önceden...
234. Papalık’la 500 Yıl önce anlaşan Tudor Sülalesi, Tarihi anlaşmanın ilk muhatabı durumundaydı. O nedenle Papa, bir başka şapkasıyla Dublin’de basmıştı düğmeye. Ve böylece ABD'ye göçtü, Vatikan’ın üçte ikisi.

Anlaşılan o ki Kraliçe, bu noktada atlatıldı.
Mı acaba?
235. Amerika'ya göçen Mısırcı Papalık; Tudorların eliyle Evanjelist Teoloji ve Masonik Teozofiyi çatısı altına aldı. Ve “Binyılcı Ezoterik Aklı” da Yuvarlak Masanın paydaşı haline getirmeyi önerdi.
236. Kraliçe, buna karşı; Binyılcıların kümülatif varlığını ikiye bölüp “Seküler Binyılcı Teknokratlar”a Masada bir iskemle vererek, durumu kurtarmaya çalıştı. Ama Tudorları ve yoldaşlarını razı edememiş olmalı ki...
237. Bir başka atağa gerek duydu ki: Babil Vatikanlığı için Papa’yı yolcu etti Irak’a... Ya da Papa, Kraliçe’yi ikna etti, zamanın geldiğine dair.
Durum, ehline malum oldu.
238. O halde, artık “Atlantik Papa’sı” da Tudorlar (Ve Binyılcıların Sisi’nin yönettiği ülkede) “Sünni Mısır”ı inşaya başlayarak günyüzüne/Siyaset Sahnesine çıkacak gibi görünüyor Amerikan Vatikan'ı olarak...
239. Tamam! Kadim Gelenekçiler, kendi kendilerine “gelin-güvey oluyorlar da…
Gerek Babil'in Şiası, gerek Kadim Mısır'ın Sünniliği; İslam Dünyasının anladığı manada bir şey değil ki…
240. Veya Sünnilik, Sünnilik değil; Şia da Şiilik değil artık. Literatür; Türkiye'nin anladığı manada hiç değil! Ya ne?
“NeoSünnilik ve NeoŞia’nın, en iyi tarifi; Iraklı Şii Lider Sistani’nin Papa ile görüşmesinde sarfettiği şu sözde saklı:
241.“Biz, sizden bir parçayız; siz de bizden bir parçasınız.”Şii Liderin, bu tarifinin, Sünniliği de kuşattığını biz, birkaç yıl öncesinin Fetösünden biliyoruz. Dinlerarası Diyalogun ana fikri de buydu zaten:Sünnilik, Katoliklik’ten bir parça, Katolizm de Sünniliğin bir parçası.
242. Bu durumda; Yeni ABD Başkanı Biden, “Muhalefet” derken, kimi kastediyordu acaba?
Malum Muhalefet, kendinin işaret edildiğini zannediyor da…
Yanılıyor bizce. Biden’in yardım edeceği Muhalefet dediği Fetöcüler…
243. Zira Fetöcü Muhalefetle olabilir Şii Babil ve Sünni Mısır Paradigması yani “Üç Papa”nın Windsor-Tudor Karşıtlığı (Tiyatrosu) üzerinden kurduğu “NeoKadim Babil-Mısır Siyaset Sistematiği” ancak.
244. Bu durumda; bugünlerde görünür Muhalefeti, halaç pamuğu gibi attıran “Tandoğan Planı”nı konusunda Ankara’nın kendine olan güveni ve pervasızlığını; “Papalık-Watikan-Tudor Troykası”nın memnuniyeti sebebiyle mi izliyoruz yoksa?! Galiba!
245. O halde soralım: Hükümetin “B Planı” hazırlığı ne kadar somutta? Zira işin şakası yok veya “Çıplak Bölge”de şaka olmaz! Aman ha!
246. Geçen sene yazdığımız bir makalede size; “Hangi Sünnilik?” diye bir yazı kaleme aldığımızı söylemiştik. O Sünnilik, Vatikan Sünniliğiydi aynı zamanda. Sünni kökenli türün “Metestazik Fetö’sü” bunu başaramadı. Da...
247. Şia kökenli Sistani, kendi alanında başarmış göründü. Türkiye'de; “Biz, sizden bir parçayız!” teslimiyeti üzerine, 15 Temmuz Savaşı verildi ve kazanıldı şükür! Tabii ki “Hanif Türkler” eliyle. “Sünni Türkler” eliyle değil ama!
248. Fakat aynı teslimiyet Irak da bir 15 Temmuz'a sebep olmadı. Orada teslim bayrağı, davul zurnayla çekildi ve törenle kutlandı Kadim Babil Şiiliğine geçiş işlemi.
249.Zaten Mısırcı Vatikan; Katastrof süreci içerisinde “Kadim Sünni Mısır’ı”nı Vatikan'dan bir parça haline getirmişti Sisi Darbesiyle.“Üç Papa”nın, Irak ziyaretinin yansıması olarak; bundan sonraki uygulamalarıyla da yeni düzenlemenin Atlantik ötesinin parçası haline getirecek.
250. Peki, Mısır'da bir 15 Temmuz mümkün mü? Bilmiyoruz!
Nil Vadisinde Halk, için için kaynamakta lakin İslam Aleminde tüm Halklar İkincil/edilgen yani kendi başına adım atması zor görünen bir Sosyal yapı izlenimi veriyor. Zira oralarda, “Hanif Damar” kuruyalı çok olmuş.
251.Lakin “Hanif Yatak” canlı hala. O yatakta “Türk Hanifliği”nin ön açması lazım yani bir Turkuaz Lider gerek ki o da “Türk/Türkmen Lider”in gölgesi altında şekillenebiliyor ancak. Bunun en bariz örneği Libya’da görülmekte, bir de Baycan’da… Katarı’da unutmayalım mustra olarak.
252. Gara Operasyonuyla Güney Irak ve Kuzey Irak Liderleri de “Turkuaz Liderler Katarı”na eklenecekti. Fırsat vermedi Papa… Yani Papa Ziyaretini, Gara tetikledi diyesimiz var. Ya da Gara Wikiliks Dökümanı" mı desek? Onların arasında, Vatikan'ı alakadar edenlere ne oldu? Nerede?
