1. Bugün, # 27 Mart 2021 #cumartesi… Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#AhmetyozgatDD
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
2. Beşinci Roma’yı Kim Kuracak?
SORULAR ve KARŞILIKLARI
Ahmet YOZGAT
3. Önce bir düzeltme yapalım: “Bidayette Cermen Dünyası; “ÖstPolitisch Planı”nı ve onun harekatını iki aks üzerinden yapmayı projelendirmişti. Bir: Viyana-Moskova Aksı yani Avrasya… İki: Moskova-İstanbul Aksı yani Turancılık…” şeklinde yazılmıştı, sehven.
4. Aslı şöyle olacaktı: Bidayette Cermen Dünyası; “ÖstPolitisch Planı”nı ve onun harekatını iki aks üzerinden yapmayı projelendirmişti. Bir: Viyana-Moskova Aksı yani Avrasya… İki: Viyana-İstanbul Aksı yani Turancılık…”
5. Bu konuda bir de notumuz olsun. Konuyla irtibatlı sayılabilecek; “Duran Çürür, Türk ise Ölür!” başlıklı masalımıza bir göz atın isterseniz. Zira son günlerde “Turancılar” çok faal. Ve ezberlerini, salt hakikatmiş gibi pazarlamayı sürdürüyorlar; bizim sayfalarımızda bile.
***
6. Giriş: Bugün 25 Mart 2021… Birkaç gün önce yazdığımız, “Vatikan'da Neler Oluyor?” Başlıklı makalemizi devamı niteliğindeki; “5. Roma'yı Kim Kuracak?” etiketli yazımızı, kardeşlerimiz ciddiyetle değerlendirdi.
7. ve akıllarına takılan bazı hususları, mesaj şeklinde, konunun altına not ettiler.
8. Anladığımız o ki düşünce ve fikirlerimizde, anlatmakta zorlandığımız bazı hususlar bulunmakta. Bu konuda, bir genel değerlendirme yapacağız. Ama öncelikle isimler ve mesajlar üzerinden diyeceklerimizi not edelim buraya.
***
9. Sevgili Kardeşlerimizden Yunus Göz diyor ki: “Şimdi soruyorum. Lütfen bilen varsa yazsın. Bu makale, Facebook sayfasına konmayacak mı? Tweet değil de düz yazı olarak nerede var?
10. Bildiğiniz gibi yazılarımızı, önce Twitter'da yayınlıyoruz.
Zira bu Platformda, okuyucu sayımız çok düşük! Henüz 4 Bine bile ulaşamamış durumdayız.
En iyi olduğumuz yer ise Youtube...
11. O kadar olmasa da Facebook'ta da iyi sayılırız. Lakin tespit ettiğimiz o ki… Gerek Türkiye ve gerekse Dünyanın Siyaseti, Twitter parselinde dönmekte. Facebook; bunun yanında, daha Spesifik ve alt seviyede kalmış durumda.
12. Facebook'ta bizimle birlikte olan kardeşlerimizin bir kısmı, Twitter'da da fakiri yalnız bırakmadılar! Müteşekkiriz!
13. Bununla birlikte; DD’yı, ilk kez tanıyan, epey bir Twitterlı kardeşimizle de tanışmış olduk. Ancak bu mecra; nüfusu oldukça bereketli bir adres olmasına rağmen, bizim payımıza düşen sayı, tatmin edici değil.
14. İşte, bu sebeple önce burada yayınlıyor daha sonra Facebook'a geçiriyoruz yazılarımızı. Dolayısıyla “5. Roma'yı Kim Kuracak?” makalemiz de bir iki gün içerisinde, Facebook'taki sayfalarımızda yer aldı.
***
15. Sevgili Kardeşlerimizden Mehmet Demir diyor ki: Abi, YouTube’u boş bırakmayın! Sabah-akşam dinliyoruz, güzel oluyor! Daha fazla sohbet ekler misiniz? Allah razı olsun!"
16. Üstteki cevabın devamı olarak... Evet; birkaç aydan beri, en iyi olduğumuz yerde yani Youtube'da görünmüyoruz. Bunun sebebini, ara verişin başlangıcında ve bu süreç içerisinde, -meraka binaen,- birkaç kez açıklamıştık. Demek ki gözden kaçmış..
17. O halde, burada da kısaca değinelim… Youtube'u ihmal edişimizin nedeni; bu sıralarda yaşadığımız kısmi sağlık sorunları, Kronik yorgunluk… Ve en önemlisi; niyetlendiğimiz bir “Derindünya Vakfı”nın kuruluşu ile ilgili çalışmalarımız…
18. Bu nedenle haddinden fazla vaktimizi alan video kayıtlarına, ara vermek durumunda kaldık. Hatta bugünlerde sıklaştırmış olmamıza rağmen, makale yayınlarını da seyrelttiğimizi biliyorsunuz.
19. Ancak işlerimiz rast gider de Vakfımızı kurarsak; ondan sonraki yayın hayatımız, bir kuruluş çatısı altında ve çok daha profesyonel şartlarda yapılacak, İnşallah! Hatta bir “Sosyal Medya Televizyon Kanalı”nın da acil projelerimizden biri olduğunu söyleyelim.
20. Tabii, vakıfla birlikte; bir “Derindünya Yayıncılık” masamızı da oluşturacağız. İnşallah…
Allahualem…
O nedenle bize, biraz daha izin vermenizi istirham ediyoruz!
***
21. Beydilli Oğuz Beylerinden Sevgili Dostumuz Faruk Badıllı diyor ki: "Ahmet abi selam, dua ve saygılarımla… İnsanlık Tarihine; Adem(as)’den bugüne kadar, bir film şeridi gibi bakmak isteyene gösteriyorsunuz.
22. Rum Suresinin başını, şöyle yorumlamak da mümkün mü acaba; “Rum galip gelecek yani Anadolu yani Hanif Türkler galip gelecek!” Bu galibiyetinn, nihai Tarihi de 2036 olsa gerek. Galler ve Binyılcıların Masasının dışında; Tam Bağımsız bir galibiyet..."
*
23. "İstikbalde ‘Tam Bağımsız bir Türkiye’ olacağını; Hanif İslam’ı temsilen Türklerin; Batının İki Masasını da devireceğini yıllardır anlattınız.
24. Ben de Bozkırlıların; bu çağda, İslam’ı en güzel şekilde yaşayarak/yaşatarak, Adaletle dünyaya nasıl hükmedileceğini göstereceğine inanıyorum! Vaziyet, oraya doğru gidiyor İnşallah..."
25. Sevgili Faruk’un mesajlarına, bir cevap gerekmiyor gibi geldi bize. Gıyaben öz kardeşimiz gibi sevdiğimiz Faruk’un kısa mesajları, birer makale niteliğinde çünkü… Derin bir arka anlam ifade etmekte…
Şükran Sevgili Faruk!
Selam ve dualarımla...
***
26. Sevgili Kardeşlerimizden Fatih33 diyor ki: “Abi, daha önceki yazılarında ‘Binyılcılar, Yahudilere sızdı!’ demiştin; şimdi, tam tersini söylüyorsun."
27. Daha önceki yazılarımızda; “Binyılcılar, Yahudilere sızdı!” demişizdir. Doğru!
28. Tarihi seyir içerisinde; çıkış adresleri, Mısır Medeniyeti Soyluları ve Rahipleri olan ve iki parselde yer alan Binyılcılar; Hazreti Musa'nın hurucu ile birlikte, köle durumundaki İsrailoğulları'nın, Mısır Zorbalığına ve Ezoterizmine karşı, galebe çalmasıyla birlikte; ......
29. ...... onların devrinin başladığını anlayarak, Kavmin içine sızdılar. Ama daha evvel; Hazreti Yusuf'la birlikte; Mısır'a göçen İsrailoğulları da Mısır Devletinde kadrolaşarak, Firavun Oligarşisinin içine sızmıştı! Bu sızma; o kadar derindi ki malum, 200 Yıl sürdü.
30. Bu süre zarfında; İsrailoğulları, Firavunların Firavun olmasını sağlayan “Kozmik Sırlar”a ulaştı ve onu, Resmi Hazineden, sesizce aldılar.
31. Zaten o nedenle Firavun; İsrailoğulları'nı, Saraydan ve Devletten kovarak Köleleştirdi. Bu Kölelik Dönemi de 200 küsür sene sürdü. İşte; bunun sonunda da Hazreti Musa ve Harun, ortaya çıkıp Tarihi tersine çevirdi.
*
32. Bir alt mesajında da şunu soruyor Fatih: “Ahmet abi; daha önceki yazılarında, Habsburglar için 'Mısır Yüzyılcısı' demiştin. Şimdi, Binyılcı diyorsun..."
33. Daha önceki yazılarımızda; Viyana Habsburgları için “Mısır Yüzyılcısı” demişizdir. Ancak bu yazıda Binyılcı olduğunu söyledik. Anladığımız o ki geçen hafta anlaşılamaması sebebiyle yayınladığımız:
34. Küreselcilik,Binyılcılık,Yüzyılcılık ve Galler”başlıklı yazımız ya okunmamış ya da anlaşılmamış. Halbuki o yazıyı, bizim anlaşılamamış oluşumuzdan ötürü, kabahati kendimizde arayarak; özet olarak ve olabildiğice sarih biçimde, bir kere daha yeniden yazarak formülüze etmiştik.
35. Lakin “Veyl olsun kendimize!” ki yine anlatamamışız meramıızı!

Eh, n’apalım; bir kez daha anlatalım bari!
35. Yukarıda dedik ya… Mısır Oligarşisi “İki Taban”dan oluşuyordu. Bir: Seküler Firavunlar… İki: Teolojiist Karnak Tapınağı rahipleri… Bunlar; Kadim Mısır Devletinin “İki Ortak Hanedanı”ydı aslında. Her ikisi de Hazreti Musa eliyle çökertildi yani Mısır yıkıldı.
36. Bu iki Oligarşik Klan; daha sonraki hayatlarında, sıradan insanlar olmayı kabul etmediler. Zira “Tanrısoylu” olduklarına inanıyorlardı. Bu nedenle de Tarih içinde, her daim ve her nerede olurlarsa olsunlar, oranın da yönetiminde bulunmak istediler.
37. Bu isteklerini gerçekleştirmek için yaptıkları planlar, biner senelik olduğu için biz de bunlara, “Binyılcılar” dedik. Ancak bunlardan bir kısmı yani “Rahipler Soyu”ndan gelenler çoğunlula, “Hanedanlaşamadı”lar.
38. Ama en büyük arzuları, bir Hanedanlık ve bağlı olarak, İmparatorluk kurmaktı. Fakat bunlara karşın; Firavun Soyundan gelenler; Avrupa'da Hanedanlıklarını devam ettirmenin bir yolunu buldu ve ara yerde kalmadılar.

