Thread by @TNERUNAL

TARİHTE KURDUĞUMUZ TÜM DEVLETLER BİZİM VATANIMIZDIR. TÜRK TARİHİNE İHANET EDENLER TÜRK VATANINA İHANET ETMEKTEDİRLER
BU GÜN TARİHİMİZ ÜZERİNDEN HAKLILIK İDDİA EDENLER ÖNCE ORTAK YÖNETİM DAHA SONRA VATAN TOPRAĞINDAN PAY İSTEMEKTEDİRLER.
HİÇ BİR KONUDA TAVİZİMİZ OLMAMALIDIR..

TARİHİMİZE, TARİHTEKİ TÜRK VARLIĞINA SAHİP ÇIKMAMAYA DEVAM ETMEMİZ, PEÇENEKLER, AVARLAR, UZLAR, KIPÇAKLAR, HAZARLAR, SAFEVİLER VE ONLARCA BÜYÜK TÜRK KAVİM DEVLET VE CİHAN DEVLETLERİNİN BAŞLARINA GELDİĞİ GİBİ SON TÜRK DEVLETİNİN DE TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLMESİ İLE NETİCELENECEKTİR

ARKADAŞLARIMIZIN SORULARI ÜZERİNE SİYASİ KÜRTÇÜLERİN TÜRK TARİHİ ÜZERİNDEN KENDİLERİNE MAL ETMEYE ÇALIŞTIĞI İDDİALARININ BAZILARINI VE SELAHADDİN EYYUBİ İLE İLGİLİ GERÇEKLERİ ANLATIYORUZ.

Değerli arkadaşlarım,
Bir ülkenin esir düşmesi için önce tarihi elinden alınır. Sonra dili ve kültürü yozlaştırılır. Ülke ekonomisi ele geçirilir,Milletler buna müsaade etmeyeceği için bu işgalin zor safhasıdır.En sonunda silahlı işgal başlar ki bu işgalin en kolay safhasıdır.

Türk Milleti muhtelif kurum ve kuruluşlarda yer almış yönetenlerin de desteğiyle tarihi dili kültürü ve ekonomisi saldırı altındadır ve ele geçirilmektedir. Batı işgalinin altındadır ve suda ısıtılan kurbağa misali tatlı tatlı gevşemekte olan bitenin farkına dahi varmamaktadır.

Amerikalı Fransız İngiliz’ler başta Misyonerler arkalarına devletlerinin güçlerini alarak Anadolu’ya adım attıkları 200 yıl önce başlattıkları dilden millet ve o millete ait bir tarih oluşturma gayretleri ne yazık ki bu gün tarih uyduruculuğunun zaferiyle neticelenmiştir. +

Selahaddin Eyyubi Kürt sayılmaya başlanmış, Tarihte Mezopotamya ile hiç bir ilgi ve alakası bulunmayan Kürtler, bu gün kendisini Türkçü olarak kabul eden arkadaşlarımız tarafından bile “Mezopotamya” ile ilişkilendirilen sözcükler ile anılmaya başlanmışlardır. +

Halbuki Mezopotamya’da kurulan onlarca Kavim devlet Türk devletidir. O Devletleri Kürtlerle ilişkilendirmek Kürtlerin ön ata uyduruculuğuna hak kazandırmak, dolayısıyla topraklarımız üzerindeki tarihsel haklarını kabul etmek demektir.

Sevgili Okurlarım,
Bu gün tarihimiz üzerinden haklılık iddia edenler önce ortak yönetim daha sonra vatan toprağından pay istemektedirler. Bizim olana sahip çıkmazsak bunun sonucu akacak Türk kanıdır. Evlatlarımızın torunlarımızın göz yaşıdır.

Milli meselelerimizden özellikle Tarihimizden taviz vermemiz Tarihte bizim olan kavimlere devletlerimize, tarihi olaylara, bir ok parçasına kadar her türlü buluntumuza sahip çıkmamamızın bu günkü neticesi Batı”nın planlarının gerçekleşmesi Türklerin Anadolu’dan atılması olacaktır

Değerli Arkadaşlarım,
İçimiz dışımız aşağımız yukarımız hain kaynıyor. İşbirlikçilik övünç kaynağı haline geldi.Türkiye yeni bir İstiklal savaşı ile karşı karşıya. Böyle zor bir dönemden geçiyoruz.Sosyal Medyada bir avuç kahraman Türklüğe, Cumhuriyete hulasa vatana sahip çıkıyor.