253. Efendim… Madem Dünya Siyaseti, yeni bir boyuta evriliyor… O halde, bundan sonra, “NeoBabil-NeoMısır Dünya Düzeni” içerisinde sorulması gereken soru şu: Ne olacak, bu (Memleketin) Türkiye'nin hali?
254. Söyleye geliyoruz ya: “1923’le birlikte Türkiye, Babil Ekolüne geçti!” diye... 2006'dan beri; Mısırcı Ekonomi, Siyaset ve Tarikat Dünyasından devşirilen AK Parti de resmen Babil Ekolünün aparatı hatta Savaşçısı oldu. Bu anlamda, Binyılcılarla karşı karşıya geldi.
255. Ve bu nedenle Sünni Arap Dünyasından da ayrıştı. Halen BAE, Suud ve Suriye ve Mısır’la hatta Mısır'la harbe devam ediyor.
Bu durumda, yine soralım: Ee, öyleyse ne olacak bu Türkiye'nin hali?
256. Tarif ettiğimiz ortam içerisinde; Türkiye, NeoBabilci olsa Şia’dan sayılacak; “Sünniyim!” dese, Binyılcıların Mısır Vatikan'ına biat etmek zorunda!
Yani iki ucuna da “Kadim Kışkı” bulaşmış bir küfür sopasını tutmaya zorlanıyor Ankara.
257. (Aslında, akıllarda, başka bir formatlama var. Onu, akabinde anlatacağız.)

Bu durumun İç Siyasete yansımasının neticesinde ise ülke, “Sünni Mısır Vatikan”ına biat ederse ikilem yaşanacak ve bir “Şii Kökenli Lider” tarafından idare edilecek: Mesela, Kılıçvar tarafından!
258. Yok eğer ülke, Şii Babil Vatikan'ının kullarından sayılırsa Sünni Liderin iktidarı devam edecek: Erdo’nun!

Ya Halk? Onun durumu ne olacak?
259. Şükür ki Tarihte, Siyaset ve İcraatte kader, fakiri haklı çıkardı. Halk için bir “Yeni Müslümanlık” Siyaset anlayışı olarak, “Hanif Muhammedilik” tek kurtuluş yolu gibi, Allahualem…
Üçüncü Yol yani!
Veya E/Ahat olan Allah'a iman!
260. Yoksa Babil-Mısır Siyaset ve Tarih Tahterevallisinde, Kadim Küfrün “Tek Miileti”nden sayılmak var.
Şanı Yüce Allah korusun!
***
261. Efendim… Her yüzyılın, 14-15'inde başlar Savaş… Zira Hanedanların, “Yüz Yıllık Plan”larının, elli yıllık Katastrofu'nun zirvesi o yıldır. Ve savaş, dünya ölçeğinde yapılır. Bu anlamda; 1615, 30 Yıl (Ya da 100 Yıl mıydı?) Savaşları'nın başlangıcıydı…
262. 1715, İspanya Veraset Savaşları şeklinde yaşandı...
1815, Napolyon Savaşıydı.
1915 ise 1. Dünya Savaşı biçiminde geçti Tarihe.
2015 de Papa'nın deyimi ile parçalıydı. İtile kakıla, parçalı haliyle tamamlandı savaş yılları ve Yüzyılcı Planı'nın takvimi.
263. Çünkü bu sefer, savaşın birleşik hali, arkadaydı! Arkada olansa: Binyıl Planı Savaşı… Bu manada, o da gün sayıyor. Çünkü Binyılcılar açısından savaş; her Binyılın, 33'ün de başlamaya programlı. Aslında bu, bir “Kıyamet Savaşı Programıdır.,,” Tarihin kayıtları içerisinde.
264. O nedenle Kadim Tarihte;
İbrahim-Nemrud Harbi,
Musa-Firavun harbi,
B.İskender’in Doğu Seferi,
İsa-Roma Harbi… aşağı yukarı biner yıllık aralarla geçti Tarihe. Ve sonuncusu da bin yıl öncesinin Oğuzlular-Haçlılar Kıyamet Harpleriydi.
265. Netice de geldi dünya bugüne ve yine vaktoldu. Yani geldik 3. Binyıla… Bu noktada şunu söyleyelim: (Fakat bu sefer, muhtemelen yaşanacak olan “Üç Papa”nın tasarladığı, bir Kıyamet Savaşı değil. Ya? Neo-Kadeş Savaşı'nın son rövanşı şeklinde cereyan edecek!)
266. Bu Binyılın 33'üne, yaklaşık 10 sene var. O halde Papa; Irak ziyaretiyle, neden 10 sene önce bastı düğmeye? Çünkü “Kıyamet Savaşı”nın patent sahibi “Binyılcı Reks Deus” Ötedünya Oligarşisi.
267. Fakat Papalar; bu manada, Hanedanlarla aynı düşüncede ve “Budünyacı”. Yüzyılcıların kendi planlarının tanzimi için, ayarladıkları “Standard Katastrof” aralığı (Her iki yüzyıl arasındaki, 25+25=50 Yıl…) gibi ..............
268. Binyılcıların da kendi Binyıllık planlarının işleyişinde bir Katastrofları var. Bu formül, binyıl önceki devrede, 275 Yıl sürdü… (Ki bu sürenin iki yüz yılı, fiili savaş olarak cereyan etti Kılıçaslanlarla.)
269. Lakin 3.Binyılın Katastrofunun o kadar olacağı/süreceği kanaatinde değiliz. Son ucu açık olmakla beraber mesela; 10+5(ya da 6)+10=25 Yıl gibi bir aritmetik verebiliriz. Ama bunun 5 ya da 6 Yılının sıcak savaş olacağına kaniiz yani 2033 ila 2039 aralığı…
270. “Papa, 10 yıl önce indi sahaya!” dedik ya…
Burada, bin yıl evvelinin, Pierre L'Ermit’inin sözünü, bir daha edelim: Günümüzün “Binyıl Katastrofu”nun hazırlık evresinin, Çağdaş Pierre L’Ermit’i, Papa Fransis…
271. Peki, Papa L’Ermit, neden 12-13 sene önce başlattı Operasyonu veya aslı “Kadeş” olan ancak görünen şekliyle “Çağdaş Haçlı Savaşı”nı? Sebep Türkiye! Hatırlayın; bir ay kadar öncesindeki Hintli Amirali ve onun beyanıtını.
