İslamiyetten önce Araplar ''Azad edilmiş kölelere'' Mevali diyordu.
İslamiyetten sonra, Mevali kavramı, Arap olmayan Müslüman Milletler için kullanıldı. Kullanılıyor.
Arap geleneğine göre; Mevali'nin malı, parası,karısı,kızı Araba helal sayılıyor.
Mevaliden doğan çocuk veliaht olamıyor.
Arap tarihinde,Mevali denildiği zaman akla Türkler geliyor.
Tükler, islamiyet dünyaya indiği 612 yılından,üç asır sonra,934 yılında Müslüman olmuşlardı.
Onlara göre Kuran ''Mekke ve etrafında yaşayan insanları uyarmak için, arapça inmiş'' bir kitaptı ve bu ayet ile sabitti. O dönemde, Mekke etrafında Araplar yaşadığına göre mekanın sahibi onlardı.
''Her millete bir peygamber gönderdik'' şeklindeki Kuran hükmünü, Araplar, ''Hz. Muhammed Araplar için gelmiş Peygamberdir'' diye anladılar.
Arap olmayanların Müslümanlığını kabul etmediler.
Sonradan Müslüman olan başka milletleri MEVALİ diye tanımladılar.
Emevi döneminde başlayan, İslamdaki ayrıcalığa ilk karşı çıkan Hanefi Mezhebinin kurucusu Ebu Hanife (699-767) olmuştur. Büyük İmam diye tanımlanan Ebu Hanife, mevali geleneğine karşı çıkması yüzünden, arapların hışmına uğramıştır.
Sonradan Müslüman olan Türklerin Hanefi Mezhebini seçmeleri tesadüf değildir.
Mevali kavramı, sadece Emevilere mahsus değildi. Abbasiler de aynı geleneği devam ettiriler.
Bağdattaki Abbasi Halifesi,kendini kurtaran Selçuklu Sultanı Tuğrul Beye kızını vermedi.Gerekçe,Tuğrul Bey'in Türk olması ve Mevali sayılmasıydı.
Tarihin hiç bir döneminde,Araplar, Türklerin İslami liderliğini ve egemenliğini tanımadlar.İlk fırsatta Türklere karşı isyan ettiler
Hilafeti temsil eden Osmanlıya karşı, İngilizlerle beraber savaşan Arap isyancılar binlerce Mehmetçiğimizin vahşice kanını akıttılar... Bu anlayışın gerisinde MEVALİ geleneği yatıyordu...
Nitekim;
- Osmanlıya isyan eden Arapların başındaki isyancı Şerif Hüseyin İstanbul doğumluydu. Ve Haşimi soyundan geldiği için Mekke Şerifi tayin edilmişti. Hain Şerif Hüseyine göre, Türkler Mevali idi. Mevaliden Halife olamazdı...
Mevali'nin iktidarına karşı gelmek, İslama karşı durmak anlamına gelmezdi...
Bu anlayış, Arapların Türklere karşı isyan etmelerine yeterli gelmiştir...
-2020 yılı Mart ayında Suudi Müftüsü: ''Türkler mevalidir, İslamı temsil edemezler'' diye fetva verdi...
Türklere karşı Suudilerin, Yunan tarafını tutması ve PKK'ya para yardımı yapmasının gerisinde Mevali anlayışı yatıyor...
Tarihin hiç bir döneminde Araplar(yöneticiler), Türkleri kendileri ile eşit Müslüman saymadılar...
Arap kültürüne göre,Mevali'nin iktidarı meşru sayılmıyor.Türkler ise ısrarla tüm bunlara rağmen Araplara layık olmadıkları sevgiyi göstermşler,siyasi ümmetcilik yaparak,arapları bile kendilerine güldürmüşlerdr.Bu tarihi gerçeği her Türk insanı bilmeli,ona göre hareket etmelidirm
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
“Paşa Hazretleri’nin hükümet dairesinden dönüşleri esnasında Rize ve Atina (yeni adı Pazar-SY) müftüleri tarafından kendilerine bir dilekçe verilmiştir. Dilekçede Okul yerine medreselerin tekrar açılması talep ediliyordu.
"... Böyle bir zamanda particilik olur mu ? Ülke olmazsa parti kaç para eder.