Atalarımız bize tam bağımsız bir Cumhuriyet bıraktı!
Bizler çok yönlü ihanete uğradık!
Evlatlarımızın, torunlarımızın bu topraklarda alnı açık başı dik yaşayabilmesi için çok yönlü çalışmak ve çok yönlü milli şuur sahibi olmamız gereklidir.
Bunlardan birisi de tarih şuurudur.

Kürtler bir millet değildir. Topluluktur.
1480'lerde hazar kıyılarından, Anadolu’ya göç etmiş 3.000 civarında Türk ve İranın muhtelif bölgelerinden değişik zamanlarda Hazar kıyılarına göç etmiş Türk ağırlıklı unsurların karışımında oluşmuş küçük bir topluluktur.

Kürtlerin Anadolu'ya göç dönemleri Yavuz’un Şah İsmail ve Anadolu’daki Türkmenleri hedef aldığı dönemlere denk gelmiş, Osmanlılar lehçelerindeki farklılık sebebiyle bu küçük topluluktan istifade yollarını seçmiş ve Türkmen Yurdu olan Güneydoğu da Kürt köyleri kurdurmuşlardır!+

Yavuz Sultan Selim ve Osmanlının devşirme yöneticileri bu köylere Anadolu’dan göç ettirdikleri Türkmenleri zorla yerleştirmişler Kürtçe öğrenmek zorunda bırakarak Safevilerle arada bir duvar oluşturmak aynı zamanda Türkmen birliğinin parçalanmasını sağlamak istemişlerdir!

Az sayıda ki Kürtler Osmanlı'nın kasıtlı politikaları ile kurulan Kürt köylerinde Türklerin Kürtleştirilmesiyle çoğalmıştır. Kürtleşme süreci 80 yıl sürmektedir.Osmanlı defterleri ortadadır. İnanmayan Anadolu’nun hangi soy ve boyundan geldiğini buradan inceleyebilir.

Hatırlayanınız vardır. Geçmiş yıllarda kendini Kürt sanan arkadaşlarımız burada ilçesini köyünü söyledi defterlere bakarak hangi Türkmen boyuna mensup olduğunu anlattık. Kendini Türk sayan Kürt Ermeni sayan Ermenidir.Ancak Türk asıllı birinin Türk düşmanlığı yapmaması gerekir!

Son buzul Çağından bu yana 15.000 yıllık tarihte tüm medeniyetlerin kurucusu olan(1) Büyük Türk Milleti, Hun ve Göktürk İmparatorluğunun kurucusu olduğu gibi Oğuz Yabgu Devletinin ve Büyük Oğuz göçü ile kurulmuş Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının da kurucularıdır.

15.yy sonlarında Güney Kafkasya, İran ve Irak’a hâkim olan Safevi devletini kuranlar Anadolu’dan giden Türklerdi
1500 yılları başında Anadolu tamamıyla Türkmendi
Çok küçük bir topluluk olarak Güney Doğu Anadoluya gelen Kürtlerin Güney Doğu Anadolu’da % 2 bile nüfusları yoktu

Osmanlı’nın Kurucu millet olan Türklere yaptığı bu ihanet kürtçe konuşan Türkmen nüfusu çoğalmıştır
Bu durum 19.yy’dan itibaren Doğu ve Güneydoğu’daki Misyoner faaliyetlerin artmasıyla Kürtleşme ve devlete karşı yeni bir kimlik oluşturma ve devlete başkaldırma aşamasına gelmiştir

Bu günde Kürtlere tarih uydurulmasının sebebi Anadolu topraklarında hak elde etmelerini ve ülkenin bölünmesini sağlamak içindir. Halen Osmanlı’nın Kürtleştirme politikası devam etmekte Kürtçe konuşan köylere, kurmanci ve Zazaca konuşan oymaklar zorlanarak yerleştirilmektedir.