Demişti ki o Amiral; ................
272. “Türkiye-Pakistan Nükleer Ortaklığını önlemek için Yunanistan'ın yanında yer almalı ve Akdeniz'e Donanma indirmeliyiz!” O amiral değil ama birkaç gün önce Hindistan'dan yine, ona benzer bir ses yükseldi.
273. Ve bu Ses de “Türkiye, 17 Buçuk Milyar Dolara, Pakistan'dan Nükleer Teknoloji satın aldı!” deyiverdi... Yine bir iki gün önce, Akkaya Nükleer Santralinin Üçüncü Ünitesinin yapımına başlandı. Aynı günlerde, şöyle iki haber daha düştü ajanslara: ABD İncirlik’i boşaltıyor!
274. Türkiye, Kürecik’i kapatıyor.
Bunlara; son olarak, “Yozgat’ta, Uranyum yatakları keşfedildi!” haberini de katın. Bütün bunlar, Nükleerleşen bir Türkiye’nin habercisi. Şayet, Türkiye Nükleerleşmede mesafe kat ederse zinhar önlenemez! Herkes, bunun farkında. (Muhalefet değil.
275.İşte,Dünya politik Meselesinin can alıcı noktası bu/burada! Peki!

Parantez içinde soralım: Her şeyi ile Kraliçe’nin malı olan Hindistan'ın, üstte sözü edilen can sıkıcı gürültüsünden haberi yok muydu? Bizim bildiğimiz; Hint Altkıtasında, Kraliçe’den habersiz kuş dahi uçmaz.
276. O halde ne?
Diyoruz ya Papa, NeoBabil’i kuruyor; hem de Kraliçe’nin, Irak bahçesinde…
(“Yoksa bu ‘Haminne’ Siyasetin hem ağusunu, hem tiryakını mı veriyor lan?”) deyip…
277. Şunu da ekleyelim:
“Gerek 2020 Pandemisinde, gerekse bu yılki ‘Mutantdik Pandemi’de; nedir İtalya'nın çektiği?” sualinin cevabı önemli! “Ne olacak, Kraliçe’nin zulmü tabii!” diyelim biz, Zavallı Latinlerin başına gelenlere!
278. Haminne, bu zulmü; Tudorlar ile beraber yapıyor olsa gerek. Çünkü yine; “Vatikan ve Katolik Planı, 1500 Yıllarının son yarısında, “Papa ve Kral Henry Tudor arasında imzalanmıştı.” dedik ya bir daha çizelim altını. Zira çok çok çok mühim!
279. Bu dilimde; Vatikan'da yaşanan, “Üç Papalı” parçalanma operasyonu, işte o Anlaşmanın ve Tarihi Tasarımın eseri olarak hayat buluyor.
280. Mevzu edilen o Anlaşmanın; NeoBabil-NeoMısır Vatikan'ı şeklinde, iki aks üzerinde ürütülmesi; içinde bulunduğumuz, bu çağın, hesapta olmayan Modifikasyonu olarak, hem de Yuvarlak Masanın katkısıyla eklendi tasarıya.
281. Kanaatimizce… Birinci Pandemide, İtalya'yı çökerterek, Türkiye ile anlaşmasını sağlayan da… Bugün, Türkiye'nin burnunun dibinde, bir Şii Babil Vatikan'ı kuran da Nemrut Kraliçesi Elizabeth 'in Windsor Aklı olabilir ancak.
Zira Babil'in, Son Semiramis’i o.
282. Peki, ya Kadim Mısır Sünni Vatikan'ını kim kurmakta? Malum Tudorlar; 500 Yıl evvelki Tasarım Anlaşması'nda, Latin Vatikan'ı bitirecek; onun yerine, “Britanya Vatikan’ı tesis edilecekti ya... Fakat bu arada; hesapta olmayan, bir gelişme yaşandı.
283. “2001 Binyılcı İsyan Hamlesi” planı hortladı Ve Tarihi Tudor Planını ele geçirdi ve kendi lehine değiştirdi. Vatikan'ın, Mısırcı Aksını; İrlanda üzerinden ABD'ye taşıdı ve Katolik inancını, kökten Evanjelik şeklinde değiştirdi ya da o yola sokmuş durumda.
284. Zaten, bu nedenle Kraliçe, Roma'daki artıktan, Babil Vatikan'ını, miras yoluyla devr ve Mezopotamya’ya taşıma kararı aldı. İtalya, buna direndi hatta 2020’de Vatikan’ı göz(gözetim)altına aldı diyelim.
285. Fakat Kraliçe durmadı; bu yıl da Papa’yı, apar topar, Irak’a koşturmayı başardı. İşi hiç uzatmadı ve zamanı, ilk günden itibaren, geriye sarmaya başladı ve 4 Bin Yıl öncesinin Babil'ini, inşaya koyuldu.
286. Bir süre önce; böyle bir durumu bekledigi anlaşılan ve direten Latinleri de İkinci Pandeminin Mutandıyla bir kez daha vurdu. Sadece o da değil; Uzaktaki Latino olan Brezilya'yı da. Durmadı; İspanyolları bile.
287. Malum; Madrid, bugünlerde, Ayrıbaşçı Katalanların bölücü tehdidi altında çırpınıyor.

Tudorlar ve Windsorlar arasında oluşan, bu paylaşım çekişmesi; Yuvarlak Masanın çatlaması ya da ortadan kalkması şeklinde değerlendirebilir mi?
288. Eh, mümkün gibi! Görünse de Papa’ya rağmen değil!
Bu minvalde kanaatimiz o ki…
289. Bu plan da “Kelt (Stuart) ve Windsor Siyaset Ekolleri”nin yetersizliği neticesinde; “Tudor ve Windsor’un, Mısır ve Babil Dualist Siyaseti”ni tasarlama beraberliğinin, “Üç Papa”nın muradıyla Yuvarlak Masa tarafından onaylanmasıyla hayata geçtiği kanısındayız. Allahualem!