İşte; bunların başında da Habsburg Sülalesi gelmekte.
39. Yakınçağ’da, Avrupa Devletlerine hakim olmuş Hanedanların bir kısmı, işte, bu Mısır kökenli Hanedanlardı. Onların başında yer alan Habsburgların peşinden; İspanyol Burbonlar, Fransız Capetiyanlar, İyalyan Savoylar, Bavyeralı Wittelsbachlar vs. geliyordu.
40. Bununla birlikte; bir kısım Avrupa Devletlerinin Hanedanlarının kökeni ise Babil’e bağlıydı. (Zira öyle tarif ediyorlar kendilerini.) Aslında, Avrupa Tarihi; bu Mısır kökenli ve Babil kökenli Hanedanların, İktidar Mücadelelerinin Tarihidir.
41. Bunların; son iki kapışmaları; 1. ve 2. Dünya Savaşları olarak Tarihe geçti. Her iki savaşta da başat unsurlar olarak Windsorlar ve Habsburglar vuruştular.
42. Gelelim Son 20 yıla...2001 Yılı itibariyle İkiz Kuleler'i patlatan “Mısırlı Rahip Çocukları” (en azından önemli bir kısmı) Ahirzaman itibariyle daralan vakit sebebiyle “Budünya”da; kendilerine ait, doğru-dürüst bir “Hanedanlar Zümresi” oluşturalmayacaklarını anladıkları için
43. Kıyamet’i patlatıp “Ötedünya”ya göçmek ve orada, “Tanrının Krallığı”nı kurma hususunda acul davrandılar. Bu nedenle yerleştikleri Amerika'nın; “Küreselci” diye tarif edilen döneminin yapıcıları/hakimleri olarak, “Son Savaş”ın düğmesine bastılar.
44. Bu sefer; hedeflerinde, tüm Devletler, Tüm Dinler ve Tüm Hanedanlar vardı. Yani Hanedanları, (bir kısmıyla genedik akraba, kalan kısmıyla hısım olmalarına rağmen) Mısırcı ve Babilci diye ayırma niyetinde değillerdi.
45. Hatta şunu söyleyelim: 1300 Yılında; Mısır Kökenli Sülalelerden olan Fransız Kralı ile kapışmışlardı; 1789 İhtilalinde de yıktılar. Aynı şekilde; 1800 yılında da “Binyılcı Şövalye Napolyon”un savaştığı Hanedanlar arasında, Habsburglar da vardı.
46. İşte, bu sebeple Windsor İngiliz Kraliçesi; bir plan yaparak, Babilci ya da Mısırcı oluşuna bakmadan, tüm Hanedanları, bir masa etrafında topladı. Ve onlarla -kendi geleneğinde de olan- Yüzyılcılık Paradigması ile bir plan yaptı.
47. Zaten Hanedanlar, her Yüzyılı; tekrar tekrar formatlamayı, 1600 Yılındaki “30 Yıl Savaşları”ndan beri yapıyorlardı. Şimdi de Galler de son kez yapıyorlar. Dolayısıyla “Babilcilerin Kraliçe’sinin Yüzyılcılığı”nın içine, Mısırcı Hanedanlar da dahil oldu ...........
48. .............ve onlar da “Son Yüzyılcı Plan”ın, bir parçası durumundalar; Binyılcı oldukları halde. Zira kökeni ne olursa olsun; Hanedanların hepsi, Budünyacı... Budünya’da Hanedan olamayan Mısır Kökenli Rahipler(in önemli bir kısmı)de Ötekidünyacı....
49. Bu itibarla Budünyacılar ve Ötekidünyacılar, birbirlerinden hazzetmiyor ve (bilinen Tarih çerçevesindeki) Kadeş Savaşı'ndan beri, rövanş savaşları yapa yapa geliyorlar. Durum bu! İnşallah; bu sefer, merâmımızı anlatmışızdır Sevgili Fatih!
*
50. Fatih33’ün bir başka mesajı da şöyle… Diyor ki Fatih: "Abi, İngiltere'nin, Osmanlı Padişahlarının tablolarını satışa çıkarmasına ne diyorsun? Bir mesaj verdikleri kesin! En son, Kanuni tablosunu satışa sundular. Bu konuyu işlerseniz çok sevinirim."
51. Efendim… Yazımızın, Temel Paradigması şu: Bildiğiniz gibi: “Hanedanlar uyandı!” diyegeliyoruz. Oysa 1. Dünya Savaşı'nı, “Binyılcı Hanedanlar”ın Egemenliğini sonlandırmak için çıkarmışlardı.
52. Ve o savaşta, Babilciler ve Binyılcı Rahip çocukları yani “Ra”cılar; Mısır kökenli Hanedanları biçtiler. 2. Dünya Savaşı'nı da (Arka Plandaki Ra’cılar, Habsburgları kullanarak) Babilce Hanedanların kökünü kurutmak için çıkarttılar, esasında.
53. Ancak bu hamlenin erken olduğunu anlayınca da Windsorlarla anlaşarak; Amerika'nın yarısının sahibi oldular. “75 Yıllığına…” demiştik malum. Ve “Amerika'nın Yarısı”nı Kriptolaştırarak, oradan bir “Dünya Amerika'sı çıkardı ................
54. ve de akıl almaz bir “Bilgi,Bilim ve Servet”in sahibi oldular.(Bu varsıllık sebebiyle) Nihai Planları şuydu: 3.Binyılın başında yani bugünlerde, Hanedanların ümüğüne çökecek ve bu meseleyi bitirip kendi “Dijital Medeniyet”lerini kuracak ve de “Cennet Dünyası”na geçeceklerdi.
55. Ama Windsor Kraliçesi'nin, akıllı bir Stratejik hamlesiyle tüm Hanedanlar; toplandı ve bir araya getirildi. Bu Konsolidasyonun adresi; Galler Yuvarlak Mavi Masa oldu.
56. Bu yetmedi; halen “Uyuyan Hanedanlar” da uyandırıldı. Ve böylece bir “Hanedanlar Güç Birliği ve Konseyi” oluşturuldu.

Dedik ya “Uyuyanlar da uyandırıldı.” diye.
57. İşte, bunlardan biri de Türk Hanedanlığı olacaktı. Lakin Türk Hanedanlığı denince akla, Osmanlı geldiği için burada, bir sorun ortaya çıktı. Çünkü Hanedanlar Konseyi'nin baskın unsuru, Masada ve Siyasette etkin olan Babilci Monarklar...
58. Mısırcılarsa Masanın edilgenleri durumunda... Osmanlı'nın, Mısır Ekolünden sayılması sebebiyle tercih, çıkmaza girdi.
59. Sadece bu da değil; Yeni Türkiye Paradigması, edilgen olmayı reddederek “En Etkin” olmaya soyunmuş durumda. Ankara’nın bu etkinliği, Osmanoğullarının da Geleneğinde ve Genetiğinde var zaten. İşte, sorun burada.
60. Bu nedenle Mavi Masa adına Kraliçe; “Yeni Türk Hanedanı” arayışı bile yapmış olmalı. Lakin ortada, tercih edilebilir edilgen bir “Türk Hanedanlığı yok! Her halükarda elde var Osmanlı!
61. Bir ay kadar önce; Savımızı güçlendiren bir haber sızdı ortalığa, … Bu haberde diyordu ki “Osmanoğullarıyla Habsburg Prensleri; Kuşadası'nda, bir otelde toplandılar. Malum; bu iki Hanedanlık, İngiliz Windsorlarına karşı, 1. Dünya Savaşı'nda ortak hareket etmişlerdi.
62. Kuşadası’ndaki gizli görüşmede, Prensler ve Şehzadelerin; yine, ortak yol almak hususunda, bir zemin arayışı yaptıkları anlaşılıyordu. İşte İngilizler, bu olası Muhalif birlikteliğe karşı; Türkiye'ye ve Osmanlı'ya mesaj veriyor gibi görünüyorlar.
63. “Biz, Osmanlı Padişahlarını böyle haraç mezat satar, iktidar etmeyiz/iktidarda tutmayız!” anlamında. “Oturun; otur dediğimiz yerde!” der gibi…
64. Bu anlamda; “Maviler Koalisyonu” Erdoğan'a verdikleri mesajda da “Ya Osmanlıları ikna et! Ya da Türk Tarihinden; doğru düzgün bir Hanedan bul!” demeye getiriyor gibiler.
65. Hatırlayın! Birkaç ay evvel “Fatih ve Şehzadesi” Tablosunu… Ve o manada kaleme aldığımız, “Cemoğulları Hanedanı” konulu makaleyi...
66. Malum; o tabloyu, Muhalefetin Belediye Başkanına satmışlardı. Verilen, tablo değil; aslında İstanbul’du. Bizans enstrümanları çerçevesinde yaşandı o hadise…
67. Bu hengamede ve tam bir yıl önce, fakir de “Ayasofya’yı açmanın tam zamanı!” diye bir kayıt yapmıştık, Pandeminin oluşturduğu flu ortamdan bilistifade... Ondan bir ay sonra Erdoğan’ın, Ayasofya hamlesi, “Bizans Mesajı”na verilen, karşı mesaj olarak mal oldu tarihe.
68. Şimdi; Kanuni satışta... Bu tablonun kime satılacağı; Türkiye'nin İktidarını, kime vereceklerinin de ipuçlarını taşıyacak.
69. Bu satış; bir anlamda, Erdoğan'la Gallercilerin (hatta Windsorların) yollarının ayrılmak üzere olduğunun işareti gibi olup İktidara (Erdoğan’a) verilen, en büyük mesaj olarak okunmalı. Şu anda satışta olan tablo, Fatih'ten daha büyük olan Kanuni’nin resmi…
70. Bu satış, Gallercilerin (hatta Habsburgların), AK Parti İktidarındaki Türkiye ile yola devam edip etmeyeceklerinin de işareti olacaktır, diyebiliriz. Allahualem!
*
71. Mesajlarına devam ediyor Sevgili Fatih ve diyor ki: “Ahmet abi, 33 ve 2053 kozmik yıllar? Vuracak olan kim?"

Yüzyılcıların; her Yüzyılda bir çıkardıkları, dünya ölçeğindeki savaşların tarihi belli: Her Yüzyılın 14'ü ile 18'i (siz buna, 15 ile 20 deyin) aralığı.
72. Yani 1914-1918 1. Dünya Savaşı gibi... Lakin görüldüğü gibi 2014-2018 aralığında; bir Dünya Savaşı çıkaramadı Yüzyılcılar.
Neden?
Korktular…
Herkes; Savaşı, birbirinin üzerine attı:
“Sen çıkar, ben çıkar!” diye…
73. En son, başında kavak yelleri (yani Napolyonluk) esen Macron eliyle Fransa’ya ihale edildi savaş çıkarma işi… O da gitti, Yunanistan’a taşare etti… O da gitti, Rum Kesimini sürdü meydane... O da “Bakın bakın, ne buldum! Altımda, 650 Yıllık Hidrokarbon Yatakları var!” diye..
74. Böylece bilcümle ağzı sulananları çağırdı Doğu Akdeniz’e. İlk hamlede, bir heyecan uyandı ortamda. Fakat Türkiye, üzerine su sıktı ve heyecan ateşini söndürdü. Kısaca, “kimse yiyemedi” diyelim. Ve bu arada savaş tavsadı.
75. Velhasıl “Yüzyıllık Planlar” itibariyle 21. Yüzyıl, Savaşsız geçen ve 2025 Yılında Katastrofik Süreci kapatan bir içerikle “Fos!” oldu/olacak.
76. Fakir gelelim, ahırdaki atın büyüğüne: Binyılcıların; her Binyılda bir yaptıkları, Kıyamet/Armageddon Savaşı'nın da tarihi belli hattı zatında: Savaş; her 1000 yılın 33’ünde başlıyor… Ancak bitiş tarihi; 39 olabilir, olmayabilir de.
77. Yani önü açık bir savaş paradigmasından söz ediyoruz. (Ki bir önceki savaş, tam 200 Sene sürmüştü.)