Bu durum günümüzde siyasi Kürtçülüğün ekmeğine yağ sürmek suretiyle “Türkmenlerin Kürtleşmesi”olgusunu güçlendirmektedir. İsmail Beşikçi bile “Uzun asırlar içerisinde Kürtler tarafından asimile edilmiş Türklerin de varlığından” söz açmaktadır(Kürtlerin Mecburi İskanı,sh:143,1977)

Bu gün kendini Kürt hisseden Kürt’tür ancak Anadolu’ya göç eden unsurların saf kan başka bir ırk olduklarını bile farz etsek Türkiye'de kendini Kürt olarak nitelendirenlerin ancak %1’i Kürt % 4’ü 20.yy’da Kürtleşen Ermeniler % 95’i Kürtleşmiş Türk’tür.

Kürt ön ata uydurucuları bir tek Kürtçe bir kelime bulamadıkları gibi Kürt tarihine ait bir kırık ok bir çanak bir çömlek bile bulamamışlardır.
PKK tarafından gündeme getirilen hükumetler tarafından siyasi imtiyaz konusu yapılan Nevruz kutlamalarının kökü Asyatiktir.

Kürtlere mal edilen tüm kültürel özellikler Türklerin binlerce yıllık geleneklerinin bir kopyasıdır. Siyasi Kürtçülerin kullandıkları Çaputlarda ki “Sarı, kırmızı ve yeşil” renkler bile Türk eserlerinde ve giysilerinde sembolleşmiş renklerdir.

Kürtlere ait ne bir eser ne bir motif ne bir halı ne bir heybe ne bir Yörük çuvalı ne bir cami ne bir çini ne bir üzengi hiç bir şey yoktur.
Siyasi Kürtçüler “Bu topraklarda veya başka topraklarda Kürtlere ait bir tek çivi vardır!” Diyemezler

Tarihte, hiçbir zaman Kürt adıyla ne bir kavim, ne de Kürdistan denilen bir toprak parçasına rastlanılmıştır.
Çünkü Kürtlerin geçmişine ait gerçek olan hiç bir şey yoktur!

Kürtler bir kavim veya bir millet değil Türklerin içerisinde yaşamış bir topluluktur. PKK, HDP veya KCK adı altında yapılanan tüm Siyasi Kürtçülerin Toprak talep etmeye yönelik olarak oluşturduğu tüm iddiaları hem de tamamı bir ham hayalden ve ütopyadan ibarettir.

Türkiye'de Türk'e karşı etnik ırkçılık yapılmaktadır. Devletin kurucusu Türk Milleti etnik unsur bölücülüğüne indirilmek istenmektedir. Asıl mesele budur.

Kürtlere ait olarak anlatılanların neredeyse tamamı Türk kavim devletlerine aittir. Nergize Tori’nin “Kürtlerde Sanat” adlı eserinde Hurriler, Mitanniler, Kassitler, Urartular,Medler Kürt olarak ilan edilmekte, onlara ait arkeolojik buluntular da Kürt sanatı olarak sunulmaktadır+

Halbuki Sümerler başta Hurriler, Mitanniler, Gutiler, Kassitler, Urartular, Hattiler, Luviler, Elam ve Medler Türkistan'dan Mezapotamya'ya göç etmiş veya Anadolu menşeli Türk kavim devletleridir. Asurlar bile Türk şehir devletletine Samilerin kısmen karışmasıyla kurulmuştur.

M. Ö. VII. Yüzyılda bölgeye hakim olan Kimmer ve İskitlerin bölge sanatındaki etkisi dikkate alınmadan sıralanan bir takım sanat eserlerindeki figür, tamga, yapım tekniği vb. hususlardaki Türk sanatının yazarca bilinmediği için, örnekleri bizzat eserin yazarını yalanlamaktadır.

Ruslar 19.yy boyunca Türk tarihini etkisizleştirmek ve olmayan bir Kürt tarihi ve Kürt kültürü meydana getirerek bunun üzerinden Kürt milliyeti oluşturmak için akademiler kurmuşlar, Çok sayıda bilim adamını bu konuyla görevlendirmişler ancak bir netice alamamışlardır.

“Kürtler” isimli kitabın yazarı Nikitin “Demek ki Kürtlerin kökeni çok tartışmalı bir sorundur ve doyurucu sonuçlara varmak için bu konuda daha yoğun çaba gereklidir” şeklindeki sözleriyle 120 yıl süren yoğun çalışmaların dayanaksız verilerle yürütüldüğünü itiraf etmektedir.