290. Son Papa, Babil'de bin yıl evvelinin Haçlı Seferlerinin Piyer L’Ermit’ine soyunmuş dedik ya! Bir eşeği eksik! Fakat 3. Binyılın Keşiş L’Ermit’i diyebileceğimiz Papa'nın işi, bu sefer çok kolay. Eşeğe gerek yok, uçakla çıktı gezmeye zaten.
291. Bin yıl evvelki Haçlı Seferlerini, Güney Fransa Kriptoları adına hazırlama görevi alan Keşiş Piyer L’Ermit; Avrupalı Halkları, Kudüs'ün kurtarılması gerektiğine inandıracaktı önce.
292. Ardından da Kudüs Seferine ve Haçlı Savaşına; devrin Katolik Papa'sını ve Fransız Capetian Kralı'nı ikna edecekti. Zamanımızın L’Ermit’i, zaten Papa'nın kendisi. Avrupa kamuoyu ise çoktan hazır Yabancı (Türk ve Müslüman) Düşmanlığına...
293. “Türken Raus/Türkler Defolun” yazıları, Avrupa şehirlerinin duvarlarını süsleyeli yıllar oluyor. Fransız Kralına gelince; onun adı Macron! Ve o, bir Capet Hanedanı egemeni değil; zaten, bin yıldır Şövalye!
294. Ve son birkaç yıldır; Türkiye ile Ortadoğu da yani Suriye ve Lübnan'da, Doğu Akdeniz'de ve Ege'de hatta Kafkasya'da ve Libya'da savaş halindeydi.
295. Bu gözlemin neticesi olarak; biz fakir de kısa bir süre önce demiştik ki: Galler Masasının 21. Yy. Soğuk Savaşı'nın bir kefesi Türkiye; diğer kefesi ise Fransa olacak gibi! Çünkü Galler Masası; Soğuk Savaş terazisine, ikinci taraf olarak, kendinden birini koymak istiyor.
296. Çünkü Yeni Soğuk Savaşı; Masa, doğrudan kontrol etmek zorunda olduğunu, bir önceki Soğuk Savaştan biliyor. Bunun için en uygun aday, Kıta German Dünyasının da desteklediği Delioğlan Fransa olabilir ancak.
297. Zaten; Fransa da bu konuda istekli olduğunu, yıllardan beri gösteriyor da gösteriyordu.

Lakin son gelişmeler karşısında anlaşıldı ki Fransa bu iş için yetmemekte! Hatta hıngızıngına varınca Galler'i, yarı yolda bıraktı. Çünkü yemedi. Bir bakıma korktu.
298. Bu sebeple iki ay kadar önce; Erdoğan'a bir mektup yazan Macron; zeytin dalı uzattı oradaki ifadeleriyle. İşte, o mektup; plan değişikliğinin nedeni oldu kanaatimizce.
299. Ve bunun üzerine; Yunanistan'ın kışkırtıcılığını, Macron’dan alan Biden Amerika'sı, sahamıza hızlı bir giriş yaptı. Bunun üzerine Macron; birkaç gün önce, Erdoğan'la uzun bir Telekonferans gerçekleştirdi.
Yani “Vatikan’ın Bardağı”nı taşırdı;
Kraliçe’nin canını sıktı!
300. Ve bunun üzerine; Yunanistan'ın kışkırtıcılığını, Macron’dan alan Biden Amerika'sı, sahamıza hızlı bir giriş yaptı. Bunun üzerine Macron; birkaç gün önce, Erdoğan'la uzun bir Telekonferans gerçekleştirdi. Yani “Vatikan’ın Bardağı”nı taşırdı; Kraliçe’nin canını sıktı!
301. Zaten, o taşkının arkasından Papa, sahaya indi ve o hızla Irak'a geldi. İşe bakın ki aynı günde; Bitlis'te, Fransız yapımı bir askeri helikopter kazası yaşandı. Ve ondan bir gün sonra Rusya, Cerablus’u bombaladı.
302. Bu parselde soru şu: İçinde; belki de kısa bir süre sonrasının Genelkurmay Başkanı olma olma ihtimali olan Osman Erbaş Paşa ve bir Manga silah arkadaşını taşıyan helikopter düşüşüyle beraber, içindeki kahramanlar da Şehitler defterine yazıldı.
303. İnşallah Yozgat'ın bir köyünde doğan, Türkmen çocuğu Osman Paşa bir Bozokluydu. Ona ve silah arkadaşlarının hepsine Rahmet ve Şanı Yüce Allah’tan merhamet diliyoruz!
Memleketin başı sağ olsun!
***
304. Bitlis Kazasının sırrı henüz çözülmüş değil; hala orta yerde duruyor düşen helikopter. Bu anlamda soru şu: Helikopteri kim düşürdü? Tahminler, genel olarak ve yine, ABD üstünde yoğunlaştı. Olabilir.
305. Ama öncelikle şu an; bizim sahamızda, faaliyette olan olan Babil Ekolünden kuşku duymak lazım. Malum; Helikopter, Fransız yapımıydı.
306.Öyleyse Sabotajdaki parmağın kimliği;Almo-Frans Ekolü yani Bavyera-Habsburg-Fransız Tapınakçıları ve hatta Rusya adına hareket etme ihtimali olan unsurlar arasında aranmalı.Mesela, Ergenekon'un yuvasında...Aynı yuvaya, epey bir süreden beri Fetöcülerin“Alman Ekolü” de ortak!
307. Ergenekon dedik çünkü bu örgüt içinde; hem Fransız, hem de Bavyera Tapınakçıları… Ve de Alman Frankfurtçuluğu bağlamında; hem de ABD Tapınakçı etkisi olması lazım. MI6 ajanları ise ülkemizin; her karanlık alanında, gölge gibi geziniyor oldukları da bir gerçek.
308. Bu durumda, “Bitlis Sabotajını kim yaptı?” sorusunun zanlı seçenekleri oldukça fazla!
309. Önce, meselenin arkasını anlamak için “Demirören Medyası”nın tavrına bakmanız lazım!” diyeyim kardeşlerime: Papa Ziyareti ve Helikopter Olayından sonra Demirören Aklı, iktidardan uzaklaştı mı yoksa yakınlaştı mı? Bu, bir test enstrüman olabilir arka planı anlamak için.
