Thread by @asefaozkaya

ÇANAKKALE

Üzüm hoşafı-yarım ekmek yok, karavana yemek var
Çocuk asker yok, yetişkin asker var
Seyit Onbaşı'nın kaldırdığı top 276 değil, 215 kg (Markası modeliyle Krupp topu çünkü, biliyoruz)
Resim 1915'te Çanakkale'ye giden çocuklar değil, Nisan 1923'de yürüyüş yapan çocuklar.

Muhtemelen 2071'e kadar her 18 Mart'ta bu paylaşımı yapar dururuz artık.

"Bulutlarla düşmanı alıp yok eden yeşil sarıklı dedelerimiz var mı yok mu?" hususunda "Var!" deme taraftarıyım. Ama biri tutup da bana "O zaman 93 Harbi'nde nerdeydiler?" diye kaba bir şekilde sorarsa ne cevap veririm diye korkuyorum. Kabalık kötü bir şey...

"Hey 15'li 15'li"deki 15'liler, yaşları 15 olan delikanlılar değil, 1315 (1894-95) doğumlu 20 yaşında kocaman adamlardır. Çünkü Çanakkale'de çocuk-asker birlikleri yoktur.

"Hey 15'li göbek havası(!)" göbek havası değil, mersiye, yani ağıttır. Alkış tutup, göbek atıp durmayınız..

Şimdi ben bunları niye yazdım? Amacım ne? Söyleyeyim. Çanakkale Zaferi'ni küçük düşürmek isteyenlere karşı yazdım. Gerçek zafer, gerçek kahramanlar, gerçek hikayeler dururken yalan şeyler uydurmak bizi lekeler. Ben de teker teker sahte kahraman ve olayları anlatıyorum.

Yarın bir gün, biri çıkıp"Gördünüz mü, Çanakkale'niz sahte kahramanlarla, sahte hoşaf menüleriyle dolu,demek ki sizin zaferiniz de sahte!" diye bizi lekelemek isteyenler,hoşaf menüsünü savunuyor. Biz de "Hayır!" diyoruz.Sahte kahramanlarla lekelememek için gerçekleri anlatıyoruz.

Osmanlı Devleti 1914 yılında çok darbe yemiş de olsa hala ciddi bir devletti arkadaşlar. I. Dünya Savaşı boyunca toplam 2 milyon 850 bin kişiyi silah altına aldı. Bu işler çocuk oyuncağı değil. Tarih dediğimiz disiplin bunun için vardır. Gerçekleri ortaya koyar, gerçekler budur.

Bazıları diyor ki abartılar "Daha güzel geliyor." İyi de, Çanakkale'nin gerçek hikayeleri, uydurulan hikayelerinden daha büyüktür. Küçük sahtekarların ürettiği küçük uydurmalara değil, büyük ve gerçek kahramanların kazandığı gerçek zafere inanın.

Tarih boyunca Istanbulu korumak için iki tahkimat çok önemliydi.Bunlardan birisi kuzeyden, ikincisi ise güneyden koruyordu.Kuzeyden koruyan tahkimat Rumeli ve Anadolu Feneri kaleleridir. Foto Istanbul'u kuzeyden koruyan Rumeli Feneri Kalesi.Bunlar bilinmeden Çanakkale anlaşılmaz.

Istanbul'u, yani Bizans ve Osmanlı devri başkentini koruyan güneydeki kalenin adı ise Çanak'tır. Biz,adı Çanak olan bu kaleye şimdi Çanakkale diyoruz. Bu tahkimat ve Fener tabyaları düşerse Istanbul da düşer. Çünkü bu iki tahkimat, Istanbul'a ulaşan iki Boğazın dış kilididir.

Bu yüzden Osmanlı İmparatorluğu, Ruslara yardım götüren İngilizlerin Boğazlar ve Istanbul'u ele geçirmesini önlemek için bu kaleyi çok sağlam koruması ve en iyi yığınağı yapması gerektiğini biliyordu. Bunun için de en iyi cephe Çanakkale idi. Askere karavana gidiyordu.

Gültekin Yıldız Hoca'nın deyimiyle Türkler de tabiat kurallarına tabidir ve savaşmak için onlar da yemek yemek zorundadır. Peki askerimiz hiç mi açlık yokluk çekmedi? Çekti! Hem de feci bir açlık, ama Çanakkalede değil, Suriye'de Filistin'de, diğer cephelerde.

Hatta Medine Müdafii Fahrettin Paşa, aç kalan ordusunu doyurmak için çekirge yedi ve yedirtti. Işte aç kalan askerimiz onlar. Onlar da bizim askerimiz değil mi? İlla açlık-yokluk üzerinden düşünmek istiyorsak bu cepheleri pekala düşünebiliriz. Feci bir açlık yaşadık.