“Kürtlerin Kökeni” adlı kitabın yazarı İhsan Nuri ise Kürtlerin atası dediği "Medleri"göstermekte ancak İhsan Kürtlerin kökeni veya Medlerin Kürtlerin atası olduğu konusunda hiç bir kayıt veya kaynak ortaya koyamamaktadır. +

Medlerin tarih sahnesinden çekildiği 2500 yıl içerisinde Kürtlerle bağlantısına dair hiçbir iz yoktur. Ancak Türk olduklarına dair sayısız kanıt vardır. 2500 yıl önce Persleri yeniden şekillendirerek tarihten çekilen ulustan bir ön ata oluşturmak sanırım olsa olsa komedi olur.

Kaldı ki ilerideki paylaşımlarımızda anlatacağımız şekilde Medler, M.Ö. 3000’li yıllardan M.Ö.500’lere kadar etkin bir şekilde tarih sahnesinde bulunmuş İskitler, Sarmatlar, Sakalar,Massegetler,Kimmerler,Alan’lar gibi Büyük bir Türk Kavim devleti olup Kürtlerle alakası yoktur.

Değerli Arkadaşlarım
Kürtçe bir dil değil Türkçe ağırlıklı bir lehçedir. Kürtlerin Anadolu'ya göç ettiği 15.yy sonlarında Asya'nın muhtelif yörelerine göç eden Türk boyları ile lehçe benzerlikleri bulunmaktadır.Kürtler bir boy budun değil o dönemdeki binlerce topluluktan biridir.

Dış güçlerin uşakları lehçeden dil dilden millet oluşturulmaya çalışmaktadır. Bu durum Türk milletine ihanettir. Bu ihanete destek olanlar vatan hainidir.
Emperyalizm olmayan bir Kürt ırkı, olmayan bir Kürt dili ve kültürü uydurup bir millet yaratmak istemektedir

Değerli Arkadaşlarım,
Milleti meydana getiren en önemli unsurlardan birisi de milli tarih şuurudur. Topluluktan ulus haline geçebilmek için tarihinizin olması şarttır. Tarih olmadan, Ulusal tarih Bilinci olmadan millet olunmaz.

Ancak bir toplumun milli tarihinin oluşması için yüzyıllar gerekir. Kan vererek can vererek fethettiği vatan topraklarının olması gerekir.
Son 200 yıldır topraklarımız üzerinde bir takım entrikalar ve oyunlar, baskı ve tehdit ile suni milletler meydana getirilmektedir

Bu sebeple misyonerlik ve Rus yayılmacı faaliyetlerinin yoğunlaştığı 190 yıldan beri düşman Uluslar içerideki işbirlikçiler ile birlikte hareket etmekte bir yandan Kürtleri isyana teşvik ederken diğer yandan sahte bir Kürt tarihi "uydurmak" için çaba içindedir

Bu sebeple Kürt adı altında toplanmak istenen topluluklara kimlik kazandırmak için tarih "uydurmak" zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Kürtçüler, bölücüler ayrılıkçılar, kendilerine ön ata bulma peşindeler. Ancak, Kürt menşei konusunda olduğu gibi, Kürt tarihi de uydurmadır

Kürtlerin kendilerine maletmeye çalıştığı tüm kavimler Türk’tür. Emperyalizmin işbirlikçisi Sözde Kürt tarihçiler Türk tarihi üzerinden milli bir tarih oluşturma gayreti içerisindedir

Kürtler açısından iddia edildiği gibi bir milletleşme süreci hiç bir zaman olmamıştır. Batı tarihçiliğinin uydurmalarıyla Kürtler hiçbir tarihsel geçmişleri olmadan bir anda tarih sahnesine çıkartılmışlardır.

Batılı araştırmacıların Kürdoloji adı altında yaptıkları bilimselliği son derece tartışmalı çalışmalar sonucunda özellikle 1800’lerin ardından Ortadoğu’da ve Türkiye özelinde Kürt sorunu emperyalistler tarafından giderek artan bir biçimde gündeme getirilmiştir.