310. Ama biz, yine de tahminlerimizi ve gerekçelerini ortaya koyalım: Bizatihi Fransız ajanları ya da Fransız Ekolünün uzantıları, böyle bir kazaya el atmışsa… Demektir ki Fransa bununla hem Türkiye’yle savaşını devam ettiriyor...
311. Ve hem de suçu; bu savaşta, kendisini yalnız bırakan İngilizlere yükleyerek, Kraliçe’ye ağzının payını veriyor olabilir. Yani, “Anti Babilci Türkiye” imajı, Ankara-Londra hattını sabote edebilir bir gelişme ve önemli.
312. Aynı zamanda Fransa’nın; kendisinin yerine, Amerika'nın Yeni Yönetimini tercih eden ve Yunanistan’ı Biden’e emanet eden Almanya'ya da “Ben ölmedim!” diyebilmek için helikoptere arka kapıdan müdahale etmiş olabilir. Ve bu sabotajı da kendi helikopteri üzerinden, ...........
313. açık açık sembolize etmekten çekinmeyen ve mesajını veren bir Mösyö var karşımızda. Bu mesaj, aynı zamanda; kendisiyle Fatih-Kanuni-Atatürk portreleri altında konuşan Erdoğan’a da bir gönderme sanki…
314. Yani kazanın anlamı; mesajın nasıl olacağını, muhatabına gösterir gibi okunmasının da yolu açık. Eğer, bu paragraftaki tez doğruysa Demiröern Medya Grubunun, İktidara soğuk davranmaya başladığı anlamına gelir.
315. Yok şayet, kazadaki parmak; başka bir odağa aitse aralık kapanmış ve yaklaşım sıcaklaşmış diye tercüme edilir. Bir bakın hele, durum ne?
316. Kazanın ardında; “Kraliçe’nin MI6’sının parmağı olabilir mi?” sorusunun cevabı olarak diyebiliriz ki evet!
317. Zira Bitlis Mesajıyla Kraliçe; Papa'yı, Babil'e götürenin kendisi olduğunu ve Türkiye'nin, bu projeye karşı çıkmasını, kendisine karşı çıkmak şeklinde algılayacağını önceden haber mi veriyor Ankara'ya acaba? Bu da ihtimal dahilinde…
318. Gelelim Rusya ya… Yukarıda dedik ya Papa Olayının hemen arkasından; durup dururken Ruslar, yine çıldırdı. Ve Cerablus’u bombaladı. Aynı sebeple önce, helikopteri düşürmenin fişini çekmiş olabilir mi Moskova? Bu da mümkün!
319. Lakin ziyaretten birkaç gün sonra; Akkuyu Termik Santralindeki temel atma törenine, telekonferansla katılıp Türkiye'ye başarılar dileyerek alkışlayan bir Putin de gördük ekranlarda.
320. Bu ikilemli Rus resmi; bize, “İki Rusya”nın iyice ayrıştığı ve birbirine yabancılaştıını gösteriyor gibi. Bunlardan, Putin'in Rusyası; Akkuyu’da temel atarken…
321. Almanlarla iş tutan Başbakan Mişustin’in Rusya'sıysa; başta Ermenistan'daki darbe olmak üzere, Cerablus bombalamasını yapan taraf şeklinde gözlemlene biliyor. Doğal olarak; bu seriye, Helikopter kazası da eklenebilir.
322. Ancak dendiği gibi Rusya'nın yapılanmasının arkasındaki karanlık “Fenotip”in Almanya olduğunun altını, bir kez daha çizelim. Ve paragrafa, şunu da ekleyelim: En son “Esad Covid!” haberini…
323. Virüs kapan ve Rusya'ya taşınan Esatlar; Putin aracılığıyla Erdoğan'ın, yeni savaştaki elini genişletmek için planlanmamış bir ayakaltından çekme işlemi olabilir mi? Mümkün!
324. Eğer, bu tez doğru olur da… Rusya'nın içindeki Siyasi Savaş; “Türkiye dostluğu ve düşmanlığı” üzerinden, ısınmışsa “Nükleerleşen Türkiye” resmine/listesine; Pakistan’dan sonra, Putinli Rusya'yı da eklemenin tam zamanı diyelim.
325. Şayet; Türk Savaş Sanayiinde böyle bir “Nükleik Atraksiyon” gelişecek gibiyse bu durum; en çok Amerika'nın yeni idaresini tedirgin edecektir.
326. Zira Yunanistan aracılığıyla Türkiye’yi kuşatmaya çalışan Biden Amerika’sı veya “3.Amerika” Ortadoğu'da, bir Babil yapılanmasını kim yaparsa yapsın, bu yapının, Türkiye karşısında, “Yekpare Batı”nın, fiili olarak yer alacağını mümkün kılan saik olacağını da biliyordur.
327. Hele hele zannettiğimiz gibiyse yani olan biten, bir “Danışıklı Dövüş”se… Bu durumda; Babil Vatikan'ının karşısına, Mısır Vatikan'ının konulmasının aciliyet kespedeceği de kendince malum.
328. “Sünni Vatikanlık” hakkının kendinde olması nedeniyle ABD; Türkiye'yi, Babil'e olmazsa Mısır Vatikanlığı’na biat etmeye zorlama işlemine şimdiden başlamış bile olabilir. Zira Papa'nın Planı, Hanedanlardan çok, "Öteki Dünyacı" Eski Tapınakçı Binyılcılara mugayir.
329. Bitlis Kazasıyla alakalı olarak, kayda geçtiğimiz çok seçenekli cevabı bile bile verdik biz de… Demek istiyoruz ki… “Küfrün Tek Millet olan Odağı” Türkiye'nin her taraftan kuşatıldığının anlaşılması hususunda, bir ortak adım atarak helikopteri düşürmüş gibi sanki.
330. Son cümlemizden hareketle: “Tetiği her kim çekmiş olursa olsun… Helikopter olayının azmettiricisi, Irak'ı ziyaret eden yaşlı ihtiyar olabilir mi? Bizce en yakışan aday o.
331. Zira Babil ve Mısır'la Siyasetin ulaştığı zirve nokta ve bunların sonrasının şekillenmesinin yapımcısı ve senaristi de o olacak, dense isabet olur. Ve senaryo, 3.Binyıla şamil bir tasarım. Böyle bir tasarımın banisi olma yolunda, her şey mubah!