Ama Çanakkale düşerse Istanbul'un düşeceği de bilindiği için en iyi yığınak Çanakkale'ye yapıldı. Üzüm hoşafı ile atalarımızı anarken Suriye cephesi niye demiyoruz? Onlar da bizim atalarımız değil mi? Onların çektiği çile değil mi? Neler yaşadılar bir bilseniz, oturur ağlarsınız.

Akşam devam edeceğim...

Başkente en yakın cephe olan Çanakkale'ye 2 milyon 850 bin asker aldıktan sonra savaşsın diye çoluk-çocuk gönderdi demek Osmanlı'ya en ağır hakarettir.Savaşın en başında,en yakın cephesine yemek gönderemedi ne demek! Kabile devleti miydi de Çanakkale'ye yemek gönderemedi Osmanlı?

Çanakkale'ye muharip gönderilen askerler dışında muharip çocuk asker yoktur. Oraya giden çocuklar vatan sevgisi ile şahsen insiyatif alarak gitmiştir.Devlet hiçbir şekilde muharip unsur olarak Çanakkale'ye çocuk göndermemiştir.Binlerce askeri zaten savaşın başında elde mevcuttur.

Peki atalarımızın dedelerimizin bize, babalarımıza anlattığı açlık hikâyeleri yalan mıdır? Hayır! Suriye Filistin cepheleri ve ardından Istiklal Harbi başta olmak üzere çok büyük sıkıntılar çekilmiştir. Yani o hikayeler gerçektir. Ama Çanakkale değildir.

Çünkü cephe gerisinde fırınlar kurulmuş, başkentin düşmemesi için Çanakkale şehitleri toğrağa düşmüştür. Seyit Onbaşı bombardıman esnasında kırılan kaldıraçın yerine 215 kglık mermiyi sırtında namluya çıkarmıştır.

Ezineli Yahya Çavuş 60 kadar adamıyla yüzlerce Ingilizi 12 saat boyunca ağır kayıplar verdirerek bir avuç toprağa gömmüştür. Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul dünya tarihindeki ilk uçak gemisini denizin dibine göndererek bütün tarih boyunca uçak gemisi batıran ilk kişi olmuştur.

Mayin Grup Komutanı Nazmi Bey ve Nusret Mayın gemisi komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey mayınları kıyıya paralel dökerek Avrupalıların çelikten kibirini Boğazın sularına gömmüştür.

Anafartalar Grup Kom. olan Miralay Mustafa Kemal,Yarbayken komuta ettiği 19. İhtiyat Tümeni ile 1916'da insiyatif alarak 27.Alay hamlesi ile karadan Istanbul'a uzanan Ingiliz elini kırmıştır. Conkbayırı'nda,Zirvetepe'de,sonradan ismini burada dökülen kandan alan Kanlısırt'ta...

1912'deki Balkan Harbi'nde halk tabiriyle "Dün kurulan devletin domuz çobanlarına" yenilen, sokakta yürürken halkın hakaret ettigi, savaştan kaçan, utancından kafasını kaldıramayan asker gitmiş, "ya burda vatan için ölürüm, ya da düşmanı geçirmem. Bir daha leke yemem" demiştir.

Türk askeri Bulgar karşısında kaybettiği özgüvenini, Çanakkale'de düşman gemilerinin taretindeki 34'lük namluların ağzından sökerek almıştır. Namlular binlerce mermi kustukça Mehmetçik daha çok ileri atılmıştır. Ölümü bir hiç haline getirerek...

Çanakkale ile ilgili en güzel sözü kibirli General Hamilton, patlayan binlerce top namlusunun üzerine yamaçtan akarcasına daha çok yürüyen kahraman askere karşı söylemiştir:
"Gebe dağlar Türk doğuruyordu..."

İşte gerçek kahramanlıklarıyla Çanakkale budur!

Saymakla bitmeyecek kadar çok büyük fedakarlıklar olan,bugün topraktan hala şarapnel parçaları fışkıran,varlık mücadelesi verdigimiz Çanakkale'de bu kadar çok gerçek ve hakkı ödenmez kahramanlıklar varken, bu kahramanlıklara yalanı kim bulaştırır?Söyleyeyim:İngilizler ve uşakları

Çünkü bu kadar GERÇEK bir zafere yalan karışsın, sulandırılsın, rezillikleri unutulsun istiyorlar. Atalarımızın Filistin'i korumak için düştüğü açlık ve sefaleti Çanakkale'ye yamıyorlar ki sonradan bunun yalan olduğu ortaya çıkınca Çanakkale'deki zaferimizi sulandıracaklar!

Birilerinin anladığı dilden söyleyeyim,Çanakkale'nin binlerce gerçek kahramanlıkları varken işi sulandırmak ve yalan karıştırmak,Rothschild ve Rockefeller'lerin oyunudur!Bu hain oyuna gelmeyin,oyunu bozun!Bizim herşeyimiz,yalana ihtiyacımız olmayacak kadar çok gerçektir! O kadar.