1) Son zamanlarda sünnet ve hadis konusunda tartışmalar bulunmaktadır. Gerçi bu tartışmalar tarih içinde de yapılmış, müslümanlar sünnetin değerini teslim etmişlerdir. Bu seride Hocaefendi'nin konuya dair bazı görüşlerini özetlemeye çalışacağım.
2) Hocaefendi diyor ki:

Evet, bir hayli zamandan beri sahabe-i kiramı, bilhassa Hz. Ebû Hüreyre, Hz. Enes, Hz. Abdullah İbn Ömer gibi sünneti bize nakleden tertemiz kaynakları sorgulamakla başlayan ve
3) Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) dayanan bu hareketin yarın nerelere varacağını kestirmek kehanet olmasa gerek...Vahyin hameleleri, aksettirici mirât-ı mücellâsı da sorgulanınca, bir bâtıl mezhebin nokta-i nazarı olarak Cibril (aleyhisselâm) niye sorgulanmasın ki?!
4) Sünnet, hayatımızın hayatı ve ruhumuz içre de bir ruhtur. Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyan da sünneti desteklemekte, desteklemekten de öte, onun İslâm’daki esaslı ve vazgeçilmez yerini tesbit ve tasrih buyurmaktadır.
5) Allah, kendisine itaat edilsin diye peygamber gönderir. Peygambere itaat ise, onun zatından dolayı değil, ferdî-içtimaî, maddî-mânevî aydınlığa vasıta ve vesile olması hasebiyle, Allah’ın memuru bulunması itibarıyladır.
6) Âyetlerde ifade olunan Allah’a itaatle, Resûlullah’a ita- at aynı şeyler değildir. Allah’ın emir ve nehiylerinde Allah’a, Resûlullah’ın emir ve nehiylerinde, yani O’nun sözlerinde, fiillerinde ve takrîrlerinde de O’na itaat açıkça Kur’ân-ı Kerim’in emridir.
7) Allah’a ve Resûlü’ne ayrı ayrı itaat emredildikten sonra: “Resûlullah’tan yüz çevirmeyin!”(Nisa/59) deniliyor ki, bu da, sünnete ittiba etmemenin, hatta onu hafife almanın ve sorgulamanın bir nevi irtidat olduğunu ifham etmektedir.
8) Allah’ı sevmek, Resûlullah’ı sevmek; Resûlullah’ı sevmek de Allah’ı sevmek demektir. Resûlullah sevilmeden Allah sevilemez ve O’nun sünnetine ittiba etmeden, Allah’ı sevme davasında bulunmak, boş bir iddiadır.
9) Değişik yönlere giden yollarda istikameti bulabilmek ve sırat-ı müstakîmde istikamet üzere yürüyebilmek için, istikameti temsil eden insana ittiba etmek, O’nun sünnetine uymak, yapılması gerekli olan biricik iştir.
10) Peygamber’in yolu, Allah’ın yoludur; Peygamber’in izinde bulunmak demek, ilâhî mesajların aydınlık ikliminde yürümek demektir. Dolayısıyla sünneti kabul etmemek, onu hayattan dışlamak veya ona başkaldırmak, Allah’a isyanla aynı mânâya gelir.
11) Allah, insanlar içinden bir insanı seçiyor; ve her şeyi reşha gibi kusursuz ve arızasız aksettirecek nezih bir Ruh’u inti- hap edip, insanlara mesajını O’nunla gönderiyor; O da, getirdiği bu mesajı yorumlarıyla açıklıyor, önümüze seriyor.
12) Buna karşılık bazı densizler kalkıp, o Musaffâ Elçi’ye karşı tavır alıyorsa, o zaman bunun adı, ancak ve ancak Allah’a isyan, O’na başkaldırma ve Cehennem’e istihkak kesbetme olur.
13) Kitabın yanında, başlı başına müstakil bir teşrî kaynağı olarak sünnet, Kur’ân-ı Kerim’in inmeye başladığı andan itibaren fonksiyonunu icraya başlamış ve hep Kur’ân’la içli dışlı olmuştur.
14) Ne var ki, dünden bugüne cumhur-u ümmet ve ulemâ tarafından böyle kabul edilegelmiş olan sünnet, Yunan felsefesinin tesiriyle Nazzam gibi birtakım Mutezile imamları ve daha sonra da garazkâr ve İslâm’ı temelinden dinamitlemeye çalışan bir kısım batılı müsteşrikler,
15) bu dupduru kaynağı kendilerince hep bulandırmaya çalışmışlardır. Ne yazık ki, bir iki asırdır batı ve müsteşrikler karşısında aşağılık duygusuna kapılan birtakım Müslüman ilim adamları da, meseleye böyle bir kompleks içinde yaklaşarak,
16) kısmen müsteşriklerin oyununa gelmiş ve hatta sünneti sorgulamaya kalkışmışlardır. Ancak, din-i mübin-i İslâm adına, Kitab ve Sünnet adına selef-i salihînin çalışmaları ve çalışmalarının semeresi sayılan bıraktıkları eserler,
17) o kadar muhteşem ve parlaktır ki, sünnete bulaştırılmaya çalışılan lekelerin, bu dupduru kaynak üzerinde hiçbir tesiri olmayacaktır... Sahabe, sünnetin ehemmiyetini çok iyi kavramıştı.
18) Çünkü, Kur’ân-ı Kerim, Allah Resûlü’ne iniyor, O’nun tarafından tebliğ ediliyor, açıklanıyor ve yaşanıyordu ki, anlamanın bütün faktörleri mevcuttu..Bu itibarla, O’nun attığı her adımı, her hareketi,
19) söylediği her sözü yüz işmizazlarına, tebessümlerine ve el işaretlerine varıncaya kadar takip ediyor, belliyor, yaşıyor ve naklediyorlardı. Sahabe-i kiram, sünnetin kıymetini takdir ettikleri gibi, onu tebliğ ve nakletmenin ehemmiyet ve lüzumuna da çok iyi inanmışlardı.
20) Onlar Efendimiz’in teşvikleri karşısında coşup, tehdit- leri karşısında ürpermenin yanında bizzat Kur’ân-ı Kerim’in, bildiğini ketmedenlere tehditlerini de öyle anlıyor ve bu değişik saiklerle sünnetin neşrine fevkalâde ihtimam gösteriyorlardı.(Sonsuz Nur-II, 388-421)
21) Daha önceden yazdığım konu ile alakalı seriler