Önce ülke esenliğe çıkmalı ki, partiler de toplumsal dayanaklarıyla birlikte siyasi olarak oluşabilsin.
... Millî hareket particilik olsaydı, Sivas Kongresi'ne Ferit Paşa Hükümeti'nin çok sıkı engelleme tedbirlerine rağmen, ülkenin her yerinden temsilciler gelir miydi ?
... Anadolu'nun istek ve ihtiyacına uymayan bir hareketin, Anadolu'nun tam göbeğinde barınabilmesi, yardım görmesi mümkün olabilir miydi ?
... Bütün bir milletin, hep birlikte hakkını istemesine particilik denir mi ?
Denirse bu doğru olur mu ?
1)İlk Suud devleti, bugünkü İŞİD gibi vahşet ve barbarlık eylemleriyle ortaya çıktı.
Padişah İkinci Mahmut, Suud'lara çok kızdı. İlk Suud Devleti'nin lideri Abdullah Bin Suud, İstanbul'a getirildi.
2)Padişahın emriyle Abdullah Bin Suud`un kafası kesilip, kellesi denize atıldı... Padişah hızını alamadı ve hemen ardından Bin Suud'un üç oğlunu, İstanbul'da üç ayrı meydanda idam ettirdi. Cesetler padişahın emriyle ibret olması için çürüyene kadar bekletildi. Tarih: 1818.
3)Yıllar sonra yine bir Suud devleti kuruldu ama Osmanlı İmparatorluğu bu devleti de kanlı biçimde devirdi. Tarih: 1891.
Aynı yıllarda petrolün geleceğin en önemli hazinesi olduğu ve bu hazinenin de Arabistan'da bol bol bulunduğu fark edildi.
1)Avrupa pantolonu ilk kez 18. yüzyılda yani Türklerden #bin#yıl#sonra giyinmeye İtalyan komedyen Pantolone aracılığı ile başlamıştır.
2)Bilindiği üzere yeryüzünde atı ilk evcilleştiren ve atı binek hayvanı olarak kullanıp, eğeri, üzengiyi kullanan kavim Türklerdir.
3)Onlar için çalılara,taşlara,soğuğa ve uzun at yolculuklarına dayanıklı giysiler gerekliydi.Yeryüzünün ilk atlı milleti olan Türkler, pantolon ve ceketi ilk kullanan kavimde olmuşlardır.Çünkü pantolon süvari giysisidir ve bir süvarinin içinde en rahat edeceği giysi pantolon.
Metehan'ın askeri bir tatbikat esnasında, at binmesini beğenip,
“Çağırın yanıma gelsin...”
diye buyruk verdiği binicinin, genç bekar bir kız olduğu anlaşılınca...
KIZIN;
"Töre mi değişmiştir ki hatunlar er kişilerin ayağına gidecektir?“
çıkışı üzerine, Metehan'ın kızın ayağına gitmesi, kadına verilen değerin en üst düzey göstergesidir, Türk'ün asaletinin tecellisidir...
Özbenliğini yitiren, kadının üç adım geriden gelmesini isteyen ar*p sevicilere ders niteliğindedir...
Kemâlistler kimlerdir❓
1)Yobazların, devşirme ve türedilerinin sık sık dillendirdiği;‘Kemalistleri’dinsiz hâtta ve hâtta vatan haini olarak gösterip milyonlarca gencin beyinlerini yıkadığı günümüzde‘Kemâlistlerin’ aslında kim olduğu sorusunun cevabını gelin hep beraber bulalım:
2)17 Eylül 1922’nin L’Illustration dergisi…
Yani Büyük zaferden yalnızca birkaç gün sonra dış basında zaferi anlatan yazılı ve görsel bir belgeyi görüyoruz. Kapağında Mustafa Kemâl ve İsmet Paşa var. ++
3)+Fransızlarca notlandırılmış bu fotoğrafın altında yer alan ‘Kemâlist‘ yazısına dikkât!
Açıkça görülmektedir ki Kemalistler, İzmir’e giren Türk Süvari birlikleridir, Türk halkıdır, Fransızların deyimiyle Mustafa Kemâl Paşa’dır, Türk milliyetçileridir..