***
332. Dünya Siyasetinin; en zirveye sıçrayarak, oradan şekillenmeye başladığı bu ciddi ortamda, bir haber daha düştü televizyonlara. Prens Harry ile melez eşi; İngiliz Hanedanıyla olan münakaşasının da Zirve halini yansıttı medyaya.
333. Röportaj, Bachingham Sarayını olduğu kadar, dünyayı da salladı. Biraz da Magazinden sayılan bu konunun; makalemizin içerisinde yer tutuş nedenini mi soruyorsunuz?
334. Olayı, az çok bilen birçok insan gibi fakir de Prens Harry'nin; Hanedandan atılmasını ya da onun, Hanedanı terk etmesini, bir başka tiyatronun başlangıç sahnesi olarak okumaktayız. Hangi tiyatronun mu? “Tudorların Amerika'sı Tiyatrosu”nun.
335. Hani demiştik ya… Kraliçe’nin en büyük planı; tüm Hanedanları, bir sülalede konsolide etmek!
336. Ve bu yazının münderecatında da dedik ki… Papa’nın sahaya inişiyle birlikte Dünya Siyaseti; “İki Vatikan” üzerinden ama Galler Masasının Windsorları ve Tudorları bağlamında gelişecek. Bu çerçevede; Prens Charles’in büyük oğlu, Windsorların Dünyası’nın Kralı olurken…
337. Tudor Dünyasının Kralının, Prens Harry olması mümkün değil. Ancak karısının kimliği iyice araştırılmalı. Ve Tudorlarla bir akraba/hısımlık ilişkisinin olup olmadığına bakılmalı.
338. Böyle bir ilişki varsa Harry Ailesinin oğlu, Yeni Tudor Hanedanının Görünen ya da görünmeyen)Kralı olacak, demektir.
339. Akraba Hısım değilse bile sorun sayılmaz. Harry'nin, önümüzdeki yıllarda eşinden boşanması ve bir Tudor kızı ile evlenip “Hanedan Babası” unvanını o kandan dünyaya gelecek çocuğundan alacağını söylesek, kim ne der ki?
340. Bir seçenek daha var… Önümüzdeki Amerikan Başkanlık Seçimlerinde Harry’yi “Soylu ve Popüler bir Başkan Adayı” olarak görmek de mümkün kanaatimizce. Fakat Tudorlar adına hareket eden bir Başkan! Allahualem! Bizce, durum bu…
***
341. Bizce, son yılların, en önemli sorusu şu olmalı: Dünya mı büyük yoksa 5 mi büyük? 2.Dünya Savaşından beri; BM’nin Siyaset ortamında 5, Dünyadan büyük olmuştu.
342. Fakat bu “Büyük Yalan/Aldatmaca” veya “Politik Sanal Gerçek” Türkiye'den yükselen, ezberbozan bir ses sayesinde “Kral Çıplak” diyen masalın tadına dönüştü. Ve “Politik Sanal Gerçeklik” bozuldu.
343. Bu nedenle birkaç gün önce; Yeni ABD Dışişleri Bakanı: “Tüm dünyanın istikametinin önünde, bir Ulusun duramayacağını göstermemiz lazım. Her ne pahasına olursa olsun!” mealindeki beyanatıyla bir çıkış yaptı.
344. Mesajı kime miydi? Tabii ki Türkiye'ye! Erdoğan'ın, hakikatin altını çizen masum suçu sebebiyle ülkemizin infaz emrinin verilmesi şeklinde okundu, bu beyanat yorumcular tarafından.
***
345. Madem, bu noktadayız… Onlar da “Papa’nın/Papaların sahaya inmesine kadar yükselttiler çıtayı… O halde…
346. Hani Cumhurbaşkanı bağlamında, “Devrimizin Yeni Gazisi mi yoksa Abdülhamid’i mi?” Tartışması yapıla geliyordu ya. Papa’nın rakibi; (Ne o, ne de buydu.) Fatih’ti… O halde, Ayasofya niye açıldı (Ve İstanbul, niye yeniden Fethedildi.) ki?
347. Madem söz buraya geldi…
Öyleyse şu iki soruyu da soralım: ABD’nin, Cumhuriyetçi Eski Dışişleri Bakanı Pompeo; iki ay kadar önce, niye Bartelemeosla görüştü ki? Bir hafta önce, Son Papa; niye Irak’a geldi ki?
Yukarıda “Papa” yerine “Papalar” dedik ya…
348. Bunlardan; Katolik ve Mistik Papa ortaklığının Vatikan’ı, Amerika’da ve “Mısır Vatikan’ı” olarak adresine gitti: Kutsal Kalp Katedrali'ne… Tudorlar ve “Yeni Kadoş Tapnakçıları eli ile…
349. Irak’a gelen Papa da iki yetki kimliğiyle ortaya çıktı. Biri, Yüzyılcıların Protestan/Anglikanizm’ini temsilen… İki: Ortodoksluğu temsilen...
350. Ve “Babil Papası” olarak, Kraliçe’nin bahçesinde ve haberlerde şöyle izah edilen yerde: “Ziyaretinin son gününde; daha önce, IŞİD'in ele geçirdiği bölgede yer alan Musul kentine geçen Papa, saldırılarda yıkılan kiliselerin yer aldığı “Dört Kilise Meydanı”nda ayin yaptı.”
351. Niye “Dört Kilise?” sualinin cevabı olarak diyelim ki: “Babil Papası, Avrupa Hıristiyanlığı, (Ortoksluk ve Protestanlık) ile yetinmeyeceğini gösterdi.
352. “Doğu Hristiyanlığı”nın da temsiline talip: Süryani, Nesturi, Keldani ve Asuri… Hatta siz, buna Ermeni ve Gürcü Kiliselerini vs. ekleyin.
***
353. Makalenin son ve en önemli sorusuna geldi sıra: Papa'nın ve dahi Papaların sahaya hatta Harp Meydanına indiği bu andan itibaren, yaşanacak olan; bir “Müslümanlık ve Hristiyanlık Savaşı” mıdır?
Yani “Neo Haçlı Seferleri” mi başlıyor?
