,
16 tweets,
2 min read
Read on Twitter
1/16 TARİHE BAKIŞIM: Bunu anlatan bine yakın yazım var. Çoğu internette bulunabilir. 11 kitabım var. İsteyen alır okur. Yüzlerce televizyon, konferans konuşmam var, en azından bazılarına ulaşılabilir. (Utanarak söylüyorum) 77 binden fazla twit atmışım. Hepsi ulaşılabilir.
2/16 Dolayısıyla buraya "makale" yazmaya gerek görmüyorum. Ama 19 Mayıs 1919'un 100. yılı vesilesiyle HDP Eş Başkanı Pervin Buldan'ın şahsında yazdığım eleştiri twitinin olumlu-olumsuz tepkilere neden olması üzerine, eleştirimin alt metninin ana başlıklarını özetlemem şart oldu.
3/16 Milli Mücadele İTC kadrolarının İtilaf Devletleri'nin gadrinden korunmak için yaptığı öz savunma idi. Nitekim, Mondros’tan tam 7 ay sonra, o da Divan-ı Harbi Örfiler 1915 Ermeni Soykırımı ve savaş suçlularına idam cezaları vermeye başladıktan sonra harekete geçtiler.
4/16 İlk Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Ermeni ve Rum tehlikesine karşı kuruldu.Mustafa Kemal Kürt aşiret liderlerini ve Kürt kanaat önderlerini yanına "Hilafeti, İstanbul'u, padişahı kurtarmak" ve Doğu’da bir Ermeni devleti kurulması "öcüsü" ve "özerklik havucu" ile çekti.
5/16 Hedefinden dolayı "Milli Mücadele" diye adlandırdığım bu sürecin ilk politik kadroları cezadan kaçan İttihatçılar, finansörü gayri Müslim talanıyla palazlanmış eşraf, vurucu gücü Teşkilat-ı Mahsusa kadrolarının hapishanelerden kaçırdığı veya yerel eşkıyalar, çetecilerdi.
6/16 Bu dönemde "Yedi Düvel’e karşı savaş" verilmedi.Nitekim Mustafa Kemal “Kurtuluş yolu ararken iki şey söz konusu olmayacaktı. İlkin, İtilaf Devletlerine karşı düşmanlık durumuna girilmeyecekti, sonra da Padişah ve Halife’ye canla başla bağlı kalmak temel koşul olacaktı” dedi.
7/16 Kazım Karabekir "itilaf Kuvvetleri’nden korkmayınız.Daha geçen hafta Londra’dan memleketimize gönderilmek istenen alaylar, biz gitmeyiz diye silah çatılarını bırakıp sıvıştılar. İtilaf milletleri Harb-i Umumi’den o kadar yorgun çıktılar ki,
8/16 memleketimizde tek bir nefer bile öldürmeye razı değiller. memleketimizde tek bir nefer bile öldürmeye razı değiller. Karşımızda Rum ve Ermeni’den başka kimseyi görmeyeceğiz. İstanbul’da İtilaf Kuvvetleri bostan korkuluğundan başka bir şey değildir" dedi.
9/16 Nitekim İtalyanlar ve Fransızlar, Nisan ve Ekim 1921'de Anadolu’dan çekilirken Ankara kuvvetlerine uçak, silah ve mühimmat takviyesi bile yaptılar. İngilizler Ege’de çizdikleri Milne Hattı ile Yunanlıları dizginlerken, Ankara güçleriyle tek sıcak çatışmaya girmediler.
10/16 1917 Bolşevik İhtilali'nden sonra kurulan Sovyet Rusya ise Kemalist harekete mebzul miktarda silah, mühimmat, para yardımı yaptı. Sonunda kurulan "Cumhuriyet", Kürd’ü, gayri Müslim’i, Alevi’yi, emekçiyi, kadını, solu dışarıda bırakan,
11/16 Sıcak çarpışmalar Doğu’da Ermenilere, Batı’da Yunanlılara, Kuzey’de Pontus Rumlarına, içerde Ermeni/Kürt/Türk/Çerkeslere karşı oldu. “Dış düşmana karşı savaşılırken 9-10 bin “şehit” verilirken, “iç düşmana” verdirilen zayiat sadece Pontuslularda bile 100 binlere vardı.
12/16 Sonuçta "kurulan",1923 İzmir İktisat Kongresi'nden itibaren kapitalist kalkınma modelini seçen,"sıcak savaşı" sayesinde kazandığı Sovyet Rusya (daha sonra SSCB) ile ipleri kopartıp adım adım Batı sistemine dümen kıran, tüm muhaliflerini tasfiye etmiş Türk ulus-devleti oldu.
13/16 HDP Eş Başkanı Pervin Buldan'ın “çağrılsaydık binerdik” dediği “gemi”nin özet hikayesi bu. Üstelik bu “geminin güvertesinde” bugün Pervin Buldan ve arkadaşlarının haklı olarak “ırkçı, faşist, diktatör, soyguncu….” dediği bir "mürettebat" var.
14/16 Ama "eğri oturup doğru konuşalım". Bu "yanlış tarih okuması"nın ardında bence Abdullah Öcalan’ın tarih okumaları var. Şu ifadeler Öcalan'a ait: “Selçuklu Sultanı Alparslan’ın [1071‘de] Bizans’ı yenmesinde de Kürt beylikleri kuvvetlerinin büyük desteği vardır...”
15/16 “Misak-ı Milli çerçevesinde Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Milli Kurtuluş Savaşı”,“Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşam “,“1071'de Alparslan Silvan'da Kürtlerle ilişkiyi nasıl düzenlediyse,1516'da Yavuz ... nasıl düzenlemişse,
16/16 1920'lerde Mustafa Kemal Kürtlerle nasıl ilişki düzenlemişse; günümüz için de Türk aydınları, Kürtlerle ilişkiyi bunlar gibi düşünmelidir.” "İsrail lobisi, yine milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel birer devlettir..." Bu ifadeler benim tarih anlayışıma göre sorunludur.