İşte, üstteki mesajında, Fatih'in söz'ün ettiği 33 rakamı bu yani Kozmik (Kıyamet) Savaşının başladığı Tarih. Ancak Fatih; bu Kozmik Yılları 2053’te bitiriyor gibi.
78. Oysa Erdoğan'ın Ajandasında; 2053 hedefi, İstanbul'un Fethinin yıldönümü olması itibariyle… 2071 Yılı da Malazgirt'in, Seneyi Devriyesi oluşuyla ilgili olup…
79. Ankara; bu yıl dönümlerinde, birer sıçrama yapmak üzere planlar yapıyor. Tıpkı 2023'ün, Türkiye'nin 100. Kuruluş Yıldönümünde de bir atraksiyon planladığı gibi...
80. Peki… 2033 Yılındaki “Ra’cıların Konsepti”nde yer alan Kıyamet Savaşı'nı, kim çıkartacak? Ya da kim, kimi vuracak?
Fatih bunu soruyor işte!
81. ABD’deki 3 Kasım Seçimleriyle birlikte girilen dönem; artık “Yüzyılcıların Katastrofu”nın etki alanında değil; “Binyılcıların Katastrofu” niteliğini taşımakta. Yani bir bakıma Binyılcılar, 10 Sene evvel girdiler, Kozmik 2033 Yılına.
82. Ve bu aralıkta (yani 15 Temmuz’dan beri),anlaşıldı ki…Son beş yıllık kapışma sürecinde Yüzyılcılar karşısında yenik duruma düşen Binyılcılar,bu mağlubiyeti kabul etmedi ve kendilerine bir üst katman ortağı buldu ve de “ZPlanı”na atladılar.Bulunan ortak:Vatikan ve Katolizm.
83. İşte, bu sebeple Papalık(ın Kutsal Tacı) çatladı! Sözünü ettiğimiz; iç içe geçmiş 3 Vatikan Tacının simgeleştirdiği “Üç Papa ve Üç Vatikan” ayrıştı.
84. Dolayısıyla Binyılcıların Kıyamet Savaşı, artık bir “Megiddo Vadisi” vuruşması (ki Türkler ve Yahudiler arasında geçeceği tahmin ediliyordu) özelliğinin ötesinde; .................
85. Judo-Hıristiyan Teolojisinde kaynaklanan “Yuhanna’nın Apokalipsik Atlılarının, Son Din Savaşı”na doğru dönüşmeye meyyal durumda. Yani “Neo Haçlı Seferleri” Yeni Binyılın, Jenerik Savaşı olacak gibi.
86. Bu anlamda, “Üç Papa”nın temsil ettiği üç ayrı yapı; Batılın, “Saabiilik Masası”nda toplaşmaya doğru gidiyor.
87. Onun karşısında da bir “Hanif Masa” kurulmak mecburiyetinde. Bu masayı kuracak gücün tek adayı var: Türkiye. (Masa’da kimler toplaşmaya teşne? Bu, tam anlamıyla belli değil. Şimdilik; “Katar, Somali, Libya, Pakistan” Türklerle beraber. Azerbaycan da aday…
88. Tabii, başkaları da görünüyor: Maduro’nun Venezullası, Türk Cumhuriyetleri, İtalya, Malta, Ukrayna… Hatta Macaristan, Bulgar, Romanya, belki Polaonya… Acaba Japonya? Afrika monoblok ihtiyat...
89. Burada, son sayılanlar; savaş şartlarının, hala “Dünya Savaşı” çerçevesinde olduğunu zannediyor ve onun da “Vekalet”le geçiştirileceğini umuyorlar. Yaşanacak olanın bir “Apokalipso” olacağını anlayınca, bir delik ararlar mı kendilerine. Göreceğiz.)
90. İşte, bu sebeple Yeni (Hanif-Saabi) Savaşta, 70 Düvel (artı Muhalifiyye), Türkiye'yi vurmayı planlıyorlar. Da... “Da”sı var!

Ha, şu cümleyi de düşeyim fasla: İlk Muharebe Siyasi ve 2023’te (3 Kasım ABD Seçimlerine benzer bir anlamı haiz)…
***
91. Sevgili Kardeşlerimizden İ.Koçyiğit diyor ki: “ Ahmet Bey; Rockhfeller ve Rodscild soyu, hangi İmparatorluğa dayanıyor? Bu konuda, bilgi verebilir misin?"
92. Amerikan Ekonomisinin İmparatorları olan Rockefeller ve Avrupa İktisadının Kralları olan Rodschilt Aileleri, Yahudi/Judik Kökenli olup hiçbir Hanedanına mensup değiller. Dolayısıyla İmparatorluklar ve Monarşilerle ilişkileri de iğreti yani Pragmatist bir çizgide sabitli.
93. Aslında; bu “İki Tefeci Aile” ve sayılarının 13 olduğu söylenen benzer Tefeciler; her ne kadar Yahudi gibi görünse de Yahudiliğe sızmış olan “Mısır Kökenli, bir başka Irkın ve Soyun/Soyluluğun, “Aysberg Çıkıntısı” diyebiliriz.
94. Şayet; bu ikisi ve benzeri Tefeciler, Yahudiliklerini önceliyorlarsa… Yahudilerin “İki Hanedanı” üzerinden tarif edeceklerdir kendilerini: Yusuf Hanedanlığı ve Davut Hanedanlığı...
95. Bunlardan, Yusuf Hanedanlığı, Mısırcı özellikler taşımakta... Davut Hanedanlığı ise Babil Coğrafyasının ürettiği bir egemenlikti ve oraya intisaplı olabilir. Buradan hareketle diyebiliriz ki…
96. Babilcilerle ortak hareket eden Rodschiltler; Davut Hanedanlığına bağlı hissediyordur kendilerini…
97. Yusuf Hanedanlığıyla Mısır’daki Tarihi kök sebebiyle Rockhefeller Tefecileri ise kendilerini, Piramitsel Paradigmaya ait hissediyor olsalar gerek. Lakin bu iki Tefeci Kampın, hısım olduğu da biliniyor.
98. Bu faslın son sözü olarak, şunu da söyleyelim: Paranın Dini, Hanedanı, Devleti, Milleti olmaz! Sözü edilen ve fakirin, zaman zaman “Paranın Hanedanları” yahutta “Paranın Tefecileri” diye adlandırdığımız bu aileler de öyle! “Paranın Hanedanları” yani…
99. Bu yüzden; hiçbir şeye ve hiçbir yere mensup değiller.

Aslında; Monarşik Mavi Hanedanlar da bunlardan farklı değil. Çünkü gerek Babilci ve gerekse Mısırcı Kökene dayansalar da…
100. Hanedanların da Milliyeti, Dini ve hatta Aidiyeti dahi yoktur. Zira onlar; kendilerini, Tanrı yerine koydukları için böyleler. Çünkü “Tanrılar, insanları bağlayan aidiyetlerden azadedir.”
***
101. Kısa bir ara...
5. Roma’yı Kim Kuracak?
SORULAR ve KARŞILIKLARI
Ahmet YOZGAT
101 Sevgili Kardeşlerimizden 1176 İtsjustalix diyor ki: Allah razı olsun Ahmet abi. Filipinler, Endonezya, Malezya ve Singapur gibi ülkeleri nasıl tarif edebiliriz peki ? Bağımsızlar mı, yoksa Binyıl güdümünde mi?"
102. Burada sözü edilen Devletler; geçmişte, Avrupa Emperyalizminin birer parçasıydı. İngilizlerin Hollandalıların vesaire. Ancak 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, Avrupa Emperyalizmi, -en azından; fiilen- çöktü. Dünya Sahnesinde Binyılcıların Emperyalizmi yani Küreselizm başladı.
103. Dolayısıyla bu ülkelerde; o yıllardan beri, Binyılcı Amerika'yla ortak iktidarlar görev yaptılar. Yalnız bunlardan Singapur hariç... Zira bu “Minyatür Devlet” bizatihi, Binyılcıların bina ettikleri bir “Gözetleme Kulesi” gibi...
104. Yani sayılan Devletlerinin yer aldığı, Çinhindi Bölgesinde; Binyılcıların oturduğu Başkent Tarassut Kulesi: Singapur. Çinhindindeki sayılan ve sayılmayan Devletlerin İktidarlarının yuları Singapur’a oradan, Pas-Com’a, Oradan da ABD’deki Kripto Binyıl Aklına...
105. Singapur ve“Singa-Modeli” misali, başka “Binyılcı Başkent Kuleleri”nin de bulunduğunu söyleyelim. Mesela, Çin’i gözetleyen Tayvan. (Hong-Kong’da Çin’i gözetleyen Kraliçe Kulesiydi. Geçen yıl ki sokak savaşlarında, Binyılcılar ele geçirmek istedi ama sahibesi müsaade etmedi.)
106. Bunun gibi Japonya ve çevresini gözetleyen Güney Kore... Körfezi gözetleyen BAE/Birleşik Arap Emirlikleri. Arap alemiyle Akdeniz ve Ortadoğu'yu gözetleyen İsrail. bunda Bir zamanlar; Arap alemiyle iç içe olan Lübnan’da vardı.
107. Ve yine bir zamanlar; Komünist Ülkeleri gözetleyen Doğu Almaya. Kafkasya'yı gözetlemesi için kurulan ancak bunda başarılı olamayan Ermenistan. Ve benzeri…
***
108. Sevgili Kardeşlerimizden Soner Hoca diyor ki: "Konunun en mühim noktası, en sonda! Türkiye'nin, önce kendi üzerinde tatbiki olmadan, gerisi yalan. E, bazı şeyleri konuşmak için bile erken diyorsak, tatbiki ne zaman? 2023, 2053, 2071 hedefleri...
109. Konuşma tatbikat ve icraat mi oluyor acaba iktidarın zihninde?"

