Con Sinov Profile picture
30 Apr, 14 tweets, 5 min read
Toplanın size bu fotoğrafın hikayesini anlatayım..

Sene 1936, Avrupa'da savaş tamtamları iyiden iyiye çalmaya başlamış. Atatürk Balkan ülkeleriyle ilişkileri geliştirip bölgeyi güven içinde tutabilmek için festival düzenlemeye karar veriyor.
2 Eylül 1936 günü için Beylerbeyi Sarayı'nda Balkan ülkelerinden heyetler ağırlanıyor. Özel olarak halk oyunları ekipleri davet ediliyor. Güzel bir yemekten sonra ekipler sahneye iniyor ve oyunlar başlıyor.
Oyunlardan sonra Atatürk "Balkanlı kardeşlerim! Memleketime, onu kendi evleri gibi bilerek gelmiş olmanızdan ne kadar çok bahtiyarım. Ben Türk çocuğu siz Balkanlıları seviyorum. Siz de beni seviyorsunuz değil mi? Ben işte kollarımı açıyorum size." şeklinde konuşuyor.
Daha sonra oyunlarını çok beğendiği efeleri yanına davet ediyor. Sohbet başlıyor:

- İçinizde bir köy türküsü söyleyecek var mı
- Var.
- Söyle!
-Murtaza’nın bağında üç nohut, Anne ben ölüyorum, bana Yasin okut...
- Bırak... Ölmeğe niyetimiz yok. Zeynep şarkısını biliyor musunuz?
Hep birlikte Zeynep şarkısını söylemeye başlıyorlar. Sonrasın da sohbet başlıyor. O esnada fotoğraf çekiliyor.
Atatürk akabinde köşede oturan efelerden birine "Böyle köşeye çekilip yalnız durmak olmaz. Efeler de dans ederler" diyor ve bir hanımı dansa kaldırmasını istiyor.

Dans bitiyor. Genç efe, yerine geçiyor. Atatürk "Olmaz" diyor.
Genç efe şaşkın. Atatürk devam eder: Olmaz! Damın danstan sonra yerine yalnız gitmesi olmaz! Sen ona eşlik edeceksin. Bir şey daha var. Tanıştığın hanımın elini öpmen gerekir.

Genç efe denileni yapar ama hanımın elini öptükten sonra başına koyar...
Atatürk bunu görür ama genç efenin yüzüne vurmaz. Saffet Arıkan’a "Nasıl hareket edeceğini kendisi gecikmeden öğrenmeli” der.

Danslar yeniden başlar. Bu defa sahneye Atatürk çağrılır...
Atatürk sahneye iner... Sahne onundur... Hep birlikte oynamaya başlarlar...
Atatürk zeybek oynamayı da ihmal etmez...
Atatürk dans etmeyi Selanik yıllarında öğrenmişti. Fransızcasını geliştirmek için yanına gittiği Halil Efendi'nin salonunda çeşitli dans dersleri de veriliyordu.

Genç Mustafa Kemal burada hem dil hem de dans öğrenmişti. Valsi ayrı seviyordu.
Dans etmeyi öyle seviyor ve önemsiyordu ki askeri okulda arkadaşlarına "İleride kurmay subay olduğunuzda dans bilinmesi gereken şeyler arasındadır" diyerek dans öğretiyordu.

O gece çok sevdiği valsi de unutmadı...
O gece Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya'dan gelen misafirlerle uzun süre oyunlar oynandı...

Atatürk de onların arasındaydı.
Atatürk daha sonra bu festivalin amacını şöyle açıkladı:

"İnsanlıkta mutluluk işte böyle insanoğullarının birbirine yaklaşması, insanların birbirini sevmesi, hepsinin temiz duygu ve düşüncelerini birleştirmesiyle olacaktır."

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Con Sinov

Con Sinov Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @lordsinov

25 Apr
Tarihte çok büyük kırılmalar vardır. Bu kırılmalar bazen bir insanın bazen de milletin kaderini değiştirir.

25 Nisan 1915 sabahı hem bir insanın hem de milletin kaderi aynı anda değişti: Yarbay Mustafa Kemal bir kahraman olarak tarih sahnesine çıkıyordu.
1* Mart 1915'te boğazı zorlayan İngiliz ve Fransız donanması mağlup olunca Bigalı Köyü'nde yedek kuvvetlerin başında bulunan Yarbay Mustafa Kemal, not defterine şunları yazdı:

"Düşmanın sahile asker çıkarma biçimindeki girişimine devam edeceğine ihtimal veriyorum"
2* Osmanlı karargahı da genel olarak İngiliz ve Fransızların Gelibolu'yu işgal ederek boğazı geçmeyi planlayacağını hesaplamıştı. Fakat iki konu şüpheliydi:

Düşman nereden kıyıya çıkacak? Düşmana kıyıda mı yoksa merkezde mi müdahale edilecek?
Read 29 tweets
24 Apr
Ve ve ve Boğaziçi Dayanışması kendisini açık etti.