Bu tarih aslında emperyalistlerce Kürt Kartı'nın Türkiye Cumhuriyetini bölmek,hatta Türksüz bir Anadolu oluşturmak için ortaya sürdükleri Kürt politikasının tarihidir. Kürtlüğe neden bu denli yoğun ilgi gösterildiğini anlamak için 200 yıldır süren çalışmalara dikkat etmek gerekir

Ruslar Boğazlar yoluyla sıcak denizlere inme umutlarını kaybettikleri 1856 Paris Antlaşması’nın ardından Akdeniz’e inmek için yeni bir yol aramak zorunda kalmışlardır. Bulunan yol Kafkasya, Azerbaycan, Türkiye, İran, Irak yoluyla Basra körfezine uzanan bir hat oluşturmaktadır.+

Bu yol Kürt nüfusun yoğun olarak bulunduğu bir bölge olduğu için de Kürtleri araştırmak üzere Minorsky, Nikitin, Jaba gibi İzmir Urmiye Erzurum konsolosluğu yapmış Asker kökenli isimler görevlendirilerek bilimselliği olmayan talimatla yürüyen kitaplar üretilmiştir.

Emperyalizm Kürt vatandaşlarımızı kullanarak Türkiye de Kan ve gözyaşı ortamı oluşturmaya çalışmaktadır. Bir yanda Terör azdırılmakta, diğer yanda her türlü siyasi destek verdirilmektedir. +

Kürtlerin bu topraklarda bir millet olarak hak elde etmelerine zemin hazırlamak maksadıyla yöre halkına gerçeklere aykırı bir Tarih öğretilmekte sürekli ön atalar icat edilmektedir. Amaç tarih uydurmak değil Türk tarihi üzerinden vatan topraklarımız üzerinde hak iddia etmektir

Bu sebeple sözde ön ata uydurma maskesi altında ülke bütünlüğümüz tehdit altına sokulmaktadır. Basında sözde Türk geçinen yazarlar ve sözde bilim adamları millete sözde Kürt ön ata iddialarını gerçekmiş gibi anlatarak büyük bir ihanet sergilemektedirler

Tüm siyasi partiler bu konuda ya duyarsız kalmakta veya gerçek dışı Kürt ön ata ve sözde Kürt tarihi iddialarını destekler konuşmalar yapmaktadırlar.
Bu durumda tüm vatanseverlere düşen görev ivedilikle tüm gerçekleri milletimize anlatmak ihaneti bitirmek olmalıdır.

Görçekleri söylediğimizde ise "Kürt Yok mu demek istiyorsunuz. Biz varız ve var olduğumuzu görüyorsunuz" denilmektedir.
Hâlbuki Biz "Kürt yok"demiyoruz. Ön ata uydurularak kendilerinin aldatıldığını söylüyoruz Kürtler Türklerin içerisinde çoğalmıştır. Tarihleri bu sebeple yoktur.

16. Yüzyıla ait ünlü Şerefname günümüz Kürt tarih uydurucularının işine gelmediğinden “Kürt milletinin yüz karası” olarak vasıflandırılmaktadır
Şerefname yazarı, bir diğer efsaneye göre. “Kürtlerin Büğdüz soyundan gelen Asyatik bir halk olduğunu ileri sürmektedir.

Elegeş kitabesinde bir kelimenin okunuşuna dayanarak Kürdlerin Turani bir halk olduğu iddia edilmiştir
Kürdlerin Türklerin bir kabilesini oluşturdukları tezi ileri sürülmüş, Türklerle Kürdlerin Türk tarihinin derinliklerinden itibaren birlikte olduğu hikayeleri uydurulmuştur.+

Bu tamamıyla maksatlı olarak yapılmış bir hadisedir.
Bu konuda en yetkin şahıslardan birisi olan H.Namık Orkun’un Türkiye’nin siyasi yapısını yönlendiren içimizdeki şeytanlar tarafından yanlış yönlendirilerek bu hatalı okumayı bilerek yaptığı kanaatindeyiz.

Bu kasıtlı ve çok hatalı olarak yapılan okuma o yıllarda Milliyetçi yayınlarda bile Kürtlerle bin yıllık kardeşlik masalları uydurularak Kürtlerle milletleşileceği şeklinde oluşturulmak istenilen politikanın yolunu açması için H.N.Orkun ikna edilerek yaptırılmış olabilir.