Evet… Bazı şeyleri konuşmak için erken dedik!
110. Kim için erken, ne için erken? Elbette, Türkiye için erken olan şeyler olsa gerek. Ona “Vesayet” deniyordu bu dönemde. Bununla kastedilen Ordu’ydu. Lakin Ordu, artık Peygamber Ocağı kimliğine geri dönmüş görünüyor. Ama Vesayet bitmiş değil.
111. O halde, anlaşılmış oldu ki Ordu, Vesayetin kendisi değil; korucusuymuş. Ordu rücu etti ancak o Vesayet yerini koruyor.
112. Zaten Cumhurbaşkanı’nın, Yeni Anayasa çıkışı; yerini koruyan o, “Derin Vesayeti” Hukuken çökertmeye matuf bir atrak. Bu çerçevede; “Vesayetsiz Metin”i oluşturmaya dayalı bir süreci başlatacak.
113. Burada sıralanan 2023-2053-2071 Hedeflerinden önce, “Yeni ve Nötr Anayasa”nın konuşuluyor olması; tatbikatın düğmesine basmak anlamına gelmekte.
114. “İktidarının zihniyetinde; “Tatbikat ve İcraat” konuşmak olarak mı kodlanmış durumda?” deniyor. “Bilmeyiz!” diyeceğiz de…
115. Öyle olmadığı biliniyor. İktidarın son yıllarda yaptığı çalışmaları, “İcraat”ten ve “Hiçbir şeyin erken oladığı Özgür Ülkeyi inşa etmenin alt yapısı” saymak lazım...
116. Bu icraatın, en büyük ve teorik (Hukuksal) hamlesi de “Hür Anayasa” olacaktır zaten. Bugünlerde, onu konuşuyor İktidar (Cumhur İttifakı) çevresi.
117. Son yazımızda fakir, “Bazı şeyler için erken olduğu kanaati hasıl oldu bizde…” cümlesiyle ifade ettimiz “şeyler” şahsımızla ilgili, İktidarla değil.
118. Şöyle ki: bildiğiniz gibi gerek gazete, gerek televizyon, gerekse internette konuşan tüm Analizciler; ortak bir metnin kendileri tarafından yorumlanması şeklinde konuşuyorlar. En farklı konuları anlatan tek kanal, Derindünya! (Hakkı teslim etmek lazım!)
119. Ancak yukarıda söyledik ya Twitter'da 4 Bin kişi tarafından okunuyoruz sadece. Oysa geride, “10 Yıl” bırakmışız fakir. Değil 10 Yıl, arkalarında on ay bırakan pek çok Analizcinin takipçi sayısı, bizim 10 belki de 100 katımız.
120. (Haşa! Ağabeyleri, kıskanıyor değiliz lakin onları, gıpta ettiğimiz ve imrenerek takip ettiğimiz de doğru!) Bu yüzden; kendi kendimize soruyoruz, sorunun nedenini anlamak için: Niçin Derindunya’nın kısmetine bu kadar az düşüyor acaba?
121. Kendi sualimize verdiğimiz cevap şu: Konuştuğumuz konular, anlaşılmıyor. Bu anlaşılmama bizim zafiyetimizden kaynaklanmış olsaydı Twitter'daki 4 Bin kişi, Facebook'taki 15 Bin kişi Youtube'daki 60 Bin kişi de olmaz
122. (Bu arada, yüz binleri hatta milyonu geçmiş kayıtlarımız da var.) ve Derindunya kampında bir araya gelmezdi. O halde niye? Cevap olarak tek cevap kalıyor “Henüz konuştuğumuz/konuşacağımız şeylerin vakti gelmemiş anlaşılan.”
123. İkide bir, “Analizci Dünyasının fiili vakti, hala 20 Yy’da!” diye şikayet ediyoruz ya… Ve ekliyoruz ya, “Biz fakir, 21 Yy’dan konuşuyoruz!” şeklinde. Ve de “21.Yy’ın; aslında, 2 Bin Yılında değil, 2025’de başlayacağını söylüyoruz ya... İşte…
124. Bu hesaba göre; fakir şu anda, en az 5 sene önceden konuşuyoruz, 5 yıldan sonra olacakları demektir bu.
Bu bir!
125. İkincisi ise... Son aylarda “Aryanlaşmaktan” ve “Haniflik-Saabilik”ten falan söz ediyoruz ya… Bu dairede; Aryanlaşmış bir ülkede, Aryanlaştığını dahi bilmeyenlerin arasında birisinin çıkıp “Aryanlaşma” diye bir tehlikeye dikkat çekmesinin ne anlamı olabilir ki. Hiç!
126. Çünkü bu dikkat, erken çekilmiş bir dikkattir. Bunun gibi “Haniflik” de aynı sebeple erken. (Daha düne kadar “Babil ve Mısır Ekolleri” bahsimiz de erkendi. Ama artık değil. Çünkü 266. Son Papa, “Babil’i kurmaya geldim!” deyiverdi Müslüman Mahallesinde.
127. Bu konu artık erken olmadığı için birkaç günden beri Vatikan’ın esrarını faşediyoruz.) Henüz erken derken; “Saydığımız sebeplerle beynindeki ve yüreğindeki enginliği, coşkuyla anlatmaya çalışan bir adamın, düştüğü göreceli komik durumu…
128. Ve hafife alınmanın sıkıntısını yaşıyoruz.”Fakire; “Erken” dedirten bir iki hususu, cevapların sonunda yapacağımız, bir serbet değerlendirmeye bağlayalım.

Ve faslı burada kesmeden önce şunu da ekleylim. Muhterem Hoca’nın mesajından algıladığımız bir başka “kuble”daha var.
129. Fakir’in, İktidar adına komuşuyormuş gibi sanılması… Hilafı hakikat! Daha önce de demiş olmalıyız: Biz, Devletin yanındayız AK Parti vs’nin yanında değil. Bu tercihimiz, “İktidar Devlet” ilişkisi nedeniyle yanlış algılanmakta ve değerlendirilmekte.
130. Derindunyayı başlangıçtan beri izleyenlerin huzurunda; “Kardeşlerim! Artık insanlar arasında “Tarafsızlık kalmadı. Herkesin bir dünya görüşü ve tarafı var." demiş ve devam etmiştik. Ve eklemiştik: Bu anlamda, belki de tek tarafsız adam bu fakir.
131. Aslında o da bir tarafın yanında; Türkmen Milletinin ve Devletinin… Her biriniz, DD Platformuna, bir başka taraftan geliyorsunuz. Aramızda Yahudiler, Hristiyanlar, Sünniler, Aleviler, Mistikler… Solcular, Sağcılar… Komünistler/Sosyalistler, Ulusalcılar…
132. Özellikle de Ülkücüler, İslamcılar var. Herkes, birer miktar, kendinden sanıyor fakiri; … Özellikle de Ülkücüler ve İslamcılar… Biliniz ki fakir, hiçbirinizden değiliz. Durduğumuz zemin, ayağımızın bastığı yüzölçümü kadar! Buraya da ancak kendimiz sığabiliyoruz.
133. Bitte! Kimse, fakirden olmasın; olamaz da çünkü alan yok! Buna rağmen, “Olacağım!” diyenler varsa aranızda, sorumlu değiliz fakir. Çünkü yazdıklarımız/konuştuklarımız, sizin için değil; kendi sorularıma/sorunlarıma verdiğim karşılıklardan oluşmakta.
134. İsteyen misafir gelir; okur veya dinler. Çıkarken de çöp kutusu, kapının ardında; atın bizamet... Yine de biz, bir “Miri Ada’yız” şayet varsa hakkımız, helal olsun! O kadar!
***
135. Sevgili Kardeşlerimizden Reisultraarslan diyor ki: " Osmanlı İmparatorluğu adeta, “İki Kripto Yahudi”nin kavga arenası olmuş..."
136. Evet, 1453'te gelirken yani 1451 de padişah olan Fatih'in, İstanbul'a göz diktiği aşikardı. Yani bir Devlet bir İmparatorluğa saldırmaya hazırlanıyordu. Yani bir Kurt bir Aslana hücum edecekti. Kurtla Aslanın mücadelesinde aslanın kazanması Mukadder!
137. Ama bu seferki Aslan, o kadar kocamış ve yaralanmıştı ki! Kurdun karşısında ancak iki ay dayanacağı belliydi. Yani Fatih, Bizans'ı çökertip Devletini, Yagısal olarak İmparatorluk yapacaktı/yapmakla yükümlüydü.
138. Şurası bir genel geçer: İparatorluklar; bir anda, cazibe merkezlerine dönüyor. İşte; bu manada, Yahudilerin burnu, dünyanın en iyi koku alan organıydı/organıdır. Nerede şansı bol, önü açık, Potansiyel gücü yüksek bir kişi, bir toplum ve bir Devlet varsa…
139. Yahudiler, onun kokusunu alır ve zaaf döneminde içine sızarak; gizli bir destekle Potansiyelini patlatırlardı. Ve Tarihte bu yanlarıyla hep önde ve meşhurdular. (Şöyle bir laf etmiştik epey bir zaman önce: Süper Güç yok, Süper Yahudi bir gerçek!)
140. Patlayan iç Dinamiğin İmparatorluğa dönüşmesinden sonra da o Potansiyelin tüm Potansiyel içeriğini, sonuna kadar emmek/soğurmak/sömürmek de “İki Yahudi”nin temel amacı olur, hattı zatında. Çünkü Kavim, hep böyle yaptı.
141. Hep yükselen kavimlerin yanında durdu (mazlumları hiç sevmedi.) ve kanını emdi. Bitiş dönemine beş kala kaçtı ve bir başka potansiyeli patlatmaya yöneldi.
142. Bu nedenle Fatih ve Oğlu İkinci Bayezit’le birlikte; iki Yahudi; iki Ekol, iki fırka, iki parti olarak Osmanlı Sarayı'na da Ordusuna da Enderun’una da da hatta Hanedan ailesine de sızdı ve yıkılış anına kadar, “Tahterevalli indir-kaldırı”yla Devlete egemen oldular.
143. Konuyu Uzunca bir makale halinde yazdık. Üzerinde çalışıp yayınlayacağız.
***
144. DD’nin yazarlarından Sevgili Recep Özbay diyor ki: "Sevgili Ahmet abi! Yavuz ölmeseydi ne olurdu? Fatih ve Yavuz; iki kudretli Sultan ve iki suikast... Buradan muhteşem kitap konusu çıkar..."
145. Tarihçiler; şundan, hiç hoşlanmıyorlar: Efendim; o olay öyle olmasaydı da böyle olsaydı, o hükümdar tahta çıkmasa da şu çıksaydı… Acaba Tarih, nasıl bir noktaya evrilirdi? Ama biz öyle düşünenlerden değiliz.
146. Bir bakıma; Tarih Felsefesi” formatındaki bir alandan konuşuyor sayılırız herhalde. Zira Tarihsel yorumumuz, Tarihçilerin hazzetmediği o sorulardan neşet ediyor! Şayet, böyle olursa Tarih; günümüze ışık tutar, diyoruz yoksa hikaye...
147. O halde; “Eğer; Yavuz ölmeseydi ne olurdu?” Adı üstünde ve devrin Padişahı çok Yavuz! Bu nedenle Doğu Seferini tamamladıktan sonra; Dedesi Fatih'in izinden yürür, Otranto üzerinden İtalya'ya çıkardı.
148. Zaten Fatih'in Son Seferi, zannedildiğinin aksine, Otranto üzerinden Roma'ya değil; ondan önce, Roma'nın “Derin Anası” olan Mısır'a yapılacaktı. Bu, Fatih'in Sırıydı.
149. Ve bu nedenle Fatih, sefer senesinde ordusunu, Avrupa Yakası'nda değil; Anadolu Yakası'nda topladı. Osmanlı Askeriyesinde Gelenekti: Doğuya gidecek Ordu, Anadolu'da; batıya gidecek Ordu ise Avrupa Yakası'nda toplanırdı.
150. Hatta şunu da söyleyelim: Bu bağlamda; şayet Fatih, “Sol gösterip sağ vurmak…” şeklinde bir taktik uygulamasa da Otranto’dan, Roma'ya doğru harekete geçseydi… Allahualem; belki, suikastte ölmeyecek fakat yaralanacaktı.
Lakin öldü!
151. Çünkü Batının, Roma'nın, Vatikan'ın ve Papaların Kırmızı Çizgisi Mısır’dır! Şöyle söyleyelim: Batı, Roma, Vatikan ve Papalar şeklinde saydıklarımız; birer “Ampul” gibiydi ve ancak ışıklarını, Mısır Enerji Merkezinden almaktaydılar/almaktalar.
152. O nedenle “Ampuller” patlayabilir fakat Enerji Merkezini patlatmak, yok olmanın diğer adı sayılırdı/sayılır o cihette. Peki; Fatih’e Sefer Müsadesi vermeyen “Ampuller” neden, Yavuz'a müsaade etti?
153. Etti çünkü Yavuz; Aşkenazların Eniştesiydi; Sefaradların da mirasçısı oldu, babasının üstünden. Yani “İki Yahudi”yi de kendi zarfı içerisinde toplamıştı. Bu nedenle ona, engel olamadılar ya da olmadılar.
154. Çünkü her İki Yahudiye de Arzı Mevud’un mavi boncuğunu vermişti, Sultan Yavuz. Fakat Arzı Mevudu ele geçirdikten sonra boncukları, tandıra atıp yaktı. Bunun da bir cezası olacaktı herhalde!
155.Evet Sevgili Recep! Fatih ve Yavuz yani Osmanlının 70 Yıllık döneminde, asıl düşmanı yani “İki Yahudi”nin gizini çözmüş, “Bir Osmanlı Ajanının Mücadeleleri” şeklinde mükemmel bir roman düşünülebilir. Araya; Bayezit ve Cem Sultan'ın hikayelerinde katarak... Kısmetse yazarız!
156. Sevgili Recep’in ikinci mesajı şöyle: Osmanlı’nın Tarihi kırılma anları.. Bu anları, çok iyi analiz etmek gerekiyor. Derin Tarih, Derin Perspektif, Derin Görüş böyle olsa gerek! Sevgili Ahmet abi; kaleminiz, yüreğiniz her daim cesur olsun İnşallah!
157. Sadece Osmanlı'nın değil… Bozkırlı Budunun kırılma noktalarının tespit edilip baştan sona ve tek bir yazıda toplandığı bir makale, çok iyi olur kanaatindeyiz. Bunu da aklımıza yazmış olalım!
158. “Kırılma Noktaları ve Sonuçları” konusunu içeren bir makale tasarlamak üzere akıl dosyamızın bir kenarında beklemeye alalım. Vakit bulursa fakir, yazarız İnşallah!
159. Aslında; birkaç yıl evvel, bu konuda bir makale kaleme almıştık: Galata-Üsküdar'a karşı! Ve yine benzeri bir makale yazdığımızı da hatırlıyoruz: “Anadolu Üzerine Komplolar” olacaktı etiketi herhalde.
160. Fakat sözkonusu makalelerin gelişmiş halini, Avrupa Yakası-Anadolu yakasına mı Karşıydı yoksa Anadolu Yakası-Avrupa Yakasına mı? ifadesi ile yazmamız mümkün! Bunu da akıl dosyamıza iliştirelim!
*
151. Sevgili Recep’in üçüncü mesajı ise şöyle: Sevgili Ahmet abi... Bu “Avrupa yakası, Anadolu Yakası”nın Kronolojik Tarihi hikayesini, Osmanlı’dan günümüze kadar takip ederek; bir hikaye ortaya çıkarabilirsin? Böyle bir çalışma; Derindünyanın tarihseverleri için güzel olur!"
162. Aslında; birkaç yıl evvel, bu konuda bir makale kaleme almıştık: Galata-Üsküdar'a karşı! Ve yine benzeri bir makale yazdığımızı da hatırlıyoruz: “Anadolu Üzerine Komplolar” olacaktı etiketi herhalde.
153. Fakat sözkonusu makalelerin gelişmiş halini, Avrupa Yakası-Anadolu yakasına mı Karşıydı yoksa Anadolu Yakası-Avrupa Yakasına mı? ifadesi ile yazmamız mümkün! Bunu da akıl dosyamıza iliştirelim!
***
164. Sevgili Kardeşlerimizden Ali Ünsal diyor ki: "Daha sonra Trabzon'da doğan ve İstanbul'a gidip Hükümdar olan Kanuni'nin, Roma hedefi de bu doğrultuda olabilir mi?
165. Şayet Fatih; Roma’yı alabilseydi, kendi hayatında bu üçlemeyi yaşayan hükümdar olarak, Tarihin en önemli Hükümdarları içine girecekti. Kaldı ki hala öyle.”
166. Trabzon'da doğan ve İstanbul'da Hükümdar olan Kanuni'nin hedefi, artık Roma değildi. Viyana’ydı! Zira Fatih'i zehirleten Papa, kurduğu planlarla ve Siyasete koyduğu yanlış işaretlemelerle Roma Katedrali'ndeki Kızılelmayı; Viyana Habsburglarının Sarayı'na yerleştirmişti.
167. Dolayısıyla Kanuni, yanlış işaret üzerinden; Viyana'ya gitti. Hem kendisinin, hem de ülkesinin en güçlü olduğu bir zamanda Viyana'yı alamadı ma. Ya yanıltıcı işareti çözse Viyana’ya değil de Dedesinin ideali doğrultusunda Roma'ya gitse ne olurdu?
Roma düşerdi…
168. Vatikan düşerdi... Hristiyanlık düşerdi... Yani Kanuni; Büyük Dedesinin yerine, “Büyük Müslüman Roma”yı inşa edebilirdi. Ama yanıldı, yenildi. Peki, Muhteşem Süleymanı kim yanılttı kim yendi Viyana’da.
169. Plan Papa’dandı. Uygulama Seferad Yahudilerinden… Yenilginin muzaffer tarafı Cermenler ve Habsburglardı. Ama sinsi darbeyi vuran, Aşkenazların sızdığı Lehler/Polonezlerdi.
170. Peki, Aralarında Kırımlılar var mıydı? Bilmiyoruz. Ama galiba, tarihçilerin böyle bir kuşkusu var! 2. Viyana Yenilgisinde ise kuşku, gerçeğe dönüşmüş gibi görünüyor.
171. Peki, İki saatte tamamlanan Mohaç Zaferinde, Asyalı Bozkırlılarından ama Katolik olan Macarların, Osmanlı’ya yardımından söz etmek mümkün mü?
Tabii!
Allahualem…
***
172. Sevgili Kardeşlerimizden Avsarli diyor ki: "Şöyle de bir sorun var ki… Bu sorun, tek bizde de değil… Yunanistan; ve Avrupa, bizden daha kötü! Merkıl Teyze saçını, başını yoluyormuş. Dünya, Big Bang’de… Devasa adımlarla yürüyor.
Bakalım nereye kadar?"
173. Bugünlerde sürekli türbülanslar tekrarlayan Dünya Siyasetinin toz dumanı arasında, kimsenin önünü gördüğü yok! Dolayısıyla hem Pandeminin sıkıntısı, hem Siyasetteki anlaşılmaz Katastrofik altüst olmalar; Avrupa'yı iyice bunaltmış durumda.
174. Şunu söyleyebiliriz ki gerek Pandemide, gerek mevcut Siyaset Türbülansın da en aklı başında ya da önünü görebilen ülkesi, yine de Türkiye…