Toplumsal kutuplaşmanın olduğu, devlet ciddiyetinin azaldığı memleketlerde böyle virüsler peydah olur. Genelde dış destek alırlar. Milletine düşmandırlar. En önemli özellikleri işgalcilere yaltaklanmalarıdır.

Dün de bugün de..
Boğaziçi Üniversitesi gibi bir kurumun adını kirleten üç beş gafil...

Bir şekilde yuvalandıkları grubun hesabını yönetince, herkesin kendileri gibi düşüneceğini sanıyorlar.

Tepki üzerine tepki yiyorlar.
Ama suç Kemalistlerde ben söyleyeyim. Yani yıllardır, bir oradan bir buradan çeşit çeşit gruplar taarruz ediyor, tarlayı sürüyor, örgütleniyor, ele geçiriyor, boylarından büyük sesler çıkarmaya başlıyor. Bu ülkenin Kemalistleri ne yapıyor?

Örgütsüz, birliksiz, dağılmış...
Read 4 tweets
24 Apr
Sözde soykırım hangi gün anılıyor: 24 Nisan...
Ermeni tehciri ne zaman yasalaştı: Mayıs 1915...
Ne zaman uygulanmaya başlandı: Haziran 1915...

Sözde soykırımı dayandırdıkları 24 Nisan'da ne tehcir yasası ne de uygulaması yokken, neden o gün anılıyor? Anlatayım.
1* Konu aslında 1915'ten çok önceye dayanıyor. Dağılma döneminde Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsızlığını Osmanlı'dan bağımsızlığını kazandı ama Ermenilerin bağımsızlığı sağlanamadı.
2* Ermeniler bunun üzerine Taşnak ve Hınçak gibi terör örgütleri kurarak Rusya ve İngiltere'den destek almaya başladı.

Bu örgütler isimlerini terör yoluyla duyurmak için 1895'te Van civarında isyan tertipledi. 1896'da ise Osmanlı Bankası'nı bastılar.
Read 28 tweets
23 Apr
Atatürk'ü gören çocuklar...

"Dört tane çocukla bu hanım kalkmış benim yanıma gelmiş, neden olmaz dediniz..."

#23Nisan
Atatürk'ü gören çocuklar...

"Çok şeyi onunla öğrendik. Parlak ve ışıltılı günler yaşadık. Keşke olsaydı, bugün de onunla yaşasaydık..."

#23Nisan
Atatürk'ü gören çocuklar...

"Allah nur içinde yatırsın. Şayet Atatürk benim elimden tutmasaydı, alıp okutmasaydı, bugünkü halime ulaşamazdım."

#23Nisan
Read 10 tweets
17 Apr
Osmanlı döneminde bankamatik memurları, okuma-yazma bilmeyen kaymakam, rakam tanımayan muhasebeci ve "hemencük" dağdan gelmiş hödük Türk...

Az sonra okuyacaklarınıza inanamayacaksınız. Ve bir devletin nasıl dağıldığını çok daha iyi anlayacaksınız.
1* Böcüzade Süleyman Sami, Osmanlı dönemi bürokratıydı. Daha sonra meclise girdi. Abdülhamit, meşrutiyet, dünya savaşı, Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerini yaşadı.

Yıllar sonra gördüklerini kaleme aldı.
2* Onun tanık olduğu olaylar, Osmanlı'nın dağılma döneminde ne halde olduğunu ortaya koyuyor. En önemlisi, Cumhuriyet'in kattıklarını daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Neler mi yazmış? Başlayalım...
Read 42 tweets
14 Apr
Amiral Cihat Yaycı, Atatürk'ün kütüphanesindeki Yakutça lügatten bahsediyor. Atatürk lügatı okuyup notlar yazmış.

Sene 1936... Ağustos ayında yapılan dil kurultayından sonra Florya Köşkü'nde sofra kuruluyor.

Sofrada ilk olarak etimolojiden bahsediliyor. Atatürk, "tonalite" kelimesinin kökenini soruyor. Sofradakiler "Fransızca" cevabını verince, özel kalem müdürü Süreyya Bey Fransızca lügat getiriyor.

Kelimenin latinceden geldiği, oraya da yunancadan geçtiği anlaşılıyor.
Atatürk bu defa Yunanca lügat getirilmesini istiyor. Lügate bakıldığında ton kelimesinin yer aldığı fakat kelimenin kökeninin Yunanca olmadığı, bir Asya dilinden geçtiği görülüyor.
Read 5 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!