354. Bu iki sualin cevabı olarak diyebiliriz ki: Evet, yeni bir “Haçlı Seferi” başlıyor! Ancak bu bir Hristiyan ve Müslüman savaşı değil; bir “Hanif-Saabi” Savaşı olarak etiketlenebilir ancak.
355. Bin yıl evvelki Haçlı Seferlerini anlatırken demiştik ya: Güney Fransa'nın, Mısırlı ve Yahudi Kırpto Katolik Mistikleri, 1000 Yıllık planlarının gereği olarak uyandılar.
356. Avrupa'nın Hristiyan kamuoyunu, Kudüs'le kandırıp Vatikan'ı ve Fransa Kralı'nı da ikna ederek; Hristiyan çocuklarını, kurbanlık koyunlar gibi savaş mezbahasına sürdüler.
357. Zamanın Oğuzlu Hanifleri olan Kılıçarslanların palalarının altında can verenler; masum ve kandırılmış Hristiyan çocuklarıydı esasında. Yani Ehli Kitaptandılar.
358. Onları sahaya sürenler ise Mısır-Firavun, ve Babil-Nemrut Dinine mensup “Şeytan Kulu Egemenler”di. Mesela tapınakçılar; bir yanda savaş sürerken onlar, “Çek”i “Senet’i, “Teminat Senedi”ni (Hatta Kripto Para Düşüncesini) icat ederek, akıl almaz servetler kazandılar.
359. Günümüzde de değişen bir şey yok, takvim dışında. Şimdi, Tarih tekerrür ediyor.
360. Ehli Kitaptan olan Mazlum Hristiyan halklar, yine kandırılarak Babil-Mısır Kökenli Satanoğulları, Yahudi Hükümranlarını da saflarında istihdam edip ”Zavallı Kandırılmışlar”ı, günümüzün Haçlı Seferlerine sürmeye hazırlanıyorlar.
361. Oysa “Satan Kültü”nün mensuplarının Elinden/Zulmünden; gerek Aldatılmış Yahudileri ve gerekse Kandırılmış Masum Hristiyanları kurtarmak da boynumuzun borcu. Tüm mazlum Ademoğullarının koruyucusu “Hanif Muhammediler” olacak bundan böyle. Yani biz, Bozoklu Kızılelmacılar….
362. O halde, “Son Kızılelmalar”ın takılı olduğu burç neresi: Babil ve Mısır Vatikanlarının burcu; geçin ayrıntıyı…
***
Not: "Sağduyu İttifakı (Ya da Koalisyonu muydu?" başlıklı kaydımıza bir kulak verin!
363. Son söz olarak… Unutulmamalıdır ki… Vatikan, küçümsenecek bir Devlet değil. Papalar da sanılanın aksine; bir Ruhani Lider olmanın ötesinde “Kadim Tanrı İmparatorlar” sayılmalı.
364. Madem; Babil ve Mısır Paradigması, “Yeni Tanrı İmparatorlar” eliyle 4 Bin Yıl geriye giderek, bir modifikasyonla oradan başlıyor hamleye. O halde, Türkiye de 1500 yıl geriye gidip 610 Tarihinden, Hanif Muhammed'i olarak başlamalı; Ahir Zaman Harekâtına/Hayatına.
365. Sünniliğin ve Şiiliğin operasyon alanının dışından ve dünyanın Türkmenlerini ve Türklerini Hanif Muhammedilikte sabitleyerek başlamalı bu yürüyüşüne. Bu anlamda; Haçlı Seferlerinde olduğu gibi iki sefer görünüyor Türkiye'nin önünde, diyelim.
366. Bir: önce, İran'ın, Neo-Büveyhi İdaresi istese de istemese de Hanifleştirilmeli… İki: Onun ardından, Mısır'ın Neo Fatimiliği ve Ortadoğu Arap dünyasının Neo-EmeviAbbasi Karmatiliği çökertilerek, “Hanif Kabe” bunca karanlık tasavvurun yükünden kurtarılmalı.
367. Ve İdaresi, doğrudan İstanbul'a bağlanmalı! Olabilir mi? Kaçınılmaz olarak! Zira Siyaset ve Tarih, oraya doğru gidiyor.
368. Yani Türkiye, dönülmez bir yola girmiş durumda. Eğer, o yolda; kendi olarak ilerlemek istiyorsa Hanifleşip tüm Saabi Dünyaya karşı, amansız bir “Ön Kıyamet Savaşı”nı başlatmak durumda! Kazanır mı? Hanifleşirse kesinlikle evet! Peki, Hanifleşir mi?
Bakalım…
369. Dememiz o ki… Türkiye, istese de istemese de Hanifleşmek zorunda. Zira “Sabilik,” hızlı bir şekilde “Tek Millet” olmaya doğru itiliyor. Doğal olarak; “Yekpare Sabilik Tezi” karşısında, bizzat Sabiler, bir “Hanif Antitezi”ni de bina etmek durumundalar.
370. “Hanif Antitezi”ne en uygun aday Türkiye! İstese de istemese de bu böyle! Yani bu saatten sonra Erdoğan ya da onun yerine oturacak olan herhangi bir aday, (Mesela Kılıçdaroğlu vs.) “5, Dünyadan büyüktür/En büyük 5’tir!” dese de… Durum bu…
371. Ok, yaydan çıkmış bir kere… Bu nedenle ülkedeki herkes, ya aklını başına devşirmeli ya da Devlet, “Aklını başına devşirmeyenler”i Siyaseten veya Hukuken etkisizleştirmeli. Bu hak ve elahiyet, Devletin tasarrufunda. Bu selahiyeti, Demokrasi kelepçesiyle de bağlamak uymaz!
372.Erdoğan’ın, bir süre önce söylediği; “Geleceğin Siyasetinde CHP yok!” Bahçeli'nin, "HDP behemahal Kapatılmalı!" tespiti, Tandoğan Planı’nın operasyon sahasında olduğunun işareti şeklinde okunmalı. Başta bu iki parti olmak üzere;Muhalefetteki panik de şahit!
Hayırlara vesile!
373. Unutmadık! Yazının ortasında şöyle demiştik: “Sözünü ettiğimiz, iç içe geçmiş “Üç Vatikan Taç”ın bilinen örneğinin, 75 Yıl önce, Amerika'ya taşındığını söyleyelim. Ayrıntısını, konunun sonuna ekleyeceğiz.