Bu arada yaşanan bazı olaylarla ilgili olarak; kısa bir tur atalım, mesajın çağrıştırdıkları bağlamında…
175. Avrupa çerçevesi içinde; Fransa cihetinde, olan bitenleri; iki yıldır, yakından gözlemliyoruz da… Son günlerde, Almanya cihetinde de bir takım gariplikler olmaya başladı. Din akşamki haberlerde, Şansölye Merkel vardı.
176. Özetle dedi ki: “Türkiye’ye ihtiyacımız var.” Doğu Akdeniz’de Ankara’yı haklı bulduğunun altını çizdi. Dün gerçekleştirilen; “Fransa’nın kuruluşunun 200. Yıldönümü Kutlamalarına davetliydi; gitmedi.
177. (Diğer davetliler de itibar etmedi, söz konusu davete: Biden, Putin hatta Macron bile. Yunanistan’ın tek ağır misafiri, (Battenberg Prensi) Charles’ti. Prens, Yunanistan’a bağlı köklerine vurgu yaptı. Biliyorsunuz Charles’in Babası Filip, Yunan Prensiydi.
178. Gerçekten de Yunan Prensi miydi?
Hayır!
179. Genetik Kökü Bavyera Wittel ve Danimarka Oldenberg Sülalelerine uzanan Filip, Rus Romanoflarıyla da akraba ama Yunanlılarla hiçbir şey! Yunanistan; Yunan Devletinin 200. Kuruluş Yıldönümünü kutluyor da…
O da mavra!
180. 1929’da, Osmanlı’dan kopartılan Mora Yarımadası üzerine kondurulan Devlet, Yunan Devleti Değil; bir Bavyera Kolonisiydi. Çünkü Kral Otto, Wittwlbachlıydı.

Bir darbe sonucunda bu Hanedan, Oldenberglere geçti. Monarşinin birinci yıkılışı ta, 1924’te oldu…
181. Ama Yunanlılar, Cumhuriyeti yürütemedi ve 1935’te referumla tekrar Krala tabi oldular. Yunan Monarşik Devletinin, nihai yıkılışına neden olan da Türkler… Kıbrıs Sorununun dik yaptığı, 1967’de Albaylar Darbe yaptı ve direksiyonu ele geçirdiler.
182. Monarşini kesin çöküşü, (ki aynı zamanda, Cunta’nın da yıkılmasıydı) 1974’deki, Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle oldu. Bu hesapla “Yunan Cumhuriyeti”nin yaşı: 48… Bu nedenle kutlamalar için iki yıl daha bekleyerek, 50. Yaş Günü Şöleni şeklinde yapmaları gerekirdi.)
183. Dönelim Almanya’ya… Zaten, Merkel’in; yaptırımlar konusuna, pek sıcak bakmadığını da biliyoruz. İşte şimdilerde, böyle bir Merkel Federal Almanya’sı var karşımızda. Federal Yapının sahibinin de “Frankfurtçular” olduğunu biliyorsunuz yani Pentagon Euro-Com’cuları…
184. Biliyorsunuz siyaseti bazen dizi filmler üzerinden de okuyabiliyoruz. Özellikle TRT filmleri yardımcı oluyor fakire... Bir ay kadar önce, TRT'de bir Dizi Film başladı: Teşkilat! Bu konuyla ilgili olarak; geçenlerde, kısaca söz etmiştik bir makale de.
185. Bugün de bu babadan olmak üzere; evvela, şunu söyleyelim: Dizinin temel konusu, İHA'lar ve SİHA’lar. Şimdiye kadar; TRT Dizilerinde, “Alman Ekolü”ne toz kondurmuyordu. Fakat ilk defa Teşkilat dizisi, bu TRT Geleneğini kırdı.
186. Kurumun içine yerleştiğini zannettiğimiz, “Alman Lobisi”nin saf dışı edildiğini gözlemledik.
Ya da atlatıldılar.
187. Şöyle ki… Dizinin Hikayesi içerisinde; MİT ekibinin peşinde olduğu “Şirket”in tayin ettiği, Filistin devletini ele geçirmek niyetini aşikar eden bir Hain Arap (Muhtemelen Dahlan) figürünün uzatısı olan bir Fransız Ajan-Terörist var. MİT’çiler onun peşine düşmüş durumda.
188. Ancak Senaryo, Almanya'da geçiyor. Yani Türkiye Ajanları; Filistin'e göz koymuş Şirket Temsilcisi ve Suikastçı Terörist Fransız'ı, Almanya'da arıyor ve operasyonu, Alman sahası içerisinde çekiyorlar.
189. Yani anlaşılan o ki… Ankara; Almanya'ya, ikinci elden ancak kapsamlı bir mesaj ulaştırıyor gibi. Demeye getiriyor ki “Fransızlara ve bazı Türk düşmanı Araplara verdiğiniz gizli desteğin farkındayız. Yapma!”

