1) Türkiye'de bir akıl ŞERİAT deyince sadece "çarşaf, el kesme, sakal, cübbe" gibi dar bir kalıbın anlaşılmasını sağlamış. Bu algıya kapılanlar da daha şeriat kelimesinin kök anlamını bile bilmeyecek bir cahillikle saldırmıştır. Köküne girmeyelim. Peki ŞERİAT tam olarak nedir?
2) Şeriat adalettir.
Kul hakkına dikkat etmektir.
Elbiseyi, vücudu temiz tutmaktır.
Büyüklere saygıdır.
Küçükleri sevindirmektir.
Hırsızlıktan uzak durmaktır.
İnsanlara faydalı olmaktır.
Vatanın faydası için çalışmaktır.
Faiz düzenini engellemektir.
Adil ekonomik düzendir.
3) İşçinin hakkını vermektir.
İftira ve yalandan uzak durmaktır.
Ana babaya bakmak.
Akrabayı gözetmek.
Hayvanları korumak.
Aç ve yoksullara yardımdır.
Sömürgeci zenginleri engellemektir.
İnsanların güvenliğini sağlamaktır.
Kadınların iffet ve namusunu korumak.
İsrafı önlemektir.
4) İnsanı çürüten alkol ve uyuşturucuyu engellemektir.
Sözünü tutmaktır.
Vakit israfını önlemektir.
Yaşama hakkını korumaktır.
Köleleşmeyi engellemektir.
Farklı din mensuplarına ibadet-inanç hakkı tanımaktır.
Dürüst birey yetiştirmek.
Ahlaklı toplum var etmek.
İyilik etmektir.
5) Kumarı engellemektir.
Malı paylaşmaktır.
İşçinin hakkını korumaktır.
Hurafe olmayıp zarar vermeyen kültür, örf ve âdeti korumaktır.
Komşusu açken tok yatmamaktır.
Maddeciliği önlemektir.
Bilim ve teknolojik gelişmenin önünü açmak.
İşi ehline vermek.
Mekanı temiz tutmaktır.
6) Şeriat OKUMAKTIR.
Ağaç ve yeşilliği korumaktır.
Yetime öksüze sahip çıkmaktır.
Toplumu sağlık ve manevi olarak çürüten zinayı engellemektir.
Gençlerin evlenmesi içi iş ve gerekli ahlakı sağlamak.
Kadını feminize etmeden, cinsel obje haline getirmeden tüm haklarını vermektir.
7) Misafire ikramdır.
Adaleti tesis etmek.
Çevreyi korumak.
Güler yüzlü olmak.
Güzel söz söylemek.
Namazla şarj olmak.
Oruçla açları anlayıp terbiye olmak.
Zekatla paylaşmak.
Hacla birlik olmak.
Şahadetle somut ve soyut putları yıkıp hür iradeyi korumaktır.
Hayrat yaptırmaktır.
8) Bu saydıklarım ve daha fazlası emin olun ayet ve hadislerde emredilir. Şeriat bunlardır. Şeriat deyince kasıtlı olarak kafalarda bir öcü, dar ve yanlış bir algı oluşturdular. Ve bu yanlış algıyı sömürge aydınları ile beyinlere pompaladılar. Sahte şeyh hocalarla güçlendirdiler.
9) İnstagram hesabıma da beklerim. Bilgi, şuur, düşünce için:
1) PKK ve ASALA, 1982'de Lübnan’da bir araya gelerek bildiri yayınlayıp Türkiye’ye karşı birlik yaptılar. İki terör örgütü Güneydoğu Anadolu'da "Ermeni-Kürt Federe Devleti" kurma kararı aldı. Hem Türkiye hem Azerbaycan'da katliam ve eylemler yaptılar. Anlaşma halâ devam ediyor.
2) Abdullah Öcalan, Ermeni Yazarlar Birliği tarafından ”Büyük Ermenistan hayali fikrine katkılarından dolayı” birliğin onur üyeliğine seçildi. Daha sonra "Ermeni halk hareketi" bünyesinde bir ”Kürdistan” komitesi oluşturuldu. Hala PKK-ASALA ortak eyleme devam ediyor.
3) Ermeni çeteler 1915'te Van merkezi basıp istisnasız tüm Müslümanları öldürdüler. Öyle ki Rus ordusu Van'a girince bir tek Müslüman kalmadığını görünce şaştılar. On binlerce Kürdün işkenceye uğramış cesetleri yerlerde yatıyordu. Sağ kalan Kürtler çok üzülmüştü.
1) Et yiyen insanlar ve toplumlar direnişçi, saldırgan ve zaptedilemez olur. Emperyalist devletler ve küresel güçler et ile beslenen insanların çok olduğu yerleri işgal edince hep büyük direniş ile karşılaştılar. Bu sebeple "uysal insan" için etsiz toplum planı geliştirdiler.
2) Et ile beslenmeyen insan ve toplumlar git gide uysal, yumuşak, baş kaldıramaz, isyan edemez, direnemez hale gelir. Tam da küresel gücün istediği insan tipi. Bu sebeple vejeteryanlığı teşvik edip vegan bir toplum oluşturma projesi başlattılar. Makarna ve yapay gıda toplumu.