374. Konuyu, fakir için Sevgili Ertuğrul Sarı araştırdı. Şükran!
375. Ee, ekleyelim o halde; Bahis mevzuu “Üçlü Taç” Vatikan’ın Devlet Başkanı ve Ruhani Lideri Papa 6. Paulus'a ait olup şu an, ABD'de sergilenmekte. Papa Paulus, 1963-78 yılları arasında Papalık yaptı.
376. Onun emriyle Tacı; 1968'de Başpiskopos Luigi Raimondi götürüp dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson'a teslim etti. Kutsal Taç; bir süre, Beyaz Saray'da tutuldu. Sonra, 1891'de inşa edilen, “Kutsal Kalp Katedrali”ne kondu.
377. “Taç Olayı” bize; Papaların, Krallara Taç takma yetkisinin, sadece Ortaçağ’da kalmayıp günümüze kadar gelmiş olmasının işareti olarak okunabilir.
378. Kutsal Üçlü Tacın, Papa tarafından Amerika Başkanına gönderilmesinin manası da önemli; Papa, bu hareketiyle Amerikan Başkanının “Hükümdarlığını/İmparatorluğunu” onaylamış olmaktaydı.
***
379. Efendim! Konuyu burada noktalayalım. Ve her zaman olduğu gibi diyelim ki… Fakir, yine bir Pinokyo Masalı anlattık siz büyüklere. Oysa Hakîkati; Aliym Olan, Şanı Yüce E/Ahad Allah biliyor! Azze ve Celle…
***
Birinci (ve ikinci) bölimün sonu…
***
380. Üç Papa, Üç Hristiyanlık Dini
VATİKAN’IN ve HIRİSTİYANLIĞIN SIRRI
Ahmet YOZGAT

Devam edeceğiz İnşallah!
Şanı Yüce, E/Ahad Olan Allah'a Emanet!

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ahmet Yozgat

Ahmet Yozgat Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @AhmetyozgatDD

23 Feb
2. Gara’nın Wikileaks Belgeleri
Ya da Pandora'nın Gara Kutusu
GARA OPERASYONUNUN SIRRI
Ahmet YOZGAT
3. Önce başsağlığı… Bilindiği gibi son Gara Operasyonu, Milletimizin yüreğine su serperek sevinç dalgası husule getirirken, bir burukluğu da beraberinde yaşattı. Zira Gara mağaralarında, 13 Vatan Evladı, başlarına kurşun sıkılarak şehit edildi.
Read 182 tweets
16 Feb
1.Ay’a mı, İmparatorlar Ligi'nin Şampiyonluğuna mı?
ÇILGIN TÜRKLER, NEREYE ÇIKIYOR?
Ahmet YOZGAT
2. Bugün, # 16Şubat 2021 #SALI. Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
3. Derindunya Yazarlarından, Dostumuz-Kardeşimiz Sevgili Recep Özbay’la konuştuk Şubatın 15’i sabahında. Dedi ki Recep: Ahmet abi, ne olacak şu Çin’in hali? Çin derken; esasında, Yüzyılcılarla Binyılcıların hali de diyebiliriz esasında..."
Read 110 tweets
6 Feb
1. Bugün, # 6Şubat2021 # cumartesi Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
2. Unutulan Türkmen Öksüzleri
ALEVİLİĞİN TARİHİ FOTOĞRAFI
Ahmet YOZGAT
3. Çok sevdiğimiz, değerli kardeşlerimizden Remzi Usta; “Selamun Aleyküm! Ahmet abi…” diye giriyor mektubuna. Ve diyor ki; “Nisan 2017 günü sanal alemde paylaştığınız "Çaldıran'ı Ya Şah İsmail Kazansaydı!" makalenizi okuyunca, ..............
Read 91 tweets
26 Jan
3. İlaveten; Çin'in üzerinden de çok buldozerler geldi, geçti. En önemlisi Çin, aklını yeniledi. 3000 Yıllık “Tarihi Çin Aklı” hapsedildiği “Yasak Şehrin Zindanları”dan çıktı ve devletin değer verdiği bir konuma yerleşti. Görünürde hala bir “Komünist Çin “Akılsızlığı” var.
4. Da… Bundan sonrasının Çin’inin yol haritasını çizilecek olan, “Tarihi Akıl” olacak kanaatimizce.
Bu durumu; dünya fark etmedi; doğal olarak, bizde de fark edilmiş değil.
5. Lakin ne kadar saklarsa saklasın, Çin'in akıl değiştirdiğini, Galler Masası ve o masanın etrafında, gittikçe çoğalan halkalarıı oluşturanlar çok iyi biliyorlar. Onlar; durumu gördü ve ona göre formatladılar/formatlıyorlar kendilerini.
Read 312 tweets
27 Nov 20
Galler Dünya Düzeninin Siyaset Haritası
21. YÜZYIL UYKUSUNA DOĞRU TÜRKİYE
Ahmet YOZGAT

1. Bugün, # 27 Kasım 2020 #Cuma… Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
2. Malum! Yıllardan beri, genel ezberi bozma hususunda, epey çaba sarf ettik. Dolayısıyla bir bakıma, “Derindünya ezberi” diyebileceğimiz bir müktesebat da oluştu böylece.
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
3. Lakin bu süreçte; Siyaset köprülerinin altından, çok seller aktı ve bu yüzden, bazı Derindünya Ezberlerini de bozma vaktinin eşiğindeyiz.
Read 150 tweets
17 Nov 20
Amerikan Seçimlerinin Ardından...
BİDEN RÜZGARI
Ahmet Yozgat

1. Bugün, # 17 Kasım 2020 #Salı. Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz. Yeniden merhaba… Bir mola için buradayız. Bir buçuk ay kadar yoktuk malum.
***
2. Bu arada yokluğumuzu hisseden ve bize bunu duyuran kardeşlerimiz için verilmiş bir mola… Hepinizin alnından öpüyoruz!
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
3. ABD Seçimlerinin ikinci haftasındayız… Amerikan Rejim Sistematiği, 1861-65 yılları aralığındaki iç savaş/Kuzey-Güney Yankee Savaşı'nın akabinde kurulmuştu.
Read 244 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!