Türkler; işte bu durumu, TRT’den ilan ederek, uyarıyor Berlin'i.
190. Peki, Almanya mesajı almış mıdır?
Evet... “Yumuşak Merkel” Politiği, bunu gösteriyor.
191. Gösteriyor da… Bu teslim olan değil, alttan alan ve sızma operasyonuna hazırlanan Almanya ikiyüzlülüğü olsa gerek...
192. (Bayan Merkel, Sultanahmet Patlamasının sonunda, Davutların Ahmet’i de böyle ayartmıştı. Pelikan aklıevvelliği buradan çıktı, “Gelecek” de o hat üzerine bina edildi zaten.)
193. Türkiye-Almanya arasında oynanan poker, sadece TRT Dizisine yansıyor değil; daha can acıtısı var… Şöyle ki… Bu arada Türkiye; Afrika'yı boş bırakmıyor.
194. Almanya'nın, sömürge dönemindeki Afrika Kolonileri; Namibya, Ruanda, Burundi, Tanzanya, Togoland/Togo’ydu… Türkiye, Fransız Kolonilerinin ardından, Alman Afrika'sında da operasyon planını masa üstüne çıkarmış durumda.
195. Sadece Alman kolonileri değil. İngiliz devletçikleri de hedefte ve Derin anlamlı müdahalelere hazırlanmakta. En son gündemde, Gambiya vardı yani Fransız Senegal’inin ortasına bir kama gibi sokulmuş olan İngiliz dilim...
196. Ankara; İslam Gambiya’sında, bir “Yeni Devlet” inşa etmenin düğmesine bastı.

Afrika'da hızla yükselen, Fransız Bölgesi'ndeki derin nefreti kullanan Ankara, Fransız sömürgelerinde cirit oynuyor şu birkaç yıldan beri.
197. Bu Tamam da...
Ankara, ilk kez, İngiliz çıkarlarına da saldırmış olmakta.
198. Dendiği gibi Gambiya, bir Kraliçe sömürgesiydi. Fakat malum olduğu gibi Batılılar; 2. Dünya Savaşı'nın sonunda, Sömürgelerine göreceli ve kısmi bağımsızlık vererek geri çekildiler. Bu bir kandırmacaydı aslında! Batılıların bulduğu, “Yeni Sömürge Konsepti” diyelim buna.
199. Konsepti icat eden ve 1.D. Savaşı'nın sonunda kısmi olarak denemeye geçen; Büyük Britanya İmparatorluğu olmuştu. Diğer Sömürgenler de bu Metodu benimsedi. 2. D. Savaşı'nın sonunda ise tam anlamıyla “Yeni Konsept”i pratize ettiler.
200. Yani Sömürgelerinin tamamını serbest bıraktılar güya. Ama onları İngiltere “Commonwealth” yani “İngiliz Milletler topluluğu” adını verdiği… Fransızlar da “Frankofon Devletleri” etiketiyle “Modern İmparatorluk”lar çerçevesinin içine sabitleyerek yaptılar/yapıyorlar bunu.
201. Çünkü İngiliz Aklı; iki Dünya Savaşı'nın sonunda anladı ki… Yerinde ve Doğrudan Müdahil Yönetim, çok masraflı olmaktaydı.
202. Oysa “Yeni Konsept”te Devleti değil, zihinleri; kendi “Beyaz Devleti'n Kutsal Örkü”ne bağladı. İntisaplı Yerel Yönetimler (Kapıkulu Bekçiler) eliyle oraları idare etmeye başladı halen masrafsızca sürdürüyor/sürdürüyorlar.
203. Nasıl mı? Her yıl Koloni Ülkelerinin, Milli Hasılalarının üçte ikisini, “Peşin peşin” alarak… Geri kalan üçte birlik hasılayı da yerel yönetimlere -sadaka mahiyetinde- bırakmaktalar. Ve Modern Dominyon Ülkelerini idare etmeyi, böyle Finanse ediyor/ediyorlar ...............
204. yani yine kendi paralarıyla... Fransa'da bu oranın; Yüzde 85'e 15 olduğu söylenmekte. (Diğerleri de ona keza…)
205. Buna göre, her Fransız Sömürgesi; yıllık bütçesinin Yüzde 85'ini, nakit para olarak Fransız Merkez Bankasına yatırmak zorunda! Geri kalan, Yüzde 15’de ülkenin İdaresi için “Bekçiler”e bırakılıyor. O da bırakılıyorsa.
206. Dönelim Gambiya’ya… Bu ülkeyede; benzeri şartlarda bağımsızlık verildi: 1965... Tabii ki Commonwelt kalebendinde hapis olarak. Ancak bir türlü kendisini toparlayamayan Gambiya, beş sene sonra Topluluk’tan ayrıldı. Fransız Ekolüne yaklaştı. O adreste de tutunamadı.
207. 45 Yıl sonra, Başkan Yahya, 2015’de Devletin adın ve yönetimini değiştirdi. “İslam Gambiya”sı, böyle ortaya çıktı. Bu format, iki yıl sürdü. Yahya, şaibeli bir seçimle düştü/düşürüldü. Yeni Başkan “Adam” İngiliz Topluluğundan yanaydı. Bu da çözüm olmadı.
208. Ve Gambia Devleti'ne sonunda Türkiye'ye müdahale etti. Aslında; İngiliz Sahasındaki, bu müdahale ve Alman Sahasındaki hareketlenme, Galler Masasına verilen bir nota gibi duruyor.
209. Bu durum karşısında Almanya ve İngiltere; Türkiye'ye karşı, Fransa gibi öfkeli davranmayacak gibiler. Yani Türkiye’nin Afrika Sahalarına müdahil olma düşüncesine rağmen, özellikle Almanya'dan herhangi bir çığırtkanlığı gözlemleyemiyoruz.
Aksine, vaziyet mutedil!
210. Peki, bu müdahaleyi sineye mi çekiyorlar? Hayır! Hususiyetle Alman Aklı, tavsamış dostluğu pekiştirerek, ülkeye sızma kanallarını genişletecek diyebiliriz. Ve Millet İttifakı’nın tamamı üzerinden, “Ayartma Operasyonu” başlayacak kanaatimizce.
211. Yani halen ABD Yörüngesinde seyreden ittifakı, Biden'in elinden almak için kendi, “Alman Ekolü”nü harekete geçirecektir. Yani “HDP, CHP, İP, DP ve hatta Saadet” Partilerinde, Ekol Mücadelelerine şahit olabiliriz, diyoruz.
212. Önümüzdeki günlerde bu işler, daha da kızışacak gibi görünüyor. Tandoğan, “Topuna Karşı” pozisyon almakta… Ha; bu arada; Ak Parti 20 Mart Kongresine Deva ve Gelecek çağırılmadı, HDP gibi…
213. Bu davranışı; Alman ve İngiliz Ekollerine kıymet verilmediği şeklinde mi okumak lazım; Tandoğan'ın bir yansıması olarak...

Ve tam o esnada da “Türkiye; Brüksel’de, Dışişleri Bakanları aracılığıyla ABD’nin Yeni Yönetimiyle ilk teması sağladı.” haberini geçti Ajanslar.
214. Bilindiği üzre… Birkaç gün önce; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Brüksel'deydi. Orada, ABD Dışbakanı ile görüştü. Ve “S400 dosyası kapandı!” dedi. Aynı gün İnternetteki; “Türkiye, kendi S400’ünü yapıyor!” şeklindeki haberi de görmüşsünüzdür.
215. Anlaşılan o ki Ankara, NATO şartlarında bir S400’ü tezgaha koydu. Ve kendi ihtiyacından sonra, NATO'nun gereksinimini de karşılayacağının sözünü verdi mi acaba? Muhtemelen!
216. Onun için ABD ve Türkiye Dışişleri Bakanları, Brüksel buluşmasında el sıkışarak, “S400 Dosyası”nı kapatmış gibi göründüler.

Akabinde de Biden, Erdoğan’ı Tele Konferansa davet etti 40 Büyükle beraber...
217. Söz Afrika'dan açılmışken… Ankara'nın, Kara Kıta’daki bir başka hamlesini ve müdahalesini de duymuş olmalısınız:
218. Bir süre önce, Fransız Sahasındaki Çat'ta, “İstanbul Matbaası” adıyla bir basımhane kuruldu. Çat Hükümeti, okullarda okutulacak ders kitaplarını üretmekte zorlanıyordu. Bu işi Ankara üzerine aldı ve Çatlı Çocukların kitabını basmayı garanti etti.
Hayırlı olsun!
219. İşte “Büyük/Ulu Devlet” böyle bir şey!