3) Hayvan eti yemenin ne kadar gericilik, tiksinç ve vahşilik olduğu küresel medya ve görevli lobiler tarafından hızla yayılmaya başlandı. En büyük baskı da kurban kesen Müslümanlara. Kurban Bayramında hayvan kesip yiyen Müslümanlar hep direnişçi, sağlam kalmıştır. Bu hikmeti.
1) Turgut Özal oğluna "İstanbul baronluğunu bitirmeden bu ülke bağımsız olmaz" demişti.
Oğlu "bunlar kim" demişti.
Özal "5 aile Türkiye'yi boğazdan yönetir" demişti.
Türkiye'deki tüm asker, amiral ve vatandaş boğazlar konusunda bunlara savaş açmalı. Gerisi hikaye şov kandırmaca!
2) Bu boğazdaki aileler finanstan medyaya, eğitimden hukuka, sanattan müziğe, gıdadan sağlığa kadar Türkiye'nin emperyalist devletlerin kontrolünde durmasını sağlar. Bu ailelerin isimleri belli. Özal ve diğer hükümetler dahil bunlarla mücadele etmedi. Amiral generaller de etmedi.
3) Montrö ve boğaz konusunda haklı veya haksız bildiri yayınlayan amiraller aynı bildiriyi Türkiye'yi her alanda Batılı emperyalist devletlerin kontrolünde tutan "boğazın sakinleri" için de yayınlamalı. Boğazla ilgili asıl tehlike bu.Yoklar!Gerçekçi olun. Yoksa hiçbir değeri yok.
1) Asıl sorunu anlatan yok. Kurtuluş Savaşında yetişmiş çok insanımızı kaybettik. Ekonomi sıfıra indi.Adam olmadığı için yerine mübadele ile Yunanistan'dan gelen eğitimli, dil bilen, ticaretten, paradan anlayan Sabetayistler getirildi. Bakanlıklara doldular.
2) Türk İstiklal Harbi’nden sonra sanayi ve ticaret boşluğunun yanında, aydın ve okumuş kesimimizin cephelerde kırılması sebebiyle bir “bürokrasi boşluğu” doğmuş, memur yapacak adam sıkıntısı ortaya çıkmıştı. İşte bu boşluğu Selanik’ten gelen eğitimli Yahudiler doldurdu.
3) Hatta devrin başbakanı İsmet
İnönü’nün meşhur bir sözü vardı: “Ankara garında bekler, İstanbul’dan gelen trenden inen her kravatlıyı yakalar, Dışişlerine memur yapardık.” Bir de içeride yaşayanlar vardı. Dönmelerin, Dışişleri Bakanlığına hâkim olmaları bundan kaynaklanacaktı.
1) İsrail ve BAE ittifak kurup Mısır'daki Süveyş Kanalı'nın etkinliğini bitirecek yeni bir kanal açma kararı aldı. Bu durum Mısır'ı ciddi öfkelendirdi. Türkiye ile anlaşma da yapınca kavga kızıştı. Süveyş Kanalı'nı kapatan gemiye bu açıdan bakın. Dikkat.
2) Mısır Süveyş Kanalı'ndan günde 10-15 milyon gelir elde ediyor. Senelik 5 milyar dolardan fazla geliri var. Kanalda yapılan yeniliklerle bu gelir 13 milyara çıkarılıyor. Süveyş Kanalı geliri Mısır'ın en büyük üçüncü döviz girdisidir. İsrail'in yapacağı kanal Mısır'ı bitirecek.
3) İsrail ve BAE'nin yeni kanal-demiryolu projesi Mısır hükümeti içinde öfkeye neden oldu. Mısır yetkilileri: “İsrail ve BAE'nin bu adımının istişare sürecinde olduğunun farkındayız, ancak BAE'nin bu adımı temel olarak bizi sırtımızdan bıçaklamaktır" dedi.
Gerçekten de öyle.
1) ABD-NATO bir yeri işgal eder. Ardından oraya Hristiyan misyonerler gönderilir. Yardım,yaraları sarma karşılığında halkı,gençleri Hristiyanlığa çekerler. ABD Irak'ı işgal edince aynı anda binlerce misyoner de Irak'a gidip faaliyet yaptı. Vatikan da gitti zemin kurdu.
2) Afrika'daki gibi. Önce Batılı güçler Afrika'yı işgal edip sömürdü. Halkı fakir, aç, çaresiz bıraktı. Tam bu aşamada misyonerleri gönderip halkın ekmek, su karşılığında Hristiyan olmasını sağladılar. Zekice bir metot. Bu sebeple Afrika'da Hristiyan nüfus çok fazla.
3) Vatikan'ın medyası çok güçlü. Doğrudan veya dolaylı olarak sahibi olduğu ve yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu ve emisyonu, 49 TV kanalı ve kablolu yayını bulunmaktaydı. Bu yayınlar dünyayı bir ağ gibi sarmakta.