Hadisler 200 sene sonra mı yazıldı:

Sünnetin dinde delil olduğuna dair bazı ulemanın görüşleri:

İnşallah bu konuda bir YouTube söyleşisi de yapacağız.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with FatihKumas

FatihKumas Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @FatihKumas4

26 May
Hatib b. Ebi Beltaa'nın Mekke fethi'nden önce akrabalarına yazdığı mektup bugünlerde mevzu edilmektedir. Bu mektubun içeriği ve Resulullah aleyhissaletu vesselamın tutumu hakkında bir yüksek lisans çalışmasından özet çıkarmaya çalıştım.

GülfemYeniye AcıÜstüneAcı
Tarihçilere göre, Hatib b. Ebi Beltaa'nın mektup yazdığını vahiyle öğrenen Hz. Peygamber (sav), Sâre’nin(mektubu götüren kadın) Mekke’ye gidip seferle ilgili bilgileri ilgili kişilere vermesini engellemek için Hz. Ali, Zubeyr b. Avvam ve Mikdat b. Amr’ı görevlendirdi.
Sâre’nin yerini, aldığı vahye göre tarif etti. Kaynaklarda bu yerin neresi olduğuyla ilgili olarak iki farklı yer rivayet edilmektedir. Birincisi “Hah bahçeleri” adıyla bir yer belirtilmektedir ki kaynakların ekserisi burayı zikreder, diğeri de “Hüleyka” ismindeki bir yerdir.
Read 30 tweets
25 May
1) Etkin pişmanlık veya itirafçılık ile alakalı bazı tanık olduğum durumlar var, ve kendimi de yakinen alakadar eden bir husus olduğu için şahit olduğum hususları belirtmek istiyorum.
2) Evvelen önemli bir devlet dairesinde memurken, takribi kırk kişinin ismini verip, kimilerinin işten atılmasına veya kimilerinin hapsedilmelerine sebep olan birisinden bahsedeceğim.
3) Bu insan son derece mülayim bir insanken, baskı altında bir kaç isim verdikten sonra, daha da isim vermesi yönünde zorlanarak sayıyı günden güne artırmış. Verilen isimler arasında olup zorluklara maruz kalan bir arkadaşım ise şu anda yurtdışında.
Read 19 tweets
25 May
1) İman ile gelen huzur ve saadet formülüne bir örnek:

Şakîku’l-Belhî, öğrencisi Hâtim’e şöyle demiştir: “Uzun bir süre benim yanımda bulundun, ne öğrendin? Hâtim hazretleri bu soruya cevaben demiş ki, bu süre zarfında sekiz mesele öğrendim:
2) 1- Halka baktım ve herkesin bir sevdiği olduğunu gördüm. Ölüp kabre girdiklerinde sevdiklerinden ayrılıyorlar. Ben de kabrimde yanımda olmaları için iyiliklerimi sevdim.
3) 2- Yüce Allah’ın “nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran kimse...” (Nâziât, 79/40) kavline baktım ve arzularını defetmek için nefsimi yordum. Sonunda yüce Allah’a itaatte karar kıldı.
Read 10 tweets
22 May
1) Hocaefendi diyor ki: Herkesin, konumunun gerektirdiği temsil durumuna göre evrâd ü ezkârı olmalı. Meselâ ben, kendimi beş‑on insanın okuduğu evrâd kadar evrâd okumaya mecbur hissetmeliyim.
2) Ve kendi kendime demeliyim ki: “Madem o kadar insan sana teveccüh ediyor, öyleyse o teveccühün hakkını vermeli ve herkesten daha çok Allah ile irtibatını kavî tutarak bir taraftan bu nimete şükretmeli, öte taraftan nimetin devamına talebini böyle dile getirmelisin.”
3) Evet, böyle diyor ve bunu da tatbik etmeye çalışıyorum. Buradan hareketle müezzin, imam, vaiz, müftü vb. değişik dine hizmet ünitelerinin başında bulunan insanlar, temsildeki yerlerine göre evrâd ü ezkârlarını çoğaltmalı ve
Read 8 tweets
22 May
1) Üstad diyor ki: “Hem ne vakit, ehl-i İslâm, dîne ciddî sahip olmuşlarsa, o zamana nisbeten yüksek terakkî etmişler. Buna şâhit, Avrupa’nın en büyük üstâdı, Endülüs devlet-i İslâmiyesidir.” (Mektubat, s. 313).

Avrupa'nın üstadı olan Endülüs'ün Avrupa'ya etkilerine değinelim:
2) Roberts diyor ki: Arap İspanya'sının alim ve filozofları, Hıristiyan aleminin doğunun uygarlık ve bilimini öğrenmesinde kılavuz oldu. (J. M. Roberts, Avrupa Tarihi, sf. 149)
3) Serinin devamında Prof. Dr. Ahmed Isa'dan alıntılar yapacağım: İslam biliminin Batı'ya girişi büyük oranda Müslüman İspanya kanalıy­la gerçekleşmiştir. Yüzyıllar boyunca İspanya, daha çok bir Müslüman Ortadoğu şehri gibiydi.
Read 24 tweets
15 May
1) Dün bilim tarihi alanında uzman ve önemli bir akademisyen olan Prof. Dr. John Henry'nin İslam biliminin gelişimine ve Batı'ya etkisine dair bazı tespitlerine değinmiştim. Bu seride Henry'nin İslam biliminin gerileme sebeplerine dair görüşlerini paylaşmak istiyorum:
2)İslam'da iddia edilen bilimsel gerileme çoğunlukla, dinin ka­fir bilime karşı tepkisine, özellikle de Gazali'nin Te­hafutü'l Felasife(FilozoflarınTutarsızlığı) adlı yapıtında İbn Si­na'ya yönelik dinsel anlamdaki şiddetli saldırısından sonra gösteri­len tepkiye bağlanmaktadır.
3) Diğer yandan, bunu Bağdat'ın 1258'de Moğollar tarafından yıkılmasına bağlayanlar da vardır. Fakat bu iki olay, geçerli neden olamayacak kadar erken tarihlidir; çünkü İslam düşünürleri on altıncı yüzyılda da bilime önemli katkılarda bulun­mayı sürdürmüşlerdir.
Read 26 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(