“Büyük/Ulu Devlet” demişken…
Bir sevincimizi paylaşarak devam edelim bu fasla…
220. 24 Mart 2021 de Fransa Cumhurbaşkanı Macron dedi ki: “Türkiye, 2022'de ki Genel Seçimlerimize müdahale etmeyi planlamakta.” Biz de dedik ki: Elhamdülillah! İşte, Büyük Devlet bu! Ve böyle bir şey…
221.Ulu Devlet/Kerim Devlet/Yüce Devlet yani Osmanlının Devleti Aliyyesi gibi, insanlığın “Yaramazlarına/Yaramazlıklarına, işte müdahale eder. Şatet Ankara; Fransa'ya müdahaleyi düşünüyorsa iyi gidiyordur kanaatimizce. Hatta bu anlamda; Galler Masasına da müdahale yolda diyelim.
222. Birkaç yıldan beri, müdahale ede ede geliyor zaten Türkiye! Libya' da müdahil; Akdeniz'de, Devletlerarası Siyasete müdahale ettiğini de gözlemledik. Karabağ'da, Ermenistan’a müdahaleyi izlemek keyifli oldu.
223. Yetmedi; onun arkasından gelen Darbeye yani Rusya'ya müdahale eden de Türkiye'nin büyük Siyasetiydi. İtalya ve Malta üzerinden; AB'ye müdahaleye hazırlananan bir Büyük Devlet, geçensene, “Kengeş-Keneş Operasyonu” adıyla duyurduğumuz hamleden beri...
224. Bunun dışında; Mısır’a da müdahaleye hazırlanıyor Ankara. Suud’a da hakeza!
Fakat bu hususu, ilk defa Macron itiraf ederek; “Büyük ve Müdahil Türkiye”yi dünyaya ilan etmiş oldu.
Sağ olasın Macron...
***
225. Sevgili Kardeşlerimizden Alp Er Tunga/Efrasiyab diyor ki: "Ahmet abi; sizce, Yeni Anayasa nasıl şekillenir? Bu konuda iznenimleriniz nedir? Yorumlarınız olmadan, ileriyi dönük bir takım şeyleri, tam okuyamıyoruz."
226. Aynı konuda Sevgili Kızkardeşimiz E. MERVA da demekte ki: "Ahmet abi... Yeni Anayasa ilgili düşünceniz ve yorumlarınız nedir? Fikirlerinizi bizimle paylaşırsanız sevinirim. Teşekkürler!”
227. Bilindiği gibi yaklaşık, bir aydan beri “Yeni “Anayasa” gündemde. Doğal olarak; Kardeşlerimiz de soruyorlar; “Bu konudaki düşünceniz nedir?” diye?
228. Biz de ilk paragraf olarak, şunu söyleyebiliriz: AK Parti’nin 20 Mart Kongresinde Erdoğan: “Halkın istediği Anayasa neyse, biz de onu istiyoruz.” dedi ve ekledi: “Yüz yıllık ihtiyacı karşılayacak bir taslak hazırlayıp Halkoyuna sunacağız.”
229. Fakir, bizim açımızdan da “Yeni Anayasa”nın temel özelliğini anlatan en kısa cümle bu olsa gerek: Halkın istediği neyse Yeni Anayasa Metni onunla örtüşmek zorunda.
230. Bu manada; kardeşlerimiz, daha çok 5816 Sayılı Kanunu soruyor!
231. Erdoğan; Yeni Anayasa’nın ömrü olarak, en az “100 Yıllık” bir zaman ön gördüğüne ve “Halk, ne diyorsa o!” dediğine göre; Ana Kanunun, 20. Yy’dan arta kalan ve “Halktan bir kısmının muhalif olduğu” sorunlar içermeyeceğini de anlatmış olmakta.
232. Bir süre önce; Ak Parti'nin, birkaç yıl önce başlayan süreç içerisinde, Galler Masasının Sınıf Başkanı olan Kraliçe’yle “Fransız Usulü Zorba Laikliği”nin kaldırılması karşılığında, ...........................
233. “Kemalist Oligarşi”nin bir süre daha ve “Seküler özellikte” devam etmesi hususunda anlaşmış olma ihtimalinden söz etmiştik.
234. Fakat bu arada yaşanan türbülanslar sebebiyle Türkiye'nin, Galler Masası -dolayısıyla Kraliçe- ile arasına mesafe koyduğu bir sürece girdiğini hissediyoruz.
235. Bu nedenle 2020 Mart’ının son haftasında, Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile kaldırılan İstanbul Sözleşmesi ve Merkez Bankası Operasyonu; bu mesafeyi genişleten uygulamalar oldu gibi geldi bize.
236. İlerleyen günler içerisinde; buna benzer hamlelerin yaşanması halinde; mesafenin, kopma derecesinde açılmasını getirebilir belki.
237. Bunun ve buna benzer hadisatın yansımasımaları da elbette, “Yeni Anayasa”da yerini bulacaktır. Lakin yine de Vindsorlarla Ankara'nın anlaşmış olması ya da olmaması; şu sonucu değiştirmez:

Yeni Anayasa, İdeolojik bir Yasa olmayacak!
238. Yüzyılın, Çağın hatta Binyılın gereği olarak! İşte, bu Standard, Kurucu Oligarşinin de artık “Sivilleşeceği”nin deklerasyonu anlamına gelmekte.
Allahualem!
239. Yine de şerhimizi koyalım zira zaman ve Siyaset o kadar hızlandı ve “Sarhoş oldu” ki aynı günün sabahında bir masaya oturan ve müttefik olanlar, akşam bir başka masada oturmakta ve başkalarıyla ittifak yapmakta mahzur görmüyor.
***
240. Sevgili Kardeşlerimizden Mehmet Habib diyor ki: "Güzel bir paylaşım oldu Ahmet Bey! Bahsettiğiniz üçleme: Trabzon, İstanbul, Roma birlikteliğine… Buralarda yer alan üç büyük Kilisenin Koordinatlarının, kuzeyden 41 derece olması bir delil değil midir?"
241. Doğrusu, Trabzon-İstanbul-Roma çizgisinin Koordinatlarının, 41. Dreceli Paralel üzerinde olduğu konusunda düşünmemiştik. İlginç bir tespit olmuş!
***
242. Mehmet Habib, ikinci mesajında da: "Bunun dışında, Doğu Karadeniz'in çok eskiden Kıpçak Türkü olması... Kolhisler ve Altınpost bu işin neresinde?" demekte.

Mükemmel bir tespit!
243. Nice zamandan beri; karşıt olduğunu söylediğimiz veya Tarihin Aynasında karşıt gibi görünen, “Babil ve Mısır”ın, -en azından- Batıl da ortak iki kardeş olma ihtimalinden yola çıkarak, bu ortaklığın izdüşümünü anlatmak niyetindeydik. Bu fırsatı, Ali verdi.
244. Kanaatimizce; Babil ve Mısır, aynı İnancın Soyut ve Somut olanıydı ya da Saabi ve Pagan formatındaki iki hali.. Hani; asıl yazıda, Vatikan’daki, iç içe açılan arka odalardan birinin bağlı olduğu, üç tokayı isimlendirilmiştik ya:
“Ra-Amon Ra ve Aton Ra” diyerek.
245. İşte; bu anlamda, bugün burada anlatacaklarımız o “Karanlık Güneş Odası”nın şifresi olacak.

Soyut Saabi Paradigmanın Merkezi olarak, Babil ve Somut Paganlığın Merkezi olarak Mısır; bir yerde hatta iki yerde, ortak oldular; Antik Yunan ve Roma’da...
246. Hz İbrahim'in, Peygamberlik Seferine çıkışı ile birlikte; Teozofik olarak, çöküş dönemine giren Babil Saabiliğinin Ruhbanlarıyla bir kısım Monarklarını da yanlarına alarak, Ortadoğu'dan çekilip Akdeniz'e açıldılar. Mısır Vasalları'ndan olan Girit Adasına çıktılar.
247. Babil'in Bilgi, Bilim ve Teknolojik Şifrelerini kullanarak; bu Ege Adasında, bir “Sızıntı Medeniyet” oluşturdular: Minos Uygarlığı! Milattan önce 3500’lerde...
248. Fakat bu Potansiyeli Girit'le sınırlamayıp Emperyal bir iştahla Mora’ya yani Yunanistan'a… Oradan da İtalya'ya geçirerek; Avrupa’da bir nüfuz alanı oluşturmanın adımlarını atmayı başardılar.
249. Bu manada; Minoslu Babil Lobisinin Kolonyal Keşişleri; Mora, Balkanlar ve İtalya'da Babil Kültünü yaymaya başlamıştı ki…
250. Coğrafyanın, asıl sahibi olan Mısır, durumu fark edip soruan müdahil oldu. Ancak bu müdahale; Keşişlerin Soyut İnancını sonlandırmak şeklinde değil de Somuta çevirmek üzerine kurulu bir hamleydi.
251. Böylece Babil'in “12 Tanrılı” Soyut Kültü, iki coğrafyada da “12 Tanrı Somutluğu”na dönüştü. Yani 12'li Putperestlik veya Paganlık...

Ancak Babil-Mısır ortaklığındaki bu formatın, iki toplum katmanı tarafından farklı algılandığını söyleyelim.
252. Yani coğrafyanın Soyluları/Seçilmişleri/Monarkları/Oligarkları kısacası Hanedanlar ve Çevrelerindeki Havas/Hassıhavas katman; Yeni Kültün, “Babilce”sine intisap etmeyi uygun buldular Yani “Soyut ve Mistik Heteroteizm’den söz ediyoruz.
253. Mevzubahis Hanedanlar; Halkın ise aynı inancın somut haline inanmalarını uygun gördüler. Bunu; Derin Babil ve Mısır ile el ele vererek yapmış olmaları muhtemel.

Dememiz o ki... Olimpos'ta oturan Zeus, Mısır’ı; onun altındaki 12 Tanrı da Babil’i temsil ediyor olmalıydı.
254. Ve “İki Batıl”ın ortaklığında inşa edilen “Mitolojik Tanrılardağı” Halkın/avamın inancının temelini oluşturdu. Seçilmişlerse çocuklarını; “Mısır Ezoterik Okulları”nda okutarak İçrek/Ezoterik bir Deizmin takipçileri oldular gibi görünüyor.
255. Mısır Okullarında okuyan Şakirtlerin en seçkinlerine daha sonra “Yunan Filozofları” dendi. Oysa onlar, bahis mevzuu Kültün, Tarikat önderleriydi. Bunlardan birine izafeten denir ki mealen: Halkımızı, uyutarak idare edebiliriz ancak...
256. İşte, böylece bölgesel Hanedanlarla Filozoflar el ele vererek; Olimpos Dağı çevresinde bir manzum masallar serisi üretmeye koyulmuş görünüyorlar.
Bunun "Uykudan Önce"nin adı Mitoloji!
257. O Mitolojik Söylencelerden biri de “Altınpost” ya da “Altın Posteki” diye etiketlenen; Altın Yünlü Koç'un Miti.

Buna göre; Mitolojik Krallıklardan birine, bir komşu Kral saldırmıştı. Bu yüzden, Krallık çöktü. Kral da öldü.
258. Kralın iki çocuğu, üvey ananın eline kaldı. Üvey ana, çocuklara, hayatı zindan etti. Çocukların, Cennete göçmüş olan annesi durumu gözlemekteydi. Bu nedenle evlatlarını kurtarmak istedi. Olimpos Tanrılarından, evlatlarını kendisine yollamalarını istedi.
259.Bunun için bir “Altın Koç”un kurban edilmesi gerekmekteydi. Tanrılar; Altın Koça iki kardeşi bindirip Cennet'e doğru yolcu ettiler.
(Müslüman söylencelerinden biri de Müminlerin, Sırat köprüsünden geçerken, kestikleri kurbana binecekleri söylencesini hatırlatalım(!) burada.)
260. Ancak Anadolu'dan geçerken; kız kardeş Marmara'ya düştü. Koç, erkek kardeşi; görkemli “Kolkhis Ülkesi”ne kadar götürdü. Orası, Güneş Tanrısının Oğlunun Kral olduğu; Trabzon Başkentli, Doğu Karadeniz'de kurulu, Kafkas Kökenli bir kavmin (Lazların) ülkesiydi.
261. Hikayenin buraya kadarki kısmını haber alan Yunanlı Yarıtanrı Herkül ve ekibi; Postu almak için harekete geçtiler. Uzun bir deniz yolculuğunun nihayetinde, Kolkhis ülkesine dahil oldular.
262. Fakat gördüler ki bu arada; Altın Koç kesilmiş. Yüzülen “Altın Post”u da korunması için bir ejderhanın başucundaki ağaca asılmıştı. Yunanlılar; Altın Postu, Güneş Kralından istediler. Ancak bu kolay değildi.
263. Bu nedenle Kral, bir takım şartlar koştu. Bunlar oldukça ağır şartlardı! Hata bu şartları; kimsenin yerine getirmesi dahi mümkün değildi. Lakin Kralın Büyücü Kızı, Yunanlılara yardım etti ve onun yardımıyla ejderhayı yendiler.
264. Ve huzura çıkıp Postu almak istediler. Lakin Kral, Yunanlılara kimin yardım ettiğini anlamıştı. Bu nedenle Postu vermeye yanaşmadı.