Halbuki bu yapılan bu yanlış okuma nedeniyle Güney Doğu asıllı sözde Milliyetçiler tarafından 40 yıl boyunca yazılan Kitaplarda ileri gidilerek Tarihte olmayan "Kürtlerin Anadolu'nun ilk halkları" olduğu söylenmiş"Türkler kadar hak sahibi olduğu"fikri zihinlere yerleştirilmiştir.

Halbuki Kürtler 1480’lerde Anadoluya gelmiş küçük bir boydur ve 1500’den önce Kürt varlığı ile ilgili hiçbir kanıt belge ve kayıt yoktur. Kürt tarihi oluşturmak için anlatılanların tamamı masaldan ibarettir.

Elegeş nehri, Yenisey’in kollarından biridir. Bu nehrin kenarında bulunan kitabeye de Elegeş yazıtı adı verilmiştir.
Göktürk kitabelerinden yaklaşık 100 yıl kadar önce dikilmiştir. 8. satırda geçen
“Kürd el kan alp urunu altunlıg.”
ibaresi yanlış okunmuştur. +

Bu okunuş H. Namık Orkun’un “Eski Türk Yazıtları” adlı çalışması içerisinde bulunmaktadır Esasen yazıtta geçen “körtlkn” sözcüğü Hüseyin Namık Orkun, tarafından “Kürd el kan” şeklinde okumuştur.

Kıymetli bilim adamlarımızdan Prof.Dr.Talat Tekin 1995’de bu okuyuşa itiraz ederek,aynı ibareyi“Körtle kan” olarak okumuş ve düzeltmiştir.
Namık Orkun bu söz öbeğini yanlış olarak “Kürd el kan” şeklinde okumuş ve yine tamamıyla yanlış olarak “Kürd elinin hanı” diye yorumlamıştır+

Oysa Orkun’un “Kürd el kan” söz öbeği gramere aykırıdır. K(a)n “han” sözcüğünden önceki Kürtl harf dizisi ancak bir kişi adı olabilir.
H.N.Orkun'un hatalı okuması “Körtle”den başka bir şey değildir. Körtle sözcüğü kişi adı olarak 2. Elegeş kitabesinde de geçer. +

Körtle Sayun “General Körtle”. Kelimenin bir de güzel anlamı vardır ki, Uygurca metinlerde sık sık rastlanır.
Erk Yurtsever de ifadeyi “men Körtül Kan Alp Urungu” yani “BEN KUDRETLİ KAĞAN ALP URUNGU” şeklinde okumuştur.+

Ünlü Türkologlardan Radloff; Malov, Vasilyev ve Kormuşin de kelimeyi“körtle” şeklinde okumakta ve ibareyi “KÖRTLE HAN” şeklinde çözmektedir

Kün tengri yarukm teg
köküzlüğüm bilgem,
Kün tengri yarukm teg
köküzlüğüm bilgem, Körde tüzün tengrim külüğüm kuzuncum,
Körtle tüzün tengrim burkanım bolunçsüzüm
Köklü kün tengrisinin nurıdek(Nuru gibi) danışmenem,
Köklü kün tengrisinin nurıdek danışmenem(Bilgeyim) ,+

Güzelpeziletlik (Faziletli), şöhretlik, koğdıguçı (koruyucu) tengrim,
Güzel peziletlik, tengdaşsız burhanım tengrim.
Görüldüğü gibi “körtle” kelimesi bu eski Uygurca şiirde “güzel” anlamında kullanılmıştır.
Eski Türk yazıtlarında"Kürt"sözcüğü ile ilgili hiçbir kayıt yoktur

Değerli Arkadaşlarım
Bir sonraki paylaşımımızda konumuza devam edeceğiz. Saygılar selamlar iyi geceler

M. Ö. VII. Yüzyılda bölgeye hakim olan Kimmer ve İskitlerin bölge sanatındaki etkisi dikkate alınmadan sıralanan bir takım sanat eserlerindeki figür, tamga, yapım tekniği vb. hususlardaki Türk sanatının yazarca bilinmediği için, örnekleri bizzat eserin yazarını yalanlamaktadır