tügva belgelerini gazete haberi yapsaydım "paralel devlet yapılanması" başlığı atardım. din istismarına dayalı ordu, emniyet, yargı kadrolaşması başta olmak üzere, fetö diye anlatılan ne varsa, tamamı bunlarda da var. üstelik kişilerin kaydı tutulmuş. kimlik numaralarına kadar.+
excel listesi aslında daha uzun. görsel olarak paylaşabilmek için bir kısmını aldım. umarım okunabiliyordur. isimlere, kimlik numaralarına, telefonlara bant çektim ama bu listelerin başka ellerde de olduğuna eminim. bugün torpiliyle mutlu olanlar, yarın zor zamanlar geçirebilir.
çocukları cemaat yurduna alırsın, tornadan geçirirsin, sonra asker polis kadrolarına gönderirsin. bilindik bir hikaye. yeni sezon. tügva versiyon.
yapılanma tügva'dan ibaret değil. örneğin yurtlara çökmek için 7 oluşum toplantı yapıyor. liste hazırlanıyor, talepler iletiliyor, sonra aralarında paylaşım yapılıyor. ilk listede 821, ikincide 285 bina var. yani öğrenciler yurt bulamazken meğer mevcut binalar bunlara dağıtılmış.
vergiler de tügva'ya gidiyor. belediyeler ve valilikler eliyle kamu kaynakları bu yapılanmaya aktarılıyor. "mali destek raporu" başlıklı dosyada bunu çok net görebiliyoruz.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
nasıl olur da bir kaymakam mahkeme kararını engellemek için polise talimat verir? ona bunu yaptıran nedir? neye güvenir? neyden korkar? bu soruların peşine düştüm ve berbat bir bürokrat profiliyle tanıştım. sizi de tanıştırayım. mevcut adalar kaymakamı @musayhan'dan bahsediyorum+
şaşırmadınız di mi? adalar kaymakamı milletvekili olmak istiyor. hem suçlarına koruma kalkanı hem daha çok yeme imkânı. yine aday adayı olabilmek için (bence şansını kaybetti) halkın/devletin değil, partinin kaymakamı gibi. peki hangi suça bulaşmış? bunun için mardin'e gideceğiz.
kastamonu üzerinden gidelim. yerel gazeteler bazen şaşırtıcı derecede açık yazıyor. şehrin vekilleri soylu ile görüşüp bu şahsın vali olmasını istiyor ancak erdoğan mardin'e kayyum olarak atamayı uygun görüyor. (yolsuzluk nedeniyle görevden alınan kayyum) aciksoz.com.tr/gundem/mustafa…
özlem zengin'e saldırılar iki gündür aralıksız devam ediyor. kendi mahallesinde linç ediliyor. istifasını veya görevden alınmasını istiyorlar. ben bu konuyu önemsiyorum ve sonucunu merak ediyorum. çünkü ak parti içinde bir yol ayrımı anlamına geldiğini düşünüyorum. biraz açayım.
ne diyorlar? feministlikle suçlayanlar var, fetö ağzıyla konuşuyor diyenler var, reisin altını oyuyor diyenler var, islama uygun davranmadığını söyleyenler var, böyle konuşacaksa başörtüsünü çıkarsın diyenler var.. ve hepsinin ortak amacı, yeni yönetimde görev verilmemesi.
ilginçtir, saldırılar karşısında özlem zengin'i savunması beklenenler çok sessiz. görebildiğim kadarıyla sadece 2 vekil (tuba durgut ve fatih toprak) kendisini destekledi. oysa kısa süre önce tek bir twite karşı hepsi kenetlenmişti. şimdi binlerce twite karşı neden bu sessizlik?
boğaziçi’nde neler oluyor? özetle.. dışarıdan kayyum atandı. üniversite buna itiraz etti. öyle böyle bir itiraz değildi. atanmış rektör ünversite içinden tek 1 destekçi bile bulamadı. işbaşı yapamadı. bu durumun geçici olduğu varsayıldı ama sonradan öyle olmadığı anlaşıldı.
melih bulu atamasına üniversite itiraz etti dedim. bu doğru mu? üniversitenin bir bölümü (veya büyük bölümü) mü demeliydim? sanmıyorum. enteresan bir şey oldu ve üniversitenin tamamı itiraz etti. hoca, öğrenci, çalışan. her kesimden herkes.. siyasi ayrımlar bile devre dışı kaldı.
yanlış bir atama olduğu anlaşıldı. bence herkes anladı. zaten dikkat edin, onca tartışmaya rağmen, melih bulu’nun doğru kişi olduğuna dair yazı okumadınız. en yalaka insanlar bile bunu yapamadı. kimse melih bulu’yu savunamadı. doğru olan, yanlıştan dönmekti. ama bu da yapılamadı.
sma tedavisine bugüne kadar 2 milyar lira kaynak ayrıldıysa, 75 milyon lira niçin bu kadar sorun oldu? bu soruya kendimce yanıt vermeye çalışacağım.
2 milyar lira, 1100 çocuğun spinraza tedavisi için ayrılan bütçe (aile bakanı açıkladı). eğer aynı sayıda çocuk zolgensma tedavisi alsaydı bu bütçenin 17 milyar lira olması gerekecekti. yani bakanlığın "mesele para değil" demesi gerçeği yansıtmıyor. ama mesele bundan ibaret değil
öncelikle astronomik fiyatın sorumlusu bakanlık değil. novartis. "fiyatı maliyete göre değil, ilacın yaşamsal değerine göre belirliyoruz" diyor. aileler çaresizce ya bağış kampanyası düzenliyor ya da devlet desteği bekliyor. üstelik bu tüm dünyada böyle.
zolgensma. dünyanın en pahalı ilacı. belki de en pahalı şeyi. tek doz 2.100.000 $. sma'lı bebekleri tedavi ediyor. şirket (novartis) fiyatın maliyetle ilgili olmadığını açıkça söylemekten çekinmiyor. aileler çaresiz. hasta sayısı çok değil ama devletler de karşılamaktan kaçıyor.+
geçtiğimiz günlerde paraguay'da sma'lı bir çocuğun anne-babası kendilerini sağlık bakanlığı önüne zincirledi. bakan, yanlarına gelip açıklama yaptı. şirketten indirim istediğini duyurdu. ve sonra tedavinin karşılanacağı ilan edildi. abc.com.py/nacionales/202… hoy.com.py/nacionales/el-…
fransa ilaç fiyatları için üst limit belirlemeyi tartışıyor. brezilya şirketin fahiş fiyatına itiraz etti ve bu ilaca (zolgensma) en fazla 550.000 $ değer biçilebileceğine dair karar aldı ancak novartis buna itiraz etti. mahkeme süreci işliyor. jornalnh.com.br/noticias/pais/…