Bu durumda; Herkül Arkadaşlarına; Postu çalmaktan başka bir yol kalmamıştı.
265. Bu kararlarında onlara; yine Kralın Kızı yardımcı oldu. Ve böylece Yunanlı Yarıtanrılar; Altın Postu alıp kendilerini bekleyen gemilerine binerek Kolkhis ülkeden uzaklaştılar.
266. Durumu duyan Kral, peşlerine düştü lakin Altın Post, çoktan kaybolmuştu Karadeniz’in karanlığında.

Mitolojik hikayenin özeti bu!
267. Gelelim, Roma'nın ikiye ayrılmasına... Bir Latin Organizasyonu olan Büyük Roma, Milattan Sonra 300 Yıllarının başında; genişleyen ülke topraklarındaki yönetim zaafiyetine karşı, bir önlem aldı. Böylece ülke; fiilen, iki parça şeklinde formatlandı.
268. Zira İmparatorluğun Doğusunda, İseviler Tarih Sahnesine çıkmış, İmparatoluğun istikbalini zorlamaya başlamıştı. Bu formatlamadan, yaklaşık 50 yıl sonra; başka tehlikeler de baş gösterecekti.
261. Bir ara daha...
262. Kandilinizi kutlayarak devam edelim...

Roma Aklı; Doğudan yaklaşmakta olan ve kuzeyden inen “Barbarlar”ın hışmından; ülkeyi, -hiç olmazsa bir kısmını- korumak düşüncesiyle iki zeminde, fili olarak zaten var olan ayrılığı resmileştirdi.
263. Doğu ve Batı Roma, Hanedanlık olarak da ikiye ayırdı. Kanaatimiz; bu ameliyatın bir danışıklı ayrılık olduğuna ek olarak şunu da söyleyelim:Bir bakıma; Roma'nın Emperyal Müktesebatı, Helenler ve Latinler arasında bölüşüldü.
264. Ya da daha derinini not edelim; İmparatorluk, Derin Babil ve Mısır arasında pay edildi. Her neyse!

Doğal olarak; Doğu Roma Hanedanlarının kökeni de Merkezi Roma'yla akrabaydı yani Latin. Nasıl olduysa oldu; bir süre sonra; Doğu Roma Hükümdarları, Rum tabiatına evrildi ....
265. ...... yani Helenleşti. Bu süreçte, atlamamız gereken bir gelişmeyi de kaydedelim: Önce Doğu Roma; ardından, Batı Roma Hristiyanlaştı. Yani Olimpos Dininin gerçekleri, olarak öğrenilen Mitoloji artık bir masal olarak anlatılacaktı Hıristiyanlaşan Teb'a arasında.
266. Zaman yürüdü. Aradan, yaklaşık 900 yıl kadar bir müddet geçti. Mısır Kökenli Şövalyelerin kışkırtması ve Mısır Ekülüne bağlı Fransız Kralının baştutması neticesinde Vatikan; Haçlı Seferleri kararı almıştı.
267. 1100 Yılı yaklaşırken; yürümeye başlayan “1. Haçılı Seferi” onca zayiata rağmen hedefine ulaştı: Kudüs’e. Onu takiben, İki Sefer daha yapıldı, aralıklarla.
268. 4. Haçlı Seferi farklıydı. Birtakım Mali zorluklar sebebiyle Sefer, İstanbul'da noktalandı. Aç Biilaç Haçlılar, Şehri işgal ederek; orada, bir Latin İmparatorluğu kurdular. Yıl 1204.
269. Böylece Rum/Yunan Kökenli İktidarın, Latinlere geçmesiyle birlikte; Bizans Komenosoğulları Hanedanı, -anlaşılan o ki- iki kol halinde kaçtılar. Bu iki koldan birisi; Marmara kıyısındaki İznik şehrinde, -bir bakıma- Sürgünde bir Bizans İmparatorluğu inşa ederken…
270. Diğer kol; Trabzon'a kadar gitti. Ve orada; üçüncü bir Bizans İmparatorluğunu kurdu.

Öte yanda; İstanbul'daki, Haçlı Latin Krallığı, çok yaşamadı. Kuruluşundan 50 Yıl sonra, Kuzeyden inen Bozkırlı Bulgarlar'ın ve İznik Krallığı'nın saldırıları neticesinde yıkıldı.
271. Böylece Bizans, tekrar Rum Hanedanlarına geçmiş oldu. Buna rağmen; Trabzon'daki Hanedanlık, vazgeçmedi ve Saltanatını, 250 yıl sürdürdü. Nihayette… Sultan Fatih; İstanbul'dan gelip Trabzon İmparatorluğu'nu yıktı; Tacını aldı, başına koydu.
Meğerse başka bir şey daha almış.
272. Mitolojideki Altın Post... Bu post; aslında, İktidarı/Saltanatı sembolize etmekteydi.

Bu bağlamda; anladığımız o ki…
272. Haçlı Seferleri esnasında; “Üvey ana ve Komşu krallık”ın yani “Tapınan Şövalyeleri ve Batı Roma’dan çıkan Haçlıların”nın saldırısı sonundan yıkılan Bizans Hanedanlığı iki kol şeklinde, oradan kaçtı. Biri; Marmara kıyısındaki İznik’e düştü diğeri,
273. Kadim Kolhislerin topraklarının başkenti olan Trabzon'a ulaştı.

Göründüğü gibi hikayeler, birbirine benziyor.
274. Bu benzerlikten anladığımız kadarıyla Mitolojik Masallarla büyüyen ve kendi içerisinde Kripto bir şekilde Kadim İnancını sürdürdüğü iddia edilen Hanedanlardan, Bizans Soyluları; .....................
275. ....... Franklar ve Latinlerin saldırısının varıp dayandığı noktada, “Mitolojik Altın Post Masalını hatırlamış olmalılar. Oradaki Mit’in işaret ettiği yönde bir kroki takip etmiş ve “İktidarları”nın peşine düşmüşler.
276. Bu mümkün mü? Evet, öyle görünüyor! Peki, 250 yıl sonra; bu hikayeyi tamamlayan Herkül rolünü kim oynamış olmakta bu durumda: Tabii ki Fatih ve Kahraman Ordusu.
277. Yani bu hikayeye göre; Fatih, Trabzon Bizans İmparatorundan, Bizans'ın Tacının ikinci yarısını almakla kalmamı Mitolojik Altın Postu da almış. Günümüzde; “İki Bizans Tacı” ve Helen Mitolojisinin İktidarı pekiştiren “Cennetlik Koç”unun Altın Postu da Ayasofya’da mücessem.
**
278. Efendim! Konuyu burada noktalayalım. Ve her zaman olduğu gibi diyelim ki… Fakir, yine bir Pinokyo masalı anlattık siz büyüklere. Oysa hakîkati, Aliym Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle…
***
Bu bağlamda, anlatımımızı sürdüreceğiz İnşallah!
Selam ve dua ile...

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ahmet Yozgat

Ahmet Yozgat Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @AhmetyozgatDD

24 Mar
1. Bugün, # 24 Mart 2021 #Çarşamba… Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#AhmetyozgatDD
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
2. Herkes, Roma’nın Mirascısı
AMA 4. ROMA’YI KİM KURACAK?
Ahmet YOZGAT
3. Bugün size, bir “Roma Masalı” anlatacağız. Dostlarımızdan, Derindunya Yazarlarından Sevgili Recep Özbay: İlber Ortaylı ve Halil İnalcık'a göre; Osmanlı Devleti, aslında 3. Roma İmparatorluğuydu. Hatta İlber Ortaylı diyor ki: "Türkler, Müslüman Romalılardır."
Read 184 tweets
23 Mar
4. Kanaatimiz, “Bir gün anlaşılacağız!” yönündeydi. Mart başında Papa’nın, Irak’a gidip “Yeni Babil’i kurmaya geldiğini söylemesi, bizi doğrulayan bir kanıt oldu.
5. Zaten son dilimde,“Jargonumuzu ve Terminolojimizi” kullanan ve dolayısıyla “Tezimiz” doğrultusunda yazıp çizenler epey çoğalmıştı. Papa Ziyaretinden sonra ve hızla “Derindunya Tezi”nin yorumcuların reddedemeyeceği aksine düşünce devşireceği bir harman olacak zannımızca. Olsun!
6. Bilginin cimrisi değiliz! Zira Bilgi Şanı Yüce Allah’ındır! Hakkımız helal!
İkinci not: Son bir hafta Facebook DD Sayfamız kapalıydı. Bir Rus Hacker’in saldırısına uğramıştık. Neyse ki Teknik Yönetmenimiz Sevgili Yusuf Kemal açtı.
Read 92 tweets
12 Mar
3. Giriş: Biliyorsunuz; son yazımızdan itibaren, bir kardeşimizin eleştirisi (Ki bize muhalif olanlar, böyle düşünüyor.) üzerine, bir uyarı yapmaya başladık: Anlatacaklarımız, “Bir Masal!”dır. Bir Pinokyo Masalı!
4. Ya da bu seferi, “Büyüklere Masallar” babından bir “Vatikan Masalı” olacak! Tabii ki sadece masalseverler için… Burada, Beydilli Bozoklularından Sevgili Faruk, Doktorumuz Bozyitgilerin Ahmet, De Veritade ile Nihat72, Lokman Atmaca ve Yasin Özbe’ye Selam olsun.
5. Zira son mesajlarında masalseverlerden olduklarını belirttiler de ondan! Ve de doğal olarak, tüm “Masalsever Derindunyacı”lara da ithaf edelim emeğimizi.
Read 471 tweets
23 Feb
2. Gara’nın Wikileaks Belgeleri
Ya da Pandora'nın Gara Kutusu
GARA OPERASYONUNUN SIRRI
Ahmet YOZGAT
3. Önce başsağlığı… Bilindiği gibi son Gara Operasyonu, Milletimizin yüreğine su serperek sevinç dalgası husule getirirken, bir burukluğu da beraberinde yaşattı. Zira Gara mağaralarında, 13 Vatan Evladı, başlarına kurşun sıkılarak şehit edildi.
Read 182 tweets
16 Feb
1.Ay’a mı, İmparatorlar Ligi'nin Şampiyonluğuna mı?
ÇILGIN TÜRKLER, NEREYE ÇIKIYOR?
Ahmet YOZGAT
2. Bugün, # 16Şubat 2021 #SALI. Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
3. Derindunya Yazarlarından, Dostumuz-Kardeşimiz Sevgili Recep Özbay’la konuştuk Şubatın 15’i sabahında. Dedi ki Recep: Ahmet abi, ne olacak şu Çin’in hali? Çin derken; esasında, Yüzyılcılarla Binyılcıların hali de diyebiliriz esasında..."
Read 110 tweets
6 Feb
1. Bugün, # 6Şubat2021 # cumartesi Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz.
#Derindunya
#ahmetyozgat
#MilliHesaplarBurada
#MilliHesaplarYanyana
#MilliHesaplarYanyanaBiz
#MilliHesaplarBuradaDerindunya
#DevletimizinYanındayız
***
2. Unutulan Türkmen Öksüzleri
ALEVİLİĞİN TARİHİ FOTOĞRAFI
Ahmet YOZGAT
3. Çok sevdiğimiz, değerli kardeşlerimizden Remzi Usta; “Selamun Aleyküm! Ahmet abi…” diye giriyor mektubuna. Ve diyor ki; “Nisan 2017 günü sanal alemde paylaştığınız "Çaldıran'ı Ya Şah İsmail Kazansaydı!" makalenizi okuyunca, ..............
Read 91 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!